Saat gece yarısını çoktan geçmişti. Telefonumun sesi, uykuya dalmış bedenimde irkilmeye sebep oldu. Ağır ağır uyandım. Sinirliydim. Hayatımda en çok nefret ettiğim şeydi uykumun bölünmesi. Üstelik gecenin bi vaktinde arayan bu numarayı tanımıyordum. Sinirli bir şekilde, durmadan çalan telefona gitti elim. "Alo" derken bile hissedebilirdi karşımdaki insan sinirimi. Tüm öfkemle açtığım telefonda karşıdan gelen sakin ve sevecen sesi duyunca biraz yatıştı öfkem. "Kusura bakmayın rahatsız ediyorum" diyordu karşıdaki ses. Ama bu öfkemin tamamen geçmesine yardımcı olmuyor, bir açıklama bekliyordum karşı taraftan. Sözlerine devam etti telefondaki ses: "Ben Dursun Özbek." Dursun Özbek ismini duyunca irkildim. Uykudan dolayı açamadığım gözlerim bir anda açıldı şaşkınlıktan sadece "siz?" diyebildim. "Evet ben Galatasaray başkanı Dursun Özbek" diye devam etti sözlerine Dursun Bey. Tüm sinirim, öfkem yerini artık büyük bir şaşkınlığa ve heyecana bıraktı. Koskoca Galasaray başkanı beni bu saatte neden aramıştı acaba? Dikkatle Dursun beyi dinliyordum. Yaz transfer döneminin başlamasıyla birlikte medyada çıkan İbrahimoviç haberleri geçen sene klübe dördüncü yıldızı getiren Hamza Hamzaoğlu ve yeni yönetimin arasında soğuk rüzgarlar esmesine sebep olmuş ve bu dönem Hamza hocanın takımdan ayrılmasıyla sonlanmıştı. Aslında bu haberi ilk duyan ben oluyordum. Dursun Bey bu olayları ve projelerini anlatıp benden Galatasarayın başına geçmemi istiyordu. Bunu duyunca dilim tutulmuştu sanki. Sadece "Düşünmem gerekiyor." diyebildim Dursun Bey'e. O da bunu anladığını ertesi gün sabah benimle kulüp binasında yüzyüze görüşmek istediğini söyleyip telefonu kapattı. Düşünecek çok birşey yoktu aslında...
Yıllar öncesine gitti aklım. Balıkesirsporda futbol oynuyordum. Takımımın iyi futbolcularındandım. Ligde iyi form tutmuş alt ligde oynamama rağmen büyük kulüplerin scoutları tarafından takibe alınmıştım. Yurtiçi ve yurtdışı bir çok takım benimle ilgileniyor, adım sürekli transfer dedikodularına karışıyordu. Galatasaray benimle en ciddi ilgilenen kulüptü. Açıkça söylemek gerekirse ben de Galatasaray forması giymeyi çok istiyordum. O dönem nişanlıydım ve ilişkim buhranlı bir şekilde devam ediyordu. Mutlu bir şekilde başlayan ve nişamlılığa kadar uzayan ilişkimizde mutluluğun yerini kavgalar,tartışmalar, üzüntüler almıştı. Uzun süre düzeltebiliriz umuduyla devam ettirdiğim ilişkimi çok üzülerek bitirmek zorunda kalmıştım. Artık her şey bana anlamsız geliyor, insanlardan hayattan yavaş yavaş uzaklaşıyordum. Futbol bu dönemde tutunduğum tek dalım adeta yaşama sebebimdi. Bu ayrılık dönemine denk gelmişti işte Galatasarayın teklifi. Çok istiyordum Galatasarayda oynamayı ama içimdeki üzüntü daha da uzaklara gitmemi söylüyordu. O sesi dinledim ve yurtdışından gelen tekliflerden bir tanesini kabul ettim. Yaşadığım ayrılık beni ailemden hayattan her şeyden soğutmuş ve son olarak ülkemden kaçar gibi gitmeme sebep olmuştu. Yani kısacası yıllar önce Galatasarayın kapısından dönmüştüm. Sonrasında da kariyerim yurtdışında devam etmiş ancak futbolu bırakıp antrenör olduktan sonra dönmüştüm ülkeme. Biraz önce de söylediğim gibi düşünecek çok şey yoktu bu yüzden. Yıllar önce kapısından futbolcu olarak döndüğüm kulübün kapısından bu kez patron olarak girecektim !!!
Gece gözüme uyku girmedi. Takvimler Ağustos ayının son gününü gösteriyordu. Benim için önemli ve heyecanlı bir gündü.
Sabah erkenden hazırlanıp yola koyuldum. Haber peşinde koşan gazetelerin Galatasaray muhabirlerinin şaşkın bakışları arasında girdim kulüp binasına. Ne olduğuna neden orda olduğuma anlam verememişlerdi. Dursun bey hala gelmemişti. Sanırım heyecandan biraz erken gelmiştim kulüp binasına. Erken gelmiş olmam, heyecanım negatif görüntü verir mi acaba diye düşünürken Dursun Başkan göründü koridorun ucunda. Heyecanım bir kat daha arttı. Gayet samimi bir şekilde karşıladı beni. Samimi oluşu güleryüzü içimdeki heyecanı yenmeme yardımcı oluyordu. Lafı fazla uzatmadan konuya girdi Dursun Bey. Türkiyedeki sistem eksikliğinden yapılan yanlışlardan ve yapmak istediklerinden bahsetti. Uefa kupasını aldıktan sonra yanlış yönetimlere yanlış transferlere o başarılardan uzak kalınmasına tanıklık etmişti Galatasaray taraftarı. Bu yanlışları düzeltmek istiyordu yeni yönetim. Benimle uzun süreli bir projenin temellerini atmayı, Arsene Wenger ya da Sir Alex Ferguson gibi uzun süreli bir teknik direktörle istikrarı yakalamayı planlıyordu. Projelerini tek tek anlattı Dursun Bey. Buradaki riskin farkında olduklarını, futbol kariyerim ve altyapılardaki antrenörlük hayatım yüzünden beni tercih ettiklerini söyledi. Uzun ve keyifli bir sohbet geçirdik. Vakit gece yarısına yaklaşmıştı. Ben kulüp binasından çıkarken spor servisleri bir haber paylaşıyordu: "Galatasaray Genç Teknik Adam Adem Görlen ie Anlaşma Sağladı."
Spor servisleri bu haberi paylaşırken benim için yeni bir macera ve uykusuz uzun geceler başlıyordu...