Evet arkadaşlar Almanya'da Bir Türk kariyerimden sonra 2. bir kariyerle karşınızdayım. Fenerbahçe ile Avrupa'da başarılı olmak için sadece Türkiye Ligi'ni açarak oyuna başladım.


Öncelikle yaptığım ilk iş takımda yabancı kontenjanını açmak için Aurelio, Nobre ve Luciano'yu satmak oldu. Diğer yabancılardan memnundum ve onları kullanacaktım. Defansta aksaklıklar olduğu için ilk olarak defansa oyuncu baktım. Tabi ki hemen Anderlecht'e başvurdum. Van Den Borre'yi istedim fakat benimle birlikte büyük kulüpler de isteyince tabi ki beni seçmedi ve Real Madrid'e gitti. Kompany istedim, fiyatı 19 Milyon dolara kadar çıkardım kulüp kabul etti fakat oyuncu kabul etmedi. Son olarak Deschacht ı istedim ve sonunda aldım.

Defansın soluna da oyuncu lazımdı. Birkaç oyuncuya baktım, o mevkiye Türk Mehmet Polat'ı almayı düşündüm fakat oyuncu kabul etmedi bir türlü ben de kızıp vazgeçtim. Corinthias'tan Gustavo Nery'i transfer ettim. 4 küsür milyon dolar peşin kalanı taksitle.

Bir yabancı hakkım kalmıştı. Forvette sorunum yoktu, defansı da aldığım oyuncular ve elimdekilerle kapatabilirdim. Orta sahaya iyi bir DMC almaya karar verdim. Api tek başına yeterli olamayacaktı. Schalke kariyerimde aldığım Arouca'yı çok beğendiğim için kadroma onu kattım.

Aşağıda ilk sezonda aldığım oyuncular mevcut. Ha bir de unutmadan transferin son günlerine doğru bir forvet ihtiyacı hissettim ve TS'den Fatih Tekke'yi aldım.




Evet hedefim Avrupa'da başarıydı. ŞL ne direk katılıyordum. Gruplar belli oldu. D gubunda Porto, İnter, Olimpiyakos rakiplerimdi. 3. lük garanti diye düşünüyordum. Acaba diyordum kendi kendime 2. tura çıkabilir miyim? Ama istediğim olmadı ve 7 puanla grupta 3. olup UEFA'da yoluma devam edecektim. 7 puanın 6 sını Olimpiyakos'a karşı almıştım. Diğer tek puanı da İnter'den aldım. Son maçım İnter'leydi. Kim yenerse o 2. tura çıkacaktı. Fakat deplamanda İnterle oynamak hiç de kolay değildi ve ben 3-0 lık bir mağlubiyet alarak ŞL macerama noktayı koydum.



Bu arada Lig de devam ediyordu. Ben liderdim ama bir türlü arayı açamamış rahatlayamamıştım. Türkiye Kupası'nda ise daha hiç gol yemeden yarı finale çıkmıştım. UEFA'da kuralar çekildi ve rakibim Hertha Berlin'di. İlk maç Almanya'da oynandı ve 1-1 sona erdi. Bu maçı izledikten sonra Hertha yenilmeyecek takım değil ben evimde kesinlikle yenerim dedim ve turu geçmek için umutlandım. Ve 2. maç aşağıda rahat bir galibiyet aldım.

2. turda rakibim Schalke idi. Schalke'yi yakından tanıyordum ve bu turu da geçebileceğime inanıyordum. İlk maç İstanbul'da oynandı ve 0-0 beraberlikle sona erdi. Doğruyu söylemek gerekirse ben evimde rahat kazanıp deplasmanda en kötü beraberlikle turu geçerim diye düşünüyordum. Evimde bu sonucu beklemiyordum. Ama pes etmek yok ben bu takımı eleyecektim. Deplasmanda maça çıktık. Erken bulduğum gollerle 2-0 öne geçtim. Bu kadarını beklemiyordum ama artık buradan da turu kaptırmamalıydım. 2. yarı Schalke etkili başladı ve maç 2-2 oldu. Bu skor bana yetiyordu ama ben yine de korkuyordum. Schalke bastırıyordu derken bir kontra yakaladım ve Anelka ile durumu 3-2 ye getirdim. Artık turu atlamıştım. İnandık ve başardık takım olarak

Çeyrek Finaldeki rakibim Betisdi. Artık iş iyice zorlaşmıştı. Ama ben artık UEFA Kupası'nı istiyordum o nedenle vazgeçmek yoktu. Kim gelirse ya elenecekti ya elenecek. Deplasmanda 1-0 kaybettim ama dediğim gibi elemekten başka seçenek yoktu. 2. maç 1 hafta sonraydı. Ligde takımı dinlendirmek istiyordum fakat ligdeki maç da Beşiktaşla idi ve benim ligdeki durumum da kritik olduğu için as takımla maça çıktım. Fazla zorlanmadan 3-1 kazandım BJK maçını. Sıra Betis'e gelmişti. O maçta beklemediğim bir şekilde 3-0 sona erdi. Bu bence bir işaretti artık mutlaka ve mutlaka bu kupa alınacaktı.

Yarı Finalde şanslı bir kura çektim ve CSKA Moskova ile eşleştim. Artık kendimi finalde gibi görüyordum. Bu arada Kupa'da yarı final maçlarını oynadım ve yine hiç gol yemeden finale geldim.

CSKA ile ilk maç evimdeydi. Hedef galibiyetti fakat burada alınacak olumsuz sonuç beni bu sefer etkileyemeyecekti. Çünkü burda kaybetsem deplasmanda kazandığım maçlar vardı ve ben takımıma güveniyordum. Ve ilk maç 1-1 sonuçlandı evimde. Ben deplasmanda turu geçecek skoru yakalayacağımıza inanıyordum. Ve 2. maç yine bir olağanüstü maçın ardından deplasmanda 2-0 galip gelerek finale kalmıştım. Bu gerçekten inanılmaz bir olaydı. Roma ile Final maçına çıkacaktım. Buraya kadar çok iyi bir mücadele sergilemiştik...

Lige dönelim. Ligde aldığım beraberliklerin ardından GS'nin 1 puan gerisine düşmüştüm. 31. haftada GS ile deplasmanda maçım vardı. Bunu mutlaka kazanmam gerekiyordu. Eğer kaybedersem son 3 haftaya girilirken şampiyonluk gidecekti. Ve bu 31. hafta da CSKA ile deplasmanda oynadığım maçın 3 gün sonrasına denk geliyordu. Artık takım iyice yorulmuştu. Üst üste üst düzey maçlarda oynuyorlardı. Maça gelince as kadroyla çıktım tabi ki. Ve Avrupayı sallayan kadrom GS karşısında da fazla zorlanmadı ve maçı 2-1 kazanarak GS'nin 2 puan önüne çıktım. Artık ipler benim elime geçmişti ve kalan 3 maçı da kazanırsam şampiyon olacaktım.

Kupa. Evet Türkiye Kupasıyla devam edelim hikayeye. GS ile yaptığım lig mücadelesinden 3 gün sonra bu sefer kupa finalinde karşılaştık. Bu sefer galibiyete fazla inanmıyordum. Çünkü 3 gün önce oynamıştık ve genellikle böyle durumlarda 2 galibiyet üst üste pek alamıyordum. Ve maç günü geldi. Ligde geride bıraktığım GS'den kupayı da almak istiyordum ama açıkcası korkuyordum da. Sonuç hiç de korktuğum gibi olmadı. 3-0 gibi net bir skorla kupayı almıştım. FB ile ilk kupamı kazanmıştım. Bu GS'ye karşı olunca sevincim tabi ki daha fazla oldu Ve kupayı hiç gol yemeden tamamladığım için ayrı bir mutluluk yaşıyordum....

Ve Roma Final maçı. Artık yolun sonuna gelmiştik. Burada ya kupayı alıp tüm taraftarlarımızı sevince boğacaktım, ya da kupayı kaybedip önümüzdeki sezon daha iyisi için hırsla hazırlanmaya başlayacaktım.

O anki heyecanımdan dolayı gollerin nasıl geliştiğini, kimlerin attığını hatırlamıyorum. Ama sonucu hatırlıyorum; Fenerbahçe 3-1 Roma. Evet kupayı almıştım. UEFA Kupasını kazanmıştım. Avrupa'da başarı diye başladığım kariyerime ilk sezonda bir Kupa alarak devam ediyordum. Artık daha fazlasını istiyordum. Bu gerçekten müthiş bir duyguydu. İlk defa FB ile ilk sezonumda UEFA kazanıyordum.

Aşağıda 2. devre oynadığım maçların sonuçları var. Hiç bir maçtan ayrıntı alamadığım için böyle koydum artık kusura bakmayın. Yeni sezon maçlarında daha çok ss ile devam edeceğim.



Evet Bu sezonu 3 kupayla şahane bir şekilde kapatmıştık. Oyuncularıma teşekkür ediyorum. Lig sıralaması da aşağıda;



Evet taktiğim geçen hikayemi okuyanlar bilir 4-2-2-2 şeklinde tamamen ofansa dayalı bir taktik. Bu sefer takım komutlarnda oynamalar yaptım. FB'deki oyunculara göre oynadıkları mevkilere özel görevler verdim. Defansta Nery, Servet, Önder, Deschacht, Serkan değişmeli bir şekilde görev yaptı. Orta sahada Appiah ve Arouca değişmez oyuncularımdı. AML de Alex'i kullandım. AMR Mehmet Yozgatlı ve zaman zaman da Serkan oynadı. Forvette ise Tuncay ve Anelka. Fatih Avrupa maçlarında oynayamadığı için gerekli olduğunda Zafer'i oynattım ligde de 2 forvetim sakatlandığında Fatih'i kullandım. Aşağıda taktik dizilişim ve takım komutlarım bulunmaktadır.



Evet 2. sezonu da oynadım fakat şu anda onu yazacak vaktim yok. En kısa zamanda daha çok ss ile 2. sezonu yazacağım. Ama bir bilgi vereyim 2. sezon için ligde 30 galibiyet ve 4 beraberlikle açık ara şampiyon oldum. Aynı taktik aynı kadro ile...

Evet 2. sezonda biraz ss ler konuşsun dedim. Yorumlarımı kısa kısa sslerde yazdım...

İlk ss 2. sezon sonundaki kadro ile ilgili. Bu kadrodan sadece Tuncay gidiyor. Onu da sözleşmesi biteceği için bedava gitmesin diye 29 milyon dolara sattım Madrid'e....





Gelişmeler en kısa sürede burada sizlerle.....

Yorumlarınızı iyi veya kötü bekliyorum......

Saygılar...

Serkan ÖZIŞIK (sekopej)