Yani öyle bi gaza getirdiki bu yazı beni , hani param olsa yemin ediyorum şu an gidip kongre üyesi olurum.
Çok doğru şeyler yazmış. Sezon başında ne ipleri kaçırmışız elimizden, ah Fikret Orman ah!
Yani öyle bi gaza getirdiki bu yazı beni , hani param olsa yemin ediyorum şu an gidip kongre üyesi olurum.
Çok doğru şeyler yazmış. Sezon başında ne ipleri kaçırmışız elimizden, ah Fikret Orman ah!
FM Gazetesi
Böyle bilgili adamlar neden kulüplerde görev almıyorlar hep merak etmişimdir
Koy Ali Ece'yi scout ekibin varsa başına adam hem menajerlik oyunlarından hem de canlı izlediği maçlardan dolayı binlerce futbolcu tanıyor
Sonra Zeki Önder Özen var büyük takımlardan biri bank asyadan bir takımla sözleşme imzalasın gençleri oraya göndersin belli bir bütçe ayırsın bu adam o gençlerle hem başarılı olur hem harcananın %1000'i kar elde ettirir hem ilerde takımının başına bile geçebilir inter'İn teknik direktörü Stramaccioni(İnterin u18'inin başındaydı yanılmıyorsam) çok başarılı olmasa da takımı zor günlerinde iyi idare ediyor bir de galibiyet serisi yakalarsa ligi 4.bile bitirebilirler
Önümüzdeki yıl Bilic, Zico ve Daum'dan birinin takımın başında olabileceği söyleniyor. Geçen yazda bu isimlerden bahsedilmişti. O dönemde Bilic/Zico ikilisinden birinin teknik direktörümüz olmasını istemiştim, hala aynı fikirdeyim.
Bunun dışında teknik heyet, sağlık ekibi vs. her şeyin tamamen değişmesi gerek. Çok zor işler olacağını düşünmüyorum bunların, yeter ki doğru adımlar atılsın. Eğer kariyerine teknik adam olarak devam etmekte ısrar etmezse Carvalhal'i çağıralım kondisyonerimiz, yardımcı antrenörümüz olur belki. Rüştü gelsin kaleci antrenörümüz olsun, hayır demeyeceğini düşünüyorum. Guti'yi getirelim altyapı ile ilgilensin. Yani isimler böyle olmak zorunda da değil ama her şeyin değişmesi gerektiğini düşünüyorum.
İbrahim Altınsay meselesinde basketbolda şampiyon olduğumuz zaman istifa etmişti sanırım, o yüzden o gün tepki göstermiştim ama ne kadar önemli işler yapabilirmiş, yeni yeni fark edebiliyorum. Fikret Orman eğer İbrahim Altınsay'ı futbol şubesinin başına getirip, yetkileri verirse çok büyük iş yapmış olur.
İbrahim Altınsay'ı yeniden başa getirelim gerisi gelir zaten, bu adam en iyilerini bulur bize.
Canım FEDA olsun sana !
Suanda net borcumuz ne kadar?
Altınsay kongre de yönetime dahil edilecek ve Kenny Dalglish gelecekmiş TDye sezon başı da ayarlamış Altınsay ama yönetim kabul etmemiş şimdi ciddi anlamda getirecekmiş.
SA'nın bugün yaptığı açıklamalardan anlaşılan şu Fernandes'i satmak için sezon bitmeden zemin hazırlıyorlar. Hocalığı beş para etmez onu biliyor herkes ama kişilik olarak ta beş para etmezmiş. Şu 2.5 ayda takımın anasını ağlattı. İnşallah bir an oda, ona buna naz yapıp mücadeleyi bırakan Fernandes'de gider bu kulüpten. Koca kulübü panayıra çevirdiler. Başkanda ortada kalmış ne yapacağını şaşırdı adam.
'Samet Aybaba’nın İbrahim Altınsay ismine sıcak bakmadığı bilinirken...'
Samet kim ya? Kararım 1 dakika sürmez.
İbrahim Altınsay kesinlikle tekrar gelmeli.
Ama adamın getireceği topçulara "Bunu boşver, bunun yerine şu olsun" gibi şeyler yapıp adamın işine karışacaklarsa bir daha düşünmek lazım.
Tamer Kıran'da defolsun gitsin.
BEŞİKTAŞ'ın taraftarıyız. Futbolcuların değil !
'' Ben kalırsam, Fernandes olmayacak. " demiş kısacası. Taraftar kendisini istemiyor farkında değil galiba bu adam.
Canım FEDA olsun sana !
Zamanında Zlatanı önermiş isim İbrahim Altınsay ama o zamanın teknik direktörü kabul etmemiş![]()
Beşiktaş Kulübü'nün Yönetim Kurulu üyelerinden Adnan Dalgakıran görevinden istifa etti.
Adnan Dalgakıran gider Levent Erdoğan kalır, yazık ..
Canım FEDA olsun sana !
01 Haziran 2004 Salı
Radikal Futbol Eki -
Fransa Teknik Direktörü Santini Nasıl Beşiktaş’a “Evet” Dedi
GERÇEKTİ RÜYA OLDU
BJK Yönetimine aday olduğumuzda ilk ve en önemli konumuz futbol takımının başına geçecek teknik direktörün belirlenmesiydi... Nasıl bir yapılanma amaçlıyoruz, geleceği nasıl inşa edeceğiz, Hoca’dan ne bekliyoruz, önce bunları belirledik. Yani elbiseyi biçtik. Sonra sıra geldi provalara. Bu elbiseyi en iyi kim doldurabilir, en iyi kim taşıyabilirdi?
ÖNCESİ
A takımdan minik takıma, arama-tarama sisteminden futbolcu sağlığına önde gelen Avrupa kulüplerinin düzeyine ulaşmalıydık, hem de Beşiktaş olarak... Aynı zamanda da ilk günden itibaren futbolseverleri tribünlere çekecek, zevk veren bir futbol oynamalıydı takımımız. Taraftarın sevgilisi olmalıydı. Türkiye Ligi’nde ve Avrupa kupalarında ilk günden hedefe yürümeliydik. Sistem ve takım yaratmış, genel yöneticilik özelliği gelişmiş, zevk veren futbol oynatan, büyük turnuva deneyimi olan bir Teknik Direktör (TD) gerekti bize. Beşiktaş’ın 1970’lerde yaptığı hamleyi 2000’lerin Avrupa arenasında yaratacak ve yönetecek biri gerekti.
Bilgisine ve yorumlarına güvendiğim arkadaşlarla çalışmaya başladık. Kaçınılmaz olarak Fransız isimler ağır basıyordu. Fransız oyuncu ve hocaların gerçekten ayakkabı numaralarını bile bilen öğretim görevlisi dostum Öktem Başol çok yardımcı oldu.
Benim TD favorim, Sochaux mucizesinin mimarı olan hocaydı. Ancak sonraları kendisiyle görüşecek, kesinlikle Fransa’da kalmak istediğini öğrenecektim. Sonraki favorim olan isim de bizim tanımımıza uyuyordu. İleriki günlerde onunla da her konuda anlaşacaktık. Ardından düşündüğümüz üçüncü ismi yazdık. Ön görüşme yaptığımız Jean Tigana’yı ise teknik direktörlük hevesi pek kalmadığı ve Fulham’da zaman zaman futbolculara taktığı için sona bıraktık. Bruno Metsu, Phillip Troussiere gibi hocaları ise şimdilik yedekte tuttuk.
SANTİNİ HAREKATI
Tam bu sırada kulaklarımıza inanamadığımız bir haber aldık. Fransa Milli takımının Teknik Direktörü Jacques Santini, Avrupa Şampiyonası’nın sonucu ne olursa olsun ulusal takımı bırakacak ve iddialı bir lig takımında çalışacaktı. Kararını da 1 Haziran’a kadar kesin vermek istiyordu. Haberi bize veren kişi FİFA lisanslı, güvenilir bir menajerlik bürosunun ortağıydı.
Fransa’nın ve efsane Saint Etienne’in orta saha oyuncusuydu Santini. Sakatlık yüzünden futbolu bırakınca Toulouse, Lille, Sochaux ve Saint Etienne’de teknik direktörlük yapmış, orta sıralarda gezinen Lyon’u yeni baştan yaratarak şampiyonluğa ulaştırmıştı. Lyon o zamandan bu yana şampiyonluğu bırakmayacaktı. Ben de Santini’yi Şampiyonlar Ligi’nde Fenerbahçe’yi yendikleri maçlarda ve elbette geçen yaz Konfederasyon Kupası’nda Fransa’nın başında izlemiştim. Ulusal takımla 21 maç oynamış, 18 maçı kazanmış, sadece dostluk maçında Çekler’e yenilmişti... Tam bizim aradığımız isimdi...
Hareket planımız kökten değişmişti.
11 Mayıs 2004 – Cannes
11 Mayıs Salı günü, Film Festivali için Cannes’a uçuyorum. Amacım hem festivali izlemek hem de TD ve futbolcular konusunda temasta bulunmak.
Santini’yle telefonda konuşuyorum. Resmi ve tek yetkili menajeri Thierry Gras ile görüşmemizi istiyor öncelikle... Kurduğumuz telefon trafiği sonucunda Thiery ile Çarşamba günü Nice’de oynanacak Nice-Toulouse maçı öncesinde görüşmek ve sonra da maçı izlemek üzere anlaşıyoruz. Kendisine ilgilendiğimiz futbolcuları da aktarıyorum.
12 Mayıs 2004 – Nice
Thierry ile Çarşamba günü maç öncesinde Nice Havaalanı yakınında bir otelde buluşuyoruz. İhtiyacımızı anlattıyorum. O da Hoca’nın Beşiktaş’a saygı duyduğunu, Beşiktaş gib iddialı bir kulüpte çalışabileğini söylüyor. “İstanbul’un üç büyüğünden biri olabilir” demiş Hoca “ama İnönü Stadı’nda oynayan takım olursa daha iyi olur”. Daha sonra Santini’den bu statta İstanbulspor’la bir Avrupa Kupası maçı yaptıklarını öğreneceğim. İki elinin parmaklarını açıp 10 işareti yapacak ve “10 numara sizde değil mi?” diye soracak. “Evet” diyeceğim “Sergen zaten hep bizim futbolcumuzdu”. Hoca, Beşiktaş’ın her iki Chelsea maçını da izlediğini, Sergen’i ve takımı tanıdığını ekleyecek...
Thierry değişik teklifler olduğunu söylüyor ve Santini’nin koşullarını sıralıyor. Koşullar oldukça ağır ama kapıyı kapatmamak için “görüşebiliriz” diyorum. Hoca ile telefonda kısaca iyi dileklerde bulunuyoruz ve maça yollanıyoruz.
Nice ve Toulouse 1-1 berabere kalıyor. Stat dökülüyor ve maç çok sıkıcı. Ancak Toulouse’da oynayan ve bizim de listemizde olan orta saha oyuncusu döktürüyor; hem mücadeleci, hem teknik, hem de son derece enerjik... Sonra bu futbolcuyu Santini’ye söylediğimde “onu ben yetiştirdim” diyecek ve Fransız basınına da Beşiktaş’a götürebileceğini açıklayacak...
Maçtan sonra Nice ve Toulouse’un futbol direktörleriyle yemekte buluşuyoruz, futboldan ve futbolculardan konuşuyoruz.
15 Mayıs 2004 – Monaco
Cumartesi günü Monaco-Rennes maçı öncesinde Monte Carlo’ya geçiyorum. Maç öncesi Monaco Futbol Direktörü ile listemizde olan bir santraforun transferi için görüşüyorum. Futbolcuyu verebileceklerini söylüyorlar, koşulları da makul, pazarlıkla bizim istediğimiz yerlere çekilebilir. Maçı futbolcunun menajeri ve Thiery ile birlikte izliyorum. 90 dakika oynuyor ve harika bir asist yapıyor. Kulübün izniyle maçtan sonra futbolcuyla buluşup merhabalaşıyoruz. Rennes’de izlemek istediğim orta saha oyuncusu ve santrafor ise oynamıyor. Çok beğendiğim ancak transfer ücreti çok yüksek olan savunmacı-ön libero Faty yine etkili... Monaco’nun aristokratik harika stadında maçı Rennes 4-1 kazanıyor.
Santini ile haftaya Paris’te buluşmak ve detayları görüşmek için telefonda anlaşıyoruz. Hoca özellikle tesisler ve takım hakkında bilgi istiyor.
Ertesi gün Film Festivali’ni yarıda kesip İstanbul’a dönüyorum. Zaman azalıyor.
17-23 Mayıs 2004 – İstanbul
İstanbul’a dönünce konuyu arkadaşlarımızla görüşüyorum. İkinci sıradaki TD adayımızla anlaşma noktasına geliyoruz. Santini hakkında da istihbarat topluyoruz. Hangi koşullarda evet diyeceğini anlamaya çalışıyoruz. Uzakdoğu’dan ve Ortadoğu’dan iki milli takımdan ve İngiltere’den Tottenham’dan teklif olduğunu, hocanın gönlünde iddialı bir Avrupa kulüp takımının yattığını öğreniyorum.
Çok hevesli görünmemek için seçim çalışmalarını bahane edip o hafta içinde randevu vermiyorum. Sonraki hafta Perşembe günü için anlaşıyoruz. Fransa Milli takımı Andorra ile oynayacağı hazırlık maçı için Montpellier’de kampa girecek. Maçtan bir gün önce buluşacağız. Hoca 16.00-19.00 arası bizimle birlikte olacak, sonra futbolcularla yemek yiyecek, sonra yine bizimle buluşacak.
27 Mayıs 2004- Montpellier
Montpellier’e bizi ulaştıracak uçuş seferlerini baktırıyorum, çok karışık çıkıyor. Sonunda bir özel uçak ayarlıyoruz. İki yıl önce Mondragon seferine çıkıp Cordoba ile döndüğümüz uçak bu. Yönetim Kurulu Üyesi adaylarımızdan Kerem Üstünkaya da bana katılıyor. O da hocayı görmeli, dinlemeli, pazarlıklara katılmalı. İkinci görüş çok önemli. Ben, Kerem, Öktem Başol ve bize aracılık eden FIFA menajeri yola çıkıyoruz. Hocayla anlaşırsak Öktem onun toplumla, kulüple ve medya ile ilişkilerini düzenleyen yardımcısı olacak.
Montpellier sadece Fransa’nın değil Avrupa’nın en güzel en estetik kentlerinden biri... Kentin sayfiyesi Grand Motte’a geçiyoruz. Buluşacağımız otelin bahçesinde özel toplantı yerimiz ayrılmış bile.
Santini tam saat 16.00 geliyor. Üzerinde Milli takım eşortmanları var. Fotoğraflarından daha genç ve enerjik... Hemen söze girip 1970’den beri Beşiktaş’ı anlatıyoruz. Tesislerimizi gösteriyoruz. İhtiyacımızı açıklıyoruz. Kadrodan gidecekleri, transfer düşüncelerimizi ve bütçemizi aktarıyoruz. Dikkatle dinliyor. Sonra uluslararası basına demeç verir gibi tek ek konuşuyor ve çeviri araları bırakıyor. İngilizce biliyor ama Fransızca’yı tercih ediyoruz. Konuşmaları çeviren Öktem’in Paris aksanına şaşırıyor...
Santini, İstanbulspor’la, Fenerbahçe’yle ve milli takımla oynadığını söylüyor. “Penaltıyı atsaydınız Konfederasyon Kupası’nı siz kazanacaktınız” diyor. İnönü’yü ve İstanbul’u sevmiş. Ümraniye tesislerinden etkileniyor. “Akademi ( altyapı) nerede kalıyor, nerede çalışıyor”diye soruyor.Beşiktaş’ı biliyor. Fransız futbolcular yüzünden Chelsea maçlarını izlemiş. “Kadronuz iyi ama kalitesinin yükselmesi gerek” diyor, “altyapı için zaman var ama önce takımı ligde ve UEFA Kupası’nda başarı için hazırlamalıyız”. Sonra bir mühendis gibi detaylı sorular soruyor: Deplasmanlara nasıl gidilir, maçlar hangi günlerde oynanır, sahaya kaç kişiyle çıkılır, yedekler ligi var mı? Olmadığını öğrenince “hafta içleri özel maç almalıyız” diyor.
Sonra mevcut kadroyu ve transferleri konuşuyoruz. Sergen’i fotoğraflarından tanıyor, Cordoba’nın bizde olmasına seviniyor, Zago gidecekse yerine aynı kalitede birini almak gerektiğini söylüyor. “Takımı 4 kategoride futbolcudan oluşan bir piramit gibi kurmalıyız, en tepede uluslararası yıldızlar olmalı” diye anlatıyorum. “Kim mesela”, diyor, “Crespo” olur mu?”. “Ücretinde anlaşırsak neden olmasın ama biz yeni Batistuta denilen bir Arjantinli var, onu tercih ederiz. Belki siz ikna edersiniz”. “Bu futbolcuyu duydum. Araştıracağım.”...
Futbolcuları da konuştuktan sonra sıra geliyor teknik kadroya. Birinci yardımcısı Türk olacak. Feyyaz Uçar’ı anlatıyoruz, etkileniyor. İkinici yardımcı Fransız; oynamayanlarla ilgilenecek daha çok. Kondüsyonerini ve fizyosunu da getirecek. Altyapının başına Fransa’nın önde gelen akademi direktörlerinden birini getirecek, takımların başına ise eski BJK’lı futbolcuları vereceğiz. Bir de izlemeci(scout) getirecek, oynayacağımız takımların bir önceki maçlarını izleyecek, ayrıca arama tarama sistemimizi düzenleyecek.
Santini sanki kırk yıllık Beşiktaşlıymış gibi sakin ama kararlı anlatıyor. Gözleri parlıyor. Sanki Hoca’yla kamptayız ve yeni sezonu hazırlıyoruz. Üç buçuk saat sonra izin isteyip ayrılıyor. Ulusal takım toplanmadan önce, Desailly, Thuram, Zidane, Lizarazu, Barthez ve Henry ile gizli bir toplantı yapıp Avrupa Şampiyonası’nın stratejisini belirleyecek. “Turnuva sırasında çok tartışmak, konuşmak iyi olmaz” diyor. “Thiery tam ve tek yetkili. Onunla anlaşma konularını görüşebilirsiniz” diyerek ayrılıyor.
Sonra işin en çetin ve tatsız yanı başlıyor. Kerem’le birlikte gece 12.00’ye kadar uğraşıyor, tartışıyoruz. Thiery birkaç kez Santini’yi arıyor ve sonunda Lucescu’nunkilere benzer koşullarda anlaşıyoruz. Getireceği ekibin ücretlerini bile belirliyoruz. Thiery Hoca ile telefonda son kez konuşuyor ve onun adına ön anlaşmayı imzalıyor. Ertesi sabah vekaletname belgesini ve Fransız Federasyonu onaylı yetki belgesini de anlaşmaya ekleyecek.
28 Mayıs 2004- Montpellier
Santini basını atlatıp sabah kahvaltısına geliyor. Herkes memnun. “Artık Beşiktaşlılar Kupa’da Fransa’yı tutacak ama biz de sizden Kupa’yı istiyoruz” diyoruz. Fotoğraf çektiriyoruz. Seçimde başarılar diliyor. Maçtan sonra Saint Etienne’e gidip eşiyle planlar yapacak ve bize dönecek. Eşinin ve yardımcısının haftaya İstanbul’a gelmesini kararlaştırıyoruz.
Belgeleri alıp Montpellier’de bir internet kafeden fakslıyoruz, fotoğrafları geçiyoruz... Yeniden uçağımızdayız. Rüya gerçek olmaya başladı. Derwall’in Türkiye’ye gelişinden daha önemli bir olay bu. Tasarladıklarımız olursa, rakiplerimizi ezip geçecek ve en az 5 yıla damgasını vuracak bir takım yapacağız... Avrupa altımızda uzanıyor.
SONRASI
Pazar akşamı Kongre’den dönerken Hoca’yı arıyorum. Cep telefonu kapalı. “Mesaj bırakın” diyor...
Daha sonra konuşacağız. 2 Haziran’a kadar bekleyecek ve Tottenham’a imza atacak. Bizi Avrupa Kupası’na davet edecek. “Çeyrek finale kalın geliriz” diye yanıtlayacağım…
Ama o Pazar akşamı sahil yolundan dönerken kötü bir Fransızcayla cep telefonuna mesaj bırakacağım. Seçimi kazanamadığımızı söyleyecek ve ekleyeceğim:
“Mersi Mösyö. Herşey için çok mersi.”
Daha öncede okumuştum bunu.
çifte bayram demişsiniz ama bu l.e derneklerle arası çok iyi. kolay kola yok olmaz bu adam.
Samet Aybaba bence bu sezon cok iyi işler cıkardı.Fernandes-ALmedia Gitmek istiyorlardı durdurdu.Transfere 4 Milyon Euro Para harcandı.9 Trilyon rakipleriyle kıyaslıyınca ? Yaptığı hatalar vardır o hatalar yüzünden en az 15 puan kaybedildi.Fenerbahce,Galatasaray en az onlar kadar puan kaybetti.Fenerbahce geçen gün Şampiyonluğu kaybetti.34 Milyon Euro Transfere para harcadığı halde.Lakin Devre arası Gekas Alınsaydı şu an liderin iki puan gerisindeydi.Forvet hattını bir türlü oturtamadı Samet Aybaba.
Tek Hatası Kondisyoner seçimi oldu.Onun yüzünden bir cok oyuncusu boşu boşuna sakatlandı.
Samet Aybaba sezon sonu gider mi bilmem ? Bugun bir abinin dediği gibi.
"Fernandes'in cevrisine vermişler çoçukları top oyna diyorlar."
Last edited by petrol_fb12 : 24.Nisan.2013 at 05:48
Samet Aybaba tipik Anadolu takımı hocası,anca bir yere kadar götürebiliyor takımı,bir noktadan sonra eli ayağına dolaşıyor ne yapacağını bilemiyor ve ortaya böyle saçma sapan bir yönetim çıkıyor.
Mutluluk sadece paylaşıldığı zaman gerçektir. - Alexander Supertramp
Besiktasin ilaci Ersun Yanal. Samet Aybaba'dan umitliydim ama beni hayal kirikligina ugratti son donemdeki yaptiklari ile.
Vatan gazetesi Bony ile ilgilendiğimizi yazmış. Gelirse bomba olur.
FM Gazetesi
Bony'nin fiyatı da hayli yüksek olur adam leblebi gibi gol atıyor fiyatı en az 10-15 Milyon olur ki Beşiktaş bu parayı vermez bence o adama.
Bony gelirse muhteşem ötesi olur; ama ben geleceğini düşünmüyorum daha iyi alıcıları çıkacağı için. Hollanda'da 30 küsür gol attı diye, burada o kadar gol atacağının garantisi de yok ayrıca. Jozy Altidore de Hollanda'da yardırırken, Bursaspor'a geldiğince 1 gol atabilmişti sadece. Hollanda Ligi, çok gol atmaya müsait, golcüler açısından. Türkiye'de ise, kasap oldukça fazla neticede. Adamı hayatından bezdiriyorlar.![]()
Big club, small coach
Kartal’ın yıldızı Manuel Fernandes, Beşiktaş'ın son durumunu şu sözlerle özetledi:
Portekizli oyuncunun, Samet Aybaba hakkındaki düşüncelerini AMK açıklıyor: Beşiktaş gibi büyük bir kulüpte, böylesine amatör bir hoca nasıl çalışıyor anlamıyorum.
Beşiktaş’ın en çok tartışılan ismi Samet Aybaba ile takımın yıldızı Manuel Fernandes arasında yaşananları AMK açıklıyor. İşte iki taraf arasında yaşanan gerilimin içyüzü…
‘BÖYLE İDMAN GÖRMEDİM’
Sezon başında göreve gelen Samet Aybaba’yla tanışan Manuel Fernandes, Avusturya’daki kampta büyük şaşkınlığa uğrar. Antrenman tekniklerinin ‘taş devri’nden kaldığını dile getiren Fernandes, kariyeri boyunca böyle bir idman programı uygulamadığını itiraf eder. Yakın çevresine sürekli bu konuda şikayette bulunan Fernandes, kendi bireysel antrenörüyle fiziksel çalışmalar yapar. Bu konudaki sıkıntılarını yönetimle de paylaşan Fernandes, geçiştirici açıklamalarla yoluna devam eder. Konu Samet Aybaba’nın da kulağına gider, ikili arasındaki gerilim, gün geçtikçe büyür.
YÖNETİM BASKISIYLA BARIŞ
Bomba, 1 Şubat’ta İnönü Stadı’nda oynanan Kardemir Karabükspor maçında patlar. 71. dakikada Aybaba’nın kararıyla oyundan alınan Fernandes, kulübede hocasının yüzüne bakmaz ve elini bile sıkmaz. Yönetimin baskısıyla ‘suni’ dostluk mesajları verilir… Ama kötü gidişin ardından Aybaba’nın verdiği ‘iki gün kamp yapılacak’ kararı, Fernandes’i çıldırtır. Son yaşanan olaylarla ilgili yakın çevresine dert yanan Fernandes, Samet Aybaba hakkındaki düşüncelerini dört kelimeye sığdırır: Big club, small coach. (Büyük takım, küçük hoca)
ALMEIDA’NIN HEDEFİNDE O VAR
Tıpkı Fernandes gibi, Samet Aybaba’nın varlığından rahatsız olan bir futbolcu daha var: Hugo Almeida
Tıpkı Fernandes gibi düşünen bir Beşiktaşlı daha var: Hugo Almeida… Vatandaşı Fernandes’in düşüncelerine katılan Almeida, Aybaba’nın idman tekniklerini beğenmiyor. Ayrıca sakatlanıp, sezonu kapatmasından da teknik direktör Samet Aybaba’yı sorumlu tutuyor. Hem Fernandes, hem de Almeida’nın sakatlandıktan sonra Portekiz Milli Takımı’nın doktorlarına tedavi oldukları biliniyor.
GÖRÜŞMELERİ AÇIKLAYINCA…
Sezon başında takımdan ayrılmak isteyen Almeida, bu düşüncesini basınla paylaştığı için de Aybaba’ya ayrıca kırgın… Transfer görüşmelerinin kapalı kapılar arkasında yapılması gerektiğine inanan Portekizli, Aybaba’nın tavrına çok bozulmuştu.
Alican ESENCİ/Açık Mert Korkusuz
Screw you guys, I'm goin' home
Bana çok gerçek dışı bir yazı gibi geldi.
FM Gazetesi
Ne idmanı yaptırıyormuş da bu adam neyini begenmemiş anlamadım?
Tamam hoca basına verdiği açıklamalarda bir çok insanın sevgisini yitirmiş olabilir. Bjk taraftarı da gitmesini istiyor olabilir ama yerdekine bir tekme de biz atalım mantıgı çok aptalca.
Bugun taraftar Aybaba'nın gitmesini istiyorsa bu kamuoyuna verdiği görüntü/demeçlerdir.
Yok kötü idman yaptırıyor yok bilmem ne bunlar hepsi bahane.
Bir de acaba Toraman ve diğerleri Fernandes hakkında ne düşünüyor onu da merak ediyorum.
Orada bir idman yapılıyorsa herkes yapıyor. Hem de Fernandes'e taviz verilirken diğer çocuklar çatır çatır o antrenmanlara da çıktılar. Bunları da çıkıp birileri söylesin o zaman.
Birilerinin bir taraflarını kaldırmada üstümüze yok valla
O değilde Beşiktaş maçının öyküsüne bakın Holosko falan ne sinirlenmiş yahu öyle camları kırmış oyuncular sinirden Aybaba ayıp ediyor oyunculara 2. yarıda çıkarsana yahu adamı madem 11'de başlatıyorsun ilk yarıda çıkarıp oyuncuların moralini niye bozuyorsun çoğu maçta yaptı bunu.E sonuç olarak tabi yenilirsin.
Yıllardır yırtıcı, boğa gibi bir forvet arıyoruz. Bony tam aradığımız adam. Ama bonservisi çok yüksek, maalesef imkansız gözüyle bakıyorum ben. Ama bir mucize olur da alabilirsek yılın transferi olur.
Canım FEDA olsun sana !
Yabancı bir hocayı getireceğimiz kesin gibi duruyor.Beşiktaş Kulübü'nde alınan kötü sonuçların ardından Beşiktaş Kulübü Teknik Direktörü Samet Aybaba ile yolların ayrılacağına kesin gözü ile bakılıyor.
HABER1903'ün edindiği bilgiye göre; Spor Toto Süper Lig'de kalan 4 maçın ardından Samet Aybaba ile yolların ayrılacağı ve adaylar içerisinde Zico, Felix Magath yer alırken, Kayserispor'u çalıştıran Robert Prosinecki'nin de Beşiktaş Kulübü Yöneticilerine önerildiği öğrenildi.
Prosinecki Kayseri'yi çalıştırmaktan memnun zannetmem onun geleceğini zaten genç bir kadro var hedefler bu sezona yönelikte değildi uzun vadeli planları olduğunu düşünüyorum Kayseri'de.Bana kalırsa Zico çok iyi olur ama onun da tekrar Türkiye'ye döneceğine sıcak bakmıyorum Daum bu aralar takım çalıştırmıyor sanırım o gelirse şaşırmamak lazım.