Grupta son maçımız kalmıştı.O maç da adeta ölüm kalım maçıydı.Belçika ile evimizde oynayacaktık ve galip gelen grup lideri olacaktı.İlk defa takımın başında maça çıkacaktım.Bunun heyecanı vardı.Ama daha büyük heyecan hangi oyuncuları çağıracağımı seçmekti.O zamanlar altyapımız iyi oyunculardan oluşuyordu gerçekten.Çoğu oyuncu kendi takımında iyi süreler alıyordu.
Belçika ise mükemmel bir jenerasyon yakalamıştı.Milli takımlar seviyesinde oldukça yetenekli isimlere sahipti.Favori de haliyle biz değildik.Maç evimizdeydi ama oranlar bizi işaret etmiyordu.
Takımı duyurdum.Pek sürpriz isimlerden oluşmuyordu.Bu sebepten midir bilinmez sosyal medyada ve gazetelerde bizden pek bahsedilmiyordu.Belki onlarda ümidi kesmişti bizden.Ama sahaya çıktığımızda adeta oyuncular aslan kesilmişti.Yeni sistemle ilk maçımızdı ve oyuncularım çok da güzel bir oyun oynayıp net bir skor almıştı.Özellikle Salih Uçan orta alandaki pas trafiğini adeta hükmetmişti.
Spoiler: Belçika maçı 


Grubu lider tamamlamıştık ve play-off kuralarında seri başıydık.Kura çekimi için Çek Cumhuriyeti'ne gitmiştik.Yanımda Emre Aşık vardı.O nasılsa bu durumlara alışıktı ama bende ne yapacağını bilememe durumu vardı.Her yer eski oyuncular ve yıldız adayları ile doluydu.Bazıları ile orada tanıştık ve uzun yıllar sürecek dostluklara imza attık.
Kura çekimi benim için berbat bir andı.Sebebi ise : o kadar dengimize göre rakip varken Ryan Gigs'in bizi Fransa ile eşleştirmesi gerçekten şansızlıktı.Çünkü Fransa bu turnavının favorilerinden birisiydi.Hatta İspanya'nın ardından en mutlak 2. favoriydi.Fransa'nın karşısında bizim adımızın yazdığı kağıt çıkınca gözlerimi kapatıp sağ elimi alnıma götürmüştüm.Bu anın fotoğrafını çeken gazetecilerden birisi tüm spor servislerine bu fotoyu yollamış.O fotoğraf adeta kuranın karesi oldu.Normalde konuşulmayacak olan kura çekimi benim o pozum sayesinde gündeme geldi.
Türkiye'ye dönünce basın açıklaması yapıp durumu anlatsam da gündem hala o pozdu.Moralim aşırı derecede bozuktu.Ve kendimi ezilmiş hissediyordum.Birkaç gün sonra Şenol Güneş Hocamdan bir telefon aldım.Çok güzel ve destek veren bir konuşmaydı.Bana adeta umut aşılamıştı.Her türlü yardım için kapısının açık olduğunu belirtmişti.Çok özel bir aramaydı bu benim için.Artık tamamen maça konsantre olabilirdim.
Şenol Hoca sayesinde yeni bir şeyler öğrendim.Mesela ben her zaman için sadece hücum oynatmayı seviyordum.Ama futbolun böyle olmadığını öğrendim.Fransa maçının deplasmanda olması sebebi ile Şenol Hocam kontra oynamamızı tavsiye etti.Sebep olarak da hızlı hücum oyuncularına sahip olmamızı söyledi.Bu konunun üzerine saatlerce toplantı yaptık.Ve maça ortaklaşa hazırlandık diyebilirim.Ve ilk maçı da deplasmanda 5-4 kazandık.Şaka gibi bir skor olsa da mükemmel bir mücadele vardı.En fazla keyif aldığım maçlardan birisiydi.
Spoiler: Fransa ile 1.maç 


Rövanş maçına daha fazla hazırdık.Çünkü rakibimiz daha fazla risk alacaktı.Maç stratejimiz orta alanı elimize almaktı.Ama maç içerisinde planımız pek de olmadı.Bunun üzerine rakip defanstan top çıkarırken hızlı oyuncularımız olan Bilal ve Yusuf'un şok pres yapmasını istedik.Bu sayede hızlı ataklar yakalayabilirdik.Ve nitekim öyle de oldu.Yusuf bu sayede gol kazandırdı bize.Ardından penaltı kazanarak da skoru tamamen elimize aldık.İnanılır gibi değildi.Fransa gibi bir takımı eleyebilmiştik.Bunu ben tek başıma değil Şenol Hoca'nın yardımı ile başardım.Her zaman saygı ile Hocamı anarım..
Spoiler: Fransa ile 2.maç 


2014 yılının son maçını ise Sırp gençlerle evimizde oynadık.Güzel ve verimli bir maç oynadık.Ama o maçı izlemek için yurt dışından hatırı sayılır sayıda gözlemci gelmişti.Bu oyuncularımı ister istemez pozitif olarak etkiledi.
Spoiler: Sırbistan maçı 



Avrupa Şampiyonası grupları çekimine yine Emre Aşık ile gitmiştik.Kura yine zor gibi görünüyordu ve kameralar bize doğru çevrilmişti.Emre Hoca ile birbirimize baktık ve gülümsedik.Artık manşet olarak bunu kullanırlar..
Spoiler: Avrupa Şampiyonası grupları