Takım elbise olayı hariç biran kendimi gördüm. Gerçekten samimi ve içten bir yazı olmuş. 30 yaşındayım ama bazen kendimi kaptırıp hala basın toplantısı yaptığım, kendi kurduğum takımı (göya) eleştirenlere yanıtlarım olmuştur. Hatta ve hatta işi abartıp, bilgisayarı kapatıp yatağa yattığımda hala kendimce basın toplantıları düzenlediğimde olmuştur. Genç yetenekleri nasıl keşfettiğim ve onlardan neler beklediğim falan. Hatta bazen o regen yeteneklerle yanyana basın toplantısında olduğum düşünüp gururlandığımda olmuştur. (ruh hastası değilim, bağımlıyım) Hatta bir keresinde hiç unutmam, Real Sociedad'ı yönettiğim bir zamanda ispanyol bir regen çıkmıştı. Henüz 16 yaşında forma vermeye başladım kerataya. Güvenimi boşa çıkarmamıştı. Ligi zaten şampiyon tamamladığımdan son 5 veya 6 maçtı sanırım o regene şans tanımıştım. Hatta yorulunca oyundan alırken ''aferin olum, aslanım'' gibi kelimeler kullanırdım. Maç içerisinde benim kendi oğlummuş gibi davranır ''Fraileee! (adı buydu) diye uyardığım çok olmuştur. Neyse efendim şampiyonlar ligi finali gelip çattı ve bende sağ açık mevkisinde tercih yapmam gerekiyor. Son maçlarda büyük çıkış yapan genç yeteneği oynatacağım, maçı unuttum genç oyuncuyu bu denli bir maçta oynatarak medyaya şov yapma hevesindeyim. Kafamda basın toplatılarını bile organize ettim Maç günü kendisine formayı verdim ve bilgisayarın karşısına geçerek heyecanla izlemeye başladım. O adamı orada görünce bendeki mutluluğu ve gururu tarif edemem. Neye maçın son dakikalarına doğru son bir hamle ile müthiş bir efor sarfederek harika bir orta çıkarmıştı ve içeride gol için bekleyen Kovacevic'e al da at dedi adeta ve bu ikramı geri çevirmedi Kovacevic ve son saniyelerde beraberliği yakalamış soyunma odasına girmiştik. O andaki sevincimi anlatamam. Gece saat 3 ve ben 'Goooooll!' diye bağırdım, ardından 'aferin olum, bravo sana, işte benim adamım' gibi laflar... Birden kapı açıldı ve içeri babam girdi. Ben ayakta eller alkış yapıyor, adrenalin tavan ve heyecan dorukta. Bana bakışını anlatamam. Öyle 2-3 saniye bakıştıktan sonra elleriyle hareket yaparak odadan çıktı. Ertesi gün bana sorduğunda ise gayet normal şampiyonlar ligi finali oynadığımı ve kendi yetiştirdiğim genç yeteneğin katkılarından bahsederken buldum kendimi. Adamdaki dehşet dahada artmıştı Benim için unutulmaz anlardan biriydi.

Maç mı? Penaltılarla kaybettik ama kaybettiğimize değil, genç yetenek 16 lik Fraile'nin asistine sevinmiştim. Daha sonra her gittiğim takıma aldım Fraileyi manevi evladım olmuştu benim. Birlikte 5 takım değiştirdik ve gayet güzel yıllarımız geçti. Alt tarafı bir regen diyebilirsiniz ama öyle değil... Bu regeni bizzat ben keşfettim, güçsüz cılız yapısını ben geliştirdim ve sahaya sürdüm. Benim için farklıydı. Artık bulamıyorum Fraile gibisini. Belkide ilk gözağrımdı ondan herhalde.

Başınızı ağrıttım kusuruma bakmayın.