PDA

View Full Version : Stalybridge | Keltlerle futbolun beşiğini sallamak!



theteamoffds
20.Kasım.2013, 17:23
Sokakta futbol oynayarak büyüdük her çocuk gibi. Zidane olduk, Ronaldo olduk, Gerrard olduk mahalle maçlarında. Futbolcu olmayı çok isteyen milyonlarca çocuktan biriydim. Ama olmadı...

Ama bir gün...

Sabah uyanıyorum, o gün hayatımın değişeceğini bilmeden... İş nedeniyle sürekli gelip gittiğim, tabir-i caizse mekik dokumak zorunda kaldığım Manchester'dayım. Yorucu bir iş günü sonrası 17:00 sularında SkySports izliyorum. Stalybridge diye bir takımdan bahsediliyor. Manchester'ın 16 km doğusunda şirin bir şehirmiş. Geçen sezonu futbolcu-antrenör Keith Briggs ile iyi kötü atlatan bu şirin şehrin şirin takımı teknik direktör arıyor diyor. Yıllar sonra ilk defa bu kadar heyecanlanıyorum! Takımı araştırmaya koyuluyorum hemen. Skrill North liginde, yani en alt profesyonel lig olan ligdeler. Premier Ligi 1. küme alırsak 6. kümede oynuyorlar.

Yarın sabah "en azından bir görüşeyim" diyerek gitmeye karar veriyorum. Üniversite eğitimim, iş tecrübelerim, kazandığım büyük paralar... Hepsini bir yana atabilir miyim bilmiyorum. Ama ne yaparsam yapayım orada olmalıyım hissi var içimde! Gidiyorum. Başkan Rob Gorski karşılıyor beni. Lise ve Üniversite'de öğrendiğim İngilizcenin İskoç aksanına benzemesi biraz güldürüyor Mr. Gorski'yi. Diyor ki "futbolcu-antrenör yöneteceğine tecrübesiz ama sadece teknik direktörün yönetimini tercih ederim.". Kapının açık olduğu sinyallerini veriyor bana. Zaten kimsenin de orada görev yapası falan yok.

Otele dönüyorum. Futbolun beşiğinde, üstelik onun da merkezi olan Manchester'a 16 km mesafedeyim. En son gemileri yakıyorum! Rob Gorski ile diğer gün tekrar görüşüp işi kabul ediyorum. İşlerimi halletmek üzere Türkiye'ye döndüğümü, geri geleceğimi söylüyorum. Ve yapıyorum da! Ben gelesiye bizim başkan küçük, şirin bir ev tutmuş. İyi kötü maaşta da anlaşıyoruz. Bende müthiş bir heyecan! Başkan diyor ki ligin orta sıralarında olalım ne düşelim ne çıkalım bize yeter. Tabi başkanım diyorum. Ama aklımdan neler geçmiyor ki!

Hayal ediyorum... Senede ortalama 8 maçın yoğun yağmurdan ertelendiği, sadece 1300 koltuklu, 6500 kapasiteli Bower Fold'da komşuyu ağırlıyoruz... United'a karşı muhteşem bir futbol oynayıp elleri boş gönderiyoruz! İngiltere'nin ilk Türk teknik direktörü olarak futbol tarihlerinin en büyük imzalarından birini atmak hedefiyle işe başlıyorum!

Tarihçeye biraz göz atıyorum. Stalybridge kasabasının şirin takımıyız. Eski bir kulübüz aslında. Resmi kayıtlar 1909'u gösterse de kulüp kuruluşu 1906 diyor Mr. Gorski.

http://images2.pitchero.com/ui/660542/1370963119_0.jpg

Stalybridge | Lakaplar : Bridge, The Celts, Celtic, The Badgers

Ve stadyuma ilk kez ayak basıyorum...

http://thegroundhog.files.wordpress.com/2009/12/stalybridge-v-southport-2009-006.jpg

http://www.footballgroundmap.com/data/photos/bower-fold540l.jpg

Pek etkilendiğimi söyleyemem. Ama bir Alex Ferguson da değilim. Bu sahada Dünya Devleri diz çökecek diyorum!

Oyuncularla tanışıp ilk antrenmana çıktığımızda aklıma Gökhan Özen'in "Ufak at da civcivler yesin" liriği geliyor. 6. klasman için ortalama bir kadromuz da var. Transfer bütçemiz olmadığı için olası bir küme atlamada ne yaparız diye düşünüyorum. Ama şimdi bütün bu olumsuzluklara rağmen yola koyulma zamanı!

http://i.imgur.com/8rGDGoh.jpg

GeNç KaRTaL
20.Kasım.2013, 17:34
Başarılar diliyorum.:)

Burak Akmanoğlu
20.Kasım.2013, 17:36
Başarılar. :)

Juan Diaz
20.Kasım.2013, 17:38
Başarılar (:

theteamoffds
20.Kasım.2013, 17:52
Herkese teşekkürler :) Daha çok yazılı bir hikaye olmasını öngörüyorum, bakalım neler olacak.

Takımda ilk gözüme çarpan şey kale bölgesi oldu. 2. kalecimiz dahi yoktu! Ve Ashley Woodhouse denen çakma Reus bütün topları içeri alıyordu eski Beşiktaşlı Fevzi misali. Tamam 20 yaşındadır gençtir ama nasıl olacak bu iş? Rob Gorski ile olan yakın (sandığım) muhabbetimize güvenerek konuy açtım. Michael Jordan adlı kaleciyle anlaştığımı, maaşının oldukça düşük olduğunu fakat küçük bir miktar imza parası vermemiz gerektiğini söyledim. Hayalimdeki konuşma "Tabi canım hallederiz kalecisiz ne yaparız sonra" gibi birşeydi açıkçası. Ama başkandan sert bir "Hayır, veremeyiz!" cevabı aldım. "Nasıl ya nasıl veremezsin?" demek isterdim ama diyemedim.

Dedikodu ne ara yayıldı bilmiyorum, fakat mesai bitiminde BBC Manchester'dan bir arkadaş bu olayı sordu bana. Ben de merak ettim işler nasıl yürüyor burada diye, bir ortalığı karıştırayım dedim. Biz sobaya dokunup elimizi yakmadan laf söz dinlemeyen bir nesiliz, bir musibet olsun dedim. Anlattım efendim, başkana böyle böyle dedim o da bana böyle böyle dedi. Para falan yok dedi falan diye anlattım. Dedim bunlar küçük bir yer ayırır gazetede internette, bizim başkan zaten ne internete girer haber okur ne de gazete alır okur. Öbür gün acil toplantıya çağırdılar beni. Başkan diyor ki neden konuştun. E tabi diyemedim bi ortalık karışsın istedim diye. Hemen Karadenizli aklımı kullanarak "Ben ne bileyim başkanım böyle olacağını. Hayatımda kaç kere medyaya röportaj vermişim ne anlarım tam olarak ne denir ne denmez" falan diye saçmaladım biraz. Sert bir çıkış yaptı bana, seni kovmamam için bir tane sebep söyle dedi. İşi gücü bırakmış hayal peşine şu takımın başına gelmişim. Hayal ettiğim nerde, şimdiki durum nerde. Sinirlendim haliyle. Kovmak kovmamak senin elinde başkanım, ama şu kulüpte karışıklık olursa ben çeker giderim iş yine sana kalır dedim. Biraz yumuşadı bidaha olmasın falan derken işi tatlıya bağladık.

O işi tatlıya bağladık da, e bizim kaleci ne olacak? Az paraya çok oynayacak, panter gibi atlayacak kaleci arıyoruz. Bulabilirsek ligden çıkarız diyorum kendimce. Az çok yetenekleri keşfettim takımda. Ama kale büyük sorun.

LUIZ
20.Kasım.2013, 17:59
Başarılar.

theteamoffds
20.Kasım.2013, 18:08
Michael Jordan Stalybridge'de!

http://i.imgur.com/HondWgl.jpg

Baktım başkandan ne köy olacak ne kasaba, işi Türk tarafımla halletmeye çalıştım. Jordan'ı eve çağırdım. Annemin kavanoza doldurduğu Türk kahvesinden bir güzel tattırdım. Bir iki basketbolcu Jordan'la isim benzerliği espirisinden sonra konuya geldim.

"Michael, benim kaleciye ihtiyacım var. İlk tercih olarak seni görüyorum. Seninle anlaştım, fakat imza parasında başkan sıkıntı çıkardı. Biliyorum olmaması gereken birşeydi ama bunu unutalım. Gel sen şu sözleşmeye imza at" tarzında laflar ettikten sonra bir sürü yağ çektim kendisine. Emin olun Barcelona'da olsam Casillas'a rahat imza attırırdım. Öyle çaresizim yani. Sonunda imza parası olmadan, hatta önceki sözleşmenin daha ucuzuna bedavaya işi kapattık. Artık bir kalecim olmuştu. Alabileceğimin en iyisini almıştım ve "ilk tercihim sensin" blöfü tutmuştu. Zira başka tercihim yoktu. Hiç olmazsa bu yıl işimi görür diye düşündüm.

Başkanı aradım, hem buzları eritmek hem de adamı haberdar etmek için konuyu anlattım. Sonuçta yüzyüze bakıyoruz, maaşı da o ödeyecek. Başkan da durumdan memnun olduğunu iletti. İç güveysinden hallice bir kaleciyle bu sorunu çözmüştük. Şimdi eğer mümkün olursa bir iki orta saha ve bir forvet takviyesi yapmayı düşünüyorum. Yapamazsam vira bismillah diyerek lige girişimi yapacağım.

theteamoffds
20.Kasım.2013, 18:31
Antrenmandayız. Başkan beni konuşmak için köşeye çağırdı. Ben "Yine ne yaptım anne" bakışı atarak başkanın yanına geldim. 4. klasman ekibi Fletwood'la kardeşlik anlaşması yaptıklarını, bize kiralık olarak birkaç oyuncu önerdiklerini söyledi. Şöyle bir düşündüm, 2 klasman üstten güzel oyuncular çıkabilir dedim. Ama pek beklediğim gibi olmadı. Bütün kelepirleri bize kakalamış sevgili kardeşimiz. Yine de kadro derinliği açısından bir orta saha takviyesi yaptım.

Guys, say hi to Jake!

http://i.imgur.com/uQ0XJqA.jpg

6 Ağustos 2013'te küçük, şirin ama bir o kadar benimsediğim klasik İngiliz tipi müstakil daireme döndüğümde tek düşündüğüm şey çok acil forvete ihtiyacımız olduğuydu. Cidden kötü olan tek iyi forvetimiz Nijeryalı Obi Anoruo bir de futbolcudan çok saat satıcısına benzeyince işler benim için psikolojik olarak daha kötü bir hal alıyordu. Muhtemelen forvet alamayacaktık, ama bir umut diyerek sağa sola bakınmaya devam ettik.

theteamoffds
20.Kasım.2013, 18:41
http://i.imgur.com/pQaoiHi.jpg

Hazırlık dönemini tamamlamıştık. Başkan sadece sonuçlara baktığı için memnundu. Açıkçası biraz bıkmış olduğunu, umursamadığını fark etmek zor olmadı. Benim içinse tamamen farklıydı olay. Sadece 2 profesyonel takıma karşı oynamış ve darmaduman olmuştuk. Yendiğimiz rakiplerin hepsi amatör küme takımlarıydı. Bu korkularla lige başlayacaktım. İlk menajerlik deneyimime!

LUIZ
20.Kasım.2013, 18:48
Kalecinin Eksantrikliği biraz yüksek mallık yapmaz umarım maçlarda :D

theteamoffds
20.Kasım.2013, 18:53
Kalecinin Eksantrikliği biraz yüksek mallık yapmaz umarım maçlarda :D

Daha kötüsü ondan yüksek özelliği yok :icon_frown: Ama ilk maçta gayet iyiydi, en azından Ashley'e bin basar :D

http://i.imgur.com/qKjuKYJ.jpg

Kontradan bizim Obi, nam-ı diğer saatçinin attığı golle evimizde 1-0 kazandık. O gece rüyamda bütün kamera açılarından o golü tekrar izledim. 466 kişiye sunduğumuz bu futbol eminim ne onları mutlu etti, ne beni ama kazanmak önemliydi. İyi bir forvet herşeyi çözecek gibi ama imkansız. Maaş bütçem dahi sıfır...

theteamoffds
20.Kasım.2013, 19:24
Lige iyi başladık diyebilirim. Forvet sıkıntısından dert yanarken eldeki forvet Obi Anoruo patladı. 2010'da Vauxhall'daki 34 maçta 16 gollük performansından sonra kariyerinin 5 gollük ikinci en iyi sezonuna 4 maçta ulaşmış durumda. Maçlar çok zevkli geçiyor. Özellikle son maç... Efsane! Yenilmekten zevk aldığım bir mücadele oldu.

http://i.imgur.com/fuNmHE5.jpg

Aslında tahminimce bu maçı kazanırdık. Fakat haftada 2 maç oynanıyor ligde ve oyuncular bunu kaldıracak kapasitede değil. Kondisyon, dayanıklılık değerleri çok düşük. Mecburen rotasyon yaptık.

http://i.imgur.com/v0Y22XQ.jpg

VatKenAyDu
20.Kasım.2013, 19:38
Başarılar,umarım Premier Lig'i görürsün.

Unsal123
20.Kasım.2013, 21:13
Başarılar kardeşim anlatım süper devamını bekliyorum :)

theteamoffds
20.Kasım.2013, 23:40
Başarılar,umarım Premier Lig'i görürsün.

Teşekkürler. 2013'te 3. klasmana kadar geldim ama dayanamayıp takım değiştirmiştim. Bu sefer kovulmadığımız sürece gitmek yok.


Başarılar kardeşim anlatım süper devamını bekliyorum :)

Anlatım hakkında yorum gelmesi iyi oldu, pozitif olması daha iyi oldu. :) Bir kariyer okuyor olsam böyle bir kariyer okurdum, o yüzden böyle yapmak istedim. Artık daha mı fazla ilgi çeker, yoksa tersi mi olur göreceğiz.

theteamoffds
21.Kasım.2013, 00:00
İlk mağlubiyetimizi almıştık, hem de kendi sahamızda. Ama sonuçtan memnundum. 1-4 yenilsek büyük bir hezimet olacaktı bizim için. Maçı 3-4'e getirip bir tane daha yedik, sonlara doğru bir tane daha attık. Muhteşem mücadele gösterdik, ama yetmedi. Beni sevindiren bir diğer şey de 4 maçta attığımız 11 golle ligin en çok gol atan 2. takımı olmamızdı. Çünkü hücumsal anlamda sıkıntı çekeceğimizi düşünüyordum. Defansif hattımız beklediğim gibi, ne çok iyi ne çok kötü.

Üniversite yıllarımın olmazsa olmazı küçük çalışma masam ve masa lambası setini burada da satın aldım. Geceleri sadece masa lambasının ışığı altında onlarca A4'ü kullanarak kafamda maçları oynuyor, olası sakatlıklara karşı kafamda planlar kuruyordum. Bu işi ne kadar çok sevdiğimi o zaman fark ettim.

Gün geçtikçe hepsi İngiliz olan teknik kadroyla da muhabbeti koyulaştırdık. Yardımcım Barrie Keeling'in verdiği barbekü ve her ne kadar içmesem de içki partilerine davet edilir olmuştum. Şehire alışıyordum.

Oyuncularla da iyice sıkı fıkı olduk. Ne istediğimi biliyorlar, ellerinden geleni yapıyorlar. Tek eksiğimiz vardı:

http://icdn.posta.com.tr/editor/HD/30/8/2010/fft2mm328055.jpg

Tamam 6. klasmandayız, ama 450 kişiye oynamak çok zevksizdi. İnsan pazar eğlencesi diye gelir hiç olmazsa. Çekirdek çitlesinler, bağırmasınlar ama hacim olarak tribünde otursunlar. Bu benim için yeterliydi şimdilik. Başkana bu konuyu açtım. Dedim Manchester'ı geçtim de hiç olmazsa bizim kasabadakileri çekelim afiş falan yaptıralım bak takım iyi gidiyor. Maaşlarda haftalık 100 pound kadar açık varmış. Üzerine bir de böyle birşey istedim diye Türkçesi aşağı yukarı "Senin de astarın yüzünden pahalı çıktı" gibi birşey olan bir cümle söyledi. İçten içe bilenmeye başladım başkana. Aslında iyi adamdı ama çok kuralcıydı. Benimse hayallerim vardı. Başkan bir Alman takımının başkanı olsa muhteşem iş yapardı. Ama duygularıyla çalışan bir Türk ve bir 6. klasman takımı için doğru adam değildi.

theteamoffds
21.Kasım.2013, 00:22
Korktuğum başıma gelmişti. Alternatifsiz 2 bölgem vardı, kale ve forvet. Obi'nin 3 hafta sakatlanması elimi kolumu bağlamıştı. Üzerine orta sahanın beyni Lewis Hatch de sakatlanınca lider Brackley'le oynayacağımız maça Sefiller gibi çıktık. Bir önceki hafta Solihul Moors'a 2-3 kaybetmek de işin cabasıydı. Kısacık menajerlik hayatımın en kötü haftasını geçiriyordum. Daha ne olabilirdi ki?

Jordan'ın 3 haftada yediği 7 gol de ayrı bir sıkıntımdı. Defansın canla başla işini yaptığı 90 dakikada akıl almaz goller yiyerek ısmarladığım Türk kahvesini ziyan olmuş saymama neden oldu kendisi.

Ve herşeyin kötü gittiğini düşünürken biri çıktı sahneye, Conal Platt!

Brackley'e karşı hat-trick yaparak deplasmanda 4-1'lik galibiyete uzanmamızı sağladı Platt. Kardeşi Kristian Platt sağ bek ev stoperde, kendisi forvet ve orta sahada akıl almaz işler yapıyordu.

7 hafta sonunda aldığımız 15 puan bizi liderin 1 puan gerisinde 2. sıraya yerleştirdi.

http://i.imgur.com/plr5WmX.jpg

Açıkçası beklemediğim kadar iyiydik. Ligin en çok gol atan takımıydık. İyi top oynuyorduk. Fakat ben bu mutluluğu oyunculara daha iyisini yapmaları için tatlı sert bir baskı şeklinde gösteriyordum. Şampiyonluk için konuşmak erken olsa da, play-off için şansımız büyüktü. Olası bir durumda başkanın ne tavır alacağını merak ediyordum. Çünkü bütçenin büyümesi gerekecekti.

fakakte
21.Kasım.2013, 00:32
Oyunu yaşayarak oynadığın için, ben de keyif aldım; hem okumaktan, hem de takip ediyor olmaktan. Başlık eğer 'Kariyer Hikayeleri' ise, tanım yerini bulmuş burada ve çok iyi hikayeleştirilmiş.

Nacizane tecrübelerime binaen bir öneri, takımı bırakıp gitme :) Biliyorum ki çok cazip teklifler alıcaksın, ama devam.. Kim bilir belki bir gün kulüp binasına girmeden önce ön bahçedeki büstünü görmek herşeye değecektir. :)

Kolay gelsin, takipteyim.

MuraTBudaN
21.Kasım.2013, 01:00
Başarılar.

theteamoffds
21.Kasım.2013, 05:51
Teşekkürler arkadaşlar. 1 aydır çalıştığım vizelerin bitmesinin acısını çıkarıyorum. Kariyer yorumlarınızla daha güzel. :)


Klasik 4-4-2 taktiğini herkes kavramıştı artık. Üstelik kafamda ideal 11'imi de oluşturmuştum.

http://i.imgur.com/8Vivlje.jpg

Oyunda hata aldığım için 2 maç geriye gittim. Federasyon kupasından elenmiştim, fakat tekrar oynayacağız.

PaVLeNKo
21.Kasım.2013, 12:05
Başarılar,yine zorlu bir kariyer..

Juan Diaz
21.Kasım.2013, 13:15
Hikayelendirince insan yaşıyor gibi oluyor aynı kafadayım başarılar (:

CocukMenajer
21.Kasım.2013, 16:28
Hikayeli kariyerleri daha çok seviyorum başarılar ligde çok iyi gidiyoruz.

trinitrotloen
21.Kasım.2013, 16:51
Başarılar... İşin içinde hikaye olunca güzel. adı üstünde "Kariyer Hikayeleri" :)

theteamoffds
21.Kasım.2013, 21:23
Şu anda tüm problemler halledildi.

Başarı dilekleri için teşekkür ederim. :)

Cumartesi sabahı olan son vizeme de aşağı yukarı sıkıca çalıştım. Vizelerin bitişinden sonra 1 hafta kadar bir ivme vermeyi düşünüyorum kariyere. 2 sezon falan ilerlerim gibi.

theteamoffds
22.Kasım.2013, 06:11
İşe iyice adapte olmuştum artık. Kasabada adım konuşulmaya başlanmıştı. Çünkü takım uzun zamandır olmadığı kadar iyiydi. Bu durumdan hayli memnundum. Konu futbol olunca 6. ligin Alex Ferguson'u olabiliyordum, bunu antrenmanlarda ve maç sırasında yedek kulübesinde hayli hissettiriyordum. Ama eve döndüğümde 2 yumurtayı kırıp yiyen yurdum üniversite öğrencilerinden farksızdım. İşimi seviyordum ama memleket özlemi de çoğalmıştı.

İngilizcem yeterince iyiydi, herkesle konuşabiliyordum. Fakat bi değişikti bu İngilizler. Belki de Türkler en sıcakkanlı milletlerden biri olduğu için bana öyle geliyordu. En son verdiğim karara göre takıma bir Türk personel kazandıracaktım. Beraber pişip arşınlayacaktık Premier League yolunu. Önce sağ kolum, yardımcı antrenör Barrie'yi gönderip yerine bir Türk almayı düşündüm. Ama personeller arasında futboldan en çok anlayan(tabii ki benden sonra) oydu. Ayrıca boş kontrata imza atmış, doğru düzgün para bile almadan çalışıyordu. Hem akrandık, iyi adamdı Barrie. Onun takımda kalmasını istediğime karar verdim. Sonra düşündüm, bizim milli takım hiç kaleci sıkıntısı çekmedi. Demek ki var bu iş bizim genlerimizde. Bir Türk kaleci antrenörü alacaktım.

Bir taraftan bunları düşünürken bir taraftan maratona devam ediyorduk. Ezeli rakibimiz Altrincham ile Federasyon Kupasında eşleşmiş, tek maçlı eliminasyon sisteminde maçı da kendi sahamızda oynama şansını elde etmiştik. Fakat bu şansı teptik ve 0-0'lık beraberlikle ayrıldık. 4 gün sonra deplasmanda tur için sahaya çıkacaktık.

Ezeli rakip konusu beni hayal ve gerçeği tekrar irdelemem konusunda teşvik etti. Ben United'ı sahadan silmeyi hayal etmişken, başkan bana ezeli rakip Altrincham demişti. Aslında ne o doğru düşünüyordu, ne de ben. Ne çok yüksek, ne çok alçaktan uçmalıydık.

Deplasmandaki kupa maçımızda 2 kez öne geçsekte 2-2 ile bitirdik. Aslında ilk etapta bu maça yedek çıkmak aklımdan geçmişti, çünkü eğer elenirsek rahat rahat lige odaklanabilirdik. Verilen 3-5 kuruş galibiyet primi olmasa da olurdu. Çünkü çark elbet dönüyordu, o paradan da bana zırnık koklatmayacaktı başkan. Ama yanıma çekmeye çalıştığım taraftarın ezeli rakip gördüğü Altrincham'ı elemek güzel olacaktı. O yüzden elemek için çıktık. Nitekim 2-2 biten maç direk penaltılara gitti. Penaltılarda 7 penaltı sonucu 5-4 kazanarak Altrincham'ı geçtik. Kafamda dönen şey diğer turda elenmek istediğimdi. Tabi bunu Barrie dahil kimseye söylemeyecektim.

theteamoffds
22.Kasım.2013, 06:32
Kupa sonrası ligin güçsüz ekiplerinden Oxford City'e karşı yedek kadroyla çıkmak durumunda kaldık. Oyuncular çok yorgundu. Yedek kadrom hayli kötü olduğundan deplasmanda 3 puan bıraktık. Kupadan elenme fikri iyice kafama yatmıştı bu skordan sonra. Gelecek maç yenilip elenecektim. Çok zor olmayacaktı, sadece yedek kadromla çıkmam yeterliydi.

Bu arada Fletwood'dan kiraladığımız genç Jake Parker kötü futboluyla gözümden düşmüştü. Teknik direktörlük kariyerimde sildiğim ilk oyuncu 18'lik İngiliz delikanlısı Jake Parker oldu. Bunu bir yerlere not etme ihtiyacı duymadım. Çünkü ilkler hiç unutulmaz. Kimbilir, belki yıllar yıllar sonra biyografimin ilk sayfalarında yer alacaktı.

theteamoffds
22.Kasım.2013, 07:00
Kupa maçı beklediğim gibi gitti. Ligin en kötü takımına kendi evimizde 1-4 yenilmiştik. İlk defa forma giyen çok kötü gördüğüm Ashley Woodhouse, soyadının boşuna olmadığını* gösterdi. Şimdi lige odaklanabilirdik. Oxford City mağlubiyeti sonrası 2. sıraya düşmüştük. Son oynadığımız 4 maçta(3 kupa, 1 lig) 2 mağlubiyet 2 beraberlik alıp galibiyet yüzü görememiştik. Canlanmaya ihtiyacımız vardı. Önümüzdeki maç yine ligin kötü ekiplerinden Leamington ile deplasmandaydı. Mutlaka kazanmalıydık. Maç öncesi antrenmanı hücum organizasyonları odaklı yaptıktan sonra oyuncular maç öncesi birer gün izin yaptılar.

Bu arada haftaiçi muhteşem birşey oldu. Biraz kafa dağıtmak için Manchester sokaklarında kaybolmak, futbol kokan sokaklarda dolaşmak istemiştim. Sonra her ne kadar ben ona tanıdık olmasam da, tanıdık bir yüz karşıma çıktı, Arda Turan! Hemen yanına gittim ve muhabbete daldım. Geldikten sonra BBC'nin internet sitesinde Türk menajer haberini okuduğunu, hatta kafasında bir ziyaret planı olsa da bunu gerçekleştiremediğini anlattı. O an birşey fark ettim, işle uğraşırken futbol gündeminden uzak kalmıştım. Arda Turan İngiltere'de ne arıyordu? Hemen lavaboya gitmek için izin isteyip köşede telefonumdan internete girdim. Arda Turan 21.5 Milyon Pound'a Manchester United'a transfer olmuş, hatta 5 maçta 3 gol atarak ada gündemine bomba gibi oturmuştu. Hemen yanına gidip olay nasıl gerçekleşti gibi sorular sordum. Bilmediğim için bir pot kırmadığım için de ayrıca mutluydum. O gün orada güzel bir arkadaş edinmiştim. Ama kendi Dünyama dönme vakti gelmişti.

Leamington maçında oldukça zorlanmıştık. Aslında orta saha ve hücum hattımız zorlanmadı fakat dillere destan tandemimiz yine yapacağını yaptı. Yine de maçı 2-3 kazanmayı bildik. Ligde işler gerçekten iyi gidiyordu ve artık 5. klasman hazırlıklarımı yapmayay başlamıştım. Yaklaşık 40 maçlık serinin sadece 13 maçı geride kalmıştı(aslında bizim için 11) ama o ışığı görür olmuştum. 2 maç eksiğimizle averajla liderdik.

http://i.imgur.com/C8ZLz9T.png

Son maçlardaki kötü performansta bu galibiyetle uçup gitmişti.

http://i.imgur.com/QkU7uA0.png

Leamington galibiyetinin ardından yaklaşık 20 gün sonra yatağımda rahat uyuyabilecektim. Eve gittiğimde ne bilgisayar, ne yemek ne de çalışmayı düşünüyordum. Yatağıma yattım, gözümü kapattım ve Emirates stadyumunun deplasman soyunma odasında oyuncularıma son direktifleri verirken uykuya daldım...

*Wood = Odun

theteamoffds
22.Kasım.2013, 17:20
Leamington maçının ardından Vauxhall'ı 3-1 yenmiştik. Galibiyet artık normal birşeydi takım için. Ve bunu söyleyebilmek de ayrı güzel. Federasyon Ödülü Kupası maçı çıkagelmişti. Yine elenmeye oynayacaktım. Fakat rakip bütün ezberi bozdu. Karşımıza amatör küme ekibi Mossley gelince yenilmek imkansız oldu. Yedek kadromu sürdüğüm maçta 5 golle kazandım. Tabii bizim çakma Reus Ashley çok yetenekliydi, amatör takımdan bile 3 gol yemeyi başardı. Bu yıl 2 maç oynamıştı, kupadan elenene kadar kupa maçlarında ona şans verecektim. Fazla kredisi kalmamıştı. Zaten şu saatten sonra ağzıyla kuş tutsa boştu.

Bir taraftan da sakatlıklar can sıkmaya başladı. Sağ kanadım Greg Wilkinson'u 5 hafta, muhteşem stoperim Kristian Platt'ı 7 hafta, kaptan Mark Lees'i 2 hafta kaybetmiştim. Ama bir şekilde idare etmek zorundaydım.

theteamoffds
22.Kasım.2013, 20:48
Önümüzdeki 4 maçın 3'ü orta sıra takımlarıyla, 1'i de play-off mücadelesi veren bir takımlaydı. 4'te 4 hedefiyle hafta başında işe koyuldum. Bu arada Federasyon Ödülü Kupası'nda 5. klasman ekiplerinden Grimsby ile eşleşmiştik. İyi takımdılar, bir üst kümeye yükselme şansları yüksekti. Zaten 2. sıradaydılar. Elenmek için müthiş bir fırsattı.

4 maçlık serinin ilk maçı olan Barrow deplasmanı yolundayken kafamda ilk 11'i belirlemiştim.

Jordan - Bembo Leta - Mudimu - Haywood - McWilliams - Bleau - Lewis Hatch - Adam Pepper - Conal Platt - Sean McConville - Obi Anoruo

Sakatlıklar harici ideal 11imi bozmamıştım. Zorlanmadan bir galibiyet bekliyordum bizim çocuklardan.

Maç yine beklediğim gibi geçti. Obi, Platt ve Pepper'ın golleriyle muhteşem ofansif hattımız, yerlerde sürünen tandem hattımızı geçmeyi başarmış ve maçı 3-2 kazanmıştık. Aslında yediğimiz 20 golle lig ortalamasının altında gol yiyorduk ama her maç yediğimiz banko 1 veya 2 gol vardı. Bu da canımı sıkıyordu. Lig atlama durumunda kaleci ve defans bölgesine sağlam takviyeler yapmalıydım. Neyse ki yediğimizden fazla atıyorduk. Lig ve kupada attığımız gollerde 13 farklı oyuncunun imzası vardı. Bu da takım oyunu oynadığımızı gösteriyordu.

İkinci maçımız Telford ile yine deplasmandaydı. 2. üstüste deplasmanımıza gidiyorduk. Bu maçtan da alnımızın akıyla çıkarsak rahatlayacaktık. Telford'un maça kasap havasıyla çıkmasının nedenini ilk yarı sonunda anlamıştım. Önce Conal Platt'a sert bir müdahele yapıp yaklaşık 10 dakika oyundan düşmesini sağlamışlar, daha sonra da Obi Anoruo'yu biçerek sakatlamışlardı. 10'ar golle en golcü iki oyuncumdan birisini çıkarmak zorunda kalmış, birini de iyi kötü oynasın diye sahada bırakmıştım. 89'a kadar orta saha mücadelesi olarak geçen maçta "Futbolun adaleti yoktur" tezini çürüten Adam Pepper oldu. Ceza sahası içindeki karambolü iyi değerlendirerek golü buldu ve bu maçtan da öyle böyle sıyrılmıştık. Maç sonrası gelen sakatlık raporunda iki oyuncumun da ciddi birşeyinin olmadığı haberini görmek o günü harika hissetmemi sağlamıştı.

1 gün sonra öğrenecektim ki, Telfor menajeri Liam Watson bu mağlubiyetin ardından kovulacaktı. Oyunculara bu denli sert oynayıp en azından 1 puan almaları gerektiğini tembihlemiş olmalıydı. Ama üzülmemiştim, büyük balık küçük balığı her zaman yutardı.

theteamoffds
22.Kasım.2013, 21:37
Şu anda kendim söyleyip kendim oynuyor gibiyim. Gelen yorumlar birkaç sezon sonra kariyerin takipçisinin artacağı yönünde. Ben de her 2 maçta bir yazı yazma periyodunu biraz daha seyrekleştirmeyi düşünüyorum.

Şu anda 7 maçlık bir galibiyet serisindeyiz ve 11 puan önde lideriz.

theteamoffds
25.Kasım.2013, 15:37
Hayatımdaki bikaç sıkıntıdan dolayı ara vermek durumunda kaldım, maksimum 2 güne dönüş yapacağım...