10 KASIM 1952

Sabahlar, her zaman güzel değildir,
Her zaman ayrılık akşamla gelmez.
Al atlar sırtında hoyrattır fecir,
Hoyrattır, ne kalbler kırmıştır, bilmez.
Sabahlar her zaman güzel değildir.

Vakti, bir yerinden bölünce şafak
İri ve rüyalı gözlerle müphem;
Nur olmuş içimde sanırım ak pak
Ayrı bir mânada korktuğum adem,
Eski düşüncemde, rahat ve uzak.

Fethe çıkmış gibi duyarım birden
Eşsiz gururunu bir cihangirin.
Ufuklar üstünde yüzen tekbirden
Vatanca büyümüş asil ve derin
Bir matem tütmekte şimdi fecirden

Nefti yalnızlığı başlar zamanın
Mağfiret ürperir, dağılır, uçar.
Ölüm korkusuyle dolu bir anın
Müphem uzletinde ebedî ruhlar;
Nefti yalnızlığı başlar zamanın.

Rüzgar esmez olmuş, sular durgundur,
Bir garip hali var Dolmabahçe'nin;
Hala içimizde yüzen gecenin
Aydınlık bilmeyen devamı durur,
Rüzgar esmez olmuş, sular durgundur.

Ruh için, ölümsüz, derler cihanda,
Her mevsim onunla güzel her seher
Bütün esatiri parçalasan da
Atatürk önünde mağlupsun kader!
Ruh için, ölümsüz derler cihanda.

Vehbi KIZILGÜL
________________________________


"1919-1933"TEN BİR PARÇA


O günlerde bir ünlü ayak bastı Samsun'a,
Yürüdü etrafında ümitler suna suna.
Bu, ateşler içinde geçip gelmiş bir erdi,
Göğsünde toplanmıştı milyonla Türk'ün derdi,
Bu milyonla dert ona veriyordu başka hız,
Yürüdü arkasında genç, ihtiyar, kadın, kız.

O kimdir? Bakışları deniz kadar yumuşak,
Saçı güneşi emmiş bir demet altın başak.
O kimdir? Bir milletin sesi vardı ağzında,
Ondört milyonun nabzı çarpıyordu nabzında.
O kimdir? Geçtiği yer dönüyor gün vurmuşa,
Can veriyor sararmış ota, yaralı kuşa.

O kimdir? Gözlerinde bir tılsım gizleniyor,
Bastığı topraklarda bahar filizleniyor.
Alev saçlı bir volkan bazı bir dağ başında,
Bazı beliriyordu bir damla göz yaşında.
Güneşten birer oktu ondan gelen her emir,
Bu okların altında eriyor dağ, taş, demir
O kimdir? Milyonla Türk birleşip bir tek olmuş,
Yıkılan memlekete kolları destek olmuş.

Öz yurdun içlerinde düşman kurarken pusu,
Bir yandan da yürüdü Halife'nin ordusu.
Birisi gökyüzünden bombalar atıyordu,
Biri elinde salip, biri elinde Mushaf,
İçli dışlı düşmanlar geliyorlardı saf saf.
Bunların karşısında göğsü açık bir azim,
Süngüye, topa karşı diyordu: Zafer bizim!

Bunların karşısında ikişimşekli nazar
Diyordu: Bu topraklar size olacak mezar!
Vatan sürüklenirken bir uçurum ucuna,
Dağılan kuvvetleri topladı avucuna.
Topladı avucuna yıldırımı, şimşeği,
Yoktan var ediyordu Tanrı gibi her şeyi.
Kurşunlar gülle oldu, sopalar süngü oldu,
Sınırlar baştan başa bir çelik örgü oldu.
Şimşek yüklü bulutlar ufku kaplarsa nasıl
Bir süngü ormanıyle dağlar doldu muttasıl.
Bir kale heybeti var vatanın her taşında,
Her işin başında O, her iş O'nun başında

Faruk Nazif ÇAMLIBEL

____________________________________

ATATÜRK

Atatürküm eğilmiş vatan haritasına
Görmedim tunç yüzünde böylesine geceler
Atatürk neylesin memleketin yarasına
Uçup gitmiş elinden eski makbul çareler

Nerde istiklâl harbinin o mutlu günleri
Türlü düşmana karşı kazanılan zaferi
Hiç sanmam öyle ağarsın bir daha tan yeri
Atatürküm ben ölecek adam değildim der.

Git hemşehrim git kardeşim toprağına yüz sür
Odur karşı kıyadan cümlemizi düşünür
Resimlerinde bile melül mahzun düşünür
Atatürküm kabrinde rahat uyumak ister.


Cahit Sıtkı TARANCI




_________________________________


AĞIT


"Tanrı'yı düşündü de kendisi gibi yüce
Türk, göğe Tanrı dedi seni görmeden önce
Yeryüzünde bu adı yalnız dağlara verdi."

Göçen bir ordu değil, bir milletin başbuğu,
Bu millet Türk milleti, gökten alındı tuğu!
Suçunu gizlemesin kızıl günahkâr doğu.

Işıklar yanmaz ola; gün, ay yasa bata Türk,
Ey tanrı milletinin en büyüğü Atatürk!.

Ne tat kaldı acunun baharında, güzünde;
Ne heybet var gökünde, ne ışık gündüzünde,
En büyük gücü sendin Tanrı'nın yer yüzünde,

Dağlar, taşlar ağlaya; gün, ay yasa mata Türk
Ey tanrı milletinin en büyüğü Atatürk!.

Destanını haykırdım bu yurda âşık diye,
Dünya Türk'e, Türk ona acısın yazık diye,
Tanrı kıskandı seni, kendinden ışık diye.

Gözler yoluna dala; gün ay yasa bata Türk,
Ey tanrı milletinin en büyüğü Atatürk!.

Ne doğudan sel gibi kopan Atillâ, Cengiz,
Sana eş olamadı ne yel, ne dağ, ne deniz,
Bunak din büyükleri!. Nerede mahşeriniz?

Yedi kat gök yıkıla, gün, ay yasa bata Türk,
Ölüm olam kavuşam sana nola Atatürk!.

Şükrü KURGAN
_______________________________________

AĞIT

Yok gayri bizlere uyku dünek vay
Kime bel bağlayak kime dönek vay
Vay amansız ecel alçak felek vay

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağyasın gayrı

Ağla gözüm ağla yaşlar dil olsun
Kurumuş dereler baştan sel olsun
Çiçek kara açsın çayır kül olsun

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

En büyük en güzel en yiğit kayıp
Dereler denizler çağlar ağlayıp
Rabbim de gözyaşı dökmezse ayıp

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

Her gittiği yerde o şan verirdi
Aslan bakışını görse erirdi
Kaşları yeleden nişan verirdi

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

Bakışları şimşek gibi çakardı
Yarını görürdü düne bakardı
Kürsüye çıktı mı, arşa çıkardı

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

Her belâyı önler arda atardı
Dermandı her dalda hemen yeterdi
Babamızdı elimizden tutardı

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

Kaybını yıldızlar bile bileler
Kırıla kanatlar sola yeleler
Kurt kuş duyup cenazene geleler

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

Millet Atan gitti başın sağ olsun
Ölümü devr açsın yeni çağ olsun
Dağlar birer birer yanar dağ olsun

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

Gitti her ocağın söndü alevi
Yeryüzü dediğin bir ölü evi
Cihan türbe olsa almaz o devi

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

Dönmüş denizler gözyaşı taşına
Dünya ortak çıkmış Türk'ün yasına
Her evden bir ölü çıkmışcasına

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

Gökler ağıtlardan titriyor kat kat
Düştü üstümüze gerilen kanat
Onsuz dünya yarım, insanlık sakat

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

O hep dolu tuttu boş atmadıydı
Söz verince yaptı aldatmadıydı
On beş yıl tek burun kanatmadıydı

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

Bizdendi sevinci bizdendi derdi
Biz uyurduk o bizleri beklerdi
Uyudu nöbeti bizlere verdi

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

Kuru yapraklara benzedik bu güz
Her göz kan içinde sapsarı her yüz
Milyonlarız bir babadan öksüzüz

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

Gök düşsün toprağa toza belensin
Mezarına gece yıldız elensin
Şehitler doğrulsun nöbet dolansın

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

Dünya hem kahr olur hem onu gömer
Yıldızlar kandildir semalar kemer
Sus boğulayazdın sus Aşık Ömer

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

Behçet Kemal ÇAĞLAR

______________________________________

ASIRLARCA -Dünyanın en büyük ölmezine-

Ufkunda doğacağım, ufkunda batacağım;
Asırlarca yazsam hep seni anlatacağım.
Ben de giyersem eğer bir gün deha tacını
"İstersen çiğne" diye önüne atacağım...

Söndüğünü görsem de bin "meşale emel"in
Ebediyet yolumuz, öyle elimde elin...
Ak düşen saçlarınla nur kattığın heykelin
Hamuruna harç diye kanımı katacağım.

Yansam da masalların "Aşık Kerem"i gibi,
Bu aşk ölmez öyle her gönül veremi gibi!
Şöhretin okyanuslar aşarken gemi gibi;
Ben dalga gibi ayak ucunda yatacağım

Asırlarca yazsam hep seni anlatacağım!

Behçet Kemal ÇAĞLAR


_____________________________________



ATAM

Bir yüz tanıdım ruhuma nakşoldu zamanla,
Bir yüz ki bütün hatları şimşekle doluydu,
Ben yalnız onun resmine daldım heyecanlı,
Benden çocuğum yalnız onun şi'rini duydu.
Bir hüzne bürünmüştü cenazeyle düğünler,
Bir damla yaş olmuştu denizler gözümüzde.
Hasretle bakarken gecenin rengine günler,
Seyretti yanan gözleriniz fecri o yüzde.

Tarih onun emriyle kımıldandı yerinden,
Birkaç yıla toplandı hemen birçok asırlar.
İsa eli geçmiş sanılır yurt üzerinden,
Gül bahçesi olmuş dün ayak bastığı yerler.

Ondan geliyor, her günümüz başka baharsa,
Ondandır, ufuklarda ne ürperme, ne gam var...
Kalbim nefesim dursa, düşüncem sona varsa,
Dünyayı unutsam da unutmam bir Atam var.

Faruk Nafiz ÇAMLIBEL



______________________________________


ATATÜRK

Türk'ü ölümden
Odur kurtaran
Odur yeniden
Türklüğü kuran.

Yaptığı ordu
Düşmanı kovdu.
Ulusu, yurdu
Odur yaratan.

Türk'ün dileği
Onun ereği.
Yüce yüreği
Türklüğe vatan.

Bu memleketi,
Cumhuriyeti
Canıyle etti
Bize armağan.

Atamızsın sen,
Adımız senden.
Yürür izinden
Sana inanan.

Ülküm yürüsün,
Türklük büyüsün
Sen Atatürk'sün
Ey yüce Başkan!

Hasan Ali YÜCEL

_______________________________________


MUSTAFA KEMAL’İ DÜŞÜNÜYORUM

Mustafa Kemal’i düşünüyorum
Yeleleri alevden al bir ata binmiş
Aşıyor yüce dağları, engin denizleri.
Altın saçları dalgalanıyor rüzgarda,
Işıl ışıl yanıyor mavi gözleri…

Mustafa Kemal’i düşünüyorum;
Yanmış, yıkılmış savaş meydanlarında
Destanlar yaratıyor cihanın görmediği
Arkasından dağ dağ ordular geliyor
Her askeri Mustafa Kemal gibi

Mustafa Kemal’i düşünüyorum;
Gelmiş geçmiş kahramanlara bedel
Hükmediyor uçsuz bucaksız göklere.
Al bir ata binmiş yalın kılıç
Koşuyor zaferden zafere…

Mustafa Kemal’i düşünüyorum;
Ölmemiş bir kasım sabahı!
Yine bizimle beraber her yerde,
Yaşıyor dört köşesinde vatanın.
Yaşıyor damar damar yüreklerde.

Mustafa Kemal’i düşünüyorum;
Altın saçları dalgalanıyor rüzgarda,
Mavi gözleri ışıl ışıl, görüyorum.
Uykularıma giriyor her gece,
Ellerinden öpüyorum.

Ümit Yaşar OĞUZCAN