Football Manager'e verdiğim uzun aralardan sonra tekrar yeni bir kariyerle karşınızdayım.Bu kariyerimde düşüş yaşayan bir takım olan Galatasaray'ı ele alıp yönetimini yapacağız.Ayrıca taraftarığı olduğum bu takımda başarılara doymayarak her sezon bir önceki sezonun daha iyisini daha iyi oyuncularla ortaya koyacağız.Hayırlara vesile olması dileğiyle...
Attığım bu mailden sonra bilgisayarımı narin bir şekilde kapattım.Heyecan içerisendeydim çünkü Galatasaray tarihinde ilk defa yaşanan bir duruma bende imzamı atmıştım.İlk defa dışardan başvuru ile teknik adam seçilecekti...
Aradan iki gün geçtikten sonra telefonumun ''dingdong!'' sesiyle uyandım.Sabah 07.00 sıralarıydı.E-maile bıkkınca baktığımda gördüklerime inanılamadım.Galatasaray binasına çağrılıyordum.Yaptığım başvuru kabul edilmişti.Mülakata tabii tutulacaktım.Ama bu aşamayı geçtikten sonra mülakat benim için neydi ki ? Yapılan açıklamalarda katılanlardan sadece 50'sinin mülakata tabii tutulacağı belirtilmişti ve bende o 50 kişiden biriydim.
Takım elbisemi giyip Galatasaray binasına gittim ve üstümdeki şık takım elbiseyle danışmaya gitmem gereken yeri sordum.Bir arkadaş beni 8 numaralı odaya soktu.İşte o anda herşey değişti.Son günlerini geçiren başkan Ünal Aysal karşımda oturuyordu.
Heyecandan elim ayagım titremişti ama rol yeteneklerimi kullanarak bunu belirtmemeye çalıştım.Ünal Başgan'la uzun süren bir konuşmadan sonra kafamdan boncuk boncuk terler pantolonuma akıyor adeta altıma çişimi yapmış çocuklar gibi gözüküyordum.
Artık konuşmaların son safasındaydık ve beklediğim belkide hayatımın yanıtını almıştım. ''İşi aldınız.Tebrik ederim.''