Ekran görüntülerini ortaya alacağım arkadaşlar. Hatta tüm yazıları aldım. Böyle daha çok hoşuma gitti. İlginize teşekkürler.
Şekerspor'un başında idealist bir genç hoca idim. Klişe biraz ama vallahi de öyleydim. Mehmet Hoca, "Oğlum bizi delik deşik ederler bu taktikle değiştirelim, bak çok gol yedik hazırlık maçlarında" dese de, ben beklerin öne çıktığı orta sahanın yay çizgisine yerleştiği rakibi, kısa ve bol paslı, topun kaybedilmesi halinde 11 kişinin de arkasına geçtiği kompakt bir oyun oynamak istiyordum. Mehmet Hoca ise "Defans çizgisini öne kurmamak lazım, bekleri o kadar ileri çıkarmamak lazım, bizimkiler koşmaz bak." dese de ben inadımdan vazgeçmiyordum. "Ko-şu-la-cak." diye başlıyordum idmanlara. "Çalışmayana forma yok."tu. "Takım taktiğe alışacak."tı "Sonra göreceğiz bak skorları"ydı. "35 puana ligde kalırız hocam."
Hamdım, pişmeye bile başlamamıştım. Benden daha büyük yaşta futbolculara toy bir delikanlı gibi geldiğimi tam anlayamamıştım. Sadece sezebiliyordum. Ama sonuçlar değişince saygıyı kazanırım deyip uzaklaştırıyordum aklımdan bu düşünceyi.
İçeride yine düşme potasından bir rakibimizle maça çıkacaktık. Maçtan önceki gece 2-3 kere oynadım kafamdan maçı. Amacım ilk 20 dakikada yoğun baskıyla skoru yakalamak ve sonra rölanti futboluna dönmekti. Devre bitimine doğru tekrar bastırırdık gol bulamazsak bile. İlk yarıyı golle bitirmek lazımdı.
Ben ne dediysem rakip yaptı. Farklı kaybettik. Sonuçlar iç açmıyordu. Evet kadromuz diğer ekiplerin gerisindeydi ama tek sebep bu değildi. Hem sebep bu olsa da bir şekilde işin içinden çıkmak lazımdı. Kupada da Tavşanlı Linyitspor'la eşleşmiştik. Alınacak bir farklı mağlubiyetle birlikte görevime son verilmesi ihtimalini düşünüyordum. Başkan ve yönetimden bu yönde hiçbir davranış yoktu. Taraftardan da. Zaten 500 kişi ancak geliyordu maçı izlemeye. Kuruntu yapıyordum heralde.
3 gün sonraydı. Doğru düzgün dinlenemeyecekti de takımım. Böyle düşüncelerle hazırlandım Tavşanlı Linyit maçına.
Maçın Hikayesi:
Maç başlar başlamaz Tavşanlı bizi sürklase etti. 3 gol buldu. Ama oyuncularım hiç çalışmıyorlar, koşmuyorlardı. Kenarda öfkeden kuduruyordum. Önlerinden salınarak top süren kırmızı-siyahlıların karşısına bile çıkmıyorlardı. İlk yarı Tavşanlı'nın 3-0'lık üstünlüğüyle geçti.
Maçın devre arasında soyunma odasına tüm oyunculardan önce gittim. Bir köşeye oturdum. Hepsi tek tek girdi kapıdan. Aralarında bir tane bile konuşan yoktu. Herkes sus pustu. Tek tek gelip oturdular tahta banklara. Yere bakan, tavana bakan, temizlemek için çıkardığı ayakkabısına bakan... Ama hiçbiri birbirinin yüzüne bakmıyordu. Ayağa kalkmadan kısık sesle, "Birbirinizin yüzüne bakacak topu oynayın." dedim. Başlar bana döndü. "Ben size yanlış taktik vermiş olabilirim, ben size saçma sapan şeyler söyleyip saçma sapan şeyler yaptırmaya çalışıyor olabilirim." Sesim giderek yükselip sertleşmeye başlamıştı. "Boyu kısa adama havadan pas verdirtiyor olabilirim. Ama hiçbiriniz benim dediğim şeyi hakkını vererek yapmıyorsunuz! Denemiyorsunuz bile! Benim size dediklerimi yapmaya çalışmadığınız için bakamıyorsunuz suratlarınıza! Çünkü çalışsanız dersiniz ki 'Hoca ne dediyse yaptık abi ama elimden gelen bu kadar.' Ama siz biliyorsunuz benim dediklerimi yapmadığınızı. Biliyorsunuz hatalarınızı ki yüzünüzü kaldırıp bakmıyorsunuz takım arkadaşınıza. Şimdi gidin varınızı yoğunuzu verin de takım olmayı kazanın. Çalışın da ben yarın bir gün kovulurken başkana 'Başkanım oyuncularımın suçu yok, boyumdan büyük işlere kalkıştım yapamadım deyip sizi koruyabileyim. Elinizden geleni yapmayacaksanız da hiç çıkmayın sahaya." dedim ve çıkıp gittim soyunma odasından.
Goller ardı ardına geldi. Oyuncularım gollerden sonra yedek kulübesine gelip sarıldılar. Maçı uzatmaya taşıdık. Uzatmadan önce Sercan ve Halil İbrahim'i oyuna alıp "İnancımı kazandınız arkadaşlar!" dedim. Bir üst tur bizim oldu. İlk resmi galibiyetimdi benim uzatmalarda da olsa. Serdar'ın formasını istedim maçtan sonra. Rakip oyuncuyla değişmiş. "Ben alırım hocam." dedi, "Aman oğlum ne gerek var?" diyene kadar gitti-aldı-geldi formayı. Hâla saklıyorum.
3 gün içinde Ofspor maçı var. Hazırlıklarımız sürüyor.




