Sanırım birkaç ay önce forumlarda estirdiğim San Marino kasırgasından haberin yok Buyur:

San Marino: Bir Dünya Kupası Serüveni

San Marino Milli Takımı, kısa tarihinde ilk kez Dünya Kupası’nda mücadele edecek olmanın gururu ve mutluluğunu yaşadı. Mavi–beyaz renklere gönül veren binlerce (!) insanın kalbi, 2010 yılında Güney Afrika Cumhuriyetinde düzenlenen bu organizasyonda San Marino için atıyordu. Bir ay boyunca evlerde, işyerlerinde, sokakta, kısacası her yerde kupa konuşuldu.

San Marino milli takımı elemelerde kimsenin beklemediği bir süpriz yaparak gruptan 2. olarak çıkmayı başarmış, playofflarda da eşleştiği güçlü İskandinav ülkesi Norveçi eleyerek 2010 Dünya Kupasında yerini ayırtmıştı.

Ulus, federasyon ve takım olarak dünya kupasında pek bir beklentileri yoktu; bu onlar için eşsiz bir deneyim olacaktı sadece. Dünya kupası grupları belli olduğunda gruptan çıkmak için bir şansları olduğunu düşünmeye başlamışlardı ve bu düşünce tüm kafileyi daha da heyecanlandırıyordu.

Ve turnuvanın başlangıcı A grubunda Portekiz - Türkiye maçı ile yapıldı. Portekiz 2006 Almanya'da finalde Fransayı yenerek kupaya uzanmıştı. Ve bu turnuvanın da favorileri arasında gösteriliyordu. Türkiye ise son 4 yılda dalgalanan bir performans göstermiş, grubundan (Arnavutlukla aynı puana sahip olmasına rağmen averajla!) Rusyanın ardından 2. olarak çıktıktan sonra playofflarda Finlandiyayı eleyerek Dünya kupasına katılabilmişti. Portekiz, Türkiye karşısında çok da zorlanmadan ilk yarıda Ronaldonun attığı iki golle galip gelerek turnuvaya iyi bir başlangıç yapıyordu. Türkler ise umutlarını grupta oynayacağı Kolombiya ve İran maçlarına bırakmıştı.

San Marino için beklenen gün gelip çatmıştı. Milyarlarca kişi tarafında takip edilen dünya kupasındaki ilk maçlarına Tunus karşısında çıkacaklardı. Turnuvanın 5. günü öğle saatlerinde başlayan maçta, San Marino eleme gruplarında aldığı sonuçların şans olmadığını ispatlarcasına, eleme grubunu 1. olarak tamamlamış olan Kuzey Afrikanın güçlü temsilcisi Tunus karşısında çok iyi bir oyun sergiliyordu. Daha maçın 3. dakikasında genç Simoncini San Marinoyu 1-0 öne geçiriyordu. Futbolcuların ve teknik heyetin sevinci gerçekten görülmeye değerdi. Bu küçük ulusun milli takımı buraya yaz tatili için gelmediklerini herkese ilan ediyordu. Maç San Marinonun istediği gibi geçti. Taa ki 90+3te Tunusta 2. yarıda oyuna giren Keita skoru eşitleyinceye kadar. Bu gol sadece San Marinoluları değil, televizyonları başında maçı izleyen ve bu takıma büyük sempati duyan milyonları da üzmüştü. Aynı gün Almanya ise zayıf rakibi Kosta Rikayı 3-2 mağlup etmeyi başarıyor ve grupta 1. sıraya yerleşiyordu.

Gruplardaki ikinci maçlar başlamıştı ve Türkiye, en kötü beraberlik hedefiyle çıktığı maçta Kolombiya ile 0-0 berabere kalıyordu. Portekizin de İranı yenmesi ile artık gruptan çıkabilmesi için son maçta İranı yenmesi gerekecekti. Yani umutlar son maça kalmıştı.

San Marino ise gruptaki ikinci maçında favori Almanya ile karşılaştı. Maç öncesi basın toplantısında, San Marino teknik direktörü Enrico Volpe (ben oluyorum ), rakiplerinin gücünü bildiklerini, ancak eleme grubunda bir başka büyük takım Hollanda karşısında da ezilmediklerini hatırlattı ve "Almanya karşısında da bir süpriz yapabiliriz" diye ekledi. Maç baştan sonra Almanyanın üstünlüğüyle geçti. San Marinonun panter(!) kesilen kalecisi defansını bir orkestra şefi gibi yönetiyor, tüm hava toplarını da topluyordu. Almanyanın kaleyi b**** 9 şutundan sadece 1i Macalusoyu geçmeyi başarabilmişti. San Marinonun ise maç boyunca tek bir şut girişimi bile olmayınca maç 1-0 gibi birçoklarına göre süpriz sayılabilecek bir skorla bitmişti. Gruptaki diğer maçta Kosta Rika Tunusu 1-0 mağlup ederek gruptan çıkmak için büyük bir şans yakalıyordu.

Gruptan çıkacak takımları belirleyecek son maçlar başladığında Türkiye İran karşısında mutlak bir galibiyet arıyordu. Aynı zamanda Portekizin de Kolombiyayı yeneceğini umuyordu. Ancak olaylar pek de Türklerin istedikleri gibi gelişmedi. Kolombiya gruptan çıkmayı zaten garantilemiş olan Portekizi 1-0 yenerken, İran da aynı skorla Türkiyeyi mağlup edince Türkiye kupaya veda etmiş oluyordu. Üstelik tek gol bile atamadan. Maçın ardından tüm eleştiri okları teknik direktör Fatih Terime yönelmişti. Yorumcular, Fatih Terimin kredisini doldurduğunu, kendi istifa etmezse gönderileceği konusunda hemfikirdiler.

San Marino ise gruptaki son maçınca Kosta Rika ile karşılaştı. Almanya maçında orta sahadaki as oyuncularını dinlendirerek Kosta Rikaya saklayan Enrico Volpenin kumarı tutacak mıydı? Herkes bu sorunun yanıtını merak ediyordu. Yoksa Tunus maçında son dakikada yenilen gol San Marinoya pahalıya mı patlayacaktı? İlk yarı San Marinonun kontrolünde geçiyordu. Birkaç tehlikeli atak Kosta Rika kalecisi tarafından savuşturulmuştu. İlk yarının son dakikalarında Kosta Rika rakibine baskı kurmuştu ve maç San Marino yarı sahasına yıkılmıştı. Yine bir Kosta Rika atağı sırasında topu kapan Rondellinin defanstan ileriye gönderdiği topu Valli arkasındaki boş alana aşırdı. Topa doğru hareketlenen Simonciniden önce defans araya girdi ancak Simoncini rakibinin ayağından topu çalarak kaleciyle karşı karşıya kaldı ve kalecinin sağından sert bir plase ile turnuvadaki ikinci golünü attı. Bu şok gol tam da San Marinolu futbolcuların ihtiyacı olan şeydi; bu sayede üzerlerindeki baskıyı atmış ve kendilerine olan güvenlerini de tazelemiş oldular. Bu sayede ikinci yarı sahada müthiş bir mücadele ortaya koydular. Ancak maçın sonları yaklaştıkça gerek tecrübe eksikliği gerekse de Kosta Rikanın daha fazla bastırması sonucu kendi sahalarından çıkmakta zorlanıyorlardı. Maçın 85. dakikasında Kosta Rika bir köşe vuruşu kullanacaktı. Herkes nefesini tutmuş olacakları heyecanla izliyordu. Korner kötü bir şekilde kullanılmıştı. Topu kafayla Guerra uzaklaştırdı, seken topu orta sahanın biraz gerisinde bomboş bekleyen genç Zanotti aldı. Zanotti topla birlikte hızlı bir şekilde ilerleyebilen bir oyuncu, kontra atak futbolu için ideal denilebilir. Zanotti topu kontrol ettiğinde rakibi orta sahada 2ye 2 yakalamışlardı. Karşısına gelen rakibinden de güzel bir bacak arası ile sıyrıldı ve ceza sahasına doğru bomboş koşan Guidiye müthiş bir pas çıkardı. Bütün stad ayağa kalkmıştı. Teknik direktör Volpe taç çizgisine kadar çıkmış, Guidinin topu filelerle buluşturması için dua ediyordu. Ceza sahasına girer girmez topla buluşan Guidi kaleciden sıyrılabilmek için topu saha çekti. Top ayağından fazla açılınca istediği gibi vuramadı ve top kalecide kaldı. Herkes bu golün nasıl kaçtığını tartışırken, Enrico Volpe sinirden yerdeki çimleri yoluyordu. Oyun tekrar başladı, orta sahada topu alan Gioia harika bir pasla ceza sahasının sol çaprazında Guidiyi tekrar topla buluşturdu. Ancak Guidi yine kaleciye takıldı. Seken topu ceza sahası çizgisi üzerinde alan Gioia boş kaleye vurdu, ancak top kaleyi bulmadı. Tam outa çıkacak derken son anda direk dibinde yetişen Zanotti topu ağlara yolladı: 2-0!!! Tribünler ve San Marinolu futbolcular sevinçten kendilerinden geçmişlerdi. Gerçekten görülmeye değer bir tabloydu. Birkaç dakika sonra maç bittiğinde futbolcular ve teknik heyet sarmaş dolaş oldu. San Marino tarih yazıyordu...

Dünya Kupası fikstürü gereği 2. turda E grubu 1.si ile F grubu 2.si eşleşecekti. San Marino F. grubunu 2. bitirmişti. E'nin birincisi ise 3 maçta 3 galibiyet alan İtalya oldu. Daha önceden Avrupa Şampiyonası eleme grubunda İtalya ile iki kez karşılaşmıştım. Aldığım sonuçlar ise 4-1 ve 3-0 idi. 2. turda açıkçası hiçbir umudum yoktu, buraya kadar gelerek zaten yapabileceğimizin en iyisini yaptığımı düşünüyordum. İtalya maçına da bu duygularla çıktım. Daha maçın 8. dakikasında Rondellinin kullandığı serberst vuruşun ardından Valli ile şok bir gol buldum. Maçtan önce İtalyanın kaç fark atacağı konuşulurken, şimdi "San Marino bu, belli mi olur? " şeklinde yorumlar duyuluyordu. Dakikalar ilerliyor İtalya golü bulamıyordu. Ya kalecim engel oluyor, ya defansım son anda araya giriyor, ya da İtalyan oyuncular beceriksizlikte birbirleriyle yarışıyorlardı. Derken 38de, Pirlo serbest vuruştan skoru 1-1e getirdi. San Marinonun rüyası sadece yarım saat sürebilmişti. İlk yarı bu skorla bitmişti. Devre arası oyuncularıma biraz daha cesaret vermeye çalıştım: "Rakibin gücü belli, ama bu futbol; belki şansın da yardımıyla bugün burada çeyrek finale çıkan takım biz olabiriz" diyerek. İkinci yarı da maç kısır bir şekilde devam ediyordu. İyi bir savunma yapıyordum. İtalya ise bulduğu pozisyonları harcamaya devam ediyordu. Sonunda olan oldu, ve 65te İtalya atağı sırasında topu kapıp hızla kontra atağa çıkıyorduk. Ancak Guidi topu ayağında fazla tutup kaptırınca bir an için oyucularım pozisyonlarını kaybetmiş oldular. Soldan ceza sahasına giren Zambrottanın pasında Gilardino topu ağlara göndermekte zorlanmadı. Bu bir bakıma herkesi rahatlatmıştı; çünkü bu heyacan ve stres birçok San Marinolu için fazla sayılırdı. Onlar galibiyetleri korumaya değil, hep geride olmaya alışmışlardı. Son yarım saatte de başka gol olmayınca maç 2-1 İtalyanın üstünlüğü ile sonuçlandı. San Marino başı dik ve gururlu bir şekilde ülkesine dönüyordu. Kendilerinden bekleni fazlasıyla yapmışlardı. Artık önlerinde Avrupa Şampiyonası Elemeleri vardı, ve zor maçlar onları bekliyordu. Dünya kupası maçları onlar için hayatları boyunca unutamayacakları birer anı olarak kalacaktı.

Dünya Kupasını, finalde Hollandayı 2-0 mağlup eden Portekiz üstüste ikinci kez kazanıyordu. Turnuvanın favorisi Brezilya ise, 2. turda ben İtalyaya elenirken onlar da aynı skorla (2-1) Arjantine elendi. Yani benden daha başarılı değiller Turnuvanın en iyi kalecisi Hollandadan Stekelenburg, en iyi oyuncusu Fransadan Philip Mexes, gol kralı da 5er golle Gillardino, Cisse, C. Delgado oldular.

Dünya kupasının ardında birçok takım teknik direktörleri ile yollarını ayırdı: Bunlar arasında Brezilya, Hollanda, Meksika, Türkiye gibi takımlar da var. Şimdiye kadar adım medyada çeşitli takımlarla geçti (Juventus gibi). Ancak gelen resmi teklifler ise şöyle



İtiraf etmeliyim ki; gelen bu tekliflerin ardından ciddi bir tereddüt yaşadım. Özellikle Türkiye ve Hollanda teklifleri çok cazip geldi. Ama San Marinoyu ve oyuncularımı yüz üstü bırakmak da istemiyordum. Sonuçta San Marino ile devam etmeye karar verdim, ama zor bir karar oldu.