1 ile 30 arası toplam 32 sonuç

Konu: [FM 2016] Galatasaray - Hedef Yeniden Avrupa

Hybrid View

  1. #1

    Default

    Uzun süre yurtdışında futbol oynamıştım. Futbol kariyerimi bitirdikten sonra yurda dönüşüm, tekrar yurda adapte oluşum oldukça zor olmuştu. Aradan yıllar geçmesine rağmen ülkeme attığım ilk adımda aklıma ayrıldığım nişanlım geldi. Bi anda, yıllarca uzak yaşadığım düşüncelerin içinde bulmuştum kendimi. Bu düşünceler, yaşanmışlıkların hatırlanması beni olumsuz bir psikolojiye itti. Uzun süre toparlanmakta zorlandım. Kendimi toparlamak için insanlardan, "Artık evine gel." diyen ailemden yani kısaca her şeyde uzak duruyordum. Memleketime dönemezdim. Balıkesir benim şehrimdi. Doğup büyüdüğüm yetişip yurt dışına açıldığım şehirdi Balıkesir. Gitmek için can atmama rağmen gidemezdim. Kolay kırılıp dağılabilen psikolojim yine tuzla buz olabilir, belki bu defa toparlanamayabilirdim. İstanbula yerleştim bu yüzden. Hayatım tam manasıyla futboldan ibaretti. Ülkemde futbolun gelişmesine katkı sağlamak istiyor bu yüzden mütevazı takımlarımızın alt yapılarında kendi projelerimle görev alıyordum. Ama bilirsiniz Türkiyeyi. Başarı kupa kazanmaktan ibarettir her zaman. Bu yüzden her defasında başarısız sayılıyor, yeni projelerle yeni takımların kapılarını çalıyordum. Projelerim değişse de aslında bir tane ana fikir vardı her zaman. Alt yapıdan yetişen gençlere çalışma azmini, futbol aşkını aşılayabilmek.. Bu uğurda gösterdiğim çabalar Galatasaray yönetiminin dikkatini çekmişti ki sonuçta artık buradaydım. Bir rüyanın baş rol oyuncusu bendim ve şimdi önümde süper kupa maçı vardı. Rakip Bursaspordu.
    Geldiğim günden beri ropörtaj vermeyi reddettiğim basının karşısına çıktım ilk defa. Kararlı duruşum, kendimden emin cevaplarım ve pozitif tavrım hakkımda oluşan soru işaretlerini biraz olsun dağıtmıştı. Ama hala Galatasaray gibi bir takımın başında benim gibi genç bir teknik adamın bulunması bir soru işaretiydi. Kendimi bir an önce kanıtlamak istiyordum. Bunun içinde Bursaspor maçı çok önemli bir fırsattı. Uykusuz gece mesaileri başlamıştı yine. Bursasporun maç kasetlerini izliyor, oyuncuları hakkında bilgiler topluyor, zayıf ve güçlü yönlerini belirlemeye çalışıyordum. Bulduğum verileri teknik ekibimle sürekli paylaşıp takıma iletilmesini sağlamıştım. Antremanlardaki ve sonrasındaki çalışma azmim, kazanma arzum artık oyunculara da yansımış Florya bambaşka bir havaya bürünmüştü.
    Maç günü uyuyamadım. Çok heyecanlıydım. Ne olursa olsun kariyerimin ilk önemli kupasını kazanmalı ve kendimi biraz olsun kanıtlamalıydım. Sabah erkenden kalkıp kamp yaptığımız otelde kahvaltı yaptım. Kısa bir yürüyüşten sonra artık maç için hazırdım. Takımımı topladım ve yaptığım kısa ve etkili toplantı sonucu oyuncularımdan galibiyet sözü aldım. Takım, teknik heyet, taraftarlar, herkes hazırdı. Artık sadece maç saatini bekliyorduk..

    Maç saati geldiğinde heyecandan ellerim titriyordu. Sesimdeki titremenin önüne geçmeye çalışarak oyuncularıma son bir konuşma yaptım. Oyuncular zemine ayak bastıklarında artık kalbim yerinden fırlayacak gibiydi. Taraftarlar, zemin herşey mükemmeldi. O an "Bu bir rüya olmalı" diye düşündüğümü hatırlıyorum. Hakemin ilk düdüğüyle birlikte maç başladı. Bütün hafta boyunca yapmış olduğumuz Bursaspor analizleri sonuç veriyor takımımız rakibe nefes aldırmıyordu. Sezon başında belirlediğimiz oyun stilini mükemmel bir biçimde sahaya yansıtıp topa sahip oluyor pozisyonlara giriyorduk. Ama beklenen gol bir türlü gelmiyordu. Gol dışında oyunumuzda hiç bir eksik yoktu. Zamanlar ilerledikçe heyecanım bir kat daha artıyor golün gelmemesiyle birlikte gerilen sinirlerime hakim olmaya çalışıyordum. Ve beklediğimiz golün bir türlü gelmemesi sonucu maç uzatmalara gitti. Uzatmalara iki oyuncu değişikliğiyle başladık. Yaptığımız değişiklikler hızlı bir biçimde etkisini gösterdi ve 92. dakikada oyuna sonradan giren genç yetenek Sinan Gümüş'ün asistinde Yasin topu ağlarla buluşturdu. Beklediğimiz gol sonunda oyuncu değişiklikleriyle birlikte gelmişti. Bu dakikaya kadar oyunda varını yoğunu ortaya koyan takımımda artık yorulmalar başlamıştı. Sezon öncesi ilk maç oluşunun da bunda etkisi yoktu. Bu yüzden, birazda Bursasporun oyunda bu zamana kadar hiç bir varlık gösteremediğini düşünerek oyun temposunu düşürdük. Oyuncularıma kenardan biraz daha geriye yaslanıp topu kendi sahamızda dolaştırmalarını söyledim. Herşey takımım adına kusursuz işlerken futbol şansı Bursasporun yüzüne güldü ve bitime 4 dakika kala kalemizde golü gördük. Bursasporun bu dakikaya kadar sadece 2 tane kaleyi bulan çok cılız şutu vardı ve onlardan birisi şanssız bir şekilde kalemizde gol olmuştu. Adeta yıkılmıştım. Süper kupaya bu kadar yakınken bir anda kalemizde böylesine basit bir gol görmek beni çok üzmüştü. Aklımdan kupayı kaybedebilme ihtimalimiz, yönetimle yaşanacak sorunlar, basının beni topa tutması gibi bir çok olumsuz düşünce geçiyordu. Bu yüzden git gide sinirleniyordum. Sonunda maç penaltılara gitmişti. İçimde sinir ve hayal kırıklığı olmasına rağmen takımımı ayağa kaldırmak için takımımla küçük bir toplantı yaptım. Artık bundan sonrası çok daha zordu. İlk penaltı için top beyaz noktaya dikildiğinde artık nefes almakta zorlanıyordum. Her iki takımda dörder penaltısını gole çevirmişti. Her penaltıda topun başına geçen oyuncum penaltı atışından yararlanamayacakmış gibi geliyor fakat böyle olmadığını görünce derin bir ohh çekiyordum. Zaten maçı fazlasıyla yaşayan bir teknik adamdım. Penaltı atışları bu heyecanımı daha da arttırıyordu. Beşinci penaltı için topun başına geçen Chedjou topu ağlarla buluşturtu ve derin bir ohh daha çektim. Bursasporda ise son penaltı için topun başına Barcelona alt yapılı Cuenca geçmişti. Nefesimi tutmuş heyecanla bu penaltının kullanılmasını bekliyordum. Kullanılan penaltıyı kalecimiz Muslera kurtarmıştı. O anı tarif etmek çok zor. Bütün bedenime sevinç mutluluk hücum etmişti sanki bir anda. Bu enerjiyle saniyeler içinde yedek kulübesinden penaltıyı kurtaran Musleranın yanına bir depar atmış ve onun etrafında sevinç yumağı olan oyuncularımın arasına katılmıştım.
    Kariyerim için önemli gördüğüm ilk basamağı biraz zor da olsa kayıpsız şekilde aşmıştım. O gece kupa töreninden önce statda çılgınlar gibi eğlendik, taraftarımızı selamladık,onlarla kucaklaştık. Kupa töreninde kupa ellerimizde yükselirken takım olarak gururu, mutluluğu hep beraber yaşıyorduk.

    Süper kupa artık bizimdi. Oynadığımız futbol, takımımızın yapısı ve kaynaşması taraflı tarafsız herkes tarafından takdir edilmişti. Basın artık benden bir soru işaretiymişim gibi bahsetmeyi bırakmıştı. Beni ve futbol anlayışımı öven yazılar okuyordum her sabah gazetelerde. Mutlu ve gururluydum. Ama futbolun gerçekleri bu mutluluğu bir kenara bırakmamı söylüyordu bana. Zira artık zorlu Spor Toto Süper Lig başlıyordu..

  2. #2

    Default

    Takımımızda kura sevinci yaşanırken bir yandan da evimizde oynayacağımız Gençlerbirliği maçı hazırlıkları devam ediyordu. Artık basında ve özellikle taraftarlar arasında benim veya takımım hakkında bir soru işareti kalmamıştı. Çıktığımız Gençlerbirliği maçında da basını ve taraftarları yine yanıltmadık. Önceki maçlara oranla topa daha az sahip olmamıza rağmen Semih Kaya, Selçuk İnan(penaltı), yeni transferimiz Sinan Kurt ve Burak Yılmazın golleriyle taraftarımızı bu maçtan da evlerine mutlu göndermiştik.
    Bu maçtan sonra her şey pozitif gözükse de teknik heyetimizi bir panik kaplamıştı. Çünkü transfer döneminin son günü yaklaşmasına rağmen istediğimiz sağ beki bir türlü bulamamıştık. Bu yüzden çalışmalarımıza hız verdik ve Bayern Münihin Rafinha'yı transfer listesine koyduğunu keşfettik. Hemen bu oyuncu için girişimlere başladık ve Bayern Münihe kiralık transfer için başvuruda bulunduk. Ancak ne onlar bizim önerdiğimiz rakama iniyor ne de biz onların istediği rakama çıkabiliyorduk. Zaman giderek daralırken umutlarım da yavaş yavaş tükeniyordu. Umutsuz ve kabul görmeyeceğini düşünerek başkanın karşısına çıktım ve ek transfer bütçesi talebinde bulundum. Beklemediğim şekilde talebimi kabul etti ve 18milyon euro gibi bir rakamı ek bütçe olarak bize sundu. Çok şaşkın ve çok mutluydum. Hemen Bayern Münihli yetkililerle irtibata geçtim ve Rafinha'nın transferini bir an önce bitirmek istediğimi kendilerine ilettim. İkinci bir Grosskreutz vakası yaşamak istemiyordum. Çok şükür ki transfer sezonunun bitmesine sayılı dakikalar kala Rafinha'yı kiralık olarak kadromuza kattık.

    Transfer dönemi artık sona ermişti. Kadromuzu Rafinha, Sinan Kurt, Zurutuza ve Origiyle güçlendirmiştik. Takımımızdan ayrılan oyuncular ise Emre Çolak, Umut Bulut ve Tarık Çamdal olmuştu. Adrianoyla çok uğraşmamıza rağmen kadromuza katamamış, Eray İşçan'ı ise bir türlü elden çıkaramamıştık.
    Transfer sezonunıu verimli biçimde geçirdiğimizi düşünüyorduk. Özellikle Emre Çolak'ı ucuza bıraktığımız konusunda eleştirilere maruz kalsakta yaptığımız işten memnunduk. Artık bu kadroya ve bu kadroyla kazanacağımız başarılara odaklanmamız gerekiyordu. Önümüzde ilk engel olarak Bursaspor maçı vardı. Sezon öncesinde Süper Kupa maçında karşılaştığımız Bursaspor sezona fırtına gibi başlamıştı. Hiç beraberlik ve yenilgisi olmadan ligde liderliğe oynayan bir takım oluşturmuşlardı. Bu yüzden dersimize yine çok iyi çalışmamız gerekiyordu. Maçtan önce basın toplantıları ve medyanın maça yaklaşımı bir strateji savaşına dönüşmüştü. Maçtan önce teknik adamlar satranç oyunlarıyla birbirlerini alt etmeye çalışıyorlardı adeta. Ama biz ayakları yere daha sağlam basan taraftık ve deplasmanda bunu futbolumuza yansıtmayı başardık. Maç beraber bitecek düşünceleri ağırlık kaanırken sahneye Alman yıldızımız Podolski çıkmış, sakatlıktan sonra iki müthiş golle maçın yıldızı olmuştu.Ligde her şey istediğimiz gibi gidiyordu. Dört hafta geçmesine rağmen bırakın yenilmeyi kalemizde gol bile görmemiş oyun anlayışımızla rakiplerimizi adeta boğmuştuk. Takım olarak taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazanan bir futbol oynuyorduk. Sezon öncesi bizi bir adım geride gören bahis şirketleri artık şampiyonluğun en güçlü adayı olarak bizi gösteriyordu. Bu olumlu havanın yarattığı etkiyle takım olarak daha sıkı çalışıyor ve meyvelerini yiyorduk. Ama artık aklımızda tek bir düşünce vardı. Vakit kulaklarda Şampiyonlar Ligi müziğinin duyulması vaktiydi..

Bu Konuya Ait Etiketler

Mesaj Yetkileri

  • You may not post new threads
  • You may not post replies
  • You may not post attachments
  • You may not edit your posts
  •