1 ile 20 arası toplam 20 sonuç

Konu: Otomobil Hikayeleri

  1. #1
    Nesil
    2009
    Yer
    Turksportal
    Mesajlar
    3,984

    Default Otomobil Hikayeleri

    VOSVOS'un HİKAYESİ


    (Aşk Böceği filminin yıldızı: Herbie)

    “Kaplumbağa” Volkswagen yani vosvos sadece bir araba değildir.
    Vosvos bir Efsane.. Vosvos Bir Felsefe.. Vosvos bir Kültür.. Vosvos bir Tutku.. Vosvos bir sevgi…
    Vosvos bir Yaşam Biçimidir…

    Vosvos otomobil tarihinin kesintisiz olarak en uzun süre üretilen otomobilidir. Bunun yanısıra dünyanın en dayanıklı otomobili olarak da kabul edilmiştir.

    Dünya otomobil tarihinde, adına bu kadar çok sıfat ve benzetme eklenen, fıkra, bulmaca ve deyim üretilen, filmlerde bir insan gibi başrol oyunculuğu üstlenen ikinci bir otomobil yoktur.

    Yollarda, farları yakıp söndürerek “selamlaşma” olayı herhalde yalnızca vosvos sürücülerine özgü bir davranıştır. Birbirini hiç tanımayan ve hayatta bir daha belki asla karşılaşamayacak insanlar yollarda bu şekilde kendilerini değilde “ vosvoslarını selamlaştırırlar”

    Dünyada Beetle diye bilinen Vosvosların ülkelere göre değişen isimleri vardır. http://www.vkod.org.tr/vosvos-isimleri.asp linkinden diğer isimleri de öğrenebilirsiniz.

    Kısa bir tarihçesi:

    Vosvos'un ilk prototipleri 1932'den itibaren Ferdinand Porsche tarafından geliştirilmiştir. 1934 Mayısında Adolf Hitler Berlin’deki Keiserhof Hotel'de bir araya geldiği F.Porsche'dan "halk için bir otomobil" tasarlamasını istedi. Hitlerin hedeflediği Volkswagen, 2 yetişkin ve 3 çoçuk taşıyabilecek, 100km hızla gidebilecek, ekonomik, ayrıca 3 silahlı askeri taşıyabilecek ve fiyatı 1000 Reich Mark’ı geçmeyecekti.


    (Ferdinand Porsche)

    • 22 Mayıs 1937'de Gezuvar (Halk Otomobili Geliştirme Şirketi) kuruldu ve ilk kez Volkswagen sözcüğü kullanıldı. 28 Mayıs 1938'de Almanya’nın Aşağı Saksonya yöresindeki Fallersleben Kanalı kıyısında dünyanın en büyük otomobil fabrikasının temeli atıldı.

    • 7 Haziran 1938 tarihli “Motor” dergisinde, Vosvos’un doğumu, “Hitler’in Sevinç getiren güç otomobili” başlığıyla duyuruldu..(Kraft Durch-Freude-Wagen-Kdf-Wagen). İlk Vosvos, daha doğrusu Kdf-Wagen ilanı “Ayda yalnızca 5 mark’a otomobil sahibi olmak... şeklindeydi. 1939 Nisanında Kdf-Wagen'in seri üretimi başladı.

    • 1945 Temmuzunda Kdf-Wagen fabrikasının adı Wolsfburg Motor Works (WMW) olarak değiştirildi ve yönetim İngilizler’e geçti. Aralık ayında ise Ferdinand Porsche, “savaş suçlusu” olarak Fransa’da gözaltına alınarak tutuklandı ve 20 ay boyunca cezaevinde kaldı.

    • 1948 yılında Volkswagen’in yönetimi yeniden Almanlar’a geçti. 1949'da Hollandalı galerici Ben Pon’un ABD’ye ilk vosvosu götürmesiyle, vosvos’a Yeni dünya yolu açıldı.


      (1949 model Vosvos'un içi)

    • 1951'de Türkiye'ye ilk vosvos geldi (Türkiye’deki ilk vosvos sahibi Op.Dr. Ömer Faik Çelebi’dir. İstanbul’un Çamlıca semtinde yaşayan Dr. Çelebi, Almanya’dan getirttiği çift camlı ve “kara şanzımanlı” lacivert VW’sini tam 33 yıl aralıksız kullandı).

    • 1953'te Brezilya'da fabrikası kuruldu ve 1956'da üretilmeye başlandı. Bunun dışında ilerleyen yıllarda ABD, Nijerya ve Meksika gibi ülkelerde de fabrikası kurulup üretildi.


      (Brezilya'da üretilen 1969 model Vosvos)

    • 1962'de 3000 millik (yaklaşık 4800 km) Doğu Afrika Rallisi’ne katılan 104 otomobilden 47’si yarışı tamamlayabildi. Vosvos birinci oldu. Yarışın bitiminde Vosvos’undan inen sürücü, “Ben ve O aynı turu bir kez daha yapmaya hazırız!” dedi.

    • 30 Temmuz 2003'te 21.529.464’üncü son Vosvos, Meksika’nın güneydoğusundaki Puebla kentinde üretildi ve Wolfsburg’daki müzeye gönderildi.



    (Meksika'da üretilen 2003 model Vosvos)

    Vosvos'un tarihsel öyküsünün tamamını okumak için http://www.vkod.org.tr/vosvos-tarihi.asp adresini ziyaret edebilirsiniz.

    Bugün Dünyanın dört bir yanında Vosvos sahiplerini biraraya getiren buluşmalar düzenlenmektedir. Birçok Vosvos derneği vardır ve bu dernekler birçok sosyal sorumluluk projesine imza atmıştır.


    (Türkiye'de gerçekleştirilen Vosvos buluşmalarından biri)

    Vosvos'un en çok tutulan ve sevilen modelleri 1974 öncesi üretilen modellerdir. İyi bakılmış vosvos'lar halen canavar gibi çalışmakta ve ilk günkü gibi görünmektedirler.

  2. #2
    Nesil
    2006
    Yer
    22 | 34
    Mesajlar
    13,628

    Default

    Güzel olmuş bu konu Gabi abi ellerine sağlık

  3. #3
    Nesil
    2009
    Yer
    Turksportal
    Mesajlar
    3,984

    Default

    FORD MUSTANG


    Ford Mustang, "Ford Motor Company" tarafından firmanın küçük sınıftaki Falcon modelinden esinlenilerek 9 Mart 1964 yılında üretilmiştir. İlk olarak 17 Nisan 1964 tarihinde görücüye çıkan Mustang, aynı yıl başrolünde Sean Connery'in oynadığı "James Bond - Goldfinger" filminde boy göstermiştir. Mustang Amerikan otomobillerinde -uzun motor kaputu ve kısa kıç bölümüyle coupe'lar gibi bir spor araba olan- "orta büyüklük" sınıfını yaratmıştır ve birçok firmanın ürettiği modellere esin kaynağı olmuştur.

    Kısa Bir Tarihçesi:

    Ford Bölümü Başkan Yardımcısı ve genel müdürü olan Lee Iacocca'nın bir hayali vardı. Onun hayali dört kişinin oturabileceği çanak biçimli koltukları ile vitesliğin monte edildiği bir zemini olan, 180 inçten (yaklaşık 4,5m) uzun olmayan, 2500 pounddan (yaklaşık 1134 kg) hafif olan ve 2500 $'dan ucuza satılabilecek bir arabaydı. Ford Mustang bu hayalden doğdu.

    Toplantılar, tartışmalar ve pazar araştırmalarıyla geçen birçok aydan sonra nihayet Eylül 1962'de Mustang için fon kabul edildi. 9 Mart 1964 tarihinde ilk Mustang montaj hattından indirildi. Üretim için onay verilmesinden o yana sadece 18 ay geçmişti. Üretim maliyetini düşük tutmak için çoğu aksam dahil birçok parça firmanın Falcon modelinden ödünç alınmıştı. Yığınla farklı iç ve dış aksam seçenekleriyle Mustang alıcının isteğine göre düz veya fantezi veya ekonomik veya hızlı olarak ısmarlanabiliyordu. Genel olarak, Mustang herkes için tasarlanmıştı ve "sizin tarafınızdan tasarlanacak araba (the car to be designed by you)" şeklinde reklamı yapıldı.

    Adını Mustang atlarından (Amerika'ya özgü küçük boyda yabani at) alan otomobilin logosu da Mustang atı şeklindedir. Mustang diye adlandırılan bu atlar uzun yıllar önce kızılderililer tarafından salınan yani yaşlarından dolayı ölüme terk edilmiş fakat sonradan biraraya gelerek bir aile oluşturan ve zamanla vahşileşerek hayatta kalan efsaneler... Amerika'nın sonradan farkına vardığı resmen mutasyona uğramış yaratıklar şimdi motor dünyasında bir güç simgesi haline gelmiştir. Günümüzde motor gücü olarak sürekli bahsettiğimiz hp (horse power) kavramı buradan gelmektedir.

    (Mustang'in Efsane Logosu)


    (Shelby GT500 modelinde kullanılan logo)


    Bazı MUSTANG modelleri









    70'li yıllarda konsepti değişen Mustang, 2000'li yıllara kadar hayal kırıklığı yaratan modellerle karşımıza çıktı ardından yeniden dikkat çekici modeller üretildi.



    (Ford Mustang Giugiaro)




  4. #4
    Nesil
    2006
    Yer
    Anadolu Yakası
    Yaş
    35
    Mesajlar
    319

    Default

    Konunun bölünmesi açısından yazmakta kararsız kaldım ama yazmaya karar verdim. Çok iyi düşünmüşsün abi güzel oluyor gerçekten ellerine sağlık. Şu kobralı logoyu da ilk defa görüyorum çok hoşmuş. Bmw serileri biraz püsküllü girermisin bilmiyorum ama bir E46 yakışır hani.

  5. #5
    Nesil
    2006
    Yer
    İstanbul
    Mesajlar
    4,549

    Default

    Mustang bir başkadır.Param olsa ne Ferrari nede Porsche alırım.Tek gerçek Mustang.Şekli yeter.

  6. #6
    Nesil
    2009
    Yer
    Turksportal
    Mesajlar
    3,984

    Default

    Quote Originally Posted by RaSenGan View Post
    Güzel olmuş bu konu Gabi abi ellerine sağlık
    Quote Originally Posted by enesemin53 View Post
    Konunun bölünmesi açısından yazmakta kararsız kaldım ama yazmaya karar verdim. Çok iyi düşünmüşsün abi güzel oluyor gerçekten ellerine sağlık. Şu kobralı logoyu da ilk defa görüyorum çok hoşmuş. Bmw serileri biraz püsküllü girermisin bilmiyorum ama bir E46 yakışır hani.
    Teşekkürler, beğenmenize sevindim.

    Konu bölünsün Enes daha iyi, yorum olmadığı zaman devamını yazası gelmiyor çünkü insanın : )

    Konuyu isteyen herkesin benzer paylaşımlar yapması için açtım. Açılışı 2 modelle yaptık, gerisi sizden artık : )

  7. #7
    Nesil
    2009
    Yer
    Turksportal
    Mesajlar
    3,984

    Default

    Quote Originally Posted by C h A o S View Post
    Mustang bir başkadır.Param olsa ne Ferrari nede Porsche alırım.Tek gerçek Mustang.Şekli yeter.
    Bende öyle düşünüyorum, ama '70 öncesi modellerden ve temiz olacak, mesela bir Fastback fena olmaz hani

  8. #8
    Nesil
    2007
    Yer
    Zonguldak
    Mesajlar
    10,144

    Default

    Bende Mustang hayraniyim ama ehliyet alamiyorum, ehliyet alabilsem direk bi tane alabilmek icin tum varimi yogumu dokecem.

    şu mavi-beyaz olanin benim olmasini isterdim.

  9. #9
    Nesil
    2009
    Yer
    Turksportal
    Mesajlar
    3,984

    Default

    Quote Originally Posted by Trabzonspor View Post
    Bende Mustang hayraniyim ama ehliyet alamiyorum, ehliyet alabilsem direk bi tane alabilmek icin tum varimi yogumu dokecem.

    şu mavi-beyaz olanin benim olmasini isterdim.
    Shelby GT350. İnşallah önce ehliyeti sonrada istediğin arabayı alabilirsin.

  10. #10
    Nesil
    2007
    Yer
    Zonguldak
    Mesajlar
    10,144

    Default

    İinsallah abi.

  11. #11
    Nesil
    2008
    Yer
    İstanbul
    Yaş
    29
    Mesajlar
    8,557

    Default

    Şu 68 model Mustang'in havası bi ayrı ya. Bayılıyorum bu arabaya.
    Screw you guys, I'm goin' home

  12. #12
    Nesil
    2006
    Yer
    Giяєѕun
    Yaş
    35
    Mesajlar
    16,014

    Default

    Mustang değil de hayalim İmpala;

    Bu arabadan alacağım kendime mutlaka bir gün...




    Büyük sıçrayışı gerçekleştirmek isteyen, birkaç adım geriye gitmek zorundadır. "Bertolt Brecht"

  13. #13
    Nesil
    2006
    Yer
    22 | 34
    Mesajlar
    13,628

    Default

    Bu araba Dean'in değil mi

  14. #14
    Nesil
    2009
    Yer
    Turksportal
    Mesajlar
    3,984

    Default

    ANADOL'un HİKAYESİ


    Anadol, Türkiye'de seri olarak üretilen ilk otomobil markalarındandır. 19 Aralık 1966'da piyasaya çıkmış ve kendisini ilk Türk otomobili olarak ilân etmiştir. Ancak ilk Türk otomobili olma durumu biraz açıklamaya muhtaçtır. Zira Anadol'dan evvel "Nobel" diye bir küçük otomobil daha piyasaya çıktı ve bir süre sonra bunun imalâtı durdu.

    Koç Holding ve Ford ortaklığıyla üretilen Anadol'un tasarımı İngiliz Reliant firmasına ait olup araçta Ford firmasından tedarik edilen şase ve motorlar kullanılmıştır.

    Tasarım ve mühendislik anlamında ilk Türk otomobili ise "Devrim"'dir. Devrim'den daha önce de (1953 yıllarında) otomobil imali üzerinde "deneme mahiyetinde" diye adlandırabileceğimiz çalışmalar olmuştur, buna karşın Devrim'e ilk Türk yapısı ve hattâ ilk Türk tipi otomobil gözüyle bakılabilir. (Kaynak: Vikipedi)


    (Anadol Logosu)

    (Not: Aşağıdaki bilgiler www.anadolturkey.com sitesinden alıntıdır.)

    İlk yerli otomobil denemesi: DEVRİM
    ,
    1960'lı yıllara kadar Türkiye'de sadece Amerikan otomobilleri ve bazı Avrupa otomobilleri bulunuyordu. Ancak ülkede bir döviz darboğazı vardı. Hem ithal edilen otomobiller, hem de bu otomobillere gerekli olan yedek parça için yabancı ülkelere önemli miktarlarda döviz akıyordu. 1960 İhtilali' nin ardından millî bir otomobil yapılması için Devlet Başkanı Cemal Gürsel' in ilgisi ve desteği ile Eskişehir Demiryolları Fabrikası'nın Cer Atölyesi'nde, çeşitli otomobillerden toplanan aksamlardan örneklerle, elde imal edilen motor, kaporta ve benzeri parçalarla bir kaç ay içinde Devrim ortaya çıktı. Ford Consul tarzı olan bu aracın çizimleri dahil 140 günde yapıldığı bilinmektedir. Bu kısa süre nedeniyle, camı başka bir otomobilden, farı başka bir otomobilden adapte edilerek oluşturulmuştu. Bu şekilde biri beyaz, diğeri siyah renkte 2 prototip imal edildi. Eskişehir'den trene yüklenen ve benzin depoları talimatlara göre boşaltılan prototipler törenlere yetiştirilmeye çalışılırken, kalabalık ve telaş yüzünden benzin deposu doldurulamayınca, tören sırasında benzini bitti. Basında çıkan "Devrim yolda kaldı" manşetleri ve eleştiriler nedeniyle de proje rafa kaldırıldı.


    (DEVRİM)

    Böylece, Türk otomotiv endüstrisi için atılmış büyük bir adım, maalesef daha ilk aşamasında engellenmiş oldu. Otomotiv sektörünün ikinci denemesi, ancak ilk seri üretimi olan "Anadol" ise, o dönemin dünya otomotiv devlerinin ve Türkiye'deki uzantılarının geniş engelleme çabalarına karşın, bundan 6 yıl sonra (19 Aralık 1966) olağanüstü özverili bir sürecin sonunda, üretilmeye başlanacaktır (Devrim otomobili TCDD Eskişehir Fabrikası' nda görülebilir).

    Anadol'un Tarihçesi:

    Sanayici Vehbi Koç'un yerli otomobil üretmek gibi bir hayali vardı. Aslında Vehbi Koç'un otomobil sevgisi eskilere dayanıyordu. 1928 yılında Ford ürünlerinin Ankara bayisi olan Koç, II. Dünya Savaşı'ndan sonra da İtalyanlar'la Fiat traktörlerinin Türkiye'de üretimi için işbirliğine girmişti. 1959'da kurduğu Otosan Fabrikaları'nda Ford markası altında kamyon üreten Koç, 1960 senesinde Ford Consul otomobil montajı,1963-1965 yılları arasında da 240 adet Ford Taunus 17M station wagon otomobil montajı yapmıştı ve artık Otosan çatısı altında bir Türk otomobili üretmek istiyordu. Koç, Türkiye'de otomobil üretimiyle ilgili olarak Ford'la görüşmeye gittiğinde firma yetkilileri ona küçük rakamlarda üretim yapmanın anlamlı ve kârlı olmadığını anlattılar ve otomobil ithal ederek satmaya devam etmesini salık verdiler. Çünkü 1966 yılında Türkiye'de 91.000 araçlık otomobil parkı vardı ve yıllık otomobil satışları da 2.000 ile 3.000 adet civarındaydı. Ancak Koç yılmadı; çünkü ona göre ithalat, döviz kaybı demekti.Bununla birlikte Ford yöneticilerinin de belirttiği gibi yılda 23.000 adetlik üretim, yapılan yatırımı amorti etmezdi; çünkü bir otomobilin kalıp maliyeti 50 ila 60 milyon doları buluyordu ve bu da her bir otomobile sadece kalıp maliyeti için 4.000 dolarlık amortisman payı demekti. Bu paraya o yıllarda neredeyse bir otomobil satın almak mümkündü.

    Sac karoserli bir otomobilin küçük üretim rakamlarında pahalıya mal olması, Koç Grubu'nu yeni arayışlara yöneltti. 1963 yılında Otosan'ın Ankara'daki dağıtım şirketi Otokoç'un önünde oturan Bernar Nahum (Otomotiv Grubu Başkanı) ve Rahmi Koç'un dikkatlerini yedek parça almak için gelen bir bayinin pikabı çekti. Pikabı incelemeye başlayan Bernar Nahum ve Rahmi Koç, aracın karoserinin sacdan yapılmadığım anladılar. Bunun üzerine motor kaputunu açınca İsrail yapımı (Autocars Co.) bir kasaya sahip olduğunu gördüler. Aracın sahibi, karoserde "fiberglas" isimli yeni bir malzeme kullanıldığını söyleyince bu yeni malzeme Koç' ların ilgisini çekti.Ekim 1963'te fiberglas malzemesinin imalat tekniklerini incelemek için İsrail'e giden Rahmi Koç, seyahat dönüşünde hazırladığı raporda İsrail'deki fabrikada fiberglas karoserin çok ilkel ve özensiz metotlarla üretildiğini ve İsrailli üreticilerle işbirliği yapılamayacağını kaydetti. Bu arada İsrail'deki üreticinin teknolojisini İngiltere'deki Reliant fırmasından aldığı, Reliant otomobillerinde de fiberglas malzeme kullanıldığı öğrenildi. Bernar Nahum, Reliant'ın yöneticisi Raymond Wiggin'le Ocak 1964'te Atina'da görüştü; Mayıs ayındaysa Vehbi Koç, Rahmi Koç ve Bernar Nahum Reliant'ın İngiltere Tamworth/Staffordshire'daki tesislerini ziyaret ettiler.

    Reliant'ın gerek teknolojisi, gerekse üretim prosesleri oldukça moderndi. Reliant firması, önceleri motorsiklet bazlı hafif araçlar yapmaktayken bu imalatı geliştirmiş ve özellikle 3 tekerlekli araçlarda (Regal, Robin, Kitten, Bond Bug vs.) uzman bir üretici olmuştu. Ayrıca yüksek performanslı spor otomobiller (Scimitar, Sabre vs.), aile otomobilleri (Rebel) ve hafif ticari araçlar (Ant) ile iç ve dış pazarlar için bir çok model ve prototip üretmekteydi.

    Koç Grubu Reliant'la işbirliğine olumlu bakıyordu. Ancak Türkiye'ye dönünce projeyi Başbakanlık'a onaylatmak gerekiyordu. Başbakanlık ise Makina Kimya Endüstrisi'nin onayını istedi. Ancak MKE'nin teknik kadrosu, yeni bir üretim sistemiyle imal edilecek bir otomobili onaylamayacaklarını belirtti. Böylece fiberglas otomobil doğmadan sekteye uğradı. Bu arada, Otosan'da üretilen Ford kamyonlarının orijinal tasarımı değişti. Ancak bu tasarım değişikliğini Türkiye'de çabucak uygulamak zordu. Maliyet nedeniyle sürücü kabinini fiberglastan imal etme fikri Otosan'da kabul gördü. Ford'dan onay alınarak Reliant'a bir şoför kabini yaptırıldı. Bu projenin hayata geçmesi ve malzemenin kendisini kanıtlaması Koç'u cesaretlendirdi ve harekete geçirdi.

    Vehbi Koç Reliant'a giderek bir prototip yaptırmak ve prototipi ilk fırsatta Ankara'daki hükümet yetkililerine göstermek istiyordu. Prensip olarak prototipin 2-kapılı olması (fiberglas üretimi o dönemde ancak 2-kapılı üretime müsaitti) ve motor, vites kutusu ve diferansiyelin Ford'dan alınması kabul edildi. Aracın dizaynı küçük otomobil ve yüksek performanslı otomobiller konusunda uzman olan David Ogle'a ait Ogle Design tarafından üstlenildi. Ogle Design, sadece otomobil değil bir çok alanda tasarım yapan çok başarılı bir firmaydı. Bizim Anadol'u, bu ekibin şefi Tom Karen dizayn etti. Aslında bu araç, Ford Cortina taslakları ve Ogle Design firmasının Reliant için tasarladığı yüksek performanslı Scimitar Coupé modeli baz alınarak tasarlandı. Prototipin imali sırasında hükümet değişti. Yeni hükümetin Sanayi Bakanlığı projeyi onaylamak için prototipi incelemek istedi.Reliant tarafından FW 5 (Four Wheeler 5) olarak adlandırılan prototip, tam olarak hazır olmamasına rağmen yola çıkarıldı ve İngiltere'den İstanbul'a 63 saatte geldi. Otomobili 22 Aralık 1965'te inceleyen ve deneme sürüşü yapan Sanayi Bakanlığı yetkilileri, üretimi 10 ayda gerçekleştirmeleri ve fiyatının 30.000 liranın altında olması şartıyla üretim izni vereceklerini açıkladılar.

    10 Ocak 1966'da resmi başvuru yapıldı. 1966 hummalı bir çalışma yılı oldu Otosan için... Bu arada otomobile isim koymak için bir anket düzenlendi. Ankete gelen 100.000'i aşkın mektupta 2000'den fazla isim önerisi vardı. Bunlar içinde en beğenilen Veko (Vehbi Koç), Anadolu, Anadol, Otosan gibi teklifler olmuştu. Divan Oteli'nde yapılan dört ayrı toplantı sonunda bu isimler arasında yeni otomobile "Anadol" ismi uygun görüldü.Planlandığı gibi 19 Aralık 1966'da ilk yerli otomobil olan Anadol üretim bandından indi. Otomobilin satış fiyatı 26.800 liraydı ve bu rakam 1966'daki döviz kuruyla 2.980 dolara eşitti. İlk üretilen 2-kapılı Anadol'da (A1) 1.2 litrelik (1198 cc Anglia) Ford motoru vardı. Motor hacmi 1968'de 1.2 litre'den 1.3 litre'ye yükseltildi. İlk yıl 1760 adet üretilen Anadol'un binek modellerinin üretimi, daha sonraki yıllarda 7.000'e kadar ulaştı. Seriye 71 yılında 4-kapılı Anadol (A2) da katılırken 2-kapılı modelin üretimi 1975 yılında sona erdi.

    (devamı için tıklayınız...)

    MODELLER:


    (İlk ANADOL: A1 MkI modeli)


    (A1 MkII modeli)


    (A4 STC-16 modeli)


    (A5 SV-1600 modeli)


    (A6 Böcek modeli - Sadece 203 adet üretilmiştir)


    (A8 16 ve 16 SL modelleri)


    (P2 Otosan 500 modeli)


    (P2 Otosan 600D modeli)

    Anadol hakkındaki şehir efsaneleri:

    (uludağ sözlükten alıntıdır)

    - dış kaplamasının altındaki malzemede saman olduğu ve eşşeklerin kemirdiği iddia edilen araba.

    - anadol marka arabanız evinizin önündedir sabah bi kalkarsınız baktığınızda arabanızı inekler yemiş diye efsanesi olsan araba.(hakkaten yirler mi bilmiyorum)

    - koyunlar tarafından yenen bir kaportaya sahip efsane araç. öyle ya da böyle jetpa'nın imza'sından daha türktür.

    - koyun, keçiden sonra bir de eşek yemi olan otomobil markası. eğer delik kaportalı bir anadol görürseniz, bilin ki bir eşeğin dişlerinin izleridir onlar. dedeminkini yemişlerdi, ordan biliyorum. yediği kadar da vardı, sunta gibi bir şeyden yapmışlar arabayı.

    ama bu eşek yemi arabaya arkadan bir mercedes bindirdiydi; mercedes göçtüydü, anadol'da çizik yoktu. o da enteresandır.

    - köylerde falan anadol u ortadan kesiyolar. eşşege ata bağlayıp fayton gibi kullanıyolar. şahit oldum buna. bir kez daha yaratıcı türk zekasına hayran kaldım. (ekşi sözlük)

  15. #15
    Nesil
    2008
    Yer
    İstanbul
    Yaş
    29
    Mesajlar
    7,621

    Default

    Hitlerin hedeflediği Volkswagen, 2 yetişkin ve 3 çoçuk taşıyabilecek,
    başbakanımız aklıma geldi

  16. #16
    Nesil
    2011
    Yer
    İzmir
    Yaş
    28
    Mesajlar
    13,463

    Default

    Quote Originally Posted by RaSenGan View Post
    Bu araba Dean'in değil mi
    Plakası bile aynı
    Mutluluk sadece paylaşıldığı zaman gerçektir. - Alexander Supertramp

  17. #17
    Nesil
    2005
    Yer
    İstanbul / Samsun
    Yaş
    31
    Mesajlar
    11,543

    Default

    Normalde arkaya 3 kişi oturmak yasakmış. Ortası eşya bölümü olarak geçiyormuş.
    ultrAslan UNI ! ultrAslan UNI ! ultrAslan UNI !

    Bir forum aktifliğini kaybettiği zaman üyeler gider, adamlar kalır. | Pavel Nedved

  18. #18
    Nesil
    2008
    Yer
    İstanbul
    Yaş
    29
    Mesajlar
    7,621

    Default

    Quote Originally Posted by Nedvedmania View Post
    Normalde arkaya 3 kişi oturmak yasakmış. Ortası eşya bölümü olarak geçiyormuş.
    ciddi misin abi?
    ilk defa duyuyorum bazı arabalarda belli ortasının oturulacak yer olmadığı ama çoğu arabada belli değil

  19. #19
    Nesil
    2005
    Yer
    İstanbul / Samsun
    Yaş
    31
    Mesajlar
    11,543

    Default

    Bi ara öyle birşey duymuştum birinden. Forumda trafik polisi varsa sormak lazım Kanunda varmış ama hiç bir polis ceza vermiyormuş sanırım.
    ultrAslan UNI ! ultrAslan UNI ! ultrAslan UNI !

    Bir forum aktifliğini kaybettiği zaman üyeler gider, adamlar kalır. | Pavel Nedved

  20. #20
    Nesil
    2006
    Yer
    22 | 34
    Mesajlar
    13,628

    Default

    Devrim Arabaları filmini izlemeyenlere öneririm.Çok güzel ve bir o kadar üzücü.

Mesaj Yetkileri

  • You may not post new threads
  • You may not post replies
  • You may not post attachments
  • You may not edit your posts
  •