perasis
22.Ekim.2013, 12:53
Borussia Mönchengladbach
http://www.rankopedia.com/CandidatePix/28471.gif
Borussia-Park
http://www.anfield-online.co.uk/wp-content/uploads/2010/08/Anfield-Online-Borussia-Park.jpg
Taraftarımız
http://www.spox.com/de/sport/fussball/bundesliga/1003/Bilder/borussia-moenchengladbach-fans-514.jpg
Hikaye;
Tarih: 29 Nisan 1978 Yer: Rhein Stadyumu
Hayal meyal hatırlıyorum Düsselfdorf’un o hareketli sokaklarını. Her iki tarafı kafeler, barlar ile çevirli bir caddeden bir sel misali mabedimize doğru uzanan ayak seslerini. Usul usul yürüyordu yüzlerce kişi. Ben ise hayatıma bu anlamı kazandıran babamın ellerine yapışmış ürkek ürkek ilerliyordum. Kalabalık içinde kaybolmaktan korkuyordum. Fakat bir yandan da taraftarlar arasında söylenen bestelere eşlik etmeye çalışıyordum. Bir ara babamın gözlerinin içine baktım. Endişeli gözlerle gittikçe yaklaşmakta olduğumuz Rhein stadyumuna bakıyordu. Yaklaşmakta olan maçı sanki şimdiden kafasında yaşıyordu.
Birkaç dakika sonra her zamanki yerimize kurulmuştuk. Rakim takımın futbolcuları ısınmak için sahaya indiğinde ise stattan bugün bile hala kulaklarımda olan müthiş bir uğultu yükseldi. Tüm stat hep bir ağzından bağırıyordu. Dile kolay 38.000 kişi sarı-siyahlı ekibe karşı aynı nefreti hissediyordu. Küfürler, hakaretler… Daha sonra bizimkiler sahaya yönelmişti. En önlerinde odamda posterleri asılı olan adam vardı. Bütün Gladbach şehri adeta ona tapınırdı. Babam onun için ilerlemiş yaşına rağmen hala aynı dirençte hala aynı azimle futboluna oynar, derdi. Belki de Gladbach’a duyduğum tutkuyu aşıladığı gibi Heynckes sempatisini de gizliden gizliye içime o yerleştirmişti.
Saat 15.30 geldiğinde ise santra noktasında Jupp Heynckes ve Simonsen bulunmaktaydı. Onların topa dokunuşları ile bütün şölen başlamıştı. Henüz ilk dakika idi. Santra vuruşundan sonra orta sahaya doğru top gönderilmişti. Kaptanımız Wimmer ileriye doğru hızla hareketlenen Heynckes’e doğru uzun bir pas attı. Heynckes ise sanki Dortmund’un başına geleceklerinin habercisi misali ceza yayı üzerinden sert bir vuruşla topu ağlarla buluşturdu. Henüz ilk dakikadan Rhein stadyumu tam anlamıyla sevinçten yıkılıyordu. O gün belki de hayatımın en mutlu günlerinden biriydi. Daha sonra Heynckes aynı kaleye 4 gol daha attı. Gelişen her atağımızda ise top ağlarla buluşup durdu. O gün Dortmund’u sahaya gömmüştük. Bundesliga tarihinin en farklı galibiyetine renklerine gönül verdiğim takımım imza atmıştı: 12-0
O günden sonra Gladbach’ın durdurulamaz bir güce dönüşeceğini düşünmüştüm. Halbuki 70lerde yaşadığımız altın çağ bir süre sona erecek, gerisinde maziye hasretle bakan tıpkı babam gibi binlerce yaşlı göz bırakacaktı.
Günümüz;
Artık Gladbach'ın kaderi benim ellerimde.
http://www.rankopedia.com/CandidatePix/28471.gif
Borussia-Park
http://www.anfield-online.co.uk/wp-content/uploads/2010/08/Anfield-Online-Borussia-Park.jpg
Taraftarımız
http://www.spox.com/de/sport/fussball/bundesliga/1003/Bilder/borussia-moenchengladbach-fans-514.jpg
Hikaye;
Tarih: 29 Nisan 1978 Yer: Rhein Stadyumu
Hayal meyal hatırlıyorum Düsselfdorf’un o hareketli sokaklarını. Her iki tarafı kafeler, barlar ile çevirli bir caddeden bir sel misali mabedimize doğru uzanan ayak seslerini. Usul usul yürüyordu yüzlerce kişi. Ben ise hayatıma bu anlamı kazandıran babamın ellerine yapışmış ürkek ürkek ilerliyordum. Kalabalık içinde kaybolmaktan korkuyordum. Fakat bir yandan da taraftarlar arasında söylenen bestelere eşlik etmeye çalışıyordum. Bir ara babamın gözlerinin içine baktım. Endişeli gözlerle gittikçe yaklaşmakta olduğumuz Rhein stadyumuna bakıyordu. Yaklaşmakta olan maçı sanki şimdiden kafasında yaşıyordu.
Birkaç dakika sonra her zamanki yerimize kurulmuştuk. Rakim takımın futbolcuları ısınmak için sahaya indiğinde ise stattan bugün bile hala kulaklarımda olan müthiş bir uğultu yükseldi. Tüm stat hep bir ağzından bağırıyordu. Dile kolay 38.000 kişi sarı-siyahlı ekibe karşı aynı nefreti hissediyordu. Küfürler, hakaretler… Daha sonra bizimkiler sahaya yönelmişti. En önlerinde odamda posterleri asılı olan adam vardı. Bütün Gladbach şehri adeta ona tapınırdı. Babam onun için ilerlemiş yaşına rağmen hala aynı dirençte hala aynı azimle futboluna oynar, derdi. Belki de Gladbach’a duyduğum tutkuyu aşıladığı gibi Heynckes sempatisini de gizliden gizliye içime o yerleştirmişti.
Saat 15.30 geldiğinde ise santra noktasında Jupp Heynckes ve Simonsen bulunmaktaydı. Onların topa dokunuşları ile bütün şölen başlamıştı. Henüz ilk dakika idi. Santra vuruşundan sonra orta sahaya doğru top gönderilmişti. Kaptanımız Wimmer ileriye doğru hızla hareketlenen Heynckes’e doğru uzun bir pas attı. Heynckes ise sanki Dortmund’un başına geleceklerinin habercisi misali ceza yayı üzerinden sert bir vuruşla topu ağlarla buluşturdu. Henüz ilk dakikadan Rhein stadyumu tam anlamıyla sevinçten yıkılıyordu. O gün belki de hayatımın en mutlu günlerinden biriydi. Daha sonra Heynckes aynı kaleye 4 gol daha attı. Gelişen her atağımızda ise top ağlarla buluşup durdu. O gün Dortmund’u sahaya gömmüştük. Bundesliga tarihinin en farklı galibiyetine renklerine gönül verdiğim takımım imza atmıştı: 12-0
O günden sonra Gladbach’ın durdurulamaz bir güce dönüşeceğini düşünmüştüm. Halbuki 70lerde yaşadığımız altın çağ bir süre sona erecek, gerisinde maziye hasretle bakan tıpkı babam gibi binlerce yaşlı göz bırakacaktı.
Günümüz;
Artık Gladbach'ın kaderi benim ellerimde.