Michael Jordan Stalybridge'de!



Baktım başkandan ne köy olacak ne kasaba, işi Türk tarafımla halletmeye çalıştım. Jordan'ı eve çağırdım. Annemin kavanoza doldurduğu Türk kahvesinden bir güzel tattırdım. Bir iki basketbolcu Jordan'la isim benzerliği espirisinden sonra konuya geldim.

"Michael, benim kaleciye ihtiyacım var. İlk tercih olarak seni görüyorum. Seninle anlaştım, fakat imza parasında başkan sıkıntı çıkardı. Biliyorum olmaması gereken birşeydi ama bunu unutalım. Gel sen şu sözleşmeye imza at" tarzında laflar ettikten sonra bir sürü yağ çektim kendisine. Emin olun Barcelona'da olsam Casillas'a rahat imza attırırdım. Öyle çaresizim yani. Sonunda imza parası olmadan, hatta önceki sözleşmenin daha ucuzuna bedavaya işi kapattık. Artık bir kalecim olmuştu. Alabileceğimin en iyisini almıştım ve "ilk tercihim sensin" blöfü tutmuştu. Zira başka tercihim yoktu. Hiç olmazsa bu yıl işimi görür diye düşündüm.

Başkanı aradım, hem buzları eritmek hem de adamı haberdar etmek için konuyu anlattım. Sonuçta yüzyüze bakıyoruz, maaşı da o ödeyecek. Başkan da durumdan memnun olduğunu iletti. İç güveysinden hallice bir kaleciyle bu sorunu çözmüştük. Şimdi eğer mümkün olursa bir iki orta saha ve bir forvet takviyesi yapmayı düşünüyorum. Yapamazsam vira bismillah diyerek lige girişimi yapacağım.