Sevgili Arkadaşlar, aşağıda gördüğünüz bu zat-ı muhterem kamuoyunu yalan yanlış bilgilendirmektedir. Yanlış bilgilendirdiği konulara gelirsek:
1) Bahsettiği parkın ismi geçmişte "İnönü Gezisi Parkı" değil, "İnönü Gezi Parkı"'dır.
2) O parka o adın verilmesinin sebebi de İnönü gezsin diye yapılmış olması değil içerisinde İnönü Heykeli dikilmiş olmasıdır.
3) Dikilen İnönü heykeli Adnan Menderes döneminde değil 80 ihtilali sonrasında (1981’de) kaldırılmış ve parkın ismi "Taksim Gezi Parkı" olarak o dönem değiştirilmiştir. Hatta 60 ihtilalinde dikilen Taksim'in tam ortasındaki süngü heykeli de 80 ihtilali döneminde kaldırılmıştır. Kanalda boy gösteren kişi Menderes'in arkasına sığınarak yapılan yıkımları haklı göstermeye çalışmaktadır. Kaldı ki Menderes Vatan Caddesi'nin açılışı sırasında Topçu Kışlası'ndan çok daha eski, eşsiz İslam eserlerini, onlarca camiyi ve sayısız kabri yıkmakta sakınca görmemiş, dümdüz edip yol yapmıştır.
4) Parklarda yaşanabilecek sorunlara gelince, bu belediyelerin ve kamu idaresinin halkın ihtiyaçlarına cevap verebilecek gerekli aydınlatma ve güvenliği sağlamamasından kaynaklanmaktadır. Zat-ı muhteremin bu parkta bugüne kadar kültürel çalışmaların yer almadığını söylemesi de büyük bir yalandır. Parkın otel tarafındaki düzlüğünde yer alan büyük bakır kaplamalı havuz, başbakanın belediye başkanlığı döneminde bakırları çalınarak basit bir havuz haline getirilmiş, o güne kadar bu havuz etrafında sergilenen açık hava sergileri, şiir okumaları, kitap sergileri, kermesler güvenlik gerekçesiyle belediye tarafından iptal edilmiştir. Aynı dönemde öğrencilerin ekonomik bir şekilde mezuniyet baloları yaptığı, kültür ve sanat adına müzikal faaliyetlerin gösterildiği, bir dönem halkın konser ihtiyaçlarının karşılandığı gazino yıkılarak bir süre boş tutulmuş, parkın daha da ıssızlaştırılması sağlanmış, daha sonra evlendirme dairesi haline getirilmiştir. Onun altındaki Taksim Sanat Galerisi de sürekli olarak tadilat adı altında kapatılarak kültürel çalışmaların yapımı engellenmiştir.
5) Daha da geçmişe gidersek 1600'lü yıllarda (yani İstanbul'un fethinden sonra) Taksim mezarlıkların yer aldığı bir alanken 1700'lü yıllarda Beyoğlu ve Galata'ya su dağıtımı için III. Ahmet döneminde çalışmalara başlanmış, I. Mahmut döneminde de bitirilmiştir. 1839 yılında da son şeklini almıştır. Bölgeye 1780 yılında III. Selim zamanında Topçu Kışlası inşaat edilmiştir, yeri de şimdiki metro girişinin tam bulunduğu yerdir. Mimarı Krikor Balyan olan bu kışla Hint ve Rus mimarisinden izler taşır, geleneksel Türk, Osmanlı ve İslam mimarisiyle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Acaba kiliseyi taksim meydanına cephe haline getirmek isteyen başbakan Ortodoks Rusya'ya özel bir mesaj mı vermek istemektedir? Acaba bütün bu çalışmalarını da cami ile kamufle ederek müslüman halkın gözünü boyamaya mı çalışmaktadır? Yapılması düşünülen Topçu Kışla'sının mimari dokusuyla ve öne çıkan kiliseyle Taksim Meydanı'nın Kızıl Meydan'dan bir farkı kalmayacaktır.
6) Topçu Kışlası bir kışla olarak faaliyet gösteremeyeceğinden burada yapılmak istenen şey aslında kültürel ve doğal sit alanlarını talan etmek, ticari amaçla beton yığını haline getirmek olabilir mi? O arazi imara açıldığı takdirde arsa olarak Türkiye'nin en değerli arazilerinden biri haline gelecektir. Eğer ki amaç talan ise kışlanın geçmişteki varlığı imar talanına payanda olmaktadır.
7) Sarıyer’e dair sunucunun yaptığı bilgilendirme de doğru değildir. Sarıyer 1930 yılında ilçe olarak belirlenmiş, ilk belediye seçimi 1984 yılında yapılmıştır. O günden beri de sınırları hiçbir zaman değiştirilmemiştir.
Tüm bu bigiler ışığında Mavi Karadeniz Tv’de “Fıkra Zamanı” isimli programın sunucusu Abdurrahman Uzun’u kamuoyunu yanlış bilgilendirmeden ve yanlış bilgilerle galeyana getirmekten dolayı suçluyoruz. Yalan söyelyerek yaptığı bütün suçlamaları ispata çağırıyoruz. Bu konuda hukuki mücadele için ilgilileri göreve davet ediyoruz.