UEFA Kupası maçı sonrasındaki rakibim Inter'di. Maç deplasmandaydı. Zor geçeceği belliydi ve zor da geçti. 4. haftada ilk mağlubiyeti Inter'den almış oldum.



Bu arada UEFA gruplarındaki rakiplerim de belli oldu; Deportivo, Hannover, Levski Sofia, Vitesse. 4'de 4 yapıp çıkmaktı hedefimiz...
Gruplardaki ilk maçımız Honnover'e karşıydı. Deplasmanda 2-1 galip gelerek iyi bir başlangıç yaptık. Bu arada ligde üst üste alınan 3 beraberlikle zirveden biraz uzaklaşmış olduk. Gerçekten galibiyet almamız gereken maçlarda kaybettiğimim puanlar belki de bizi şampiyonluktan edecekti.



UEFA'da 2. maçımızı Levski ile yaptık. Torino'daki maçta 1-0 galip gelerek 2'de 2 yaparak yolumuza devam ediyorduk. İtalya Kupası 1. Tur'ndaki rakibimiz Udinese'ydi. İlk maç kendi sahamızda golsüz sona erdi. Bir türlü taktiği oturtamamıştım, istikrarsız bir şekilde yolumuza devam ediyorduk. 2. maça kadar arada Vitesse ve Roma maçları vardı. UEFA'da 3'de 3 yaptık ve deplasmanda 2-1 galip geldik. Sonrasında içerde Roma maçı ardı. İstikrarsız çizgimiz devam ediyordu. Aslında kazanabileceğimiz bir maçtı fakat son 6 dakikada yenen 2 gol kazanmamızı engelledi.



Kupa'nın 2. maçında deplasmanda 1-1 berabere kalarak 2. tura çıktık. Bu sonuçla tur atladıktan sonra takımda moraller düzeldi. Üst üste 6 maçımızı kazandık ve bu 6 maçta sadece 2 gol yiyip, 13 gol attık. Bu 6 maçlık seride en farklı galibiyetimizi Milan'a karşı aldık. Takım adeta bu maçta patlama yaşadı, maçı 4-0 kazandık...



Sonraki maç da UEFA gruplarındaki son maçımızdı. O maçı da kendi sahamızda galip gelerek tamamladık ve gruplarda 4'de 4 yaptık.



6 maçlık seriyi bozan Chievo oldu. Yine kendi sahamızda 2 puan kaybettik. 3 gün sonra Italya Kupası'nda Messina'yı 5-1'le geçerken hepimiz olacaklardan habersiz çok büyük sevinç içersindeydik. Bu 5-1'lik skor adeta bize uğursuzluk getirdi. Oynadığımız 10 maçta 6 mağlubiyet 2 beraberlik ve 2 galibiyet alabildik. Bu dönemde zirveden iyice uzaklaştık. Parma deplasmanıyla başlayan bu kötü seri, Messina ile oynanan kupa maçında da devam etti. İlk maçın avantajıyla kaybetsek de turu atladık. Daha sonra içerde Catania'ya kaybettik ki, bu hiç kimse tarafından beklenmiyordu. Bu dönemde aldığımız 2 galibiyetten biri olan Ascoli maçını 2-0'la geçtik. Sonrasında rakip Milan'dı. Kupa Yarı finalindeki rakibimiz Milan'a karşı ilk maç evimizde üstünlük kuramadık ve karşılaşma 1-1 sona erdi. 2. maç deplasmanda bir varlık gösteremedik ve 2-0 yenilerek kupaya veda ettik. Sonrasında oynanan Lazio ve Atalanta lig maçlarınından da mağlubiyetle ayrıldık. Üzerimde çok büyük bir baskı vardı. Sırada Sevilla ile UEFA maçı vardı. O maçta deplasmanda alınan galibiyetle biraz olsun üzerimdeki baskı dağıldı. Haftasonu İnter'le oynanacak karşılaşmayı kazanırsak farkı 7'ye düşürebilirdik ve belki şampiyonluğu tekrar düşünmemizi sağlayabilirdi. Ama olmadı, maç başladığı gibi bitti.



İnter'le berabere kaldıktan sonra artık kaybedeceğimiz birşey yok düşüncesiyle, Serie B'de uyguladığım taktiğe döndüm. 4-3-3. Artık hücum oynayacaktık. Sevilla'yı 2. maçta 3-1 ile geçerek 2. tura çıktık. İstikrarsız sonuçlara devam ediyorduk. Napoli ile 0-0 berabere kaldık. Sonrasında oynanan 2 lig maçında 6 gol atarak 2 galibiyetle morallerimizi düzelttik. UEFA Kupası'ndaki rakibimiz Atletico Madrid'di. İlk maç deplasmanda, hiç ummadığımız şekilde 3-0 sona erdi.



2. maç 1 hafta sonraydı. Aradaki lig maçında Udinese'yi 2-1'le geçtik. 2. maç öncesi oyuncularımı motive etmekte zorlanıyordum ama bunu başardım. Takımı, turu geçeceğine inandırdım. Maça hızlı başladık. Takımın 3 yıldız oyuncusu, Nedved, Trezeguet ve Del Piero'nun ayağından bulduğumuz gollerle henüz 32. dakikada 3-0 ı yakaladık ve skoru eşitledik. Kalan dakikalarda daha kontrollü oyun ve bulacağımız 1 golle turu geçebilirdik. Beklediğimiz gol uzatma dakikalarında geldi. 90 dakika 3-0 sona erince karşılaşma uzatmalara gitti. İlk uzatma devresinde, 100. dakikada Trezeguet 4. golü attı ve bize çeyrek finali getirdi.





Çeyrek Final'de Tottenham karşısında fazla zorlanmadık ve 3-1 ve 2-1'lik galibiyetlerle yarı finale kaldık. Yarı Fİnal'de rakibimiz Porto'ydu. İlk maç gerçekten çok ilginç oldu. Şu ana kadarki en gollü maçımı yaşadım. 6-3
Son 5 dakikasına 3-3 beraberlikle girilen maçta 4 dakikada tam 3 gol bulduk. Gerçekten böyle bir olay ilk defa başıma geliyordu...



2. maç 1-1 sonuçlanınca bu turu da geçmiştik, finaldeydik. Finaldeki rakibimiz PSV'yi eleyen Barcelona'ydı. İtalya Kupası'ndan elendik, ligde geride kaldık, bu durumda UEFA Kupası'nı mutlaka kazanmalıydık. Defansımızın üstün performansıyla ve bulduğumuz 2 golle Göteborg'da oynanan final maçında Barcelona'yı 2-0 geçerek kupaya uzanıyorduk. Bu kupayı bizi bu yolda destekleyen herkese armağan ediyoruz...



Bu finalin ardından ligde 3 maç kalmıştı. son 3 maçımız kala ligdeki durum aşağıdaki gibi. Inter şampiyon oldu fakat henüz 2. bellki değil. Kimlerin Şampiyonlar Ligi'ne gideceği de henüz belli değil. Kalan 3 maçta heyacan doruk noktasında olacak...