Artık kamp zamanıydı.Yücel Hocam ve yönetim kurulu beni şimdilik basının karşısına çıkarmıyordu.Bunun sebebi de takımın yıpranma ve tüm ilgiyi üzerime çekmemden doğabilecek endişelerdi.Sonuçta yeniden yapılanmaya giden bir takımdık.Geçen yıl play-off maçlarında kaybettiğimiz umudumuzu bu yıl şampiyonluk ile taçlandırmak istiyorduk.Yönetim kurulumuz bu hedefler doğrultusunda Bolu'da bize kamp ayarladı.Bir yandan yönetim kurulu ve hocamız yeni oyuncuları takıma kazandırırken, diğer yanda ben ise alınan oyuncuların teknik ve taktik analizinin raporlarını çıkarıyordum.Sıkı bir hazırlık kampı bizi bekliyordu ve artık takımla hazırlıklara başlamayı iple çekiyordum...
Bolu'ya gitmek için hava yolu yerine takım otobüsü ile gitmeye karar vermiştik.Bu öneriyi ilk başta ben sunmuştum.Bunun sebebi yorucu olsa da uzun yolda oyuncuların birbiri ile daha hızlı kaynaşacak olmasıydı.Başkan ilk başta olumsuz düşünse de Yücel Hocam kendisini ikna etmişti.Bu konuşmadan sonra yine tekrar etmişti şu cümleyi ;
SENDEN ÇOK UMUTLUYUM...
Bizi yolcu etmeye gelen taraftarlarımız ise olumlu bir hava kattılar..
Uzun süren yolculuk yorucu olsa da düşündüğümüz şekilde sürdü.Takımla tanışmam sırasında resmen titriyordum.Ama yolda ilerledikçe adeta oyuncular için eğlence haline gelmiştim.Alay da ediyorlardı ama daha çok takdirle karşılıyorlardı.Erçağ EVİRGEN ve Şener ÖZCAN'ın ise geçmişte yaşanılan şampiyonluğu yaşadıkları için bana daha fazla saygı duydular ve yol boyunca onların sayesinde sıkıntı çekmeden geldik..
Antrenmanlara başlamış tam gaz çalışmalara devam ediyorduk.İlk olarak oyunculara kondisyon yüklemesi yaptık..Sonrasında ise taktik konusunda daha sıkı çalışmalara başladık.Yücel hoca ile aramız giderek daha da iyi oluyordu.Tam bir ekip çalışması yapıyorduk.Ben analiz ve raporları hazırlıyordum, o ise sahada gerekeni yapıyordu..Hazırlık maçlarında daha çok takım çalışmasına özen gösteriyorduk.Ama kampın 2. haftası içerisinde beklenmedik olaylar yaşandı.Sabah kros çalışması yaparken beklenmedik bir şekilde Yücel Hoca antrenmanı yarıda bırakıp kamp taptığımız otele gitti.Ne olduğunu anlayamamıştık.Birkaç saat sonrasında bize haber geldi ve başkanın geleceğini söylediler..
Hiçbir şey anlamamıştık.Kimsenin bize birşey söylediği yoktu.Antrenmanımıza devam ediyorduk ama moralsiz ve isteksizdik..Yemek arasında başkan yardımcısı kamp alanına gelerek konuşulması gereken şeyler olduğunu ve otele gitmemizi söyledi..Ne diyeceğimi ne yapacağımı bilemeden otele gelmiştik bile..Başkanı da alarak başka bir yere gidiyorduk.Ağızlarımızı bıçak açmıyordu.Derken hastanenin önünde durmuştuk..Yukarı kata çıkınca da Yücel Hoca'yı toparlanırken bulduk.
Sabah kalbinden rahatsızlanan hoca bu sebepten dolayı antrenmanı yarıda bırakmıştı.Doktorlarda uzun uzun tetkikler yaparak sağlık durumuna bakmışlardı.Hocayı da alıp otele gittik..
Akşam yemeğinden sonra yönetim kurulu ve hocalar bir araya gelmiştik.Yücel Hoca sağlık raporları ile gelmişti..Yoksa görevine son verilmesini mi isteyecekti? E o zaman ben ne yapardım? Yine mi hayallerim yarım kalacaktı? Aklımda binlerce soru ile boğuşurken etrafımda ki sesleri duymuyordum..
Yücel Hoca'nın ayağa kalkıp beni göstermesi ile kendime geldim.. "Bu çocuk gördüğünüz adamdan başka kimse bu takımı istenildiği yere getiremez.Yıllardır DEMİRSPOR alt liglerde mücadele ederken kim vardı yanınızda..herkes rant için kapınıza dayanmıştı..Hani nerde şampiyonluklar..Tek başarıyı içinizden gelen ERCAN ALBAY sayesinde yakaladınız..Onu da önce ki yönetim gönderdi..O hocam size şampiyonluğu getirdi ise ; bu hocam da size şampiyonluğu getirecek..Maçlarda KUZEY KALE ARKASI'ndan çıkmamış..Bu kulübün futbolcusu olmak istemiş olamamış..Bir önünü açalım da neler yapıyor görelim, bir şansı hakediyor" diye cümlesini tamamlaması ile sersemlemiştim..Böyle birşeyin olma ihtimali olmasa bile Yücel İLDİZ'den bunları duymak gurur vericiydi..