Belki sıkıldınız okumaktan bir türlü esas mesele olan futbola henüz müdahil olamadık diye. Lakin belirttiğim üzere update bekliyordum sanırım yakınlarda geleceği yok. Dolayısıyla son 1 en fazla 2 hikayeyle futbola giriyoruz inş. Baydıysam affola. Dilimin döndüğü kadarıyla akıcı olmasına çalışıyorum hele futbola girek hikayelere malzeme de çıkar
3-5 hikaye daha olmasını isterdim iyi bence hikaye
Sen O Malzemeyi Bul Biz Sana Yaratırız... Başarılar Ex Seravelleli
Saat gece yarısını çoktan geçmiş, gözlerim kan çanağına dönmüştü ama bir türlü uyku tutmuyordu. Madem uykum gelmiyor içime şöyle temiz bir hava çekeyim de iyice ayılayım diyerek balkona çıktım. Bulunduğum otel tepeye kurulduğu ve odamda biraz yukarı katlarda olduğundan şehir olduğu gibi ayaklarımın altındaydı. Burası Londra'ya pek benzemiyordu. Adını bile tam olarak düzgün okuyamadığım bu şehir oldukça sakindi. Sokak lambaları dışında pek ışık yanmıyordu. Ben de bu sakinliğe ortak olup rüzgarın fısıltısına kulak veriyordum. Dürüst olmalıyım ki uzun süredir ilk defa kendimi bu kadar huzurlu hissetmiştim. Rüzgarın melodisini biraz daha dinledikten sonra henüz üzerine güneşin doğmadığı bu şehirde biraz dolaşmak için üzerimi değiştirip aşağı inmiştim. Otelden ayrılıp biraz yürüdükten sonra biraz ileride birkaç ışığın yandığını gördüm. Saate baktım neredeyse sabah olmak üzereydi. Bu saatte kim dükkan açar ki diye düşünüyordum. Dükkanın yanına geldiğimde anlamıştım neden bu kadar erken açtığını. Burası bir fırındı, haliyle güneşten önce uyanmak ve güneşle beraber ekmek çıkartmaya başlamak gerekiyordu. İçimde anlam veremediğim bir neşe bir huzur vardı bu sebepten olacak ki direk içeri daldım. Henüz ekmek çıkartmaya başlamadık cevabını beklerken buraların yabancısısın delikanlı sabahın bu saatinde yolunu mu şaşırdın ? şeklinde bi soruyla karşılaşmıştım. Başta şaşırsam da bu soru gayet normaldi zira fırıncı müşterilerini az çok tanıyordu özellikle sabah erken saatlerde kimin gelip kimin gelmediğini biliyordu.
Oturup epey muhabbet etikten sonra yaşının verdiği tecrübe ile halimi az çok anlamıştı. Rutin koşuşturmacalar bunaltmıştı beni.
- Evladım bu firmada çalışmak zorunda mısın ?
+ Neden sordun ustam
- Hayır sadece merak ediyorum anlattıklarına bakınca yaptığın şey pek mantıklı gelmiyor bana
+ Haklısın usta. Böyle bir zorunluluğum yok ama şu dakikadan itibaren başka ne yapabilirim ki Arjantinde ?
- Peki delikanlı Arjantine dönmek zorunda mısın ?
+ (Lafı her nereye getiriyorsa çok mantıklı sorular soruyordu) Aslında bunun cevabıda hayır ustam ama merak ediyorum ne demek istiyosun ?
- Bak delikanlı kendi ağzınla söyledin bugün uzun süredir ilk defa huzur bulduğunu. Sevmediğin bir işi neden yapıyorsun ?
+ İşimi seviyorum aslında..
- Diğer ülkelerde de çok rahat mesleğini icra edebilirsin değil mi ? Arjantin ve şuan çalıştığın şirket şart değil ki. Eziyet etme kendine
.......
Şeklinde devam eden nasihat ve bir o kadar da huzur verici konuşmanın ardından otele dönüp şirkete istifa faxını çekiyordum...
Amca, kendi çıkardığı ekmeği bırakıp senin ekmeğine dadanmış bir şekil
Hikayeyi futbol'a nasil baglayacan acaba.. cok merak ediyorum
fırıncı San Marino'nun spor bakanı çıkar ve seni San Marino'nun teknik direktörü yapmak ister..
Firmaya istifamı vermiş yoğun şekilde iş arıyordum. Aradan bir buçuk ay kadar geçmiş iş bulamamıştım. İngiltere de yine aynı şehir ve aynı otelde kalıyordum. Başka ülkeye gitsem değişen pek bişey olmayacaktı orda da işe arayacaktım pasaport vizeydi yol masrafı falan hiç çekilmezdi zaten buraya da alışmıştım. Herşey güzel olmaya güzel de cebimde para kalmamaya başlamıştı. Az biraz bankada birikmişim vardı ama oda en fazla beni 2 ay daha idare edebilirdi. Gelir yoktu ama gider çoktu bunların başını da otel çekiyordu. İş aramaya devam ederken diğer yandan da fiyatı uygun bir ev bakıyordum otelden ayrılmaya karar kılmıştım. Tabi bu süreç birkaç hafta daha devam etti nihayet uygun bir ev bulabilmiştim. Aslında ben değil bizim fırın ustası bulmuştu. Saolsun epey yardımı oluyordu baya kaynaşmıştık. Herneyse otelden ayrılıp eve yerleştim. Yerleştim dediysem bomboş ev sadece yatacak bir kanepe... Durum gittikçe kötüleşiyordu eve eşya alacak param olsa da işsiz olduğum için bu riski göze alamıyordum nihayetinde idare edebilirdim bi süre daha...
Gençler sabredin bikaç hikayeye inş aç karnımı doyuracak bir işe girecem
Bu kadar iş bulmaya hevesliysen gel seni Tavşanlı'ya alalım ayarlarız bişeyler top toplayıcı falan olursun.
İnşallah bi takıma zor bağlarsın hocam uzadıkça uzar güzel oluyor okumak
hala mı hikayeler var
güzel gidiyor Juancım müthişsin.
Param gibi ümitlerimde azalıyordu. Pek iş ilanı olmadığı gibi başvurduklarımdan da red cevabı alıp eve dönüyordum. Ama o gün gazete de çok enteresan bir ilan görmüştüm. İlan alanımla ilgiliydi ancak ilginç olan ilanı verenin yazılım şirketi falan değil bir klüp tarafından verilmiş olmasıydı. Şaka gibiydi acaba yanlış mı gördüm düşüncesiyle bikaç defa daha okuduktan sonra hemen belirtilen adrese gittim. Verilen adres gerçekten bir klüp binasıydı. Merdivenleri üçer beşer çıkıyordum etraftan biraz tuhaf bakışlar olsa da aldırış etmeden devam ediyordum. Nihayet insan kaynakları bürosunun önüne gelmiştim. Tahmin edeceğiniz üzere benim gibi başvuru yapmak için gelenler kapıda bekliyordu. Neyse dedik beklemeye koyulduk. Sıramız geldi girdik içeriye önce iş tanımını yaptılar. Klüp içerisinde kullanılmak üzere geliştirilecek yazılım için bir adet bilgisayar mühendisi arıyorlarmış. Tüm evrak işlerinin yanı sıra klübün dışarıya açılmasını da hedeflemişler yani kurumsal olma yolunda adım atmak istiyorlarmış. İş tanımının ardından biraz muhabbet sonra kişisel beceriler bilgiler derken en can alıcı noktaya gelmiştik. Karşımdaki soruyordu ,
- Neden sizi tercih edelim ?
+ Sanırım beklediğiniz türden bir cevap vermeyeceğim biliyorum ki benden öncekilerin cevaplar hemen hemen birbirine yakındır yani ben de şu özelliğim iyi, aradığınız adam benim vs demeyeceğim nihayetinde benden önce gelenlerde hemen hemen benimle eşit bilgiye sahiplerdi belki de benden daha iyi olanlarda vardı. Zaten bütün veriler önünüzdeki CV kağıtlarında mevcut. Kabalığımı affedin ama bu soruya gerçekten bir cevap var mı ? İlan veren sizsiniz ve şartları belirtmişsiniz. Sahip olduğum donanıma güvenerek bu iş için karşınıza gelmişim ve yeniden neden işe alalım sorusu soruyorsunuz. Bir nedeni yok elbette ilanı veren sizsiniz birisini alıcaksınız sonunda. Peki alacağınız adam neden ben olmayayım ? yada beni almadınız işe peki bu sorunun doğru cevabı nedir yani alacağınız kişiyi neden alıyorsunuz ? cevabı öğreneyim ki olurya ilerde yeniden rastlaşırsak neden giremediğimi bildiğim için eksikliklerimi geliştiririm.
Uzun bi süre sessizlik oldu. Ardından elini tokalaşmak için uzatıp eğer kabul ettiyseniz işin detayını konuşmaya başlayabiliriz demişti. Evet evet bu doğruydu nihayet bir iş bulmuştum kendime. Nasipte futbolcu olarak giremediğim klüp binasına bu şekilde girmek varmış...
Şansına küs kardeşim kapağı attık bi klübe
Giriyon hikaye var gerimi çıkıyon konudan (:
Eyv hocam şayet gerçekten lütfedip okuyan arkadaşlara teşekkür ediyorum..Diğer arkadaşlarıda belki hikayelerle baymış olabilirim yeniden k.bakmayın. Uzatma sebebim belliydi ancak toparlayıp bağlamakta pek kolay olmadı. Neyse yavaş yavaş capsler gelir artık
Yeniden işe başlamak oldukça güzeldi hele ki yeni işyerimin bir klüp olduğu düşünülürse. İlk günlerde içimde burukluk hissetsem de duruma alışmıştım. Sezonun yarısındaydık ve takımın durumu çok da iyi değildi düşme potasının biraz üzerindeydiler. Bikaç ay sonra işe ve klübe iyice alışmıştım. Daha önceden de futbola olan tutkumdan olsa gerek içimden basit ama kullanışlı bir yazılım geliştirmek geldi. Yapacağım iş basitti. Oyuncu verilerini kaydedecektim. Takıma katkısı ne ? Golller, asistler, mevkii, koştuğu kilometre, oynayabileceği diğer mevkiiler, fiziksel özellikler, gelişim gözterip göstermediği, agresif yapısı takım uyumu hatta sosyal hayatı da dahil olmak üzere ıncık cıncık aklınıza gelebilecek her ayrıntıyı kayıt altına alacaktım. Yani hangi oyuncu ne zaman nerede ne yapmış. Bundan önce neler yaptığını kayıt altına alacak ve bundan sonra neler yapabilir buna bakcaktım. Veri tabanını oluşturduktan sonra yazılımı ilerde daha da geliştirebilirdim belki. Çalışmalara hemen başlamıştım ve oyuncunun yapısını falan daha iyi anlama adına teknik direktörün yanına gitmiş antrenmanlara katılıp katılamayacağımı sormuştum. Gençtim koşabilirdim en nihayetinde geçmişimde topu tekmelemişliğim de vardı. Menajer bunun kararını kendisinin veremeyeceğini başkanla görüşmemi söylemişti. Başkanın odasını çıkıp durumu açıklamıştım. Saolsunlar beni kırmayıp izin vermişlerdi. Artık yeşil sahalara adım atmıştım. Oyuncularla falan kısa sürede kaynaşmış antrenmanlarla işim oldukça neşeli hale gelmişti.
Aradan 2-3 ay geçmiş, sezonun bitmesiyle ben de yazılımı bitirmiştim. Klüp geçtiğimiz sezonu 13. sırada tamamlamıştı. Sezonun bitmesiyle klüpteki çatlaklar boy gösteriyordu. Önce teknik direktör kendisine daha üst liglerden gelen teklifi kabul etmiş ardından çoğu personeli yanında götürmüştü. Sözleşmesi biten oyuncular da takımdan ayrılmışlardı. Klüp finansal anlamda da zengin sayılmazdı kendi yağında kavrulan türdendi. Dolayısıyla kriz kapıdaydı. Ama klüp kurumsallaşmayı başarmaya başlamıştı tesisleşme konusunda oldukça iyi noktada sayılabilirlerdi. Başta antrenman tesisi olmak üzere özellikle gençlik tesisleri oldukça iyiydi yani gençlere epey önem veriyorlardı. Kendi yağlarında kavrulduklarını söylemiştimya hah tam da bu tabire uyuyorlardı. Altyapıdan çıkardıkları oyuncularla lige tutunuyor yine onlardan gelen transfer paralarıyla klübün çarkları dönüyordu. Tabii ki bütün takım kendi yetişdirdikleri oyunculardan kurulu değildi.
Yazdığın programı kulube satsaydın keşke bi kazıkda sen atardın para paradır
Juan süpersin. Güzel olmuş. başlattığım akımı feci bir şekilde ilerletmişsin
Calculus notları arasında hikayen güzel gitti. Gel seninle bir kitap yazalım, bırak menajerliği - işçiliği