Mola Verdiğimiz Yerden Devam.
A.B.D Maceramız Kısa Sürdü Ve Kendimi Sadece Galatasaray'a Adadım. Ancak Kolay Bir Durumda Olmayacaktı. Çünkü Şubat Ayında A.B.D Takımını Bıraktığım Zaman'da Ligde İşler Hiç İyi Gitmiyordu. Fenerbahçe'nin Tam 7 Puan Gerisine Düşmüştük. Herşeyi Mucize'ye Bağlamaya Başlamıştım. Fenerbahçe Adeta ligde Fırtına Gibi Esiyor Önüne Gelene Acımıyordu. Avrupa'da Gruptan Çıkmayı Başarmıştık ve Rakibimiz PSG Olmuştu İlk Maçta 2-1 Kazanmıştık. Skorumuzu 2. Maçta Taşıma Şansımız Yoktu. O Yüzden Farklı Kaybettik.
Eskişehirspor Maçından İtibaren Başlayan Ve Ligde Durmayan Bir Galatasaray Vardı. Önüne Gelen Her Rakibini Farklı Yeniyor Rakiplerimize "SON SÖZÜMÜ SÖYLEMEDEN , BU LİG BİTMEZ" diyorduk. Nitekim Son 2 Hafta'ya Fenerbahçe İle Puan Puana Olmuştuk. Ancak 2. Sıradaydım İkili Averaj Yüzünden.
13. Hafta'dan İtibaren Odaklandığım Takım Rakiplerine Bakmadan Şampiyonluğa Koşuyordu Adeta. Ancak Tek Sıkıntı Fenerbahçe ile Oynadığımız 2 Maçta'da Rakibime Üstünlük Kuramamıştım (0-4 ve 4-4). Biz Kalan 2 Zorlu Maçı'da Farklı Kazanarak Rakibimizi Beklemeye Başlamıştık.
Fenerbahçe'nin Sadece 2 Puan veya 3 Puan Kaybetmesini Beklemek'ten Başka Seçeneğim Kalmamıştı. Tamamen Umutsuz Durumdaydım. Maçı İzle Seçeneğine Tıkladım ve 10 Dakika Odaya Giremedim. 10 Dakika Sonra Odaya Girdiğimde Gördüğüm Skor Takımımızı Özellikle Beni Mutluluktan Uçurmaya Yetmişti.
Fenerbahçe'nin Sezonun Son Maçında Bıraktığı 2 Puan Ve Şampiyonluk Travma Geçirdiğimiz 2. Sezondan Sonra Büyük Sevinç Yaşamamıza Sebep Olmuştu. O Maçtan Sonra Fenerbahçe Teknik Direktörü Şota'da Görevinden İstifa Ettiğini Açıklamış ve 4. Sezon Başlangıcında Hannover'den Ayrılan Eski Fenerbahçeli Tayfun Korkut İle Anlaşma Sağlamışlardı.