Konyaspor maçı ile Demirspor adeta Nirvana'ya çıkmıştı.Daha ne yapabilirlerdi ki.Ligde yenilgisiz liderdi ve Türkiye Kupası'nda gruplardan çıkmıştı.Ama artık önlerinde sıkışık bir fikstür vardı.Bir haftada 3 maça çıktıkları bile olacaktı.Kadrodaki sakat oyuncuların sayısı gün geçtikçe artmaya başlıyordu.Yoğun maç temposu için yeterli seviyede sağlık ekibinin olmayışı da bir dezavantajdı.
Türkiye Kupası grup maçlarının sonuncusu da oynanmış ve kuralar çekilmişti.Akdeniz derbisi bizleri bekliyordu.Böyle bir maç kentte büyük bir hazırlığa sebep oldu.Hem taraftarlar hem de antrenör ekibi adeta bu maça kilitlenmişti.
"Ligde Karşıyaka'yı yendik ve formalite maçında Kasımpaşa ile karşı karşıya geldik.Maçı beraberlikle noktaladık ve gruplarda ki ilk puan kaybımızı son maçta yaşadık.Oyuncularımıza bu başarıdan dolayı ekstra prim ödemeye karar verdik.Bunu fazlasıyla hak ediyorlardı.
Giresun maçı hazırlıklarını sürdürürken kura çekildi.Rakip Mersin İdman Yurdu'ydu.Bu kura çekimi bizim için şanstı.Çünkü grup liderliği ile seribaşıydık.Mersin'in gelmesi ise ayrı bir keyifli olmuştu.Uzun yıllara dayanan bir rekabet vardı ortada.Kura çekimi sonrasında taraftarlarımız çok sevinçliydi.İyi giden formumuza güvenerek Mersin'i yeneceğimize sonuna kadar güveniyorlardı.
Giresun maçı bi an önce bitsin istiyordum.Mersin'e odaklanmak için sabırsızdım.Kazasız bir şekilde lig maçını atlattık ve önümüzde Mersin maçı vardı.Maç evimizdeydi ve tur atlayan o gün belli olacaktı.
Maç o zamana kadar yaşanmamış bir atmosferde oynandı.Biz takım olarak nasıl hazırlandıysak tribünlerimiz de aynı o şekilde hazırlanmıştı.İlk yarı golsüz geçildi ama sahada sert bir futbol oynanıyordu.Sarı kartlar ve sakatlıkların bol olduğu bir yarıydı.İkinci yarıya daha atak başlamalıydık.Bunun planını soyunma odasında yapsak da sahada istediklerimizi yapamadık.Oyuncularımız uzaktan şutları tercih ediyordu.Önceki maçlarda olduğu gibi kısa paslarla pozisyona giremiyorduk.Dakika 71'de olmayacak birşey oldu ve Cumali kırmızı kart gördü.Hayatım boyunca bu kadar sinirlendim mi hatırlamıyorum.Aklıma direk Fatih Terim'in seneler öncesinde sahanın içine girerek kırmızı kart gören Emre Belözoğlu'nu yaka-paça saha dışına atması aklıma gelmişti.O maç Uefa maçıydı , bu maç ise Türkiye Kupası..
Lehimize olan durumlar tek tek alimizden kaybolup gidiyordu.Çok değil 6-7 dakika sonra da Mersin golü buldu.Daha ne kadar sinirlenebilirdim ki.Sonuçta Adanaspor ve Mersin'e karşı kaybetmek tahammül edilemez bir durumdu.Şimdi evimizde kaybetmek ise hiç olmazdı.Turu da kaybedecektik sonuçta.Taktiğimizi 3-4-2 yaptık golden sonra.Kanat oyuncularımız hücumcu roldeydi ve 4 forvetle oynadık desem yeridir.Oyunu elimize aldık.Ataklarımız artmaya başladı ve tribünler daha bir alevlendi.Dakikalar geçiyor istenilen gol bir türlü gelmiyordu.Dakika doksan oldu ve 4 dakikalık uzatma gösterildi.Tüm hatlarımızla hücumdaydık.
90+1 , 90+2 , 90+3 ,90+4 olmuştu ama gol yoktu.Mersin'in uzatma bölümünde yalandan sakatlanmaları ve süreye oynamaları ile 1 dakikamız daha vardı.Ama maçı hakem her an bitirebilirdi.Son atak şansımız olabilirdi.Top bizdeydi ve orta sahadan faul atışı kullanacaktık.Topu Hurşut'a kadar taşıdık ve beklenmedik birşey oldu.Hurşut kaleye süzülmesi gereken pozisyonda 26 metreden kaleye vurdu.O tam topa vururken gözlerimi kapattım.Çünkü Hurşut'a o an inanmamıştım.Başımdan kaynar sular döküldü.O bir saniyede neler düşündüm neler.
Ama birden stad yıkıldı!
Seyirciler coşku ile "goooll" diye bağırıyordu.Gözümü bir açtım ; oyuncularımız korner direğinin orada gol sevinci yaşamaya koşuyordu.Kendimi tutamadım ve Carlos Carvalhal gibi depar atarak yanlarında buldum kendimi.
Görülmeye değer bir gol sevinciydi.
Şu anda bile anlatırken o duygular beni aşırı heyecanlandırır ve gözlerimin dolmasına sebep olur.
Eksik olan taraf bizdik ve uzatma bölümünde ona göre oynamalıydık.İlk uzatma bölümü tamamen bizim elimizde olmalıydı.Çünkü rakip hala yediği golün şokundaydı ve tur artık bizim elimizdeydi.Beykan uzatma bölümünde yakaladığı pozisyonu golle sonuçlandırdı ve o golle turu bize getirdi.
Yıllar boyunca anlatılan destansı maçlardan birisiydi.Babaların oğullarına anlatacağı harika bir maç.Sadece maç olarak değil hayat dersi de barındıran bir hikaye.
Kura çekimi tekrar yapıldı ve bu sefer rakip zorlu Beşiktaş'tı.Eleme maçıydı ama bu sefer tek maç değildi.İki maç olması bizim için çok daha zordu.O maça kadar geçen 3 lig maçını da pek dikkate almamıştım ve birinde ligde ki ilk mağlubiyetimizi aldık.Çünkü BJK ile önemli bir maçımız vardı.Kaybetmemiz gayet normaldi ama farklı yenilgiler ile sahadan süpürülmek istemiyordum.Tam 22 gün bu maç ile yatıp kalktım.Planlar yapıyor , analizleri belirliyordum.Amaç kazanmak değildi , skor olarak ezilmemekti.
Maç için İstanbul'a gittik ve çok erken gelen bir gol ile geriye düştük.Oyuncularımın konsantresi üst düzeydi ama erken gelen gol "sakın" dedirtmişti bana.Sonrasında oyunda kalmayı başararak skoru bir nevi koruduk.Kendi adıma istediğimi almıştım.Sonuçta BJK ile oynamıştık.