Atatürk hakkında ölümünden önce ve sonra birçok yabancı devlet adamı ve yabancı basın tarafından övgü dolu birçok söz söylenmiş ve yabancı gazete ve dergilerde de birçok makale yayınlanmıştır.Gerçekten de Atatürk sadece Türkiye sınırları içinde kalmamış, görüş ve düşünceleriyle bütün toplumlara ve bütün ezilmişlere yol göstermiştir. Bunun nedeni de, bizce, fikir ve görüşlerini zorla değil, herşeyin gerçeklerini ortaya koyarak, kendi halkına açıklamasıdır.


ALMANYA


"Almanya, Türk Milletinin bu ölçülmez derecede büyük ziyanından dolayı acısını samimi olarak katılmaktadır. Atatürk bütün dünyanın hayran kaldığı bir kalkınma yapan ilk devlet başkanı olmuştur."
(Beobahter Gazetesi, Almanya, 11 Kasım 1938)

"Bütün dünya 10 Kasım'da, biz Almanlar'ın da dostluk ve saygı ile bağlı olduğumuz bir insanın hayatını ve eserlerini takdirle anmaktadır. Atatürk bir asker olarak, amansız ve hatta bazı anlarında ümitsiz gözüken bir mücadeleden muzaffer çıkmış ve sonra da devlet sorumluluğunu üzerine almıştır. 29 Ekim 1923'te Türkiye Cumhuriyeti'nin ilânı, onun diplomatik dehâsının bir eseridir. Türk devletinin demokratik gelişmesini engelleyen, mâziden kalma bazı gelenek, örf ve âdetlerin değiştirilmesi veya kaldırılması gerekiyordu. O cesurâne ve azimkârane ideallere sahipti, yılmak bilmeyen bir yaratıcılıkla eserlerini gerçekleştirmeğe başladı.... Atatürk, Almanlarla geleneksel, yürekten ve karşılıklı güvene dayanan ilişkiler kurmuş ve sürdürmüştür.
(Ludwig Erhard, Batı Almanya Başbakanı, 1963)

Ben Türk - Alman dostluğunu yakından tanıyan bir neslin çocuğuyum. Küçük yaşımda bir adamın kahramanlıklarını, yaptığı hizmetleri, ülkesi için giriştiği özverileri gördüm. Bu adam Mustafa Kemal'di. Bugün daha iyi kavrıyorum ki, o insan büyük bir devlet adamıydı. Büyüktü, çünkü, ölçüyü korumasını her zaman bildi ve eserini tehlikeye sokacak sınırları aşamadı. Yürekliliğin ve kendi yürekliliğinin sınırlarını da çizebilecek kadar anlayışlıydı.
(Kurt G. Kiesinger, Federal Almanya Başbakanı, 1968)


O, kişisel kazanç ve ün peşinde koşan basit bir dikdatör değil, gelecek kuşaklar için sağlam temeller atmağa uğraşan bir kahramandı.
(Prof. Walter L. WRIHT Jr.)


Atatürk Türkiye'yi tek düşmanı kalmaksızın bırakmıştır. Bu zamanımızın hiçbir devlet şefinin başaramadığıdır.
(Alman Völkischer Beobachter Gazetesi)


Türkiye'nin kendisine hudutsuz bir minnet duyduğu Büyük Kurtarıcı Atatürk'ün hayatı, Almanya'da olduğu kadar iyi, hiçbir yerde ne anlaşılacak, ne de takdir edilebilecektir. Zira Almanya aynı yoldan geçmiştir. Türkiye'ye kabul ettirilen barış anlaşması, topraklarının hayati kısımlarını kendisinden koparıp alıyordu. Millî Kahraman Atatürk, memleketini kurtarmayı ve millî bir geleceğin temellerini atmayı başardı. Memleketini görüşmelerle ve Cenevre metodlarıyla kurtaramıyacağına inanarak mücadele yolunu seçti. Bunda yalnız çelik bir irade ve kuvvet başarısı olabilirdi. Memleket içindeki eseri, daha az hayranlığa lâyık değildir. Almanya, ATATÜRK'ün eserine ve mücadelesine hayrandır. Onda, tarihi eseri, özgürlüğü seven bütün milletler için bir sembol olarak kalacak kudretli bir kişilik görmektedir.
(Berlin, Alman Ajansı)


Istırap çeken dünyada barış ve esenliği yeniden kurmak ve insanlığın yalnız maddi değil, manevi gelişmesini sağlamak isteyenler Atatürk'ün iman verici ve yön göstericiliğinden örnek ve kuvvet alsınlar.
(Profesör Herbert MELZIG, Alman Tarihçisi)


Mustafa Kemal, hırpılanmış, silahı elinden alınmış olan milletle elele vererek tarihe yeni bir devir açmak için mücadeleye atıldı ve mücadelesinde, ruh kudretinin dünya yüzündeki bütün silahlardan üstün olduğunu ispat etti.
(Profesör Herbert MELZIG, Alman Tarihçisi)


Mustafa Kemal'i yüksek kumandanların çoğuna üstün kılan nitelik, ölümü küçümsemek ve yiğitlik göstermek bakımından askerlerine en büyük örnek olmasıdır.
(Profesör Herbert MELZIG, Alman Tarihçisi)


Bugün Kemal Atatürk, yarattığı eserlerle bakıp pek haklı olarak kendisine başarıya ermiş bir kimse gözüyle bakabilir. Çünkü Atatürk, herşeyden üstün olarak, Türk Milleti'ne şimdiye kadar erişmediği bir mutluluk getirmiştir.
(Alman Gazetesi Carel Sautman)


Mustafa Kemal Bey, sorumluluk yüklenmekten korkmayan doğuştan bir şef idi. 25 Nisan sabahı 19. Tümeniyle kendiliğinden düşmana saldırmaya karar verdi. O'nu kıyıya sürdü ve üç ay boyunca kendisine yapılan çetin saldırılara inatçı ve sarsılmaz bir karşı koymada bulundu. O'nun azmine tam olarak güvenebilirim.
(Liman Von SANDERS, Alman Generali)


Kendisinin tarihi büyüklüğü, eseri olan yeni Türkiye'ye bakılarak bu günden ölçülebilir. Çelik gibi azim ve gayreti, uzağı gören akıl ve hikmetle birleşmiş olan bu gerçek halk önderi ve devlet adamı; Anadolu dağlarının en uzak ve ıssız köşesindeki köylere bile başka bir ruh aşılamıştır.
(Alman, İllustrierte Dergisi)

Eğer bugünkü Türkiye, dünya savaşından sonraki Avrupa'nın herhangi bir memleketinde daha fazla ileri gitmişse, bunun en büyük sebebini yeni Cumhuriyetin Başkanı'nın dehasında aramalıdır.
Hans FROEMBGEN, Alman Yazarı)


Şark, tarihin Kemâl Atatürk tarafından yazılmış olan yeni bir sahifesini açmıştır. Avrupa tarih kitapları vaktiyle (Barbar) Türklerin Altay Dağları'nın yüksek ovalarından şarka, garba nasıl akın ederek milletleri ve kültürleri tahrip eylediklerini hikâye eder. İncil'de ve Ortaçağ literatüründe Türkler, (Gogve Magog) diye fevkâlede ve korkunç hayâletler olarak tasvir edilmiştir. Onlar uyuşturucu medeniyetin buzları içinde bir ateştiler ve Türk kokusu hâlâ bugün bile dünyanın yarısının uzuvlarında yaşamaktadır. Şimdi modern ilim, milâttan evvel tarihin binlerce yıllık perdesini açarak, batmış milletlerin kaybolmuş izlerini keşfetmektedir. Bu arada birdenbire Türk ırkını da tarihin aydınlıkları içinde görüyoruz ve onun şark ile garb arasında nasıl bir köprü kurmuş ve nasıl devletler ve kültürel yaratmış olduğunu anlıyoruz. Avrupanın birçok âlimleri bunu reddediyorlar. Fakat, Atatürk'ün hayatı ve Türk Milleti'nin yeniden uyanış ve kalkınış, Türk Milleti'nin ruhunun ilk evini henüz yirminci asırda kurmuş olmadığı kanaatini gösteriyor. Kemâl Atatürk ile yüzlerce asrın derinliğinden kahraman bir ruh aydınlığa yükseliyor ve bu ruh, dünyanın esarete düşmüş kısımlarındaki milletlere hürriyet ve kurtuluş yolunu gösteriyor. O'nun hüviyeti, Nil sahillerinden eski Çin denizlerine kadar uzanan bir efsane olmuştur. Bununla beraber O gene milletinin ortasındadır. Olgun ve kemâle ermiş zekâsıyle, münevver ve ebedi gençliğin yorulmak bilmez kudret ve ciddiyetine mazhar olan, O, kendi milleti ve beşeriyet âlemi için beslediği muhabbetle, bir dâhinin neler yarattığına dair, cihana fevkâlâde heyecanlı bir sahne seyrettirmektedir.
(Herbert MELZİG)


Bir yenilginin uçurumuna düştüğü halde, ilkin neticesiz sanılan İstiklâl Mücadelesini yapan Türk Milleti, önünde saygıyla eğilmeden bu satırlara son veremez. Zafer neşesiyle kendinden geçmiş bir diplomasinin kararını "hayır" diyerek yırtmak ve yüzlerine fırlatmak örneğini biz Almanlar, Türklere borçluyuz.
(Alman Askeri Dergisi Vissen Und Vehr)


Esarete mahkûm edilmiş bir istiklâl hakkını kuvvetle kazanmış, idam fermanını yırtıp düşmanlarının suratına fırlatmış adamdır.
(Alman Basını)


"Atatürk, istiklâl hissini taşıyan bütün milletler için, ölmez bir semboldür."
(Alman Basını)


Atatürk, yeni Türkiye'nin yaratıcısı olduğu kadar ulusunun eğiticisi ve yetiştiricisi olmuştur. Atatürk, kişiliğinin kuvvetiyle milletleri içten ve dıştan değiştiren savaş şefleri arasında özel bir yer tutacaktır. O, yeni Türkiye'nin yaratıcısı ve kurucusu olmuştur. Yakın doğunun şimdiki çehresini bu adam tesbit etti.
(Alman, Germania Gazetesi)




AVUSTURYA

Eşsiz inkilâplarla Gazi'den milletine geçen büyük irade kuvveti uzun yıllar süregelecek bir gelişme ve olgunluğu birkaç yıl içinde gerçekleştirmiştir. Ve anlaşılmıştır ki Gazi'nin kendisine olan inancına, Türk Milleti Lâyıktır.
(Nobert Von BİSCHOFF)


Büyük düşüncelerin adamı.... bir devlet mimarıydı.
(Neue Freie Presse, Viyana)


Atatürk'ün hareketlerinden asabi oldukları belli olmuyor. Hareketlerinde ademi ittirad ve âhenksizlik gösterenler asâbidir. Halbuki, Atatürk'ün hareketi kesin, belli ve bilinçlidir. Her hareketini bilerek yapıyor. Kendisiyle konuştuktan sonra, "Sâdi"nin bir beytini hatırladım. Bunu bir Türk dostumdan işitmiştin, size söyliyeyim: "Birşeyi bilen ve bildiğini bilen kimse, şerefinin atını evrenin kubbesi üzerinde sıçratabilir." Şunu gözönünde tutmak gerekir. Ben herşeyden önce dış biçim adamıyım. Böyle olmasaydım, heykelci olmazdım. Binaenaleyh intiabımı bu bakımdan söyliyeceğim. Çünkü yalnız biçimdir ki bana, karşımdaki insanın özüne işlemek imkânını verir. Doğaldır ki hareket bütünler. Diyebilirim ki Atatürk biçim ve hareketine göre, olağanüstü bir insan, fakat bu olağanüstünlük, Nietsche'nin ki gibi değildir. Nietcshe hasta idi. Atatürk öyle bir insandır ki, hayalî değildir. İstediğini bilir, bildiğini yapar, yapamayacağı birşeyi de istemez.
(Avusturyalı Heykelci KRİPPEL)


BELÇİKA


Atatürk'ün ölümü, yalnız Türkiye için değil, bütün dünya için de derinliği ölçülemez bir kayıptır.
(Belçika'nın eski Ankara B. Elçisi)


Atatürk, şecaat ve kabiliyetin en büyük semboliydi. O, yirminci asrın en büyük gerçeğini yaratan adamdır.
(Kopenhag-Nasyonal Tidende)


Ankara'da bulunduğum zaman Güneş'e bakar, fakat bu Güneş'i ufukta değil, Çankaya'da görürdüm. Samimiyetle diyebilirdim ki, hakiki Güneş, Çankaya'daki Güneş'ti. Atatürk'ün acı kaybı dünya için büyük bir kayıptır. O'nun yüksek dehâ ve azimkâr karakterine karşı büyük bir hayranlık besliyen Belçika Kralı, bu duygularını eylemde de göstermek için beni, Büyük Ölü'nün cenaze töreninde bulunmaya memur etti. Bütün Belçika'lılar, yasınıza içtenlikte katılıyorlar. Mebusan Meclisi'nde Atatürk'ün (...) anmak için yapılan gösteri bunun bir delilidir.
(De RAYMOND, Belçika'nın Eski Ankara Elçisi)


Mustafa Kemal, memleketi için herşeyin kaybolmuş göründüğü bir zamanda olağanüstü bir kalkınma gerçekleştirmiştir.
(Henri LİEBRECHT)


Türkiye'nin uluslararası ünü, prestij ve otoritesi durmaksızın yükselmiştir. Milletine bu kadar az zamanda bu ölçüde hizmet edebilen tek devlet adamı Atatürk'tür.
(Libre Belgique Gazetesi)


Reformcu ihtirasını millî toprağa hasretmiş lider.
(Camille Huysmans, Belçika Milli Meclisi Başkanı)



BULGARİSTAN
Savaş sonrası Avrupa'sının en dikkati çekici simalarından biri kayboluyor. Büyük Asker, cesaretli ıslahatçı ve müstesna devlet adamı "Atatürk" adını haklı olarak taşımış olan adam artık yaşıyanlar arasında değildir. Yeni Türkiye'nin tarihi son onbeş yıl içinde, O'nun adına ayrılmaz bir surette bağlıdır. O, Osmanlı imparatorluğu'nun en tehlikeli anlarından birinde politik sahnede gözükerek memleketin enerjisini canlandırmayı ve millî gelecek için iman ilham etmeyi başarmıştır. O anda devletin var olması söz konusuydu ve Türk Milleti yenilmişti, ümitsizlik içinde bulunuyordu. Görevi kolay değildi. Uzun ve çetin bir savaştan sonra, Türk topraklarının üçte ikisi yabancı askerler tarafından işgal edilmişti ve kendisi iki cephede savunmaya mecbur bulunuyordu: Dışta düşmanla, içte Sultan'la... Atatürk, verdiği örnekle hepsi kendi fikirlerine bağlı genç ve enerjik devlet adamı, asker, yönetici ve bilgin yaratmıştır. Dost ve komşu Türk Milleti'nin bu kayba cesaretle katlanmasını ve rahmetlinin arkadaşlarının da, milletlerin hissiyetinde bu büyüklükte dâhi bir devlet adamının ve büyük ıslahatçının kaybından sonra meydana gelmesi normal olan zorlukları yenmelerini dileriz.
(B. PAVLOF, Ankara Orta Elçisi)

"Hiç bir ülke, Atatürk'ün Türkiye'sinin gördüğü değişiklikleri bu kadar hızlı bir şekilde görmemiştir. Bugünün Türkiye'sinin tarihi Mustafa Kemal'in tarihidir."
(Dness Gazetesi, Bulgaristan, 11 Kasım 1938)

Hiçbir memleket, Yeni Türkiye'nin Ata'sı tarafından başarılan yenilik kadar çabuk ve o kadar derin bir yenileşme görmemiştir. O, her tarafta dâhi bir asker, müstesna bir ıslahatçı ve yurdun kurtarıcısı olarak bilinmektedir. Bu derecede insanlar, yüzyıllar içinde yalnız bir defa görülür. Şimdiki Türkiye'nin tarihi bu müstesna devlet adamının tarihidir.
(Dness Gazetesi)

"Atatürk; milletin atası, kılıç,fikir, kalp ve irade adamı idi. milletin bu büyük evladı, aynı zamanda yirminci yüzyılın en büyük yurttaşıdır."
(Slova Gazetesi, Bulgaristan, 11 Kasım 1938)

Atatürk'ün büyük, şan ve şerefle dolu ismi Ankara kayalarının üzerinde, unutulmaz günlerin bir anısı olarak silinmez kalıyor. Burada bu toprak üzerinde, bizim yanıbaşımızda çok büyük ve çok kudretli bir adam, bizim çağdaşımız olarak yaşamıştır. Düşman ordularının istilâsını, bir yıldırım darbesi gibi defetmek, barış anlaşmalarını bir kılıç darbesiyle yok etmek, Halife'nin yüzyıllık taht ve tacını bir yumruk darbesiyle ortadan kaldırmak, memleketi islâh etmek ve sonra ümitsiz hale düşmüş olan bir milletin millî ihtirasını uyandırmak, modern ve uygar bir devlet yaratmak... İşte gözlerimizin önünde cereyan eden ve büyük bir kısmı itibariyle Kemâl Atatürk'ün şahsi eseri olan mucizeler bunlardır. Buna dayanarak, Gladston gibi, şunları söylemekte haklıyız: "Dünya, bu derece müstesna olan bu adamın ölümünden sonra artık eskisi kadar enteresan değildir." İşte milletinin Ata'sı, kılıç, fikir, kalp ve irade adamı olan Atatürk budur. Milletinin bu büyük evlâdı, aynı zamanda yirminci yüzyılın da büyük bir yurttaşıdır.
(KOJUHOF)

Osmanlı İmparatorluğu'nun vücudu merhametsiz bir surette kesmekte olan cerrahların bıçağını çekip alan Mustafa Kemâl olmuştur. Milli enerjiyi harekete getirdi ve milletin iradesini canlandırdı. Yoldan çıkmış olan ve karşı koymaya gücü yetmeyen hükümet merkezini terkederek milletin hayati kuvvetlerini aramak ve daha sonra Sakarya'da yenecek olan silâhı tavlamak üzere Anadolu'ya geldi. Bununla beraber, silâh zaferiyle yetinmiyordu. Türkiye'yi kurtarmak, hattâ büyük ve zengin etmek, onun kültür düzeyini yükseltmek istiyordu. Bütün milleti için kahramanlığının ve insan erdemlerinin sembolü olan O, değerlerinden daha az müthiş olmıyan bir mücadeleye başladı. Millî ve sosyal inkılâp savaşı... İşte onbeş yıldır devam eden ve en büyük başarılarla taçlanan inkılâp bu inkılâp idi.
(MEÇKAROF)

Büyük ölünün önünde eğilmeye ve yüksek bir kumandan, eşsiz bir inkılâpçı ve devlet adamı olarak tanıdığım Büyük Şef'inize son saygı görevimizi yapmaya gidiyoruz. Atatürk'ün vakitsiz ölümü, dünyanın her tarafında olduğu gibi, Bulgaristan'da da büyük üzüntü uyandırmıştır. Hiç şüphe yoktur ki, O'nun hayata gözlerini yummasıyla insanlık, yeri kolay kolay doldurulamıyacak büyük bir adam kaybetmiştir.
(General DASKALOF)


ÇEKOSLAVAKYA

"Atatürk'ün şahsında, yeni Türkiye'ye ruh veren bir adam kaybolmuştur. Bu derece yüksek yaratılışta bir adama sahip olduklarından dolayı Türklere gıpta ediyoruz. Çünkü biz de bugün, Mustafa Kemâl'in dünya sahnesinde göründüğü zamandaki Türkiye'nin vaziyetine benzer bir mevkiide bulunmaktayız. Atatürk Türkiye'yi İngiliz parlâmentarizm modeli üzerinden bir devlet yapmış ve memleketine kuvvetli bir sanayi yaratmıştır. Özetle, Atatürk modern Türkiye'nin yaratıcısıdır. Türkiye, Müslümanlık âleminde bir mucize manzarası arzetmektedir. Türkler ilelebet Atatürk'e minettar kalacaktır."
(Ceska Slova Gazetesi, Çekoslavakya, 11 Kasım 1938)


"Atatürk, arkasında, geleceğinden emin bir devlet bırakmıştır."
(Çekoslovakya)


Atatürk, arkasında geleceğinden korkmayan kuvvetli bir millî devlet bırakmıştır.
(Çekoslovak, Bohemia Gazetesi)


ÇİN

Mustafa Kemal yeni Türkiye'nin kalbidir. Eski, yıpranmış bir toplumdan yepyeni, güçlü bir millet yaratmış, eşsiz kişiliğiyle kendini herkese saydırmış, enerjisiyle herkesi kendine inandırmıştır.
(Çinli Yazar Ma Shao-Cheng)


Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemâl Atatürk'ün ölümünün 25. Yıldönümü münasebetiyle, ülkem ve milletin adına, ülkesini özgürlük ve demokrasiye kavuşturmak uğrunda mücadele ederek başarı kazanan Büyük Türk Önderi hakkındaki engin duygularımı ve hayranlığımı iletmek isterim. Atatürk'ün hayatı ve eseri sadece Türkiye için değil, fakat dünyanın bütün özgür milletleri için bir ilham kaynağı olmakta devam edecektir.
(Çang Kay ŞEK)


"Biz Çinliler, hepimiz bu yasa katılıyoruz. Zira büyük bir milletin, çok sevilen Büyük Ata'sının ölümü, yalnız Türkiye için değil, aynı zamanda bizim kıtamızda ve bütün dünyada büyük bir boşluk bırakmaktadır."
(Çin Basını)


"Atatürk, bütün Asya kıtasının Ata'sıdır."
(Çin)


Eğer tarih bir kalbe sahip olsaydı, Mustafa Kemal'i mutlaka kıskanırdı.
(Tchang Yang Yee Pan Gazetesi, Çin, 1958)