..Eylül'ün 7'si.., ..yil 2002..
"..Sivas Ellerinde Ömrüm Çalinir.." diyordu radyodaki ses. Bir yandan hissiyati hüzne dogru giden , bir yandan sehitlik mertebesine bir yol bu diyordu içinden.......
"..Aykut Agabey, ben bu yagisli havalardaki maçlarin adamiyim.." dedi genç Firat, kral agabeyine yolda giderlerken. Ilk kez 18 kisilik kadroya girmenin heyecaniyla yerinde duramiyordu, adi nehir gönlü dag gibi kocaman Firat. "Ilk kez milli takimda oynadigimda ben de senin gibi yerimde duramayip, yolculukta yolun bitmesini gözledim. Hey gidi günler.." dedi, kral ve yigit Aykut, genç Firat'a. Genç Firat da içinden milli takimda oynamak nasil bir duygu diye düsünmeye basladi, kralla birlikte yol almanin ne kadar gurur verici bir duygu oldugunu hissetti tüm iliklerinde sonra..
"..Fevzi Agabey yarin ugurlu formalari giyiyoruz degil mi?.." dedi heyecanini bastirmaya çalisan Firat. Orji her zaman verdigi latifeli hazir cevaplardan birini verdi yine; "Yok oglum yarin çiplagiz en ugurlusu o bakma.." dedi. Hizini almisti ya bir kere Orji, dayanamadi ve her zaman takildigi masör Cüneyt'e dönerek; "Cüneyt be askerden yeni geldim bi masaj yapiver..." diye latifeler yaparak otobüsü kirip geçiriyordu. Dogru ya daha yeni olmustu masör askerden geleli.. Fazla aldiris etmedi hatta o kadar da gülmedi masör Cüneyt espirilere. Kafasinda 2,5 aylik esi vardi. Acaba o yollardayken yareni memlekette neler yapiyordu telasesi içindeydi masör, maça da o kadar konsantre olamamisti açikçasi, akli baska bir asktaydi maç bitse de kavussak düsünceleri...
"Kaç kilometre kaldi Selami ? " diye sordu biraz sikintili biraz da karsilasma öncesi taktik planlamarda degisiklik düsünen Hamamci söför Selami'ye.. "..Hocam az kaldi 110 km var.." dedi 10 yildir Sakaryaspor otobüsünü kullanan, yollarin hakimi, Sakarya diye bagirsa Keremali daglarinda ulunacak kadar güçlü bir sesin sahibi Selami ULUDAG...
Nasilolsa bizde bu ask varken yenilmeyiz düsüncesinde; "Hocam Sivas'ta da alinabilecek güzel topçular var.." diye bir öneri de getiriyordu kral hocasina.. "Az kaldi Aykut inince bir kaç sey gösterecegim.." dedi ve bitmek bilmeyen yola dogru bakip; "Bugün de ne kasvetli hava var yahu.." dedi hoca.. Ardindan kafasini saga döndürdü ve 100 km tabelasini gördü, sonra arka tarafta Orji'nin hediye ettigi kahkahalara bakmak için arkasini döndürdü ki................................................ .......................
.................................................. .......................
.................................................. .....................
(10 dakika sonra - Sakarya'da bir ev)
- Kizim çevir su kanali haber aç haber..
- Tamam anne..
- Kalsin bu haberler tamam...
- Aman Allah'im Aykuttttt.....
Herseyden bihaber 11 yasindaki küçük Gökçe annesinin feryadiyla ve televizyondaki nefret verici soguk sesle irkildi... Annesinin yanina kostu, kostu ama her sey agirlasti gözünde.. Tekrar gözlerini araladiginda ise iki beyaz önlüklü acil servis görevlisini gördü basinda...Gözleri çalisiyor fakat diline bir türlü emir veremiyordu küçük Gökçe annesi bir seyler söylüyordu ama o devamli agir çekim bir kaç resim görüyordu göz perdelerinde... Dayanamadi uyudu.. Tekrar uyandiginda her seyin rüya oldugunu babasinin ona dogru geldigini "..biricik kizima ne hediyeler aldim.." demesini düslüyordu.. Uyandi ama etraf da onun gibi suskundu.. Gerçekti, dayanilmazdi...
(ayni anlarda Sakarya'da bir telekom bayii)
- Ya kardes telefon edecektik biz bizim yegenler kaza geçirmis..
- Alo .. Alooo.. Ben Mehmet, Firat'in amcasiyim .. Hee yaninizda mi yavrumm? Yok mu... Oglum Hasan, Firat'i diyorum .... Neeeeeee???
Amca telekom bayiinde yere yigildi. Yegeni daha çok gençti hem daha yeni 18'e girmisti.. Kabullenemedi, kesinlikle yarali olmaliydi.. Hemen sonunu degistirebilecegini düsündügü bir yolculuga çikti.. Sivas'a dogru.. Yolculukta gözü yasli bir bayani fark etti.. Onun da gözleri yasardi ama erkekligin verdigi o gurur vardi ya saklayacakti gözyaslarini.. Sildi ve "Yenge neyin var??" diye seslendi genç bayana.. Bayandan sadece; "Hastahanede dediler dogrudur degil mi?" sözcükleriyle endise ve gözyasi dolu bakislar gitti amcaya dogru.. Bitmek bilmeyen yolda endiseler tükenmedi bir an bile.. Biz insaniz, umut diger adimiz degil mi? "Hele bir varalim da.." dedi genç Firat'in amcasi, yengesinin Cüneyt kardesinin 2,5 aylik esi oldugunu bilmeden..
Yine ayni yolculari vardi aci yolunun, bitti bitecek dertler diyerek gidilen yolun bitmesine göz koyan, endiseli bakis sahibi insanlar...Genç Firat'ina, Kral Aykut'una, Usta Söför Selami'sine, bu da bir baska sakasi herhalde dedikleri Orji Fevzi'sine, Cüneyt'ine bakmaya giden insanlar ve bir de; "...Acaba bizim çocuk da mi..?" diye endisendikleri tüm Cennet yolcularina..
.....
Ben anlarim
Bu aci bizim ora isi, hançer acisi
Bir ülkedeniz ne de olsa
Ayni dili konussak da
Anlamayiz birbirimizi
Hançerin nakisi
Tanidim acisindan, Sivas isi
Ben duyarim, duyumsarim
Bizim oranin sizisi bu
Binip kara bir buluta Sivas ilinden
Sivas rüzgarinda uçup gelmis
Helallik dilemeye
Ey yüregimin onmaz acilari
Ey beynimin dinmez sancilari
Suç ne bende, ne de sende
Ne de olsa yurttasimsin
Kapali da olsa bütün vicdan kapilari yüzüme
Bilmelisin, bir yerin var can evimde...
-------------------------------------------------------------------
Not: Sehitlerimiz için yazilmistir.. Ruhlari sad olsun..
Kalbimizdesiniz,Unutmadık,Unutturmayacağız...
