Ankaragucu'nden Emre'ye yanit

A.Gücü'nden Emre'ye çok sert yanıt
Ankaragücü Spor Kulübü, kulübün resmi internet sitesi üzerinden bir basın açıklaması yayınlayarak Emre Belözoğlu'nun açıklamalarına yanıt verdi.



Toto Süper Lig'de dün akşam Ankaragücü ile Fenerbahçe arasında oynanan müsabakanın ardından Ankaragücü Genel Sekreteri Levent Çamur hakkında canlı yayındaki çeşitli iddialarda bulunan Emre Belözoğlu'na, başkent kulübünden sert yanıt geldi.

Ankaragücü Spor Kulübü'nün resmi internet sitesinde yaptığı basın açıklaması ise şu şekilde:

''Fenerbahçe maçının sonrasında oluşan suni gündemi büyük bir endişe ve hayret içerisinde takip etmiş bulunmaktayız…

12.12.2010 tarihinde yapılan ve takımımızın 2-1 üstünlüğü ile sonuçlanan Fenerbahçe müsabakası sonrasında Fenerbahçe futbolcusu Emre'nin yaptığı açıklamaları ve sonrasında oluşan suni gündemi büyük bir endişe ve hayret içerisinde takip etmiş bulunmaktayız.

Müsabaka sonrasında, takımımıza ait soyunma odasına yabancı bir şahsın girdiğini gören Genel Sekreterimiz Sayın Levent Çamur doğal olarak kulüp personelimize bu şahsın kim olduğunu sormuş ve neticesinde şahsın Fenerbahçe Spor Kulübü'nün Medya sorumlusu olduğunun ve forma getirdiğinin söylenmesi üzerine herhangi bir söylem ve müdahaleden bulunmadan soyunma odasından ayrılmıştır. Sonrasında soyunma odası koridorunda beklerken Fenerbahçe futbolcusu Volkan Demirel'in tahriklerine uğramış ve aralarında kısa bir gerilim yaşanmıştır. Ancak bu gerilim esnasında bazı gazetelerde yer aldığı gibi Genel Sekreterimiz Levent Çamur'un kesinlikle Fenerbahçe Spor Kulübü'ne karşı kötü söz ve küfür içeren herhangi bir ifadesi olmamıştır. Zaten gazetelerde bu konu ile ilgili yer alan haberlerin tümü de imzasız olduğu gibi bahsettiğimiz gibi gerçekleşen bir olay Fenerbahçe Spor Kulübü kafilesi tarafından maksatlı olarak saptırılarak gündem değiştirme çabasına dönüşmüştür. Bu çaba ve iftiralar takımımızın aldığı haklı galibiyetin önüne geçemeyeceği gibi, Emre'nin ve takım arkadaşlarının aldığı mağlubiyete de asla mazeret olamayacaktır.

Olayların içinde olmayan futbolcu Emre Belözoğlu yaşanan olayları kendisine subjektif olarak aksettirenlerin doğru mu yanlış mı söylediğini bilmeden, araştırmadan aldığı mağlubiyetin üzüntüsü ile canlı yayında Türkiye'nin alışık olduğu, aldığı terbiyeye yakışır bir şekilde yalanlarla ve iftiralarla konuyu dile getirmiş ve kamuoyunun dikkatini başka bir noktaya çekerek kamuoyunu yanıltmaya cüret edebilmiştir. Kendisinin bu hareketinin sadece takımının aldığı mağlubiyeti unutturmaya yönelik çabalar olduğu aşikardır.

Anılan futbolcunun bu tarz sonuçları sindirmekten ne kadar uzak olduğu ve haddi olmayarak öğretmeye çalıştığı 'adamlık' kavramının neresinde olduğunu tüm kamuoyu gayet iyi bilmektedir.

Peki, Emre Belözoğlu nasıl bir adamdır?

Emre Belözoğlu, 15 Kasım 2005'de Türkiye-İsviçre milli maç sonrası İsviçreliler'e saldırarak ülkemizin ve milli takımımızın itibarının dünya çapında yara almasına sebep olan bir 'adam'dır.

12 Eylül 2007'de Türkiye-Macaristan maçı sonrası kendisini eleştiren basına 'kol' işareti yapan bir 'adam'dır.

5 Aralık 2008'de Denizli deplasmanında G.Saraylıyla tartışan, kendisine çok şeyler veren eski takımı Galatasaray'a 'O takım' diyebilen bir 'adam'dır.

19 Aralık 2008'de Konya'da bir gazeteciye 'Seni sabaha kadar döverim' diyerek Milli takım kaptanlığından alınan bir 'adam'dır.

8 Mart 2009'de Kayseri deplasmanında Cangele'ye boğaz kesme işareti yapan bir 'adam'dır. 12 Nisan 2009'da Galatasaray deplasmanında 0-0 biten maçta Sabri'yi ölümle tehdit ettiği iddia edilen bir 'adam'dır.

3 Mayıs 2009'da Beşiktaş-F.Bahçe derbisinde boğazını sıkan Deivid'e 'Seni fena yaparım' diyen bir'adam'dır.

24 Ağustos 2009'da Diyarbakırspor maçında hakem Suat Arslanboğa'nın eline vuran bir 'adam'dır.

30 Ağustos 2009'da oynanan Manisaspor maçında rakibi Nizamettin'in üzerine hızla giderek 'p.. kurusu' diyen bir 'adam'dır.

Bunlara ilave olarak sayabileceğimiz pek çok örneğin yanı sıra dün oynanan müsabaka sırasında kulübemize bakarak 'O… çocuğu' diyebilen ve bu sözü yayıncı kuruluş kameralarına takılan bir 'adam'dır, Aynı müsabakada, müsabakanın yan hakemini elinin tersi ile itebilen bir 'adam'dır.

Bütün bunlara sebep olan bu şahsın kamuoyu ile adeta dalga geçercesine tehditler savurarak adamlık dersi vermesi kültür altyapısı zayıf insanların ne kadar tehlikeli olacağının da en güzel ispatıdır.

Bilinmelidir ki bu tarz davranışlar kariyerinde zirveyi gördükten sonra keskin bir inişe geçmiş, artık o eski parlak günlerine dönemeyen ve dönemeyecek olan bir insanın umutsuz çırpınışlarıdır. Bu şahsa tavsiyemiz böyle söylemlerden ve kafa-kol kesme hareketlerinden uzak durmasıdır. Zira gerçek hayat kendi küçük dünyasında kurguladığı ve etkisinden kurtulamadığı mafya filmlerinin çok uzağındadır.

Ayrıca bilinmelidir ki, Emre Belözoğlu ismi camiamız için genç futbolcularımıza verdiğimiz ve olmamaları gereken kötü bir örnekten öte hiçbir şey ifade etmemektedir.

Umuyoruz ki, Emre Belözoğlu en azından bundan sonraki spor hayatını Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Ben, sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim' sözüne uygun veya en azından yakın bir şekilde geçirir.

Tüm kamuoyunun bilgisine sunulur…''

Sen çıkıp sahada yenemezsen, yenmek bir tarafa şöyle eze eze yenemezsen, birde mağlubiyetin acısını yaşamak yerine hiçbir şey olmamış gibi forma değiştirme merasimiyle uğraşırsan böyle itelenir, böyle horlanır, üstüne üstlük sonrada elin oğlu çıkar ve böyle demeçler verir işte! İşin bir yanı bu! Oh olsun. Bir dahaya adam gibi oynayın, adam gibi kazanın, böyleleriyle de muhatap olmayın.

İşin diğer yanı: Her olay kendi içinde ayrı bir bütündür. Bir kişinin geçmişinde dokuz skandal olsa bile onuncu bir hadisede kimse delilleri incelemeden ve o hadiseyi kendi içinde değerlendirmeden eskilere bakarak onu mahkum edemez. Hukuk skandalında bunun adı yargısız infazdır. Hukuk ve Ankaragücü? Hiç girmeyelim. Gereksiz polemik olur.

İşin bir başka yanı: Birileri koltuğunda Türk futbolunun marka değeri diye kendini avutacağına, birazda başkanı olduğu kulübün marka değerine, oyuncularına, onların itibarına sahip çıksa iyi olur. Bize Fenerbahçe başkanı lazım, kulüpler birliği başkanı değil. Yeter artık.

Ama dediğim gibi... Oh olsun. Kazanamazsanız elin oğlu böyle yapar işte.

Bilenler vardır ben 3-4 ay ihtiyarlar.com adresinden haber yayını yapılırken editördüm orda. O kadar adamla tanıştım, Gökçek tarafından kapatılan Petrol Ofisi spor kulubu başkanı Şahin Ulu denen adamla tanıştım, avukatıyla tanıştım, onların dava dosyalarını bile 1. elden aldım. Ankara'da Ankaragücü'nün içinde olan 10larca adamla tanıştım ama 1 kişiden bile bu " Levent Çamur " isimli şahsın adını duyamadım. Yönetici ne zaman olmuş, kim yapmış bell değil. Son seçilen yönetim kurulunda isminin olup olmadığını bile bilmiyorum.

Her neyse diyelimki şansa bala yönetici olmuş. Adama derlerki; Bre ahlaksız adam, madem " Emre adam değil " başkanından, teknik direktörüne herkes Emre'nin formasının peşine niye düştü ? Avni Kavlak dün açıklama yapmış, Emre şudur Emre budur diye. Madem Emre öyle senin teknik direktörünün Emre'nin formasının peşinde maç sonu niye koştuğunu söyle. Emre küfür ettiyse kulubeye - ki kulubede Özat var - o zaman Ümit Özat hala daha niye forma forma diye yırtmaktadır kendini. Birbirinizden haberiniz yok, kim ne yaptığını bilmeden çıkıp birşey söylüyo sonra İ. Melih'in oğlu Jr. A.G. bu açıklamalardan dolayı hesap soruyo size.

Quote:

---

Originally Posted by KaPaLı

Her neyse diyelimki şansa bala yönetici olmuş. Adama derlerki; Bre ahlaksız adam, madem " Emre adam değil " başkanından, teknik direktörüne herkes Emre'nin formasının peşine niye düştü ?

---

Olayın özeti bu aslında.

Her sene Ankaragücü'nden bir yönetici çıkıp Fenerbahçe üzerinden meşhur olmaya çalışıyor olsa gerek. Bizim yönetim de resmi siteden bir açıklama yapmış ama okumaya bile değmez. Eğer Ankaragücü Emre'nin İsviçre maçında yaptıklarına kadar eski defterleri açıyorsa e biz de şu Ankaragücü-Ankaraspor birleşmesini falan bir hatırlatsaydık. Ne kaybederdik ?

Ben Kulüpler Birliği başkanı Aziz Yıldırım'ı istemiyorum. Ben Türk futbolu için çalışan Aziz Yıldırım'ı istemiyorum. Ben Ali Şen'le düşman olup diğer kulüplerin başkanlarıyla kanka olan Aziz Yıldırım'ı istemiyorum. Ben önceliği Fenerbahçe olan bir başkan istiyorum. Sahadaki sonuçları geçtim artık Fenerbahçe'ye atılan laflara dahi cevap veremeyecek kadar aciz bir yönetim var. Geçen sene atılan çamura bile sezon bittikten sonra cevap verdiler.

Fenerbahçe'de artık yeni yönetim zamanı gelmiştir. Umuyorum en kısa zamanda Mehmet Ali Aydınlar'ı başkanlık koltuğunda görürüz.

Geçen gün Fenerbahçe Acıbadem'in Moskova deplasmanında bir tane bile yönetici yoktu. Oysa futbol takımının sıradan bir HAZIRLIK MAÇINA bile Moskova deplasmanı denmez, en az üç yönetici eşlik ederdi. Sadece RESMİ SİTENİN TABİRİYLE "Acıbadem Hastaneleri Sağlık Kurulu Başkanı sayın Mehmet Ali Aydınlar" vardı. Geçen yıl Avrupada final oynayan bu takımın böyle öksüz bırakılması çok ilginç bir ayrıntı değil mi sizce?

Dün akşam İstanbul Burhan Felek'te yine bu maçın rövanşı vardı. Yine Mehmet Ali bey yapayalnızdı. Bunun sebebini bilen biliyor da... Kaşımaya değmez.

Mehmet Ali beyin başkanlığı dile getirildikçe kulübe küstürülme ve kendi dünyasına çekilme süreci hızlanacaktır malesef. Başkanlığından vazgeçtim, "ne haliniz varsa görün, istenmediğim yerde durmam" diye bayan voleybol takımını geldiği şu noktaya rağmen ortada bırakmasından çekiniyorum. Çünkü padişah efendimiz kendisinden daha fazla öne çıkan sadrazamın hal emrini verir. Gözünün yaşına bakmaz. Hemen ayak divanı kurulur. Burası Fenerbahçe... Ne zaman ne olacağı belli olmaz. Bakarsın herşey yoluna girmiş, tıkır tıkır işliyor diye sevinirken bir gecede devrim olmuş, yapılan ne varsa yıkılmış, herşeye silbaştan başlanmış görürsünüz. Bu başa dönmeler olmasaydı -ben kendimi bildim bileli- Fenerbahçenin potansiyeli bu kulübü gerçekten ama gerçekten açık ara dünya kulübü yapardı. Burada akşam sadrazam uyuyan sabah yeniçeri ağalarının elinde uyanır. Acıyorum Mehmet Ali beyin iyi niyetine... Suç belli. İş minareye kılıf uydurmaya kaldı. Demedi demeyin. Bugün 14 Aralık 2010...

Gereksiz bir laf dalaşı olduğunu düşünüyorum.

Ankaragücü'nün Emre hakkında ortaya koyduğu şeylerin büyük bir kısmı doğru olsa da Ankaragücü de sütten çıkmış ak kaşık değil açıkçası. Sevdiğim kulüplerden biri olsa da neredeyse her takımla husumeti var Ankaragücü'nün, ve Emre'nin vukuatleri kadar var Ankaragücü'nün vukuatleri de..

Belli ki çok kızdırmış Ankaragücü'nü Emre.Böyle devam ettikçe kendisini oldukça itici bir hale getiriyor.

Bizlerde konuyu pek doğru anlamamışız çünkü yorumların bazıları o noktaya gidiyor.

Emre yaşananları bizzat yaşayarak veya başkalarından duyarak izah etmiştir. Ankaragücü'de internet sitesinde olayı kendi cephesinden ifade etmiştir.

Burdaki asıl problem Emre'nin adamlığı öğretmeye çalışmasıdır. Ankaragücü'de Emre'nin yaptıklarını örnekleyerek bize adamlık öğreten adam olsa demeye getirmiştir. Bence doğru bir yaklaşımdır. Çünkü insan birşeyi eleştiriyorsa ondan rahatsızsa kendisininde yapmaması gerekir.

Şimdi Emre çıkıp olayları anlatsaydı ve Ankaragücü'de durup dururken "Emre İsviçre maçında yaptıklarına baksın" deseydi. O zaman mantığa aykırı hareket etmiş olurlardı. Tam tersi düşündüğümüzde adamlık kavramını öğretmeye çalışan Ankaragücü olsaydı o zaman Ankaragücü-Ankaraspor olayını örneklemekte Fenerbahçe'nin, Emre'nin hatta bizlerin hakkı olurdu.

Yine Emre çıkıp ilk olarak Ankaragücü'nü ortaya atmıştır. Haklıdır haksızdır orası ayrı konu ama buradan çıkarılacak anlam şu olmamalıdır; Ankaragücü, Fenerbahçe üzerinden prim yapmaya çalışıyor. Neticede Ankaragücü olayın içine Fenerbahçe'li bir oyuncu tarafından çekiliyor.

Son haberlerden sonra Ankaragücü yönetiminde bu şahıslar kalmadığından bence artık konuşmanın da pek bi mahiyeti kalmadı.. Hatta abartıyorum konu GMA'ya bile gidebilir..

Bu fırsat tepilmez.Pis Emre,kötü Emre...