Pierre van Hooijdonk ah aahh. Diyecek laf bulamıyorum. Nasıl bir insandı ya. Futbolculuğuna zaten söz yok ama ya insanlığı. Bir insan bu kadar mı saygılı olur, sevecan olur, kişilikli olur. Şampiyonluk kutlamalarında kendisine sarılan bir taraftarı görevliler yaka paça götürürken O, görevlilerin elinden aldı ve tribüne kadar beraber omuz omuza yürüdüler. Bence hangi FB'liye sorarsan sor en sevdiğin futbolcu kim diye özellikle bizim jenerasyonumuz direk Pierre van Hooijdonk'u gösterir. Uğruna onlarca site açılmıştır, bir gün ama bir gün geri dön diye. Daum sağolsun, sayesinde kaybettik CANIMIZI. Bence Zico ile çok iyi anlaşırlardı. BJK'yi 3-1 yendiğimiz maçta oynadığı pozisyon ise O'nun nasıl bir futbolcuolduğunu gösterdi herkese. O maçta yeri geldi Aurelio gibi, yeri geldi Alex gibi, yeri geldi süpürücü gibi oynadı. Nasıl bir futbolcuydun sen ah aahh. Daha anlatsam inanın forum yetmez. Çünkü O benim aşkım. İnanırmısınız; Saraçoğlu'unda O'nu izledikçe kendimin futbol yeteneğiminin geliştiğini gördüm. Ne bilim artık daha bakarak oynuyordum, daha düşünerek oynuyordum. Frikikleri ise cabası. Siz düşünün artık yanındaki futbolcuların ne öğrendiğini. Umarım bir gün geri döner ve dönecekte buna bütün kalbimle inanıyorum. Ve o zaman hiçbir futbolcuyu karşılamaya gitmeyen ben dayak yeme pahasına polis kordonunu geçip boynuna sarılcam O'nun. Belki TV'den görürsünüz. İstanbul'dan bir Kara Lale geçti, ama bir gün geri DÖNECEK...