Tarihler 20 Nisan 2000 Gününü Gösteriyordu. Hem Havanın Soğukluğu Hem'de Ortamın Soğukluğu Herkesin Gözünden Okunuyordu. İlk Maçtan Önce Yaşanan Olaylar Herkesin Hafızalarında Yer Edinmişti. Bugün İstanbul Yolunda Öldürülen 2 Arkadaşımızın Cenazesini Defnetmiş Ardından Bütün İntikam Hırsımız İle Elland Road'a Gelmiştik. Bugün Onlar İçin Kazanmak Zorundaydık. Yapmalıydık... Başarmalıydık... En Azından Ölen Arkadaşlarımız İçin Yapmalıydık. Türkler Maça İstekli Başlamışlardı. Daha Dakikalar 5 i Gösterdiğinde Türklerin En Golcüsü Hakan Şükür Kaleci Nigel Martyn Tarafından Düşürüldü. Arkadaşlarımızın Baskılarına Rağmen Penaltı Vermişti Slovak Hakem Lubos Michel. Penaltı Atışını Kapartların Maradona'sı Hagi Kullanacaktı Ahhhh Diyorduk Bu Adam Bizde Oynasaydı Premier Ligi Süpürmüştük. Hagi Topu Ağlara Gönderdiğinde Stad Bir Anda Ölüm Sessizliğine Bürünmüş Gözlerdeki Kıvılcım Daha'da Büyümüştü. Ardından Bizim Çocuklar Oynamaya Başladı. Sağlı Sollu Ataklarla Bunaltmıştık GALATASARAYI. Ardından Bir Korner Bizim Bakke Yakın Direkte İyi Bitirmişti. Ölüm Sessizliğine Bürünen Stad da Bayram Havası Vardı. Umudumuzu Devam Ettirmek İçin 3 Gole Daha İhtiyaç Vardı. Yine Saldırıyorduk. Türkleri Korkutmuştuk. Dakika 43 Olmuş Halen Daha Gol Ararken Bir Kaptırılan Top Hagi'nin Deparı Ve Yine O HAKAN ŞÜKÜR Sahneye Çıktı Radebe'den Ve Woodgate'den Sıyrıldı. Ardından Nigel Martyn Kapattığı Köşeden Ağlara Buluşturdu Topu. Yine Susmuştuk , Yine Sessiz Olmuştuk. Artık Takımın Yapacağı Bir Şey Kalmamıştı. Türkler Bize İyi Çalışmıştı. Açıklarımızdan İyi Faydalandılar. Özür Dileriz Çocuklar Uefa Kupasını Alamayacağız Dedik Bakke'nin 2. Golünden Sonra. Artık Yapacak Birşey Kalmadı.
İşte Bu Maç Bazı Şeylerin Dönüm Noktası Etkisindeki Bir Maçtı. O Sene Şampiyonlar Ligine Katılmıştık. Ancak Ondan Sonra Hiç Bir Şey Eskisi Gibi Olmayacaktı.....