Karabükspor ile iyi kötü devam ediyorduk.Maddi konuların yaşattığı sıkıntılar gün geçtikçe kendini daha fazla belli ediyordu.Devre arasına adım adım yaklaştığımız günlerde değişen hiç birşey yoktu.Yönetim sadece antrenmana gekip oyuncuları takip ediyor , maçta protokol bölümüne geçerek maçı izliyordu.Başka bir işlevleri olmuyordu.

Devre arasına girmemize sayılı günler kala yönetim ile bir araya gelmiştik.Maddi durumu gayet iyi idare ettiğimizi ve böyle devam etmek istediklerini söylemişlerdi.Hocalarla birbirimize bakakalmıştık.Çünkü 2. yarıya mutlaka transfer yapmalıydık.Çünkü dar bir rotasyonumuz vardı ve sezonu bu şekilde tamamlayamazdık.Sezon başında Avrupa Ligi hedefi koymuştuk ama sanki küme düşmemek için bir maddi durumumuz vardı.Bazı önemli isimlerin sözleşmesi bitecekti ve onlara bile sözleşme imzalatamıyorduk.Ellerimizden kayıp gitmeleri an meselesiydi.Yönetime durumu izah etsem de pek de aldırış ettiklerini söyleyemem.Bu durumlardan sonra iyice sinirlenmiştim ve sert bir şekilde satılan oyuncuların bonservis bedellerine ne olduğunu sordum.Ardından onlara saçılan maaş bütçesini büyük bir biçimde azaltmamıza rağmen o yüzdenin bize neden aktarılmadığını sordum.Bunları dile getirirken başkan ses tonumdan rahatsız oldu ki , o da bana sert çıktı.


Bana bir şans verdiklerini ama benim nankörlük yaptığımı dile getirdi.Bunun üzerine iş artık önüne geçilemez bir hal aldı.Bana bir şans verilmesi doğruydu ama bana verilen sözlerin yerine getirilmemesi de yadsınamaz bir gerçekti.Böyle bir finansal yapıda anlaşmamıştık.Sert bir şekilde tartışmıştık o gün.Sesler fazlası ile yükselmişti.Artık geri dönüşü yoktu.Bu kulübün daha fazla hamallığını yapmayacaktım.Görevi bırakacağımı söyleyerek odadan çıkmıştım.Arkamdan Hasan ve Tayfur Hocam gelerek fevri davrandığımı dile getirdiler.Güzel bir ortam yakaladığımızı ve görevden ayrılmamamı söylediler.Ama ben artık son noktayı koymuştum ve geri dönüşüm yoktu.


Futbolcular antrenmandaydı.Yanlarına giderek küçük bir toplantı yaptık.Görevi bıraktığımı söyledikten sonra oyuncularda bir şaşkınlık oldu.Oldukça şaşırmışlardı ama ellerinden gelen bir durum da yoktu.Büyük bir üzüntü ile vedalaşıp birbirimize başarılar dileyerek kulüpten tamamen ayrıldım.
Spoiler:  





Çok büyük bir hayal kırıklığım vardı.Keşke sezon başında ayrılsaydım.O zamanlar kariyerim açısından iyi olmaz diye kalmıştım ama pişmanlık olarak kaldı.Elde ettiğimiz başarıların getirisi bu olmamalıydı.Ama ne diyebilirsin ki..Futbolumuz o zamanlar çok yanlış kişilerce yönetiliyordu.


O sezon başka takıma gitmek istemiyordum.Dinlenmek ve eğitimime devam etmek istiyordum.Türkiye ve Almanya'dan pek çok teklif aldım.Ama o kulüpleri sezon sonuna kadar takım çalıştırmayacağımı belirterek reddettim.


Eğitimimi tamamlayıp antrenörlük lisansımı yükseltmek istiyordum.Ve bunun için de bir süre sonra İngiltere'ye gittim.Hem dil öğreniyordum hem de kurslara katılıyordum.Sürekli olarak maçlara gidiyordum.Premier Lig'den tutun da Konferans Ligi'ne kadar sayısız maça gittim.Maçları izlemekten çok saha kenarında ki teknik direktörleri takip ediyordum.Oyunculara yaklaşmalarından taktiksel yaklaşımlarına kadar pek çok konuda bilgi ediniyordum.Sadece maçlarla da yetinmiyor izin alabildiğim antrenmanları da izledim.Kendimi geliştirebileceğim kadar geliştirmem gerekiyordu.Boş durmak geriye gitmem demekti.Bu sebepten dolayı her zaman birşeyleri kovalamalıydım.


Bir gün Arsenal takımının antrenmanını izlerken yanıma birisi geldi.Kendini tanıtmadan yanımdaki koltuğa oturdu ve elimde ki kağıtlara baktı.Ardından yan tarafımda duran ve üzerinde notlarımın bulunduğu kağıtlara.Sonra tebessümde bulunarak konuşmaya başladık.Kucağımda ki kağıtlar İngilizce kursumun kağıtlarıydı ve antrenman izlerken bir yandan da ona çalışırdım.Yanı başımda duran kağıtlar ise antrenmanlarda aldığım notlardı.Bu konuları konuşuyorduk.Laf lafı açarken güzel bir muhabbet kurmuştuk.Bir süre konuşmadan oturduk.Ardından kendisini tanıttı.O kadar oturup muhabbet ettiğim kişi Wagner Ribeiro'ymuş.Dünya'ca ünlü bir futbolcu temsilcisi olan Ribeiro bazı futbolcuları ile görüşmek için gelmiş.Şans eseri karşılaşmıştık ve konuşmuştuk.İsmimi Gençler Şampiyonası'nda duymuş ve takibine almış beni.Şampiyonadan sonra ise neler yaptığımı da biliyordu.Ama beni burada görmek onu da şaşırtmıştı.Kendisine de durumu izah ettim ve beni takdir etti.Çünkü çoğu teknik adamın hiç durmadan başka kulübe transfer olacağını ve kendini geliştiremeyeceğini bizzat yaşamıştı.Yaptığım iş sayesinde takdir kazanmak gururumu okşamıştı.O günden sonra kendisi ile sürekli irtibat halindeydik.

Gün geçtikçe daha fazla futboldan kişilerle tanışıyor ve muhabbetimi ilerletiyordum.İngilizcemi de bu sayede pekiştiriyordum.Sayısız antrenörlerle tanışıp antrenmanlar hakkında konuştum.Deyim yerindeyse tam donanımlı bir menajerlik yolunda ilerlemeye devam ediyordum.Wagner Riberio da bu durumun fazkındaydı ve temsilci ihtiyacımın olduğunu söyledi.Bu sayede ülke dışında çalışmamın daha kolay olacağını söylemişti.Kendi şirketinde ise işimin kolaylaşacağını söyledi.Hep futbolcuların temsilcisi olacak değildi ya?Gerekli araştırmalarımı yaptıktan sonra W.M. Marketing Esportivo ile sözleşmemizi imzaladık.

Avrupa'nın önemli ligleri sezonu bitirmişti.Pek çok teknik direktör ya görevini bırakmıştı ; yada emekli olmuştu.Arsene Wenger gibi bir duayen de kariyerini noktalamıştı.Onun yerine bence en iyi gelebilecek olan isim Jürgen Klopp'tu.Ve beklediğim gibi Arsenal'in başına da kendisi geçmişti.Merakla beklenen bir diğer konu da Dortmund'un yeni patronu kim olacaktı? Pek çok isim gündemdeydi ve hergün yeni bir haber çıkıyordu.Ribeiro'nun beni temsil etmesinin ilk olumlu getirisi Dortmund yöneticileri ile menajerlik için görüşme yapmam oldu.
Spoiler: Dortmund'dan gelen görüşme teklifi 


Gençler Şampiyonası kariyerimde gerçekten önemli bir yer edinmeme kolaylık sağlıyordu.Bu sayede Alman devinden teklif almıştım.Çünkü onlar da Klopp'un görevine kaldığı yerden devam etmemi istiyordu.Genç oyuncularla uzun vadeli bir başarı istiyorlardı.Ama ben bu görev için hazır değildim.Önemli bir kulüpten teklif almak gerçekten harika bir duyguydu ama daha kariyerimin başında Dortmund gibi bir devi çalıştırmak çok büyük bir kumardı.Bu kumarı oynayamazdım.Çok genç yaştaydım ve bu psikolojiyi kaldıramazdım.Karabükspor'un ardından yoğurdu üfleyerek yemek istiyordum.Bu sebeplerden dolayı görüşme yapmak istemedim.Toplantıya dahil oldum ama kesinlikle menajerlik için bir konuşma yapmadık.Ama çok büyük bir onur duymuştum o zamanlar..