Saat 16: 55' di. Güneş gözlüğümü çıkartıp kalabalık kafenin içerisine baktım. Gülüşen çiftler, sessizce yemek yiyen iş adamları, sohbet eden gençler, gazete okuyan yaşlılar, tatlılarını yiyen aileler masaları doldurmuştu. Kendime cam kenarında bir yer seçtim ve garsondan bir sütlü çay getirmesini rica ettim. Güneş bulutları deliyor, hafif ve tatlı bir rüzgar insanların saçlarını uçurup yüzlerini okşuyordu.Kafenin kapısı ne zaman açılsa dikkatimi veriyor, sonra da dışarısını seyretmeye devam ediyordum. Saat 17: 05 olsa da gelen giden yoktu. Derken garson tepside bir zarf getirdi. '' Bunu size bıraktılar '' dedi. '' Kim ? '' diye sordum. '' Bir kurye ... '' dedi ve ayrıldı. Zarfı açtım. İçinde bir adres bir de anahtar vardı. '' Roxford Oteli Oda 21 '' yazıyordu.