Osmanlıların Türk ve Türklüğe bakış açısı üzerine:
''turk adinin igrenc sayilmasi
araplar ve iranlilar turk adinin dogu da hor gorulmesi kabalik ve barbarlikla esanlamli sayilmasini sagladiklarindan, babılali türk sarayı diye adlandırılmaktan hoşlanmaz; türk tabiri sadece türkçe biliyor musun? gibi özel cümlelerde kullanılır; bunun yerine osmanlıca biliyor musun? demek uygun düşmez; çünkü osmanlıca terbiye ve nezaket kavramlarıyla çağrışım yaratır, oysa türkçe uygar olmayanı ifade eder. nitekim, bütün hayatı boyunca türk anlamına gelen türk müddeti urarinde (muhtemelen türk müddeti ömründe ibaresinin muharref şekli -çevirmenin notu) tabiri buradan gelmektedir; HEP KABA BiR ADAM kalacak, hiçbir zaman osmanlıların terbiyeli, nazik ve kibar tavır ve davranışlarını elde edemeyecek olan bir kişiyi anlatmak için kullanılır. buna rağmen bu osmanlılar istanbul'un fethine kadar belki de üç büyük türk kolunun en kaba ve en az yontulmuşu olarak kalmışlardır.
turk adini benimsemezler
turkler adlarindan utanc duyduklarindan ve onunla anilmayi istemediklerinden bu adin kendilerine nereden geldigini izah etmek icin cesitli hikayelere basvurulmustur. prens cantemir, ya kendiliğinden ya da başka bir türk yazarına atfen şunları ileri sürmektedir.
1. iranlılar -ki bununla rum selçukluları demek ister- osman'ın büyükbabası süleyman'a ve onun emrinde yürüyenlere, cengiz han'ın peşinden giden iskitliler (Scythes) olduklarını varsayarak türk adını vermişlerdir. cantemir moğollara iskitliler adını vermektedir. şunu belirtmek gerekir ki, bu tarihçi, türk adının, asya'nın güney illerini istila ettiği sırada cengiz han'ın arkasından gitmiş olan milletleri ya da kabileleri belirlediğini ve bunların ancak iran ve küçük asya'nın her yanına yayılmaya başladıktan sonra tanındıklarını ileri sürmektedir. oysa aslında, bu fatihin arkasından gitmiş olanların genellikle moğol veya tatar adıyla tanınmış oldukları, iki yüzyıl öncesinden beri selçukların anadolu'da türk adını kullandıkları ve bu adın iranlılara da yabancı olmadığı bilinmektedir.
2. cantemir, cengiz han'ın istilasından sonra, iran valilerinin hükümdarlarının boyunduruğundan kurtulmaları üzerine, bunlardan biri saydığı konya sultanı alaaddin'in bu iskitlilerden bir çoğunu egemenliğini tanımaya zorladığını, onları köylülerle bir araya getirdiğini, tarımla uğraşmalarını sağladığını ve hepsine birden türk adını verdiğini, böylelikle hükümdarının kendisinin de, o zamana kadar taşıdığı iran valisi ya da konya sultanı unvanını bırakarak türklerin sultanı adını aldığını yazmaktadır. bu savın prens cantemir'in kendisine mi ait olduğu, yoksa onu bir türk tarihçisinden mi aldığı bilinmemektedir; ancak bundan daha sacma ve gercege bundan daha aykiri bir sey olamayacagi kuskusuzdur. şunu da belirtmek gerekir ki, cantemir iranlılar ya da persler derken rum veya anadolu selçuklularını kastetmektedir; bu konuda, aynı görüşü benimsemiş olan bizans tarihçilerinin izinden gitmekte ancak onların türk ve pers adlarını eşanlamlı olarak kullandıklarını, bizans topraklarını işgal ettikleri sırada iran'dan çıktıkları için selçuklulara pers dediklerini dikkate almamaktadır.
oysa, iranlıların tarihini incelerken bunu birkaç kez gözlemlemek fırsatını bulmuştuk. rum tarihçileri onların gerçek persler olduklarına inanmak şöyle dursun ilk selcuklu sultani tangrolipix in tugrul bey e verdikleri ad ve arkasindan gidenlerin turk olduklarini ozellikle belirtmislerdir
cantemir, son olarak, alaaddin'in (1. alaaddin keykubat -dipnot) ölümünden sonra sultan ilan edilen osman'ın o zamana kadar halkının tümü için kullanılan o iğrenç türk adının bundan böyle sadece köylüler için kullanılmasını (alaaddin'in daha önce zaten yapmış olduğunu yapmaya ne gerek vardı? -dipnot) ve öteki uyruklarının osmanlı diye çağırılmalarını emrettiğini ileri sürmüştür. ancak iranlılar hiçbir zaman osmanlı diye çağırılmamışlar ve selçuk adı ertuğrul'un oğlu osman'ın adı lehine ortadan kaldırılmamıştır. yazarımız her ne kadar bu konuda turk tarihcilerinin asiri taraf tutan tutumunu izleyerek tüm selçuk beylerinin osman'ın buyruğu altına girdiklerini iddia ederse de, aslında bunlar son sultanın ölümünden sonra bağımsızlıklarını ilan etmiş olduklarından, varlıklarını devam ettirdikleri sürece selçuk adı ortadan kalkmamıştır.
osmanlilar turktur
gerçek şudur ki osmanlılar da, selçuklular da, güçlü duruma geldiklerinde ister hor görülen bir adı artık taşımak istemedikleri için, ister imparatorluklarının kurucularına saygı göstermek için olsun bu adları almış olmalarına rağmen gercekte turkturler ve kendilerine de oğuz derlerdi; bu kanını olasığı şundan da bellidir ki oğuz adı, kökenini oluşturan türk adından sadece bir kaç kuşak sonra ortaya çıkmıştır. kaldı ki, ne osmanlilarin ne de selcuklularin turk adindan utanc duymalari icin bir neden goremiyoruz; çünki yafet veya yafesten türettikleri türkler tataristan'da oturan tüm kabile ve milletlerin ortak atası olarak kabul edilmektedir. üstelik osmanlıların ana yurdu burası olduğuna göre, kendilerine ne ad verirlerse versinler, mutlaka türk kökenlidirler ve bize kalirsa turk adini butun diger adlara ustun tutmalidirlar. çünkü ünlü ataları türk'ün soyundan geldiklerini ve bütün öteki tatar boylarının kendilerinden çıktığını bu ad kadar güzel gösteren bir şey olamaz.'
Bu alıntıyı yaptığım kitap Historia üniversitesi tarih kurumu tarafından ingilizce olarak kaleme alınmış ve 1783 yılında fransızcaya çevrilerek paris'te fransa kralı'nın onayı ile yayınlanmıştır. kitabın garyimüslim tarihçiler tarafından günümüzden 223 sene önce meydana getirilmiş olması bazı arkadaşlarımızın kafasında eserin güvenilirliği açısından soru işaretleri uyandırabilir. bu yüzden şimdi bu konuyla ilgili olarak gayet güvenilir bir kaynaktan alıntı yapacağım. ''Türkçülük istikametinde bir hareketin mahmut ii. devrinden itibaren gelişmeye başladığı görülmektedir. bu tarihe kadar turk ve turkluk kelimeleri, osmanlı imparatorluğu'nda, kendisini müslüman olarak tanımaya alışmış olan halk arasinda kufur kabalik ve vahset ifade eden manaya alinmaktadir.''
Historia üniversitesinin eserinin ikinci mahmut iktidara geçmeden 25 sene önce basıldığı göz önüne alındığında, bu iki eserdeki Türk ve türklüğe bakış açısına dair ifadelerin benzerliği kolaylıkla görülebilir.
Evet osmanlı türktür, bu devleti türkler kurmuştur. ancak yıllar geçtikçe yonetici tabaka toplumuna ve tarihine yabancilasmistir. Hem de türk adını 'hakaret' ve 'küfür' sayacak, hatta kendini osmanlı'nın türk olmadığına dair türlü türlü hikayeler uydurmaya mecbur hissedecek kadar. herhalde arap ve iran kulturlerinin turk kulturu ve osmanli nin turkluk suuru uzerindeki zehirleyici etkisi uzerine bundan daha ibret verici bir ornek kolay kolay gosterilemez
müsaadenizle Bu tatsız (ve aynı zamanda son derece de üzücü) olayları bir kenara bırakarak son bir alıntıyla bitiriyorum. ''ama isin aslina bakacak olursak hangi ulkeden ya da hangi milletten geldiklerinin ne onemi olabilir uzerinde bu kadar kafa yordugumuz bu sorun sacma ve bos bir sorundan baska nedir degil mi ki bir millet kotu ise ne olursa olsun ona onur veremeyecegi gibi iyi ise de serefine leke suremez''
Kaynaklar:
Historia üniversitesi tarih kurumu, başlangıçtan 1566'ya kadar osmanlı imparatorluğu tarihi s.10-13
Ord. prof. dr. enver ziya karal, osmanlı tarihi cilt vii. s.291
Historia üniversitesi tarih kurumu, başlangıçtan 1566'ya kadar osmanlı imparatorluğu tarihi s.13
Bir zahmet her cümlesini okuyun.
Bu şekilde tartışmalara izin vermeyeceğimizi defalarca belirttik. GMA