Ünal Aysal


  • Futbol takımının başına Fatih Terim'i getirdi.


Sonuç: bir sezon önce küme düşme stresi yaşayan takım üstüste 2 kez lig şampiyonu oldu. Üstüste 2 kez süper kupayı kazandı. Üstüste 2 kez şampiyonlar liginde gruptan çıktı (birinde FT vardı), birinde çeyrek final oynadı. Elendiği takımların biri Real Madrid diğeri ise Chelsea...


  • Basketbolda taraftarın sevgilisi Oktay Mahmuti'yi gönderdi Ergin Ataman'ı takımın başına getirdi.


Sonuç: takım 22 sene sonra lig şampiyonu oldu.


  • Kadın basketbol takımının başına Ekrem Memnun'u getirdi.


Sonuç: takım Euroleague şampiyonu oldu. Türkiye kupasını kazandı. Ligde 15 sene sonra şampiyon olma şansı var.


  • Bugün taraftarın tavır aldığı Fatih Terim gittikten sonra (Aysal mı gönderdi Terim mi kendini göndertti tartışılır) getirilebilecek en iyi isimlerden biri olan dünyaca ünlü Roberto Mancini'yi takımın başına getirdi.


Sonuç: takım şampiyonlar ligine katılmayı garantiledi. Türkiye kupasında final oynayacak. Şampiyonlar liginde gruptan çıktı. Buna karşın bazı maçlar dışında eleştirilen bir futbol oynuyor.


Bunlar dışında;

Kendi yaptığı ve yapma girişiminde bulunduğu transferler vizyonunun ne kadar geniş olduğunu, ne kadar büyük düşündüğünü gösterdi. Reyes, Forlan, Podolski gibi taraftarı umutlandıran ama hayal kırıklığıyla sonuçlanan girişimlere karşın Ujfalusi, Melo, Muslera, Eboue, Drogba, Sneijder gibi çok önemli isimler takıma kazandırıldı. Hadi yaşından dolayı Drogba neyse de Sneijder çok büyük bir transferdi. O yaşta Inter'den, Avrupa'da bir çok ünlü takıma gidebilecek Dünyaca ünlü bir oyuncuyu transfer etmek büyük bir olaydı aslında. Bizimkiler niye Avrupa takımları gibi gençlere yatırım yapmıyor denirken Bruma gibi müthiş potansiyelli bir gence yatırım yapıldı.

Voleybolda beklentiler karşılanmamış olsa da önemli yatırımlar ve planlamalar yapıldı. Dörtlü finale ev sahipliği yapıldı. Şimdi menajerliğe Mehmet Berent Bayrakçı getirilmiş, bakalım sonuçlarını göreceğiz.

Ekonomik açılardan bakarsak kulüp Aysal öncesi dönemlerden çok daha iyi durumda. Polat döneminde 328 milyon dolar olan borç alacak farkının 260 milyon dolara indiği söyleniyor. Store'ların satışları oldukça arttı, kombine satışlarında lideriz, 2 sezondur özellikle Şampiyonlar liginden müthiş gelir elde ettik.

Biz sadece futbol takımı olarak bakıyoruz olaya. Takım iyi sonuçlar alıyorsa her şey iyi, kötü sonuçlar alıyorsa vur yerden yere.

Taraftar detaylara bakmıyor ki. Adnan Öztürk gibi çıkıp ona buna sallasın, taraftarın istediği gibi konuşsun o zaman el üstünde tutulur. Bizde kulüp başkanları başkanlık değil futbol şubesi sorumlusunun işini yapıyor resmen.

Aysal'ın yanlışları yok mu, var elbette. Diğer kulüplerle ilişkiler konusunda yanlış bir tutum sergiledi. TFF'nin tutumuna ve hakem hatalarına karşı diğer kulüpler kadar etkili bir tepki ortaya koyamadı. Stat konusunda çözüm üretemedi, çatı sorununu halledemedi. Hocaların transferlerin ısrarla kampa yetişmesini istemelerine karşın transferleri hep geç bitirdi ve bu konuda sıkıntı yaşandı vs...

Sonuç olarak başarılı ve vizyonu geniş bir başkanımız var. Onun işi konuşmak değil "iş" yapmak. Ne konuştuğuna değil ne yaptığına bakarsak gayet başarılı aslında. Ne yaptığına bakarken de sadece futbol şubesine bakmayalım ama. Bu taraftar Adan Polat dönemini yaşadı unutmayın. Faruk Süren döneminde futbolda büyük başarılar elde edildi, diğer branşlarda ve mali konularda neler yapıldığını bir kenara bırakırsak o dönemden beri taraftarın içine sinen bir başkan çıkmamıştı. Şimdi kulübü Avrupa'da yukarılara taşıyabilecek vizyona sahip bir başkanımız var ama beğenmiyoruz. İnşallah bıraktığı zaman çok pişman olmayız...