Demirören için sizden farklı değil düşüncelerim ancak Fatih Terim konusunda çoğunuza katılmıyorum. Baros'un söyledikleri doğrudur, Fatih Terim'in taktik konusunda konuştuğu (ve bilgisi) azdır, bu Uefa kupası belgeselinde bile belliydi. Fakat gerek Galatasaray, gerek Türk futbolu açısından ülkemize kazandırdığı başarıları bu kadar çabuk unutmak pek hoş değil.

Bu adam hiçbir şey bilmiyordu, tek numarası gazlamak, 4 sene üstüste şampiyon olup Uefa'yı kazandığında elinde Türk futbol tarihinin en iyi kadrosu vardı, aynısı milli takım için de geçerli diyecek olanlar Galatasaray'a kazandırdığı son 2 şampiyonluğu ve şampiyonlar liginde çeyrek final oynatmasını da unutmasın. Milli takımın başına umutlar tamamen tükenmişken geçip kısa sürede umutları yeniden yeşertip son maça az da olsa bir umut ışığı taşımasını da.

Tabi bunlar önemli değil, asıl mesela "karakter" diyecekler olacak. Vaktiniz varsa aşağıdaki yazıyı okumanızı rica ediyorum, bazı şeyleri daha iyi hatırlamak açısından.

not: Aşağıdaki yazıyı geçen sezon yazmış ancak paylaşmamış kaydetmişim bir köşeye. Şimdi paylaşıyorum:

Fatih Terim transferde pek başarılı değildi. Zamanında Hagi için "alınsa da olur alınmasa da olur" dediği iddia ediliyor.

Bir de kimsenin tanımadığı bir oyuncuyu bulup çıkartmaya bayılırdı eskiden. Tuhaf tuhaf bir sürü yabancı oyuncu alınmıştı takıma ki bazıları değil Galatasaray ptt 1.ligde kümeye oynayan bir takımda bile kadroya giremeyecek oyunculardı. Bruno Quadros, Marcio, Lukunku, Ion Ionut Lutu, Christian, Adrian Knup, Batista, Fabio Pinto, Sergio Almaguer, Klodian Duro, Florin Bratu vs... bu isimler unutulur mu... Ve Fatih Terim bu isimlerin bir çoğu için büyük yıldız olacak diyordu yakın çevresine.

Bu kadar isimden arada tutan 1-2 tane çıkıyordu muhakkak. Filipescu ile Ilie mesela. Gerçi onlar Hagi ile Popescu vasıtasıyla alınan oyunculardı ama olsun. Ayrıca yerlilerden Vedat İnceefe Fatih Terim'in 2.ligde oynarken milli takıma alıp ardından Galatasaray ve Türk futboluna kazandırdığı bir isimdi.

Fatih Terim için bir oyuncunun kariyeri çok önemli. Oyuncu öyle ya da böyle, Avrupa'nın büyük takımlarından birinde forma giymiş bir oyuncuysa Fatih Terim için iyi bir oyuncu demektir. Yaşına veya kadroya girmiş girmemiş onlara pek bakmaz Terim.

Transferde başarısız olan Terim takım içinden yıldız çıkartmak konusunda ise çok başarılıydı. Birçok oyuncu performans olarak kariyerlerinin zirvesine Fatih Terim döneminde ulaştı. Hagi için her ne kadar "olsa da olmasa da olur" demiş olsada Barcelona ve Real Madrid gibi devlerde oynamış Romen yıldız kariyerinin gençlik dönemleri dahil hiç bir döneminde Fatih Terim'li Galatasaray'daki performans seviyesine ulaşamadı. Keza Selçuk İnan ile Melo aynı şekilde. Milli takımda Tuncay Şanlı, Nihat, Hamit gibi isimler... ve daha bir çok oyuncu en iyi performanslarını hep Fatih Terim'in yönetimi altında gösterdiler. Hepimizin burun kıvırdığı Riera'dan sol bek yarattı. İyi ve başarılı bir transfer değildi belki Riera ancak takımın sol bek konusunda sıkıntı yaşadığı dönemde ilaç gibi geldi zaman zaman hatalar yapsada.

Terim her oyuncuya şans veriyordu ama bu şans çok kısıtlıydı. Yani bazı oyunculara sadece 1 kez şans veriyordu, oyuncu o şansı iyi kullanırsa sonraki maçlarda da şans bulabiliyordu ama kötü kullanırsa bir daha kolay kolay oynatmıyordu onu Terim. O şansı iyi değerlendirenler Semih, Emre Çolak ve Yekta gibi isimler olurken kötü değerlendirenler ise Yiğit Gökoğlan, Ceyhun, Mehmet Batdal ve Furkan gibi bir daha hiç şans bulamayan oyuncular oldu. Gerçi iyi değerlendirenler olarak saydığım 3 isim de biraz mecburiyetten oynatılmıştı. Sakatlıklar ve cezalar nedeniyle savunmada Semih orta sahada Emre ve sonrasında Melo'nun cezası nedeniyle de Yekta buldukları şansları çok iyi değerlendirmişlerdi. Kısaca Fatih Terim o tek şansı iyi değerlendiremeyen oyunculara karşı acımasız oldu hep (tekrar forma şansı vermek açısından). Bu da benim eleştirdiğim yönlerinden biriydi Terim'in.

Fatih Terim taktiksel açıdan da pek başarılı değildi. Oyun içerisinde maçı okuyup gerekli değişiklikleri yapma konusunda yetersiz kalıyordu. Yönettiği takımlar maçı taktiksel değişikliklerle değil doğru oyuncu değişiklikleri veya doğru devre arası konuşmalarıyla kazanıyordu. Sonuçta ülkenin gördüğü en önemli motivasyon ustalarından biri belki de birincisiydi Fatih Terim. Ama dediğim gibi taktiksel müdahaleler konusunda kendini geliştiremedi pek.

En büyük artısı oyuncularıyla hep iyi iletişim kurdu. Onların sevgisini ve saygısını kazandı. Bu yüzden onları motive etmesi daha kolay oluyordu kuşkusuz. Ben Fatih Terim'in bunca yıllık Galatasaray ve milli takım kariyerinde herhangi bir oyuncuyla kişisel bir sıkıntı yaşadığını hatırlamıyorum. Bu çok önemli bir detay. Başkanla, yöneticilerle olmuştur ama oyuncularıyla ilişkileri bambaşkaydı. Hatta rakip oyuncularla da öyle. Rakip oyuncuların ona karşı saygı ve sevgisi kolay rastlanan türde bir şey değil.

Mesela şimdi Ersun Yanal'a bakıyorsun zamanında Hakan Şükür'le problemi oldu, bu sezon başında da Sow'la. Abdullah Avcı'ya bakıyorsun Selçuk'la. Mancini'ye bakıyorsun Balotelli'yle ve Tevez'le ciddi problemler yaşamış. Aykut Kocaman'a bakıyorsun Alex'le, Daum'a bakıyorsun Batalla'yla ayrılığa kadar giden anlaşmazlıklar olmuş. Onları eleştirmiyorum, bunlar normal olabilir, ama Terim'in bu isimlerin çoğundan çok daha uzun süredir teknik direktörlük yapmasına karşın böyle bir şeyi başarmış yani hiç bir oyuncuyla böyle bir sıkıntı yaşamamış olması normal üstü.

Ayrıca oyuncularını medya önünde hiçbir zaman suçlamadı. Hep kendi üstüne aldı başarısızlık olduğu zaman.

Fatih Terim'in bir başka özelliği birlikte bazı şeyler başardığı oyuncularına çok bağlıydı. Hiçbirini işi bitince bir kenara atmadı. Aksine; Hasan Şaş, Ümit Davala, Hamza Hamzaoğlu, Hamit, Tuncay, Nihat... bu isimlere her zaman güvendi, her zaman görev verdi. Avrupa'nın önde gelen kulüplerine baktığımızda da bu vefayı görüyoruz. Giggs, Scholes, Maldini, Gattuso, Zanetti, Raul... kulüpleri ta ki bu oyuncular kendileri bırakana veya ayrılana kadar sahip çıktılar bu isimlere. Bizdeyse Ayhan Akman, Hakan Şükür, Arif Erdem, Hasan Şaş yaşlandıkları ve katkı verememeye başladıkları zaman kapıyı gösterdik hepsine. Ama Fatih Terim kulübün yaptığı bu vefasızlığı yapmadı hiçbir zaman.

Bugün ise Fatih Terim TFF başkanı ile yanyana poz verdi diye tepki gösteriyoruz. Mancini de iyi kötü başarılı olunca 3 sezon önce neredeyse küme düşecek takımı dipten alıp şampiyon yapan, hem kulübe hem ülkeye tarihi boyunca yaşamadığı başarılar kazandıran Fatih Terim'i yerden yere vuruyoruz. Bu kadar nankör, bu kadar vefasız olmamalı Galatasaray taraftarı. Yanlışlar elbette eleştirilecek, elbette tepki gösterilecek ama bunu yaparken geçmişi bir çırpıda silip atmak ve karalamak taraftara pek yakışmıyor açıkçası.