Çarşamba gecesi oynanan kupa maçı, iki gün sonra Sakarya deplasmanı ve üst üste maç yapmaya alışkın olmayan Türk futbolcusu. Umumi istek üzerine değiştirilen Fortis kupasının tarihi Beşiktaş’a yaramadı. İşte böyle olur olmaz yerde gösterilen nezaket, kendi gidişatını olumsuz yönde etkiler. Sen iki gün sonra deplasmana gidip zorlanırken, elin oğlu üç gün sonra ve senden bir gün daha fazla dinlenmiş olarak kendi evinde oynar. Allah’tan galip gelemediler. Ya bu yüzden puan farkı yeniden altıya çıksaydı?
Sakarya maçında yediği golün ardından ev sahibi taraftarın imalı tezahüratına sinirlenen Runje’nin maçın sonunda tribünlere yaptığı hareketi yakalamış bir takımın özel televizyonu. Evire çevire gösteriyor spor haberlerinde. Bundan birkaç yıl önce Beşiktaş ile sahada baş edemeyen rakibimizin ve yandaşı basının yarattığı karmaşa, alavere, dalavere ile kim vurdu ya gelen mazlum yöneticilerimiz inşallah bu kez aynı hataya düşmezler. Malum o hareketin ardından büyük bir enayilik örneği göstererek Pascal’ın biletini kesmişlerdi. Hala yüreğim sızlar gidiş şekline. Acaba diye düşünürüm? Pascal aynı hareketi Fenerbahçe forması altında yapsaydı, böyle apar topar gönderilirmiydi? Yoksa örf, adet, ahlak kurallarında bir seferlik esneklik hakkımı tanırdı kamuoyu?
Onlar geçen yıl da aynı oyunu tekrarladı. Galatasaray maçının son dakikalarında hatalı gol yiyen Cordoba’yı şike yaptığı gerekçesiyle karaladılar. Oysa o güne kadar bir çok maçta bariz hatalı goller yemişti Cordoba. Ama kaybettiğimiz puanlar çok hoşlarına gidiyordu o zaman. Hiç kimse Fenerbahçe Denizli de niye galip gelmedi diye sormadı. Niye şampiyonluk son maça kaldı araştırılmadı. Futbolcuları son on altı dakikayı hovardaca harcadı. Hocaları maçı kazandıracak bir değişiklik yapamadı. Şampiyonluk elden gidince de basın dahil, herkes yediği gol yüzünden Cordobayı suçladı. Koca yılın hesap pusulası bir kişiye üstelikte rakip kaleciye ödettirilmeye çalışıldı.
Son kurbanları geldiği günden bu yana sürekli kendini geliştiren, takıma uyum sağlayan ve başarılı bir performans yakalayarak ligin en az gol yiyen kalecisi haline gelen Vedran Runje. Ancak hedef hep aynı. Zarar verilmek, yıpratılmak istenen sadece Beşiktaş. Umarım yöneticilerimiz akıllı davranıp, bu dolduruşlara gelmezler.
Fenerbahçe ne zaman yenilse veya berabere kalsa, yöneticileri tarafından sürekli gündem değiştiriliyor. Bu yılın mazereti Haluk Ulusoy ve hakemler. Lehine penaltı verilmediğinden tutunda, Alex’in, Tuncay’ın sıkı markaj edilmesine, rakiplerin kapalı defans oynamasına kadar her şey en ince ayrıntısına kadar irdeleniyor. Esame listeleri bizzat kontrol ediliyor.
Ne olacaktı? Bütün takımlar defansı kaldıracak, adam adama markaj yapmayacak, sağ ve sol kanatların kapılarını ardına kadar açıp Alex’i, Tuncay’ı, David’i ya da ''O'''i kalelerinde misafir olarak mı ağırlayacaktı? Penaltılarla şampiyon olan kaç takım vardır dünya da? Her penaltı yüzde yüz golle mi sonuçlanır? Türkiye de duran toplardan en çok gol atan takım kim? Önceki yıllarda tekrar edilen maçların, elle atılan gollerin, hatalı hakem kararlarının ardından dokuz-on puan avantaj sağlayan takım hangisi? Hep üç kuruşa, beş köfte mi olacak?? Sormazlar mı adama? Demezler mi insaf be kardeşim, biraz da biz doyalım diye?