Ben Ntvspor'dan öğrendim 4.5M Euro olduğunu.
Ben Ntvspor'dan öğrendim 4.5M Euro olduğunu.
Gelirken ne getirilir ki giderken ne götürülür?
Valla FB bile 7M verdi Cristiana biz 4.5M'a Cana süper transfer bence hatta o 4.5M'da peşin değildir kesin![]()
Lorik Cana transferi hakkinda ilk dusuncem tam GS lik adam oldu ama nasil performans gostericek , nasil uyum sagliycak merak ediyorum , umarim Mehmet Topal in yerini fazlasiyla doldurucakdir , merak edenlere FM profilinide koyalim
İşte buydu duymak istediğimiz.![]()
fm profili gerçekten çok iyi
ayrıca fm'de adaptability özelliği 20... pressure da 17
... kişisel olarak da çok sağlam bir adam aldık demektir bu... uyum sorunu çekmez herhalde
...
Yıllık 2 milyon + maç başına ücretide varmış.
Football is simple,but Football Manager is not
Çok iyi adam daha ne söylenebilirki.
Haldun üstünel dönemi gibi şöhret, kıskandırma vs. için yapılmış değil , tam nokta transfer olmuş.
Tebrik ediyorum Galatasray yönetimini.
Kalsström vs. gelirse seneye Beşiktaş-Galatasaray çok zevkli bir yarışın içine girer.
Umarım gelir böyle oyuncular dahaca ligimize. Hayırlı olsun arkadaşlar.
Çok şükür,bu sene sağlam bir ön libero izleyebileceğiz.
Gelirken ne getirilir ki giderken ne götürülür?
Demiştim size bombalar açıklancak teker tekeraçıklanıyor işte
bu arada akşam taksimdeyim bayraklarla..sözümü tutarım ben
![]()
Harikulade bir transfer oldu Galatasaray için, yönetimi tebrik ediyorum.
Ve inanıyorum ki ilk transferin etkisi geçmeden 2.'si gelecek.
adnan polat 5 adam alicaz dedi bugun , eger bu 5 adamdan biri kallstrom degilse ben ne bidaha duyum aldim diye yorum yazarim nede burdaki kaynaklarima guvenirim![]()
Zaten Brezilya'dan ya da Güney Amerika'dan adam alınacağına, avrupadan almak daha mantıklı, orada iyi olanı zaten İspanyol ve Portekiz kulüpleri erkenden kapıyor.
Avrupadan transfer yapmak aslında daha kolay ve artık ülkemize de gelmeleri sıkıntı yaratmıyorlar pek, bu tür transferler ligin kalitesini de arttıracaktır, en kötüsü Keita'da olduğu gibi, seneye taliplisi çıkabilir ve 4.5'a alınan oyuncu 5-6 satılabilme şansı var. Piyasası olan oyuncular sonuçta bunlar, astronomik ücret verilmeden alınıp yine zarar etmeden satılabilecek isimler.
Başarılı bir transfer, hayırlı olsun Galatasaray için.
"YÜCE ATATÜRK"
Ortasaya çok diri bir oyuncu iyi bir hamle hayırlı olsun
Çok sağlam ve çok güzel bi transfer olduM.Topal'ın boşluğu rahat rahat dolacak.İstediğim bi isimdi oldu şu geri kalan 4 bomba kim onu da merak ettim şimdi
![]()
Zaman…İnsana, doğaya, canlısına, cansızına, maddesine, maneviyatına katar çoğu zaman. Etkiler, geliştirir, bazen çözer, bazen de çökertir. Futbolu da pas geçmedi elbette. En basitinden tutun; futbolu gittikçe güzelleştirmeye, hızlandırmaya, daha da heyecanlı hale getirmeye çalışanların üretmeye, değiştirmeye çalıştırdığı kurallar. Kuruluşu, düzeni, sistemi, ekonomisi, popularitesi, hepsi birbiriyle ilişkili olarak gelişiyor günden güne. Ancak zamanın saha içine direkt bir katkısı var ki, o da sistemler ve taktikler üzerine muhakkak.
Günden güne topa daha çok sahip olanın ve topun daha çok arkasında durabilenin oyunu oluyor futbol. Ortada libero kalmamış, bek dediklerimizden artık kanat performansı bekler olmuşuz, orta sahamızı baktığımızda her yerde görmek isteriz. Golcüler santrforlardan kanatlara, daha boş alanlara kaymış, arkadan gelenler önem kazanmış. Bu gelişimde de özellikle bir mevkii daha ön plana çıktı. Yeri geldiği zaman savunmanın içinde, yeri geldiği zaman ön liberonun önünde, bazen kanatların içinde, bazen ofansif oyuncuların arkasında kademede, bazen de forvetin yanında. O sistemler savunmaya doğru gelişim gösterdikçe, oyunu her yönde oynayan oyuncular gittikçe daha özel oldu. Önce hepsine ön libero dediler, sonra oyun kurucu, bazen iki yönlü orta saha demek moda oldu, bazen de daha yakışıklısından box to box. Lakin bu çocukların tanımlayıcısı zaman gittikçe veteran bile olsa, değerleri hep arttı. Buyurun…Dünya Kupası 2010. Ön plana çıkan oyunculara bakalım. Schweinsteiger, Khedira, Mesut, Annan, Boateng, Sneijder, Bradley…
Bazen takımları liderini aradı, bazen piresini. Bazıları orta sahadaki ağır ağabeylerinin eksikliğini çektiler, bazen dinamizmden yoksun kaldılar. Kah disiplinlisini, kah yeteri kadar çirkef olabilenini. Sırtı dönük top alabilmesinden, topu iyi saklayabilmesine, dağıtabilmesine, pas kabiliyetine, kaç ciğerli olduğundan oyun zekâsına kadar her şey önem kazandı.
Senelerdir kurulan kadrolara, gelen yabancı oyunculara, yapılan yatırımlara itirazı yoktu kimsenin. Lakin her seferinde bütünü tamamlayan parçalardan birinin eksik kalması, diğer parçalarında ritminin bozulmasını, o yapılan yatırımların karşılığının alınamamasına sebep oldu ne yazık ki. Futbol bütünselliğin ön plana çıktığı bir oyun. Taşlardan birinin eksikliği, eksikliği bile olmasa, sistemle, düzenle çıkışması diğer bütünün işleyişini komple bozabildiği bir oyun. Bu yüzden taktiklerin, oyuncu seçimlerinin ya da eldeki mevcut oyunculara göre doğru taktiği seçmenin önemi büyük.
Kimi zaman kaleci eksik kaldı, kimi zaman stoper. Olan stoperin gönderildiği de oldu. Eldekilere güvenmek zoruna kaldığımız, olmayacak duaya amin deyip, görünüşte uzak kalsakta, ikinci UEFA Kupası zaferini kıl payı kaçırmak durumunda kaldığımız oldu. Alınanların, güvenilenlerin eksikleri gideremeyecek kabiliyette olduğun anlaşıldığı durumlarda. Geçtiğimiz sezonda bunlardan biriydi. Rakipte Ernst, Emre gibi oyuncular varken senin orta sahanda Mustafa Sarp, Barış, Ayhan oynuyordu. Mustafa dinamikti, Barış sertti, Ayhan yeri geldiğinde akıllıydı ama hiç biri o forvet hattına yakışacak derinlikte kabiliyetlere sahip değildi. Takımın en ortası bozulunca, takımında en ortadan bölünmesi beklenecek bir gelişmeydi.
En azından şimdilik, o gedik için, tamam bu sefer oldu diyebileceğimiz bir isim Lorik Cana. Yaşına, yaşına rağmen büyük tecrübesine, hırsına, azmine, yeri geldiği kadar kullandığı çirkefliğine, orta sahada ağır ağabeyliğine, dinamizmine, oyun zekasına, delikanlılığına kadar yukarıda saydığımız ve onu değerli kılabilecek, Galatasaray’ında, taraftarında ciddi anlamda eksiklik çektiği, özlemini duyduğu bir çok özelliğe sahip.
Kısaca tanıyalım, teorik bilgilere bir bakalım. 27 Nisan 1983 Kosova doğumlu Lorik Cana ve Arnavutluk Milli Takımı için oynuyor. Ailesi savaştan kaçıp İsviçre’ye yerleşmiş. O günleri şöyle anlatıyor.
“Kosova’yı anne babam ve kızkardeşimle terk etmek zorunda kaldım. O zaman yedi yaşındaydım. Mülteci olarak İsviçre’ye gittik. En kötüsü de mülteci olduğumuzdan ve savaştan dolayı sekiz yıl boyunca hareket edememiz ve geri dönememiz oldu. İsviçre’de, ailemin geri kalanını ve arkadaşlarımı görememe ihtimalini düşüne düşüne sekiz dokuz yıl kaldım.
Kolay değildi çünkü ne kadar kalabileceğiniz belli değildi. Ama Fransızca öğrendim, iyi bir okula gittim ve iyi çalıştırıcılarla, iyi antreman sahalarında ve rahat imkanlarda futbol oynadım. Evet kolay değildi, ancak iyi imkanlarla yaşama şansı da buldum.
Her zaman aileme, halkıma, ülkeme bir şeyler kazandırmak istedim. Bu benim için hayatımdaki en önemli şey. Benim amacım, benim hedefim. Her zaman zirvede olmalıyım çünkü ülkemin imajı açısından bu çok önemli. Arnavutluk’un pek fazla ünlü vatandaşı yok, bu yüzden benim yapacakların önemli.
Tanrı’ya şükür, savaşta ailemden çok fazla kayıp olmadı. Evlerini kaybettiler, her şeylerini kaybettiler, çok zor zamanlardı. Şimdi durum biraz daha iyi. Ekonomi iyiye gidiyor ama o zamanlar futbol bile oynamak çok zordu.
Bütün bu olanlar bana bu gücümü verdi. Ve nereye gidersem gideyim, bana en iyisini verebilecek enerjiyi. Ülkemdeki insanların, ailemin ve arkadaşlarımın benimle gurur duyduğunu biliyor ve bu gurura layık olmaya çalışıyorum, çalışacağım da. Ailemin normal yaşantısına dönmesi zor oldu. P.S.G.’de ilk genç kontratımdan bu yana onlara para gönderiyorum. Sadece daha iyi yaşayabilsinler diye. Zaten bu işi birde bu yüzden yapıyorum. “
İsviçre’de yaşarken çok önemli bir fırsatı da kaçırmış Cana. Çok genç bir yaşta Arsenal’e denenmeye giderken, İsviçre sınırında vizeleri geçerli olmadığı için geri çevrilmiş.
Hem İsviçre hem de Fransız pasaportu var. İsviçre için teklif gelmesine rağmen, kendisini P.S.G.’de ispatladıktan sonra o ülkesine dönüp onlar için oynamaya karar vermiş. Ülkesinde de yılın oyuncusu seçildiği yıllar oldu ki bu elbette Arnavutluk’un pek futbolcu ihraç etmediğinden de olabilir. Kız arkadaşı da 2008 Dünya Güzeli Kosovalı Zana. Basına da buradan bol malzeme çıkabilir, alıştığımız haber sitelerine, pardon resim sitelerine haber olabilir.
Kariyerine amatör olarak Lausanne Sports ‘da başlamış. 2000-2002 yılları arasında PSG Genç takımında forma giymiş. PSG ‘de ilk maçına 19 Nisan 2003 tarihinde FC Nantes Atlantique karşısında çıkmış. PSG ‘nin başına tanıdık bir isim, Vahid Halilhodziç ‘in getirilmesiyle takımda forma şansı bulmaya başlamış ve o sezon takımıyla Fransa Kupası sevinci yaşarken ligde 32 maça çıkıp 1 gol atmış. Aynı sezon ülkesinde ise Yılın Futbolcusu ödülüne layık görüldü. P.S.G.’deki kariyerinden sonra 2005-06 sezonu başında Olympique Marseille ‘ya transfer olurken dilimize destroyer, yok edici gibi çevrilen Fransızca Le Destructeur lakabını kazanmış. Burada ilk lig maçına 27 Ağustos 2005 tarihinde çıkarken ilk golünü 16 Ekim 2005 ‘de eski takımı PSG ‘ye karşı 1-0 biten maçta atar Cana. 2007-08 sezonu başında Habib Beye ‘nin Newcastle United ‘a transfer olmasıyla Olympique Marseille ‘nın takım kaptanlığına getirilir. Marsilya’da oynarken, o asparagas haberler değil de, ciddi ciddi özellikle birçoğu Premier Lig takımı olmak üzere Avrupa’nın önde gelen bir çok kulübü ile adı anıldı. Hani bu da moda oldu ya, gelin Arsenal takımına olası bir transferini değerlendiren Gunners taraftarlarının dediklerine bir bakalım ;
“Tam olarak aradığımız oyuncu. Her hafta Chelsea’yi, ManU’yu ve Liverpool’u izlediğimde sahada onurlu ve kararlı duruşu ile oyuncular görüyorum. Bize de bu tarz sahada kanını dahi akıtabilecek, cesareti ile örnek olabilecek oyuncular gerekli.”
“Saha içinde yüzde yüzünü veren gerçek bir lider. Hem defansif açıdan, hem ofansif açıdan bizim sorunlu olduğumuz bölgelerde gerek savunması gerekse pozisyon yaratabilmesi açısından değerli bir oyuncu. Önünde oynayan orta sahalar ile üçgenler kurarak, ofansif oyunculara alan açabilecek kadarda zeki.”
“Arsene zaman kaybetmeden Cana’yı almalı. Tam olarak Arsenal’in ihtiyacı olduğu adam. Gücü, dinamizmi ve hem havadan hem yerden defansif kabiliyeti ile gerçekten inanılmaz. Ofansı da orta saha oyuncuları kadar iyi. Yıkıcı doğasından pek çoğunuz şüphe edebilir lakin onun disiplin cezası geçmişi onu temize çıkarmaya
Evet, sert diyoruz, ağır abi diyoruz, delikanlı diyoruz ya. Hani geçen sezon Kadıköy’de orta saha oyuncularımızın boğazlarını sıkan, dirsek atan oyunculara hiç beklemedikleri kadar profesyonel bir şekilde cevap verebilecek tarzda koruyucu da bir lider. Nitekim Marsilya’da oynadığı beş sezonda sadece bir kez kırmızı kart gördü Lorik Cana. Ancak o performansına rağmen Lucho Gonzalez transferine kaynak yaratmak için gözden çıkartıldı Marsilya’da. O da, resmi rakamlara göre 5 Milyon Avro karşılığında, o çok istendiği Premier Lig’in, Sunderland’in yolunu tuttu. Menajer Steve Bruce, onun takıma katılmasına en çok sevinenlerdendi şüphesiz.
“O çok değerli bir oyuncu ve onu kadromuza kattığımız için mutluyum. İyi karakterli, çok yönlü, kaliteli, tecrübeli bir oyuncu. Sunderland adına fantastik bir imza oldu. Marsilya’nın kaptanlığını yapmış, genç olmasına rağmen hem çok tecrübeli hem de çok yetenekli olduğunu biliyoruz. Bu sene taraftarlarımızın seyir keyfini arttıracak bir isim ile anlaştık.”
Ki, Dean Whitehead’in Stoke City ile anlaşmasından sonra Steve Bruce onu hemen kaptanlığa yerleştirdi.
“Bazıları onun yabancı bir oyuncu olduğunu ve yeni olduğunu düşünebilirler. Lakin dilimizi gerçekten mükemmel konuşuyor, iyi bir yaşta, tecrübeli ve hem ülkesinde hem de Marsilya’da kaptandı. Sanırım onu izleyenler beni anlayacak ve onu neden kaptan yaptığımı göreceklerdir.”
Sezon boyunca Premier Lig’de 31 maça çıkan Cana, Sunderland adına kötü geçen sezonda, kötü demeyelim de, beklentilerin altında geçen bir sezonda takımın iyileri arasında gösterildi.
Hayal edilmesi, ikna edilmesi ve sonuçta transfer edilmesi zor bir oyuncu Lorik Cana. Kısa sürede kendini muhakkak Galatasaray taraftarına sevdirecek ve taraftarında “Ey 2000 ruhu” çağrılarına kişisel olarak kesinlikle cevap verecektir. Bütündeki diğer parçalarda yerli yerine oturunca, şüphesiz hem onun anlamı, hem de anlam katacağı diğer oyuncularla takımın verimi gerçekten yükselecektir. Biz kendisine ScoutGS ailesi olarak adam gibi adama, delikanlıya hoş geldin diyoruz.
Kaynak:ScoutGs
Valla kıskandım Cana'yıHiç izlemedim bu oyuncuyu ama FM ve izleyenler hep iyi olduğunu söylüyor
Hücuma katkısı nasıldır acaba Cana'nın ?Bilmediğim için soruyorum
Güzel transfer yapmış Galatasaray. Cana çok iyi bir kesici...
I'm back...
Benim Lorik Cana transferinde kafami karistiran bir durum var , Marsilya'da surekli banko oyniyan bir adamdi 8 milyon dolar civari bi para ya gecen sezon Sunderland'e satildi , bunun nedenini merak ediyorum ikinciside Sunderland neden hemen aldiginin ertesi sezonu ayni paraya satiyor Lorik Cana'yi?
Galatasaray bu sene bol bol Cana'sız kalmaya hazır olsun. Sert oynayan biri, hakemlerimizde göz önüne alınınca baya bir kart görecektir.
Football Manager araştırmasında gözlemlediğiniz eksiklikler ve hataları bildirebilirsiniz. Yazdıklarınız araştırma sorumluları tarafından değerlendirilecek ve veri tabanı üzerinde gerekli düzenlemeler yapılacaktır.
Futbolcu Bilgileri
Oyuncu profillerini buraya tıklayarak görebilirsiniz.
Cana'nın kariyeri :
2002-2005 | PSG | 69 maç 2 gol
2005-2009 | Marsilya | 122 maç 17 gol
2009-2010 | Sunderland | 31 maç 0 gol
Paylaştığım uzun yazıda Lucho Gonzalez transferine kaynak yaratılmak amacıyla satıldığı belirtilmiş.