
Originally Posted by
doomsdoor
ilk 18 de 12 tane türk demek KABATASLAK SÖYLÜYORUM türkiyenin en iyi 40 türk oyuncusunun 36sının fb,gs ve bjkde oynaması demek. dışarda da sadece arda oynar artık. biz de 11de 10 türkiye liginde oynuyan futbolculardan milli takımda başarı bekleriz, rüyamızda belki ha ? bu arada yabancı sınırı saolsun transfer dönemi fb,gs yine gündeme oturur ardayı çöplüğümüze döndürmek için.
ihraç etmek için yetiştirmek lazımmış. onur,semih,burak,gökhan,caner,topal,olcan.. bunlar ne ? elin olimpiakosunda daha önce adı sanı duyulmamış mitroglu şl de 3 gol atıp premier lige gidiyor, bizim burak geçen sene aynı yerde gol krallığına oynarken şimdi rizede yüzüne çakı yiyor. ama yabancı sınırıına devam. ispanya,ingiltere,almanya gibi olmaya ne gerek var maltayı örnek alalım biz, bak onlarda 4 yabancıydı galba.
Büyük balık küçük balığı yer her zaman. Bunun nesi tuhaf geliyor size? Real Madrid tek seferde düşünmeden çıkarıp 100M Euro veriyor. Çünkü bu işler bütçeye bakar. Bütçesi düşük takım da artık oyuncusu misyonunu tamamladığında yüksek bedelle satmaya bakar. Aksi durumda oyuncunun huzursuzluğu ve sözleşme yenilememe istediği yüzünden elinden kaçırırsın, ki daha beteri bonservis geliri gibi düzenin maddi ihtiyaçlarını tamamen karşılayacak bir bedelden olursun hiç uğruna.
Ajax ve Sporting gibi takımlar sürekli yeni jenerasyon çıkartıp oynatıp misyonunu tamamladığında satar. Başkanı bile açık açık söylüyor amacımız para kazanmak diye. Başka türlü yürümüyor çünkü, gelir yetersiz.
Büyük kulüpler, camialarının büyüklüğünü ve milyonlarca taraftarının desteğini devam ettirebilmek, camianın büyüklüğünü sağlayan maddi gücü ile sürekli yukarıda kalmak için para harcamak zorundadır. Bunlar birbirini tamamlayan şeyler.
Kendinizi haklı olduğunuza inandırmaya çalışıyorsunuz sırf devam eden yabancı kuralı Galatasaray'ı lig yarışında zayıf bıraktığını düşündüğünüz için. Aksine yönetimin transfer politikasını eleştirmeniz gerekirken sistemin açıklarını bulmaya çalışmak ne kadar adil peki?
Milli Takım başarısı ile bunun zerre kadar alakası yok. Aksine üç büyüklerde bir yerli oyuncu en kaliteli yabancı oyuncuyu bile aratmıyor ve o arzunun önünü kesiyorsa Milli Takım için de bu güzel bir şeydir. Oyuncunun da dizginlenmeyen egosunu tatmin eder. Herkesin tek bir amacı vardır, daha fazla para kazanabilmek ve daha yüksek statüye sahip olabilmek.
Oyuncu ihraç eden ülke Milli Takım'da başarılı olur diye bir kaide yok. Nicelik değil, nitelik önemlidir. O ülkelerin bunu sağlamak zorunlulukları var, çünkü çok yüksek sayıda kulüp olmasına rağmen sirkülasyon devam ediyor ve yeni oyuncular eski oyuncular ayrılmadan kulüp bulamıyorlar. Hatta kulüpler, rotasyonun dışında kalan lig ortalamasındaki oyuncuların mutsuz olmasını engellemek sureti ile bonservis geliri üzerinde para kazanıp yeniden altyapıya harcamak istiyorlar. Biz yetiştirmiyoruz ki, yetiştirdiğimiz en iyi oyuncuları satarak arkadan gelmeyen oyuncular yüzünden nasıl daha iyi oyuncular elde edelim? Bu nasıl bir başarıya endeksli sistem olacak?
Oyuncu yetiştirmek okullardan başlar. Spor dersi koyarsın. İsteyen öğrenciler kendi tercihleri (velileri değil) olarak seçmeli ders alırlar ve ders ortalamalarının da yükselmesini sağlarlar. Fiziksel yetenekleri hangi spora uygun ise yönlendirirsin. Fundamental (temek teknik) bilgilerini öğretirsin her sporun en temel hali ile. Bölgedeki kulüplerin scoutlarına ders izleme ve istatistik alma izni verilir. Gerekirse çevre kulüplere yetenekli oyuncular önerilir. Bizim ülkemizde daha yeni beden eğitimi dersi kaldırıldı. Neden bahsediyoruz ki biz? Sporcu çıkmasın istiyoruz. 17 yaşında LYS maratonuna giriyor ve sporu bırakıyor, bıraktırılıyor. Profesyonel sporculuğa güvenemiyor, hatta artık işsiz kalacağına bile inandırılıyor. 17 yaşında yıllarca üzerine para harcanarak yetiştirilmiş Milli sporcular profesyonel sporu bırakıyor. Devlet yeteri kadar altyapı sunmuyor, giderlerini yeterince karşılamıyor. Aksine o sporculara LYS özerkliği tanımamız, üniversiteye girmesini çok kolaylaştırmamız gerekiyor. Gerekiyor ki bunu asla bir dert olarak tanımlamasın ve konsantrasyonunu asla kaybetmesin.
Unutmayın bunun için çok ama çok fazla profesyonel spor kulüplerine ihtiyaç var. Bu kulüplerin de düzenli gelirlere. Bu kulüplerde oynayacak ve rotasyonlarını dolduracak çok fazla sporcuya da ihtiyaç var. Pasta ne kadar büyürse o kadar daha fazla iyi ve daha çok lokma çıkma ihtimali artar.
Yetiştirmek 6-7 oyuncu yetiştirmek demek de değil. Yetiştirmek düzenli olarak lig kalitesinde ortalama seviyede kaliteli oyuncu sirkülasyonunu sağlamak demektir. Lig kalitesi her geçen yıl yetenek ortalaması olarak çok düşüyor. Büyük ligler ile rekabet edebilmesi açısında oldukça verimsizleşiyor ve yabancı oyuncuların kalitesiz lig algısını güçlendiriyor. Fakat bir yabancı oyuncu ligin kalitesizliğini görünce gelen 3-5 world class yabancı oyuncuyu zerre kadar önemsemez. Hatta daha gelmeden Katar Ligi algısını da cebine koyar. Çünkü Katar gibi kalitesiz bir lige astronomik bedeller ile world class oyuncular getiriyorlar. Yazık bize gerçekten. Oyuncunun asla 1. tercihi olmayacağız.
Bu dediklerimin hepsini yapar ve düzenli/verimli kaliteli oyuncular yetiştirmeye başlarsanız kaliteli yabancıların bakış açısında en azından artık gözde bir lig olduğu, kaliteli bir basamak olduğu olgusunu arttırırsınız. Bu durumda yabancı sınırı külfet olmaya başlar. O zaman sınırları kaldır, çünkü olması gerektiği gibi yapmaya alışkanlar nedeni ile devam edeceksiniz zaten.
Burak'a atılan çakmak ile ne alakası var? Eğitimsiz insanların saygısız ve ahlaksız davranışları bunlar. Oraya gelen taraftarın edepsizliği. Bu sorun sadece ve sadece eğitim ile çözülür. Elma ile armutu karıştırmayın.
Last edited by Cengo : 08.Mart.2014 at 02:47
Reason: İmla
TURKSPORTAL Interactive - FM Türkiye
Cengiz Haskan
Fenerbahçe Araştırmacısı