Önümüzdeki 4 maçın 3'ü orta sıra takımlarıyla, 1'i de play-off mücadelesi veren bir takımlaydı. 4'te 4 hedefiyle hafta başında işe koyuldum. Bu arada Federasyon Ödülü Kupası'nda 5. klasman ekiplerinden Grimsby ile eşleşmiştik. İyi takımdılar, bir üst kümeye yükselme şansları yüksekti. Zaten 2. sıradaydılar. Elenmek için müthiş bir fırsattı.

4 maçlık serinin ilk maçı olan Barrow deplasmanı yolundayken kafamda ilk 11'i belirlemiştim.

Jordan - Bembo Leta - Mudimu - Haywood - McWilliams - Bleau - Lewis Hatch - Adam Pepper - Conal Platt - Sean McConville - Obi Anoruo

Sakatlıklar harici ideal 11imi bozmamıştım. Zorlanmadan bir galibiyet bekliyordum bizim çocuklardan.

Maç yine beklediğim gibi geçti. Obi, Platt ve Pepper'ın golleriyle muhteşem ofansif hattımız, yerlerde sürünen tandem hattımızı geçmeyi başarmış ve maçı 3-2 kazanmıştık. Aslında yediğimiz 20 golle lig ortalamasının altında gol yiyorduk ama her maç yediğimiz banko 1 veya 2 gol vardı. Bu da canımı sıkıyordu. Lig atlama durumunda kaleci ve defans bölgesine sağlam takviyeler yapmalıydım. Neyse ki yediğimizden fazla atıyorduk. Lig ve kupada attığımız gollerde 13 farklı oyuncunun imzası vardı. Bu da takım oyunu oynadığımızı gösteriyordu.

İkinci maçımız Telford ile yine deplasmandaydı. 2. üstüste deplasmanımıza gidiyorduk. Bu maçtan da alnımızın akıyla çıkarsak rahatlayacaktık. Telford'un maça kasap havasıyla çıkmasının nedenini ilk yarı sonunda anlamıştım. Önce Conal Platt'a sert bir müdahele yapıp yaklaşık 10 dakika oyundan düşmesini sağlamışlar, daha sonra da Obi Anoruo'yu biçerek sakatlamışlardı. 10'ar golle en golcü iki oyuncumdan birisini çıkarmak zorunda kalmış, birini de iyi kötü oynasın diye sahada bırakmıştım. 89'a kadar orta saha mücadelesi olarak geçen maçta "Futbolun adaleti yoktur" tezini çürüten Adam Pepper oldu. Ceza sahası içindeki karambolü iyi değerlendirerek golü buldu ve bu maçtan da öyle böyle sıyrılmıştık. Maç sonrası gelen sakatlık raporunda iki oyuncumun da ciddi birşeyinin olmadığı haberini görmek o günü harika hissetmemi sağlamıştı.

1 gün sonra öğrenecektim ki, Telfor menajeri Liam Watson bu mağlubiyetin ardından kovulacaktı. Oyunculara bu denli sert oynayıp en azından 1 puan almaları gerektiğini tembihlemiş olmalıydı. Ama üzülmemiştim, büyük balık küçük balığı her zaman yutardı.