Hasan Şaş ile röportaj yapmanın en güzel taraflarından birisi de ; sadece kendi yaşadığı sevinçleri veya hüznü anlatmayıp, öğretici bir şekilde ders vermesiydi.Bu kitap sayesinde pek çok yeni menajer adayı yol haritasını yeniden çizecektir.Çünkü futbol sürekli gelişmekte olan bir oyun olsa da basma kalıp temeli vardır.
"Fantezi futbol oyunları , bu işin oyuncu alıp takım kurmaktan ibaret olduğunu zannetmemize sebep olabilir.Gerçekte ise iş bir kazanma ortamı yaratmak , büyük beklentileri karşılamak ,ciddi zorlukların üstesinden gelmek , baskıyla baş edebilmek ve görev boyunca konsantre kalmak gibi bir dizi mücadele alanından oluşur.
Bu sebeple futbol sadece kazanmak değildi.Kazanmayı alışkanlık haline getirebilmekti.Lige başladığımızdan bu yana formumuzu koruyorduk ama asıl başarımız bunu istikrarlı bir şekilde devam ettirmekti.Bunun için de arkamıza sadece hatalarımızdan ders çıkarmak için bakardık.
Ekip ruhu yakalamak için her hafta farklı liglerden farklı takımların maçlarını takım olarak izlerdik.Bunu da sadece 90 dakikada izleyip odalarımıza çekilmeden , durdurup pozisyonları tartışarak en az iki saatte yapardık.Pozisyonları nasıl daha iyi bir hale getirirdiniz, sen olsan ne yapardın gibi sorular sorardım oyunculara.Hücum oyuncuları ve defans oyuncuları olarak 2 gruba ayrılırdık.Çok eğlenceli ve yararlı geçen bir uğraş olmuştu bizim için.Oyuncular bu sayede maçtan maça kendini geliştirebiliyordu.Tek tip oyuncu modeli değildiler artık.
&
Ligde sıradaki maçımız Alanyaspor deplasmanıydı.Sakat oyuncularımızın da yavaş yavaş iyileşme sürecinde olmaları takımı ayrı bir rekabetçi ruha sürüklüyordu.Güzel oyunla ve sakatlıksız bir maçı geride bıraktığımız için mutluyduk.Ama Özgürcan yine moral bozmuştu.Dönüş yolunda yanıma gelerek yine aynı konudan bahsetti.Takım içinde yine bir sorun oluşmasını istemiyordum ve kendisini satacağımı söyledim.O da bana takımdan ayrılmak değil , takımda yer edinmek istediğini söyledi.En fazla bu zamana kadar aldığın süreyi alacaksın daha fazla oynama ihtimalin yok dedim.İstemeyerek de olsa ayrılmayı kabul etti ama ilerde daha büyük problem çıkaracağını tahmin etmemiştim.
Türkiye Kupası maçında Denizli BLD ile karşılaşmamız ise oyuncularıma ders niteliğinde olmuştu.Kazanmıştık , iyi de hücum etmiştik ama oyuncuların bireysel oynaması ile skoru zor bulduk.Fark atmamız gereken bir maçı zor kazanmak sinir bozucuydu.Rakibi küçümsemek asla kabul etmeyeceğim bir durumdu.Nitekim ilk antrenmanda hücum oyuncularına çift antrenman yaptırmıştım.Bu onlar için iyi bir ders olmuştu.
Hücum oyuncularının yaptığı çift antrenmanın meyvelerini sıradaki Samsun maçında almıştık.Güzel oyun ve takım oyunu ile kazanıp yolumuza devam ettik.Defans hattımız ise kusursuz devam ediyordu.Bir maçı daha gol yemeden kapatmıştık.Mert Korkmaz ve Tayfur Havutçu'nun ekip çalışması bize ekstra bir güç sağlıyordu.Hangi oyuncu istemezdi ki böyle deneyimli bir antrenör ekibinin olmasını..
Türkiye Kupası grubumuzda iki Süper Lig ekibinin olması bizi zorluyordu.Ama oyuncuların deneyimi açısından çok iyi bir deneyimdi.Bu sayede üst lige çıktığımız takdirde kadroda kalacak isimleri de belirlemek istiyordum.Seyircimiz ise bu maçlarda ekstra destek veriyorlardı.Tezahüratlar çok daha fazla yüksek sesle söyleniyordu.
Bunun sebebi ise "Bizi bekleyin" imajı vermekti.
Rakip Kasımpaşa'ydı ve maçta ki stratejimiz basitti.Kendi gücümüzü biliyorduk ve ona göre oynayacaktık.Defansımızın formda olması ile rakibi durduracak , hızlı oyuncularımız ile atak yapacaktık.Maç sonunda stadı görecektiniz..
Denizli ligin alt sıralarında yer alan ekipti.Kasımpaşa maçındaki yorgunluğumuzu da bildikleri için kazanmak adına herşeyi yapacaklardı.Maçın başlaması ile sert oynamaya başladılar.Pek çok kez sağlık ekipleri sahaya girdi.Rakibin sert oyunu karşısında oyuncularım da tereddüt etmeye başlamıştı.Yorgunduk zaten ve bu oyun bizim işimize gelmiyordu.Kaptan Hurşut'u yanıma çağırarak bizim de aynı sertlikte oynamamızı söyledim.Dişe diş bir mücadele olacaktı artık.Maçı kazandık ama o maçta Denizlispor'da tam 3 oyuncu sakatlanarak oyun alanını terk etti.Maç sonunda ise bize ağır eleştiriler vardı.Ama bu eleştiriler o kadar anlamsızdı ki.Kimse rakibin oyununa bakmıyordu.Sadece sakatlıkları göz önüne getiriyordu.Halbuki rakibin faul sayısı bizden daha fazlaydı.Bu durum sadece güzel gidişimize sorun çıkarmak adına yapılmış bir haleydi.Maçın hakemi Bülent Birincioğlu'nun ise verdiği kararlar ve çıkarmadığı kartlar sebebiyle üst liglerde yönettiği son maçı olmuştu.
Denizlispor maçı ile Adanademirspor menajeri olarak 20 maça çıkmıştım.Bu maçlardan ondokuzunu kazanarak çok çok iyi bir başlangıç yapmıştım.Ama kalemizde sadece 8 gol görerek de önemli bir başarı yakalamıştık.Sonuçta alt ligde oynuyorduk ve bu sayıda gol yemek ender rastlanılan bir durumdu.Bunun haklı gururunu takımla birlikte yemeğe giderek kutladık.Yönetim kurulundan malzemecisine kadar tüm ekip çalışanları olarak bir aradaydık.Basının da ilgisi yoğundu.Gözler oyuncuların ve benim her hareketimi izliyordu.Kazasız belasız o günü atlattık ve Türkiye Kupası maçımıza hazırlandık.Kazanmamız halinde gruptan çıkmayı garantileyebilirdik.Bunu istiyorduk.Ama olası bir puan kaybında ise 2 zorlu karşılaşma bizleri bekliyordu.Bu durum oyuncuları ve beni daha fazla zorlardı.Bunun için tek parolamız üç puanı almaktı.Oyuncular da bunun bilincine varmıştı ve sahada gerekeni yaptılar.Bu zorlu gruptan da çıkmayı başarmıştık.Hemde lider avantajı ile..
Türkiye Kupası başarısı oyuncularda beklenmedik bir özgüven patlaması yaşatmıştı.Ardından gelen üç lig maçını da gol yemeden dokuz puan ile kapatmıştık.Ligde açık ara lider gidiyorduk ve fark gittikçe açılıyordu.Devre arasında takıma birkaç oyuncu alsam acaba takımın dengesini bozar mıydı? Bu sorunun cevabını bir türlü kendime olumlu anlamda veremedim.Çünkü bu sihri herhangi bir şeyin bozmasını istemiyordum.Transfer yapmamaya karar aldım.Sezona bu ekiple başlamıştık ve bu ekiple de devam edecektik.Sonradan gelen bir oyuncunun bu başarıya ortak olması ve olası bir durumda bu oyunculardan daha fazla dile gelebilme ihtimalini göze almak istemiyordum.
Bu durumu kararlaştırıp rafa kaldırdım.Osmanlı , Altınordu ve Manisa maçlarına çıktık.Az önce de bahsettiğim gibi gol yemeden dokuz puan kazandık.Bu iş artık buraya kadardı.Ligi elimizden almalarına imkan yoktu.Birkaç hata yapsak da telafi etmek için fırsatımız vardı.Yönetim ile bir araya gelerek gelecek sezonun çalışmalarına başlamak istediğimi dile getirdim.Onlar da bu durumu kabul etti.Ardından ise antrenörlük lisansımı yükseltmek için kurslara katılmak istediğimi söyledim.Başkan ilk önce tamam dese de sonrasından kararını değiştirdi.Sezon sonunda kursa gitmem için beni ikna etti.Çünkü devre arası diye bir tatil arası bize yoktu.Türkiye Kupası'nın saçma programı yüzünden tatil yapamıyorduk.Takıma odaklanmamı ve gelecek sezonun planlamasını yapmamın daha öncelikli olduğunu söyledi.O sözlerinden sonra kendisine hak verdim.Önce sezonu bitirmeli ve planlamalarımı yapmalıydım.Gelecek sene işimiz çok daha zor olacaktı ve hata yapmak istemiyordum.Bu sebeple planlamalarımı şimdiden hazırlayıp kafamın rahat etmesi için uğraşmalıydım."
Adanademirspor fırtınası hızını kaybetmiyordu.Önüne gelen tüm engelleri aşıyordu.Rekorlar kırıyordu.Üstüste galip gelme ve gol yememe serisi kırılmıştı.Sırada ki hedefleri puan rekoru kırmak , sezonun en fazla gol atan ve en az gol yiyen ekibi olmak vardı.
Türkiye Kupası onlar için hafif bile kalmıştı 4'te 4 yaparak üst tura adlarını yazdırmışlardı.Beşinci maç Konyaspor ile deplasmanda oynanacaktı.Maça pek çok teknik direktör ve gözlemci gelmişti.Hasan Şaş bunu oyuncularına fırsat olarak kullanmıştı.Oyuncularını soyunma odasında tabiri caizse gaza getirecek konuşma yapmıştı.Sonuçta iyi futbol oynayan bir ekipti ve yaş ortalaması da oldukça düşüktü.Gözlemcilerin maçta olduğunu söyleyerek oyuncularına artı bir ivme kazandırmayı başarmıştı.Olası bir galibiyetle kim bilir bu oyuncular yıllar sonra nerede olurdu.
Konyaspor'un mutlak kazanması gerekiyordu.Grupta iddiasını devam ettirmesi için bu şarttı.As kadrosu ile sahaya çıktılar.Zaten ilk maçın da hırsı vardı.Stadda yerini alan sayılı izleyicilerden birisiydim.Çok küçük yaşlardaydım ve babamla gitmiştik o maça.Yıllar sonra çıkıp da Hasan Şaş'ın antrenörlük yıllarını anlatacağım aklıma bile gelmezdi..
Mükemmel bir futbol ziyafeti olmuştu.Bol pozisyonlu , farklı bir skorla biten , sürpriz bir maçtı.Deplasman takımı güya alt ligde oynuyordu.Sezonun en iyi futbolunu da o akşam ortaya koymuşlardı.Bu skoru kimse beklemiyordu.Hasan Şaş bile..Goller şans golü de değildi.Eze eze gelen bir galibiyetti.Bu maç yıllarca konuşuldu.Diğer alt lig takımları içinse bir başarı öyküsü olarak hala dile getirilir.
Bu takım artık bağırıyordu.Taraftarlarının tezahüratta söylediğini sahaya yansıtarak hemde ;
GELİYORUZ , VAKİT TAMAM...