Hasan Şaş yönetimindeki Adanademirspor sezona fırtına gibi başlamıştı.Seri galibiyetler yakalayarak üst üste maç kazanma rekoru kırdılar.Takım içerisindeki mutluluk tablosu saha içinde ve dışında çok belliydi.Beklenmedik bir başlangıç ile bu takımın artık favori olduğu anlaşılmıştı.Sezon başında orta sıralarda yer alması öngörülüyordu.
Hızlı bir giriş yapılmış olsa da perde arkasında Hasan Hoca'nın canını sıkan bir sorun vardı.Takım bu kadar iyi gitse de ritm bozabilecek olan şey : "sakatlık"tı.

"Lige başlama maçımız Altınordu maçıydı.Sezonun ilk maçı olmasının yanı sıra benim de saha kenarında patron olarak ilk maçımdı.Verimli geçen bir sezon öncesi çalışmalarımız da olsa ister istemez içimde bir korku vardı.
Tayfur Hoca ile bir araya gelerek oynayacağımız maçın uzun uzun analizlerini yaptık.Maça daha 1 hafta vardı ama kafamda ilk onbiri kurmuştum bile.Ama bunu oyunculara belli etmemem gerekiyordu.Kırgınlık yada rahatlık yaratması muhtemeldi.Ama hiç beklenmedik zamanda gelen 2 sakat maçta işleyeceğimiz senaryoya gölge düşürecekti.Çünkü sakatlanan oyuncular ilk onbirde oynatmayı düşündüğüm isimleri.Umut Gündoğan 2 ay , Cumali Bişi ise 6 haftalık sürecek bir sakatlık problemi yaşadılar.Maçtan bir gün önce gelen bu sakatlık problemi beni ve teknik heyetimizi adeta demoralize etmişti.
Ne yapacağımızı düşünüyorduk ama çare bulamıyorduk.Umut Gündoğan elimizdeki tek yaratıcı orta alan oyuncusuydu.Mert Korkmaz ile konuşarak takımı defansif olarak çalıştırmasını istedim maç saatine kadar.Çünkü tek forvetten vazgeçmiş çift forvete dönme kararı almıştım.Bunun için de defansif anlamda yapılacak antrenmanlar ile açığımızı kapatacaktık.
İlk maçın heyecanı ile güne başladık.Soyunma odasında takım konuşması yapana kadar saatler nasıl geçti anlamadım.Neler yaptığımızı bile hatırlamıyorum.Takım olarak kenetlendik ve maça başladık.
Maç sonunda seyirci ile bütün olduk.Galibiyet ile başlamak hem takım için hem benim için ilk izlenim olarak gayet iyiydi.Milli maç arasında eksiklerimizi gidermek ve yapabildiklerimizin daha da üstüne koyarak geliştirmek için fırsattı bize.Sonrasında oynadığımız Karşıyaka maçı ise ecel terleri dökmemize sebep oldu.
Çift forvet ile maça başladık.Ama maçta kontrolü ele alamadık.Düello şeklinde geçen maçı 4-3 kazansak da mücadelenin yaşattığı heyecan ve korku ile sevinemiyordum.Tek yaptığım oyuncuları tek tek tebrik etmek olmuştu.Bu maçla da taktik konusunu artık kafamda oturtmuştum.Deplasmanda artık tek forvet oynayacaktık.Evdeki maçlarda ise çift forvet.
Giresun maçında ise aldığımız ders ile oyunu elimize almıştık.Rahat bir galibiyet alarak ligin zirvesine oturmuştuk.Takımda moral ve öz güven giderek artıyordu.Bu sayede saha içinde takım olgumuz her maç gelişiyordu.Türkiye Kupası eleme maçında kolay bir rakiple eşleşmiştik ve maç evimizdeydi.Bu unsurlar neticesinde pek süre almayan oyuncuları daha fazla süre vererek maça çıktık.Elde edilen sonuç ve takımın kenetlenmiş haldeki mutluluğu sezon sonunun bizim lehimize olacağını gösteriyordu.
Milli maç arasına girmeden önce de Ordu ve Gaziantep BLD.'sini gol yemeden mağlup etmiştik.Haber sitelerinde ve spor programlarında adımızı iyice duyurmuştuk bu maçlar sonunda.Canlı yayınlara katılıyor röportajlar veriyorduk.Oyuncular hallerinden oldukça mutluydu ama bir rahatlama da görülmüyor değildi.Antrenmanlar artık dişe diş geçmiyordu.Oyuncularla konuşsak da rehavetin önüne geçemiyorduk.
Bu sebeple Samet Hocam ile bir araya gelerek spor psikiyatristi almamız gerektiğini söyledim.
Türkiye'de sayılı takım kullansa da Dünya liglerinde çok revaçta olan bir kadroydu.
Yönetim kurulu isteğimize karşılık verdi ve psikiyatristlerle anlaşmıştık.İki kişi bire bir psikologluk yapacak , bir kişi ise takım psikolojisinden sorumlu olacaktı.Oyuncularımız ilk başta şaşırıp yabancılık çekse de Milli maç arasında yararını gördüler.Günler geçtikçe yararını daha fazla gördük.Hazırlık maçı yapmamıza rağmen takım kazanma isteğine ve güzel futbol oynamaya o kadar benimsenmişti ki bunu sahaya en güzel şekilde yansıttılar.
Yedek olan oyuncular da as takım oyuncuları da çok pozitfti.
Lige önemli bir karşılaşma ile dönüş yaptık.Kayseri gibi zorlu bir ekip karşısında deplasmanda önemli bir üç puan aldık.Bu maçın havası ile evimizde Elazığ karşısında galibiyet serimizi ligde 7 maça çıkarmıştık.Şimdiden çok önemli bir avantaj yakalamıştık.Ama Kayseri maçında Şaban Özel 4 ay gibi uzun bir süre sakatlanmıştı.Elazığ maçında ise Oğuzhan Aynaolu 1 ay sakatlandı.Sezon öncesi sakatlanan oyuncular sahalara geri döndü diye sevinirken yaşanılan bu 2 sakatlık moral bozmasa da can sıkıcıydı."

Sezon başında lige çakan bu Şimşek dillerden düşmüyordu.Kayseri , Osmanlı ve Antalyaspor'un sezona kötü başlaması da önemli bir avantajdı.Takım kazandıkça iştaha geliyor her maç üzerine koyarak yoluna devam ediyordu.Beykan golleri ile takıma katkı sağlarken takımdaki asist dağılımı gözlerden kaçmıyordu.
O sezona başlarken Türkiye Ligi'nde önemli bir transfer atağı olmamıştı.Sneijder gibi bir oyuncuyu da Türk Futbolu kaybetmişti.Astronomik bir bedele Juventus'un yolunu tutmuştu.Dördüncü yıldız peşinde olan Fenerbahçe'de ise erken bir teknik direktör değişikliği olmuştu.İsmail Kartal istenilen sonuçları alamamış ve ilk kovulan teknik direktör olmuştu.Yerine ise Ertuğrul Sağlam gibi deneyimli bir teknik direktör gelmişti.Heyecanlı bir sezon bizleri bekliyordu..



Spoiler: Fikstür 

Spoiler: Oyuncu verileri 

Spoiler: Puan tablosu