Sokakta futbol oynayarak büyüdük her çocuk gibi. Zidane olduk, Ronaldo olduk, Gerrard olduk mahalle maçlarında. Futbolcu olmayı çok isteyen milyonlarca çocuktan biriydim. Ama olmadı...
Ama bir gün...
Sabah uyanıyorum, o gün hayatımın değişeceğini bilmeden... İş nedeniyle sürekli gelip gittiğim, tabir-i caizse mekik dokumak zorunda kaldığım Manchester'dayım. Yorucu bir iş günü sonrası 17:00 sularında SkySports izliyorum. Stalybridge diye bir takımdan bahsediliyor. Manchester'ın 16 km doğusunda şirin bir şehirmiş. Geçen sezonu futbolcu-antrenör Keith Briggs ile iyi kötü atlatan bu şirin şehrin şirin takımı teknik direktör arıyor diyor. Yıllar sonra ilk defa bu kadar heyecanlanıyorum! Takımı araştırmaya koyuluyorum hemen. Skrill North liginde, yani en alt profesyonel lig olan ligdeler. Premier Ligi 1. küme alırsak 6. kümede oynuyorlar.
Yarın sabah "en azından bir görüşeyim" diyerek gitmeye karar veriyorum. Üniversite eğitimim, iş tecrübelerim, kazandığım büyük paralar... Hepsini bir yana atabilir miyim bilmiyorum. Ama ne yaparsam yapayım orada olmalıyım hissi var içimde! Gidiyorum. Başkan Rob Gorski karşılıyor beni. Lise ve Üniversite'de öğrendiğim İngilizcenin İskoç aksanına benzemesi biraz güldürüyor Mr. Gorski'yi. Diyor ki "futbolcu-antrenör yöneteceğine tecrübesiz ama sadece teknik direktörün yönetimini tercih ederim.". Kapının açık olduğu sinyallerini veriyor bana. Zaten kimsenin de orada görev yapası falan yok.
Otele dönüyorum. Futbolun beşiğinde, üstelik onun da merkezi olan Manchester'a 16 km mesafedeyim. En son gemileri yakıyorum! Rob Gorski ile diğer gün tekrar görüşüp işi kabul ediyorum. İşlerimi halletmek üzere Türkiye'ye döndüğümü, geri geleceğimi söylüyorum. Ve yapıyorum da! Ben gelesiye bizim başkan küçük, şirin bir ev tutmuş. İyi kötü maaşta da anlaşıyoruz. Bende müthiş bir heyecan! Başkan diyor ki ligin orta sıralarında olalım ne düşelim ne çıkalım bize yeter. Tabi başkanım diyorum. Ama aklımdan neler geçmiyor ki!
Hayal ediyorum... Senede ortalama 8 maçın yoğun yağmurdan ertelendiği, sadece 1300 koltuklu, 6500 kapasiteli Bower Fold'da komşuyu ağırlıyoruz... United'a karşı muhteşem bir futbol oynayıp elleri boş gönderiyoruz! İngiltere'nin ilk Türk teknik direktörü olarak futbol tarihlerinin en büyük imzalarından birini atmak hedefiyle işe başlıyorum!
Tarihçeye biraz göz atıyorum. Stalybridge kasabasının şirin takımıyız. Eski bir kulübüz aslında. Resmi kayıtlar 1909'u gösterse de kulüp kuruluşu 1906 diyor Mr. Gorski.
Stalybridge | Lakaplar : Bridge, The Celts, Celtic, The Badgers
Ve stadyuma ilk kez ayak basıyorum...
Pek etkilendiğimi söyleyemem. Ama bir Alex Ferguson da değilim. Bu sahada Dünya Devleri diz çökecek diyorum!
Oyuncularla tanışıp ilk antrenmana çıktığımızda aklıma Gökhan Özen'in "Ufak at da civcivler yesin" liriği geliyor. 6. klasman için ortalama bir kadromuz da var. Transfer bütçemiz olmadığı için olası bir küme atlamada ne yaparız diye düşünüyorum. Ama şimdi bütün bu olumsuzluklara rağmen yola koyulma zamanı!
![]()