Mayıs başlarında kendimi Londra'da buldum,Daha yeni aldığım antranörlük lisansım ile kendime ingiltere'de iş bakıyordum. Hem yüksek lisans yapacak hemde çalışıp antranörlük kariyerimde kendimi geliştirecektim. Bir kaç hafta sonra bir üniversiteye yüksek lisans kaydımı yaptırmış, konuştuğum iki üç kulüpten haber bekler halde bir pub da oturmuş Leicester City'nin başarılarına dair bir gazete yazısı okuyordum. Öyle ya herkesin hayalidir bir takımı 0 dan alıp en tepeye taşımak. Kendimi Şampiyonlar Ligi kaldırıken gördüğüm hayallere dalmışken birden tanıdık bir simayı görüp kendime geldim. pub da öylecek oturmuş bir kaç kişiyle sohbet ediyordu. Üstündeki Fenerium ürününden Türk olduğunu anladığım kişinin adı aklıma bir türlü gelmiyordu.
Vakit iyice geçti, hava hafiften kararmaya başladı, gelecek yağmurun habercisi olan gök gürültülerini duyuyorduk. Fenerbahçe ürünlü bu abi ve arkadaşları pub dan ayrılıp yola çıktılar. Bende eve geçmeye karar verdim. Evim, Londra'nın kuzeyindeydi metro ya kadar yürüyüp metro ile geçecektim. Derken yağmur tüm şiddeti ile bastırdı, üstüm başım sırılsıklam halde metroya doğru koşmaya başladım. Trafik ışıklarının bana geçi hakkını vermesini beklerken bir araç yanaştı ve bu Fenerbahçeli abi arabanın içinden camını açarak, atla arabaya dedi.
Türk olduğumu nereden anlamıştı? neden yardım ediyordu, hiç bir fikrim yoktu ancak o yağmurda kalmaktansa arabaya bindim. Arabaya bindiğim anda fark ettiğim Sheffield United logolu süs ile yanında oturduğum kişinin kim olduğunu anladım.
Fenerbahçe Tribünlerinden dolayı göz aşinalığım olduğu, sonrasında da Sheffield United'a yönetici olarak tüm yurtta haber olmuş Selahattin Baki'den başkası değildi.
Kendisin Sheffield'a dönüyormuş beni de evime kadar atacağını söyledi. Yol boyunca lafladık. Fenerbahçe den muhabbet açıldı, İngiltere'de ne yaptığıma kadar herşeyi konuştuk. En sonunda antranör lisansım olduğunu ve iş aradığımı söyledim. Kendisi de kulüpte yardımcı antranör boşluğu olduğunu, beni önereceğini eğer kabul ederlerse de bana haber vereceğini söyledi. Karşılıklı telefon numaralarımızı aldık ve evin önünde ayrıldık.
iş bulmuş olabileceğimin verdiği sevinç ve tanıdık bir yüz görmüş olmanın mutluluğu dolup taşmış durumdaydım. 1 hafta sonra kulüpten işe kabul edildiğime dair haber aldım. Yardımcı antranör olarak iş başı yaptığımda Sky Bet 1. liginde orta sıralarda ilerliyorduk. Sezon sonu play-off lara dahi kalamadık ve yönetim Menajerimiş ile yollarımızı ayırdı. Beni de gergin bir bekleyiş sarmış oldu, yeni gelecek menajer beni isteyecekmiydi ?
Tatil için İstanbul'a döndüğüm sırada, Selahattin abi arayıp hemen İngiltere'ye dönmem gerektiğini önemli olduğunu söyledi. İlk uçakla İngiltere'ye döndüm. Selahattin abiyle buluşup kulüp binasına gittik. Yönetimle toplantı yapıp yol haritası çizeceğimiz söylendi. Kulüp tavır olarak hem kulübü hem şehri tanıyan, oyuncularla arası iyi ve de en önemli fazla maaş istemeyecek birini arıyordu. Beni denemek istediklerini söylediklerinde dünyanın en mutlu insanıydım. Amatör şube de dahi olsa kulüp yönetme hayallerim İngiltere 3. liginde başlıyordu. Daha ne istiyebilirdim ki. ?
LOGOMUZ
YÖNETİMİCİZ SAYIN SELAHATTİN BAKİ
STADIMIZ BRAMALL LANE
http://forum.turksportal.net/vb/showthread.php?t=110128 OKUDUM KABUL EDİYORUM.