Futbolu bıraktıktan sonra hayatımdaki tüm heyecan ve hareketlilik yok olmuştu. Monoton bir hayat beni ele geçirmişti. Elimde kumanda, televizyon karşısında bütün gün, yanımda da dizüstü bilgisayarım, fişi hep takılı, internetten bi' şeyler okuyor, hayatımı geçiriyorum. Bazen eski okul arkadaşlarımla iletişime geçiyor, onlarla buluşuyor, küçüklükte futboldan önce merak saldığım basketbola tekrar dönüş yapıyor, parklardaki sahalarda basket oynuyordum. Futbolu bırakınca ben, herkes beni unutmuştu. İki senedir, sadece futbolu bıraktığım dönem beni arayan, zamanın Milli Takım'ın teknik patronu Fatih Terim ve bir kaç eski kulüp arkadaşı dışında kimse beni aramıyordu. Bu böyle gitmeyecekti, karar vermiştim. Kendime bir kulüp bulup koç olmak ya da Türkiye'de Fenerbahçe ve Galatasaray kulübünün başlattığı "scout" gruplarından Anadolu kulüplerinin de başlatmasını bekleyip, birinde kendime bir yer bulmak istiyordum. Neredeyse imkansızdı. Bir kaç kulüpteki yönetici arkadaşlarımla görüşüp üstü kapalı şekilde bu isteğimi belirtsem bile, anlamamışlar gibi bana sadece " Umarım bir kulüp bulursun" cevabını vermişlerdi. Yine monoton hayatıma geri dönüyordum, Ta ki 2010 Haziran ayına kadar...
Aradığım fırsat buydu, eski kulübüm olan "Southampton"'ın değerli başkanı Nicola Cortese beni aradı. "Buyrun başkanım" dedim. Kırgındım aslında.
Doğay Kamar: İki senedir benimle hiç irtibata geçmediniz neredeyse, 9 yılını bu kulübe vermiş bir oyuncu aklınıza nasıl gelmez?
Nicola Cortese: Özür dilerim Doğay, biliyorsun çok yoğunum, zamanım olmuyor hiç. Kusura bakma.
D.K. : Önemli değil başkanım da iki sene sonra hâl hatır sormak için aramadınız herhalde?
N.C: Başka bir amacım vardı aslında. Seni takımın başında görmek istiyorum.
D.K : ...
N.C: Doğay, orada mısın? ( Başkanım n'oldu? ) Öldü herhalde çocuk ( Nasıl yav ) Heyecandan kalbi durdu herhalde. Doğay!
D.K: Ne diyeceğimi bilemiyorum. Kabul ediyorum hocam!
N.C. : Şartları söylememiştim daha ama?
Şartlar benim için hiç önemli değildi. Ekmek parasına bile çalışırdım. Hemen atladım bir uçağa. Kulübe gittim, bavullarımı aldılar ve kalacağım eve götürdüler. Başkanla konuştum. Şartlarda anlaştık. Çok kolay oldu bu, önerdiği ilk parayı kabul ettim. Benim için yeter de artardı. Aylık 6.500 Pound. Tekrar eski, hareketli ve heyecana sahip hayatıma geri dönüyor gibiydim. Bu sefer piyon değildim ancak, takımın şahıydım...
http://forum.turksportal.net/vb/showthread.php?t=92163
Kuralları okudum kabul ediyorum.