Dinlemelerin önceden bilinmesi içine girilen çabaları meşru kılıyor zaten..
Kimse sizin sahada emek veren oyuncunuza bir şey demiyor, esas kızmanız gereken rakip kadrolarını asbaşkandan öğrenen teknik direktörünüz, kendisinin oynayacağı gün yetmiyormuş gibi rakibinin bile fikstürünü belirleyen başkanınız falan olmalı. Ortada kurulduğu bariz olan bir teşkilat var, dinlemenin bilinmesi bu gerçeği değiştirmiyor.
Şike sahaya yansımadı geyiğinde bile bir nebze mantık var, teşebbüs olarak kalmış olabilir. Ama yanlışa yanlış demeyi engelleyecek kadar sevdiğiniz bazı kişilere kızamamak, konduramamak için türlü türlü bahaneler bulmanın pek mantığı yok.
Normal ve meşru olmayan davranışlarda bulunanlar geç de olsa cezasını çekecek, geciken adalet de en çok suçu olmayanların canını yakıyor. Kurunun yanında yaş da yanıyor..
Ersun Yanal'ın, Sow'un, Önder Özen'in, Bilic'in, Fikret Orman'ın suçu yok ama mağdur olan onlar. Bunun sebebi saçma sapan işlere bulaşanlar ve tabii ki MAA ile Demirören ikilisi. Şikeden suçlanan takımın o dönemki başkanını TFF başkanı yaparsan elin oğlu da 2 sene sonra sana ağır cezayı yapıştırır. Ülkenin geneli işin üstünü örtmeye çalıştı, başaramadı.
Rumen takımı nasıl ceza almadı deniliyor, adamların suçlandığı konu şike değil, teşvik. Olaya bulaşanların ilişkisi kesilmiş ve yaptıklarını itiraf etmişler. Ortada bir iyi niyet göstergesi var. Biz de böyle bir şey söz konusu olmadı. Bence Beşiktaş'ı son dönemdeki kötü imajı, mali sebeplerden ötürü men edilmesi falan, Fenerbahçe'yi de Aziz Yıldırım yakıyor. Şu anda başkan olmasa bu kadar ceza çıkmazdı ve o başkan olmasa Fenerbahçe çok bir şey kaybetmezdi. Çıkarabileceği en üst noktaya çıkarmıştı zaten yaptıklarıyla, son yıllarda serbest düşüşte, kendi emeğine de yazık ediyor.