-
Sezonu kapattık, her ne kadar kupa finali ve 2.'lik mücadelesi olsa da, Galatasaray için başarı ya Şampiyonluktur ya da Avrupa'da başarı. Şampiyon olamadık, Avrupa'da da kısmen başarılı olduk.
Pek çok Galatasaray'lı buna şaşırdı mı, o kadar çok sinirlendi mi sorusunun cevabı ise hayır, çünkü biz Fatih Terim'in gittiği gün değil, onun Milli Takım teklifini reddetmediği gün olacakları tahmin ediyorduk zaten. Fatih Terim kalsaydı kesin şampiyonduk diyemez kimse tabii ama bu kadar kolay bırakmayacağımız kesindi.
Başarısızlığın 1 numaralı sorumlusu, Fatih Terim'dir. Sorunlar yaşamış olması, Albayrak ve Ali Dürüst'ün gönderilmiş olması, onu haklı kılmıyor. Galatasaray ve Fatih Terim düşmanlarına karşı artık daha güçlü savaşacağım dedikten 3-4 ay sonra ben hem o düşmanların takımını, hem de Galatasaray'ı çalıştırırım demek mantıken de büyük hata zaten.
2 numaralı sorumlu, Ünal Aysal. Hem işleyen düzene çomak soktuğu için, hem de hatasını bir türlü anlayamadığı için. Fatih Terim'in restine karşılık vermesi bir hata değildi, çünkü o başkan ve bir otoritesinin olması gerekiyordu ancak ben daha verimli bir yapı kuracağım dedikten sonra Şükrü Ergün gibi isimlere mahkum etti bizi.
3 numaralı sorumlu, yeni yönetim. Ne olduklarını anlayamadık, düzgün bir hareketlerini göremedik. Bir şey yapmıyor dediğimiz Albayrak'ı mumla aratıyorlar bize.
4 numaralı sorumlu, futbolcular. Galatasaray için değil, Fatih Terim ve ekibi için oynayan, onlar için kendine iyi bakan, kendini geliştiren futbolcular. Ergen tavırları ile takım olgusundan uzaklaşan futbolcular.
5 numaralı sorumlu, Mancini. Sezon ortası geldi, kendi takımı değildi, bilmediği ülke hepsine tamam. Devre arasına kadar sabredildi, destek verildi ama takım hiç ileri gidemedi aksine hep geri gitti, gitmeye de devam ediyor. Futbol açısından bir şey yazamıyorum buraya ve bunun sebebi Mancini çünkü sahaya aktaramıyor olsa da ben neyi düşündüğünü de anlayamıyorum artık.
Taraftar direk olarak bir şeyin sorumlusu değil, Fatih Terim gitmesin diye evine gidip saatlerce bağırıldı. Protesto olması gerekirken aslında bana göre, oyunculara hiçbir zaman büyük çaplı protesto olmadı. Diğer takımlar rekora koşarken biz sadece 1 defa seyircisiz maç oynadık ki o da kural değiştiği için, yoksa mümkün değildi. Taraftar elinden geleni her zaman yaptı kısacası.
Çözüme gelirsek aslında çok zor değil. Fatih Terim, artık gitti. Yeni sezonda adı sadece Milli Takıma oyuncu seçerken anılmalı, geçmişte yaşamamak lazım. Ünal Aysal'ın 1 senelik daha kredisi var, zaten yerine aday da yok hali hazırda. Yönetim de maalesef devam edecek gibi bir mucize olmazsa.
Değişebilecek iki unsur var, futbolcular ve Mancini. Yabancı sınırı olmasa, temizlik, köklü bir revizyon şart fakat mevcut şartlarda bu pek mümkün değil. Çok büyük değişiklikler beklemiyorum o yüzden. Kabak Mancini'nin başına patlayacak, çünkü futbolcuya dayalı düzenin olmaması için saha kenarında maçı yaşayan, otoriter bir isim şart. Yılmaz Vural gelse Mancini kadar puan toplar bu düzende.
Ünal Aysal'ın ilk seçimi veya seçmek zorunda kaldığı isimler doğruydu, Fatih Terim - Ali Dürüst. Yine doğru seçimi yapmak zorunda veya o zaman kimlerden akıl aldıysa o kişilere danışmak zorunda. Gelecek sezon da hayalkırıklığı yaşanırsa, en azından kendi adıma konuşayım Ünal Aysal'ı, Özhan Canaydın, Adnan Polat'ın olduğu bölüme alırım. Canaydın öldü gitti ama aklıma ne zaman gelse, ne zaman ismini görsem bizi yaktın, yıktın Canaydın tezahüratını söylüyorum istemsiz.
Umarım Ünal Aysal artık hata yapmaz, seçilmeden önce söylediği başarı kelimesi yine ön plana çıkar.
Mesaj Yetkileri
- You may not post new threads
- You may not post replies
- You may not post attachments
- You may not edit your posts
-
Forum Rules