Bu süreçte yaşanılanları görünce Fenerbahçe'nin haksızlığa uğradığını düşünmeye başladım doğrusunu söylemek gerekirse.Fakat bu haberde yazılanlar doğruysa -ki şahsen kesin yalandır diyemedim- durum vahim gerçekten
Spoiler: İçerik 1Fenerbahçe de yalan söylüyor TFF de..
Türkiye Futbol Federasyonu'ndan bir yönetici açtı ağzını yumdu gözünü
Fenerbahçe´nin Şampiyonlar Ligi´ne gidemeyeceğini bir ay önceden bildiğini‚ ama kendilerini kurtarma çabasındaki Aziz Yıldırım ve yöneticilerin Sarı-Lacivertli takımı bile bile yaktığını söyledi. Orhan Salkınaz görüşmenin ayrıntılarını kaleme aldı.
Türkiye Futbol Federasyonu´nda etkili bir yönetici... Söyledikleri yenilir yutulur cinsten değil. Şike soruşturması sürecinde kendilerinin kamuoyunu oylamak adına sürekli yalan söylediklerini‚ yaşananların hiç birinin doğru olarak aktarılmadığını söylüyor.
Sadece kendilerinin değil Fenerbahçe yönetiminin de sahip olduğu bilgileri kimseyle paylaşmadığını‚ onların da kendi camialarını oyalamak için her türlü yalanı söylediklerini iddia ediyor.
Bugün yaşananların daha soruşturmanın 11. Gününde‚ yani 14 Temmuz´da belli olduğunu ama Fenerbahçe yönetimin hiçbir olumlu adım atmamasının hem kendilerini hem de Türk Futbolu´nu zor durumda bıraktığını belirtiyor.
İşte tüm detaylarıyla yaşananlar:
UEFA ANINDA HAREKETE GEÇTİ 3 Temmuz sabahı başlayan gözaltı süreçlerinden sadece birkaç saat sonra UEFA bizime temasa geçti. Tüm gelişmelerle ilgili ayrıntılı raporlar istediğini‚ şüpheli takımların lisanslarının derhal askıya alınmasını istedi. Biz kendilerinden durumun sağlıklı tespitinin yapılabilmesi için bir ay süre istedik. Onlar ise‚ futbol sezonunun başlamak üzere olduğunu ve bize en fazla 8 günlük bir süre verebileceklerini‚ 12 Temmuz da bizim kararımızı kendilerine bildirmemizi istediler.
FUTBOLU YÖNETENLERİN HALİ İÇLER ACISI Kulüplerle hemen toplantılar yapmaya başladık. Duruma açıklık getirmemiz‚ Türk Futbolu´na atılmaya çalışılan çamuru temizlememiz gerekiyordu. İlk gün yapılan konuşmaları duysanız futbolu tümden yasaklardınız. Federasyona gelen başkanlar‚ yöneticiler‚ futbol adamları "çok üzücü‚ ne yapacağız" demeleri gerekirken‚ "kim yapmıyor ki" "boş verin bunları" "merak etmeyin bir şey çıkmaz‚ bir haftaya üstü örtülür" gibi laflar ediyorlardı.
Kendilerine durumun ciddiyetini anlattık‚ UEFA baskısından söz ettik. Ayrıca görüştüğümüz savcı ve emniyet yetkililerinin kararlılığını dile getirdik. Ama kimse ciddiye almadı.
UEFA KULÜPLERİ KORUMAK İSTİYORDU Bu arada UEFA‚ özellikle tutukluların kulüplerle organik ilişkisinin kesilmesi için kesin bir talimat gönderdi. UEFA böyle yaparak aslında kulüpleri korumak istiyordu. Yaşananların bahis şikesi skandalındaki gibi uluslar arası boyutunun bulunmaması nedeniyle TFF´nin iç sorunu olduğunu belirtip‚ "Yeter ki suç isnat edilenlerin kulüplerle organik bağını kesin‚ gerisini biz hallederiz" uyarısını yaptılar. Biz de hemen bunu ilgili kulüplere bildirdik. Kısa sürede işin ciddiyetinin farkına varan herkes konuya hassasiyetle yaklaştı. Ardından soruşturma kapsamında tutuklananlarla yollar birer birer ayrılmaya başlandı.
Sadece bir istisna ile. O da Fenerbahçe...
FENERBAHÇE YÖNETİMİNİN İNADI Fenerbahçe yöneticileri böyle bir şeyin söz konusu olmadığını‚ Aziz Yıldırım´ı kesinlikle satmayacaklarını söylediler. Kendilerine bunu başkanı satmak anlamına gelmediğini‚ soruşturma süresince kenarda durmasının şart olduğunu‚ aksi takdirde UEFA´nın ılımlı tavrını sertleştirebileceğini söyledik. Fakat hiçbir şekilde bize yardımcı olmadılar.
Aziz Yıldırım da direnme yolunu seçti. Gönderdiği mektuplar‚ avukatları ve yöneticiler aracılığı ile yaptığı açıklamalar‚ Fenerbahçe´yi giderek içinden çıkılmaz bir kaosa sürükledi. Kendisinin olmadığı bir Fenerbahçe düşünemiyordu. Fenerbahçe yöneticilerine verdiği talimatlar "Bize bir şey olmaz. Aynen devam" diyerek onları yanlış yönlendirdi. "Darağacında bile Fenerbahçe" gibi hamaset dolu ifadelerle camiasını oyalamayı seçti. Çünkü olayların kapatılacağına o da fazlasıyla inanıyordu.
UEFA 15 TEMMUZ´DA TAVIR ALDI 15 Temmuz günü UEFA´dan gelen uyarı sadece Fenerbahçe başlığını taşıyordu. Diğer kulüplerin soruşturma sürecindeki tavrının UEFA nezdinde itibar gördüğü‚ özellikle Beşiktaş´ın yaklaşımının kendilerini memnun ettiğini belirtiyor‚ ancak Fenerbahçe´nin direnişine anlam veremediklerini söylüyorlardı.
UEFA‚ "Şu anda Yunanistan ve Türkiye´de iki sıkıntılı durum var. Yunanistan bir takım adımlar attı. Sizler de çalışıyorsunuz. Olumlu gelişmeler var. Ancak soruşturmanın merkezinde yer alan Fenerbahçe ile ilgili herhangi bir somut adımın atılmaması bizi rahatsız ediyor. Özellikle bu takımın Şampiyonlar Ligi´ne katılacağını düşünürsek‚ kendilerinden sıcak bir yaklaşım bekliyoruz. Agresif reddedişi bir kenara bırakıp‚ tutuklu bulunan yöneticileri ve profesyonelleri ile aralarındaki organik bağın‚ en azından Türkiye´de devam eden yargı sürecinin sonuna kadar kesilmesini istiyoruz. TFF bu konuda gerekli adımları atmak ve UEFA´ya yardımcı olmaz zorundadır" ifadeleriyle bizleri sıkıştırıyordu.
İSVİÇRE TOPLANTISI 18 Temmuz´da bizi apar topar İsviçre´ye çağırdılar. Orada sert uyarılar yaptılar. Toplantı sonrası Lütfü Arıboğan‚ sorun yok havasını yansıttı. Ama gerçek öyle değildi. UEFA bizi köşeye sıkıştırmaya başlamıştı. Fenerbahçe´nin tavrından vazgeçmesini ve kendilerinin istediği adımları atması gerektiğini net biçimde ortaya koydular.
KÜFÜRLEŞME BİLE YAŞANDI Ertesi gün Fenerbahçe yöneticileri ile görüşmeler yaptık. UEFA´daki temasları aktardık. Aziz Yıldırım ve Şekip Mosturoğlu´nun derhal istifa etmeleri ya da görevden alınmaları gerektiğini‚ aksi takdirde sert yaptırımlar gelebileceğini söyledik. Bir kez daha şiddetle itiraz ettiler. Hatta küfürleşmeye varan tartışmalar yaşandı. Fenerbahçe yönetimi üslubunu o günden sonra iyice sertleştirdi. Bizi fazlasıyla sıkıntıya sokan bir sürece girildi.
Bu gelişmeler üzerine ligi ve süper kupayı erteleme kararı aldık. Bu kararın önceki bütün açıklamalarımızı yalanladığının elbette farkındaydık ama alternatifimiz yoktu. Sorunu çözmeden oynanacak her resmi maç bizi UEFA nezdinde biraz daha sıkıntıya sokacaktı.
TFF´DE İSTİFA RÜZGARLARI Başkan yaşanan küfürleşmeler dolayıyla bozulan moraliyle erteleme kararını netleştirmeden açıklamak zorunda kaldı. O yüzden de iyice yalancı konumuna düştük. Ağustos sonu dedik‚ Eylül başını beklemek zorunda kaldık. Zaten neredeyse 20 gündür kamuoyunu oyalıyorduk‚ orada işler iyice çıkmaza girdi.
Birkaç yöneticimiz istifa etmeye bile kalkıştı. Fenerbahçe yönetiminin inadı yüzünden neredeyse TFF dağılıyordu. Hatta dağıldı ama bize yukarılardan gelen uyarılar‚ mevcut süreçte futbolun başsız kalmasının‚ seçim yapılana kadar atanacak kayyum vs.nin işi iyice çıkmaza sokacağı uyarılarını yaptılar. Yani aslına bakarsan TFF yönetimi işe mecburen devam ediyor.
KULÜPLER BİRLİĞİ AYRI BİR ÂLEM Bu arada bir yandan da Kulüpler Birliği ile mücadele ediyorduk. Bize olayı örtbas etmemiz için baskı yapıp duruyorlardı. Erteleme kararı bile onları çıldırttı. Lig geç başlayınca Lig tv´den alacakları paranın da geç geleceğini‚ zor durumda kalacaklarını söyleyip "5 Ağustos´ta oynamak istiyoruz" diyorlardı. Akıları fikirleri parada olduğu için etik değerler umurlarında bile değildi. "UEFA bizi dışlar‚ ne kulüpler ve milli takım Edirne´nin ötesine çıkamaz" dedikçe "Boşver çıkmayalım. Çıkanları hali ortada" deyip ambargonun bile umurlarında olmadığını söylüyorlardı. İşin uluslar arası boyutu‚ Türkiye´nin imajı‚ Türk Futbolu´nun imajı umurlarında bile olmadı. 9 Eylül kararı yüzünden hepsi ağır suçlamalarda bulundular‚ tehditler savurdular. Bize bir daha oy vermeyeceklerini bile söylediler.