Antalya'da çok sıcak bir karşılama olmuştu. Vatanımın bu sıcaklığını özlemişim. İnsanları bir ayrı güzel bu toprakların. Genel Başkan Yaşar Kılıç beni gayet sıcak karşıladı. Kriz durumunda olduklarından bahsetti. Ligde 4 maçlık bir yenilgi serisi yakalamış ve kendilerini 13. sırada bulmuşlardı. Sezon başında takımın başına gelen Kemal Özdeş bu serinin ardından takımdan kovulmuştu. Takımın yaklaşık 10M kadar borcu vardı. Bunun dışında da nakit sıkıntısı çeken kulüp Gelir-Gider dengesinde -1.5M€ civarında açık ile hayatını sürdürmeye çalışıyordu.

Bu koşullarda önüme herhangi bir baskı oluşturacak istek sunmadılar. Hal böyle olunca bende seve seve Kırmızı-Beyaz renklere bürüneceğimi söyledim. Önerilen 2.5 senelik sözleşmeyi de herhangi bir şart öne sürmeden kabul ettim. 23 Mart 2020 tarihinde basın karşısına kulüp başkanı ile beraber çıkmıştık.

Antalyaspor ile neler başarmak istediğimi sormuştu bir gazeteci. "Kimse elimde sihirli bir değnekle geldiğimi düşünmesin. Kısa sürede takımı toparlamak amacımız. Bu sezon elimizden gelen takımı ayakta tutmak olacak. Uzun vadede ise kontratım bitmeden Süper Ligin kokusunu bu taraftara yeniden koklatmak istiyorum" demiştim.

Bir başka gazetecinin ise takım kadrosunun yeterliliği ile ilgili sorduğu soruya ise "Oyuncularla teker teker görüşüp performanslarını canlı bir şekilde izleyip; sezon sonunda göze batan dikenleri teknik kadromuz ile temizleyip takıma yeni bir hava katacağız. Kimsenin yeri takımda hazır değil. Bütün oyuncularımın bunu bilmesi gerekiyor." diye cevapladım.

Türk Futbolu'nun Sesi Gazetesi'nden Enes Koçak ise hazır teknik kadrodan konuşurken kendi kadromu oluşturup oluşturmayacağımı sormuştu. "Herkes kendi bildiği güvendiği başarılı kişilerle çalışmak ister. Bende öncelikle kulüpteki personel ile görüşüp ona göre bir düzenleme tabiki yapacağım." diyerek cevap verdim.

Başka bir soru sorulmayınca başkanla birlikte katılan basın mensuplarına teşekkür ederek toplantıyı sonlandırdık. Yeni bir hayata yelken açmıştım artık...