1 ile 3 arası toplam 3 sonuç

Konu: Onları ne kadar düşünüyoruz?

  1. #1
    Nesil
    2006
    Yer
    Her nerede bulunuyorsam..
    Mesajlar
    7,353

    Default Onları ne kadar düşünüyoruz?

    - Çok mu kiloluyum? Zayıflamam gerek.

    - Vücudum sarkmış , derhal spor salonuna gidip kendime çeki düzen vermeliyim.

    - Yüzümü hiç beğenmiyorum, tanrım ben neden çirkinim!

    - Hmm, bu yemek sanki biraz kokmuş, yemiyorum...

    - Ben pırasa sevmem ki !

    - Bu ekmek sertleşmiş, asla yemem...



    Birçoğumuza tanıdık gelmiştir bu ve bunların türevi cümleler. Fütursuzca ve nereye gittiğini düşünmeden sarfettiğimiz milyonlarca cümleden yalnızca birkaç örnek.

    Hani derler ya bardağın boş tarafı, dolu tarafı. Onların bardaklarında bakabilecekleri dolu bir kısım ne yazık ki bulunmuyor. Oysa ki bizler, bizlere lütfedilen şeyleri o kadar çabuk gözden çıkarabiliyoruz ki. İsyan etmeye, beğenmemeye o kadar alışmışız ki. Bu duygu gözlerimizi kör etmiş ve etrafımızda olup bitenleri göremez olmuşuz. Oysa onların beğenmek ya da beğenmemek gibi bir seçenekleri hiç olmadı...

    Yemek seçiyoruz ya hani "Ben hiç yemedim, sevmiyorum" şeklinde süregelen tümceler silsilesiyle. Hani o fahiş programlarda bağıra bağıra söylüyor ya insanlar "Yemek bu, eleştireceğiz tabi" gibilerinden.

    Ama onların eleştirme ya da sevip sevmeme şansları da yok...

    Bazen yeni aldığımız bir elbiseyi 2. ya da 3. giymeden sonra "Eskisi kadar hoş durmuyor" diyerek atık listemize ekleyiveriyoruz. "Ne olacak canım alıveriririm yenisini" diyoruz zihnimizde parlayan o çalım duygularıyla. Onların atabilecekleri bir giysisi de yok...

    Çok kederleniyoruz, çok dertleniyoruz. "Kız arkadaşım terketti, içerim bu akşam" deyip milyonlarımızı savurup sabahlara kadar körkütük oluncaya dek içiyoruz. Ne büyük dert tanrım! Daha büyüğü olamaz; diye düşünüyoruz. Buna içilmez mi yahu? Ancak onların içebilecekleri bir "suyu" bile yok...

    Beğenmiyoruz kendimizi. Kolumuzu, burnumuzu, bacağımızı, elmacık kemiklerimizi, göbeğimizi. Ama çok da takmıyoruz. Herşeyin bir çaresi var nasılsa. Yaptırıveririz bir estetik; olur biter. Ama onların kendilerine bakacak aynası dahi yok...

    Merak ettiniz mi kim onlar? Aslında hepimiz biliyoruz, tanıyoruz onları, yılllarca açlıktan ölen siyahi çocukları... Ancak onlara önem vermekten o kadar aciziz ki unutuveriyoruz 3-5 dakika sonra. Ama onlar unutamıyor yaşadıkları koşulları. Ve birçoğu da hafızalarında taşıyarak gidiyorlar ebedi alemlerine. Hangimiz biliriz aç kalarak ölmeyi? Hangimiz biliriz hergün biraz daha erimeyi? Nasıl bilelim ki. Hayat bize güzel nasılsa...

    Bu yıl da her yıl gibi yüzbinlerce çocuk aç kalarak öldü kara kıtada. Bu yıl da birçoğu daha hayata "merhaba" bile diyemeden kapadı gözlerini. Bir şeye sahip olma duygusu, yarını düşünmeden uyuyabilme duygusu,tokluk hissi, kendini sapasağlam; hani deriz ya taş gibi hissetme duygusu. Birçoğu bunların hiçbirini tadamadan hergün biraz daha eriyerek yumdular gözlerini.

    Biz ne mi yaptık onlar için? Hergün biraz daha kendimize önem vermeye başladık, hergün biraz daha ufacık şeyleri dert etmeye başladık, hergün biraz daha sahip olduklarımızı beğenmeyip isyan etmeye başladık.

    Son birkaç satırla tamamlamak istiyorum yazımı. Hayatın kıymetini bilmediğimiz, kendimizi ufacık şeylerden dolayı üzüntülü hissettiğimiz anlarda lütfen birkaç saniye de olsa onlar gelsin aklımıza.

    Bu bir yardım kampanyası yazısı gibi gelebilir, hayır değil. Bu hergün daha da isyankâr olan genç arkadaşlarımız için "Böyle yaşamlar da var" yazısı. Sizlerden tek ricam bu yazıyı vakit geçirdiğiniz platformlardaki genç arkadaşlarımıza da ulaştırmanız. Hepsi o kadar...

    Hayat herkese farklı koşullar sunuyor. Ne kadar şanslı olduğumuzu görmek bu kadar zor mu...

    Sevgilerimle

    Selman Öztürk



    Fotoğraflar:












  2. #2
    Nesil
    2006
    Yer
    Karşıyaka 35½
    Yaş
    37
    Mesajlar
    8,683

    Default

    İnsan elindekilerin kıymetini kaybedince anlarmış. Halimize devamlı sükretmemiz gerekir, hepimiz tam mıyız, hepimiz sorunsuz muyuz? Elbette hayır, ama dönüp baktığımızdan bizden daha kötü durumda olanları da görüyoruz. Biz halimize isyan ederken, onların ne durumda olduklarını düşünüyor muyuz hiç?

    Katılıyorum sana Selman. Belki burada çoğu arkadaşımız, burada gösterdiklerine bu aşamada bir yardımda bulunamaz ama çevremizde yaşananlara duyarlılığımızı arttırır.

    Dinimiz de bu konuda ne güzel şeyler önermiş, israfı haram kılmış, kötüdür demiş. Peygamberimiz komşusu aç iken tok yatan bizden değildir demiş. Umarım beklediğin duyarlılık gerçekleşir de, sağlıklı aldığımız nefese bile şükretmemiz gerektiğinin farkında olmayanlar da farkına varır.
    "YÜCE ATATÜRK"

  3. #3
    Nesil
    2006
    Yer
    İstanbul
    Yaş
    31
    Mesajlar
    1,996

    Default

    Beş şeyden önce beş şeyin kıymetini bil!

    1- İhtiyarlıktan önce gençliğin,
    2- Hastalıktan önce sağlığın,
    3- Meşguliyetten önce boş vaktin,
    4- Fakirlikten önce zenginliğin
    5- Ölmeden önce hayatın kıymetini bil!

    Hz.Peygamber'imizin bir hadisi. Ne kadar doğru söylemiş.

    Afrika'yı geçtim, kendi ülkemizde milyonlarca aç insan varken, bu televizyondaki Yemekteyiz denen rezalet programdan nefret ediyorum. Her programdan sonra fakir insanların bir gramını bile yiyemedikleri kilosu 20 lira olan etlerden kilolarcası çöpe atılıyor. Nefret ediyorum böyle insanlardan...

Mesaj Yetkileri

  • You may not post new threads
  • You may not post replies
  • You may not post attachments
  • You may not edit your posts
  •