Ufak bir bavul hazırlayıp ilk uçakla Rusya'ya geçtim. Rusyada bir otelde konaklayıp kendime uygun bir klüp aramak vardı aklımda. Nitekim otle yerleştikten sonra İskandinav ülkelerinin takımlarını araştırmaya koyuldum. Teknik direktör koltuğu boş olan yada güvensiz olan takımlara bakıyordum. Aralık ayındaydım ve buralarda ligler Avrupa'nın diğer yerlerindeki gibi devre arası değildi ligler başlamamıştı dolayısıyla boş koltuk pek yoktu.
(1 hafta sonra)
Başvurduğum hiçbir klüpten olumlu bir cevap alamamıştım. Ey gidi Juan Diaz ne hallere düştün diyordum kendime.. Aklından futbolu silip yeniden başlamak isteyen bir menajerin ellerine kimse klüp teslim etmek istemiyordu belliki. Hevesim boğazımda düğümlenmişti resmen. Acı gerçekle yüzleşiyordum. Resepsiyona inip ertesi gün ayrılacağımı söyledim ve hesabı istemiştim. Ardından yukarı odaya çıkıp uzanmıştım. Sonra sızıp kalmışım.
(Ertesi gün)
Eşyalarımı toplayıp otelden ayrılmak üzere resepsiyona gidip hesabı ödedim. Bu sırada resepsiyon görevlisi bir zarf verdi.
+ Kim verdi bu zarfı ?
- Bilmiyorum Efendim kargo bu sabah geldi sadece acilen size ulaştırılmamı söylediler
+ Peki teşekkür ederim
Merak etmiştim. Zarfı açıp içindeki mektubu okuyordum. Bilmem sizler hatırlar mısınız Roosa'yı. Zarf ondan gelmişti. Finlandiyadan ayrıldıktan sonra neredeyse hergün benimle ilgili haberleri takip etmiş ne zaman neler yaptığımı herşeyi biliyormuş. Emeklilik kararımdan yeniden futbola dönme isteğime kadar. Ve tabiki Rusyada olduğumu da. Neden burda olduğumu bildiğinden onun için bir iyilik yapmamı istiyordu. Yarın öğleden sonra Finlandiyada Kotka şehrinde benim adıma bi randevu ayarladığını belirterek mektubu noktalıyordu.
Ey gidi Roosa kendi şehri için benden yardım istiyordu ama aslında farkında olmadan bana yardım ediyordu. Tam umudumu kaybedip ülkeme döneceğim gün hiç beklemediğim bir yerden bi kapı açılmıştı

