içeri alınırlar da şikeden mi pikeden mi bilemicem:D
Printable View
içeri alınırlar da şikeden mi pikeden mi bilemicem:D
Faik Işık ve Aziz Yıldırım savcının kendilerine son 5 maçın sonucunu biliyorduk şeklinde açıklama yaptığını ve Fenerbahçe'nin şampiyon olamaması halinde bu operasyonun olmayacağını söylüyor. Savcı Mehmet Berk ise bunu yalanlayarak böyle bir şey söylemedim diyor. Nerden tutsak elde kalıyor. Savcının tabi ki basında çıkan haberleri yalanlama gibi bir görevi yok ama el insaf. 1.5 aydır "son 5 maçın sonucu biliniyordu" şeklinde haber pompalanırken 2 cümlelik bir açıklamayla Mehmet Ali Aydınlar'la görüşmemizde son 5 maçın sonucunu biliyorduk gibi bir ifadem olmamıştır şeklinde açıklama yapılsa ne olurdu yani ? İlla Aziz Başkanın Cumhurbaşkanı'na mektup mu yazması lazım ki böyle bir ifadenin olmadığı meydana çıksın. Zaten eğer öyle bir ifade olduysa o da ayrı skandal.
Safiyesiz Faik Şov!
Belki biraz iddialı bulacaksınız, ama korkarım “15 Ağustos 2011” Türk futbolu için acı bir milat özelliği taşıyor. Geçtiğimiz pazartesi akşamı M.Ali Aydınlar’ın yaptığı o basın açıklaması, 88 yıllık federasyon tarihinin en talihsiz ve (hatta belki farkında olmadan) en zararlı beyanatıymış hissiyatı doğurdu bende…
Neden mi? Anlatayım…
SORU 1: AÇIKLAMANIN YAPILMA BİÇİMİ DOĞRU MUYDU?
Öncelikle o gün yapılacak toplantıyla ilgili kamuoyunda oluşturulan beklenti, saat beş buçuk sularında yaşanan hayal kırıklığının boyutunu milyonla çarptı. TFF Başkanı prompterdan çok uzun metin okudu, ama aslında pek bir şey söylemedi! Toplantıya rekor sayıda basın mensubu katıldı, ama ortaya çıkan rekor düzeyde hayal kırıklığından başka bir şey değildi. Madem açıklamanın içeriği buydu, neden böyle büyük bir beklenti oluşturuldu? Böyle bir açıklama, pekâlâ yazılı olarak da yapılabilirdi!
TFF Başkanı Aydınlar özetle, nihai kararın iddianamenin oluşturulmasından sonra verileceğini söyledi; ama herkesin aklına ister istemez “Ligler zamanında başlayacak, Süper Kupa finali vaktinde oynanacak” açıklamaları geldi! İddianame oluşturulduktan sonra TFF, “Nihai kararı mahkemenin sonucuna göre vereceğiz” derse artık kimse şaşırır mı? Sanırım şaşırmaz.
SORU 2: TFF’NİN AMACI, “TÜRK FUTBOLUNUN BU KRİZİ EN AZ ZARARLA ATLATMASI” MI OLMALIYDI?
Bence, kamuoyundaki bugünkü güvensizlik ortamının fitili, “Türk futbolu bu krizi en az zararla atlatmalı” safsatasıyla yakılmıştı. Aslında TFF bu davayı, bu cümleyi kurduğu gün kaybetti.
Şu benzetmeyi yapmak zorunda kalıyorum: “Bir aile içinde ensest ilişki yaşandığına dair şüphe var. Ailenin tüm fertleri mahkemeye çıkıyor. Canı yanmış baba, “Önemli olan bu krizi, ailemize en az zararı verecek şekilde atlatmak” diyor!”
TFF’nin şike krizini en az zararla atlatalım düşüncesi, Kulüpler Birliği’nin de toplantı yapıp “birlik beraberlik” mesajı vermesi, biraz bu ailenin haline benziyor! Oysa gün, “Darağacında bile XSpor” , “Darağacında bile Türk futbolu” deme günü değil… Gün, “Darağacında bile adalet” dileme günü…
Eğer, “Büyük takımlar küme düşecek, yayın gelirleri sekteye uğrayacak, Süper Lig kulüpleri ciddi bir ekonomik darbe yiyecek” endişesiyle radikal kararlar almaktan kaçılıyorsa; Türk futboluna iyilik değil, kötülük ediliyor! Bir kulübün havuzdan aldığı pay yüzde 50 azaldığında ekonomisi çökecekse, zaten 2014’te UEFA Finansal Fair-Play kriterleri eksiksiz yürürlüğe girdiğinde o takım bu ligde yarışamayacak demektir. İki sene içinde giderleriyle gelirlerini dengeye getiremeyecek, havuzdan aldığı pay düştüğünde dükkânını döndüremeyecek bir kulübün bugün iflas bayrağını çekmesi, belki de 2014’te çekmesinden daha hayırlı…
SORU 3: KANAATLE KARAR VERMEK ADALETSİZLİK Mİ DOĞURUR?
Eğer TFF, 15 Ağustos’taki açıklamayı “Türk futbolunun az zarar görmesi” düşüncesiyle değil, “Kanaatle karar vermek adaletsizlik doğurur” zihniyetiyle yaptıysa, bu kez haklı kabul edilebilir mi?
Benim fikrim, cevabın yine “hayır” olduğu yönünde … Çünkü futbolu yalnızca ceza hukukuna teslim etmek, spor hukukunu fiilen yok saymak anlamına geliyor. Eğer federasyonlar sportif kararları sadece yıllar süren mahkemelerin sonuçlarına göre alsaydı İtalya halen Calciopoli’2006’yı tam olarak çözememiş olacaktı. Ya da Türk futbolu, Ankaraspor/Ankaragücü sorununu halledememiş olacaktı bugün… Oysa spor çok hızlı işliyor; oyun, mahkemelerden çok çok daha hızlı akıyor.
Yaşanmış bir örnek, aslında bizim için yol gösterici olabilir: İtalya Futbol Federasyonu, Calciopoli’yle ilgili ilk kanaatine göre Juventus’u üçüncü lige düşürecekti, ama belge akışı hızlandıkça kararını ikinci lig olarak değiştirdi. İlk planda Milan’dan 15 puan silecekti, ama lig başladıktan sonra cezayı 8 puana düşürdü.
Yani federasyonlar pekâlâ kanaatle karar verebiliyorlar. Hatta gerekirse bu cezaları sezon içinde değiştirip en âdil hale getirebiliyorlar. Çünkü esas maksatları “Bu krizi İtalyan futbolunun en az zararla atlatması” filan değil. Saf ve pürüzsüz “adalet” i sağlamak.
SORU 4: TFF’NİN ELİNDE KANAAT OLUŞTURMAYA YETER DÜZEYDE BELGE VAR MIYDI?
Bu noktada akla gelen kritik soru sanırım şu: İtalya Federasyonu’nun elinde Moggi’nin hakem atamalarına direkt tesir ettiğine dair konuşma kayıtları vardı ve ivedilikle karar verebildiler. Peki TFF’nin elinde kanaat sahibi olabilecek düzeyde belge var mıydı?
Bu sorunun cevabını tabii ki sadece kozmik odaya girebilenler, bir de her nasılsa o odadan bilgi sızdırabilen(!) bazı meslektaşlarımız biliyorlar! Ama şu iki sorunun yanıtını tüm TFF Yönetim Kurulu üyeleri biliyor olmalılar:
a) Eğer TFF’nin elinde karar için kanaat oluşturabilecek düzeyde belge yoktu ise, neden üçü futbolcu, ikisi antrenör (yani beşi doğrudan sahanın içinde olan) toplam 17 kişi PFDK’ya tedbirsiz değil, TEDBİRLİ OLARAK sevk edildiler? Bu tedbirli sevk kararı, “Elimizde yeterli delil yok” açıklamasıyla çelişmiyor mu?
b) Bir TFF yöneticisinin, “Beşiktaş’ı da kurtardık sayemde. Teşekkür etmeleri lazım. Değil mi? Başka kimsede yok ki bu kadar şey… Sonuç…” cümleleri de bir kanaat itirafı sayılmaz mı?
“Sonuç” sözcüğünün (açıklama sahibinin iddia ettiği gibi) yabancı oyuncu yerine kullanılmış olduğunu algılayamamış olmam, benim zekâ geriliğimle mi ilgili acaba?
SORU 5: AVRUPA KUPALARINA GİDİŞ , KULÜPLERİN İNİSİYATİFİNE BIRAKILABİLİR Mİ?
TFF’nin kanaatle karar veremeyip, bazı kulüplerin sezon içinde UEFA tarafından Avrupa kupalarından ihraç ihtimalinin önünü açması da, Türk futboluna küçük çaplı bir ihanet…
Çünkü bir (ya da birkaç) takımımızın Avrupa kupalarından ihracı sadece itibar açısından değil, sportif ve ekonomik açıdan da bedel ödememize neden olacak. Üstat Cemal Ersen 26 Temmuz’da Milliyet’te bu detaya değinmişti: Sportif olarak (şu anda 10’uncu olduğumuz) kıta sıralamasında ilk 12’nin dışında kalmak demek, 2013-14’te Şampiyonlar Ligi’ne direkt takım gönderememek demek. Devler Ligi’ne takım sokamamak demek, asgari 25 milyon euroluk gelirden de mahrum kalmak demek.
Ayrıca TFF’nin kamuoyunda oluşturduğu “Avrupa kupalarına göndereceğimiz takımları değiştirme vakti zaten geçti” imajı da doğru değil… İtalya, 6 Temmuz 2006’da UEFA’ya verdiği takım listesini 26 Temmuz’da pekâlâ değiştirmiş; iki yeni kulübünü Avrupa’ya gönderebilmişti.
SORU 6: PEKİ, TEK SUÇLU TFF Mİ?
Tabii ki bütün bu kaos ortamının faturasını TFF’ye çıkarmak da çok büyük haksızlık olur. Çünkü sokaktaki adama “gizlilik prensibi” filan dediğinizde artık gülüyor; Hürriyet’te, Habertürk’te, Takvim’de, Bugün’de ve başka birçok gazetede; bir Vatan yazarının ya da bir Taraf yazarının köşesinde okuduklarının gizli olmamasına anlam veremiyor.
Artık kamuoyu, spor ailesinde (biz dahil) hemen hiç kimsenin temiz olduğuna inanmıyor; “Suçluların dünyasında tek gerçek günah yakalanmakmış” diyor içinden… Şike soruşturması kapsamında yayına başlayan “Ne olur bana yardım edin Memedalibey Şov” la “Safiyesiz Faik Şov” u birer reality-şov hissiyatıyla gülerek ve eğlenerek takip ediyor halk…
SORU 7: ŞİMDİ NE OLACAK?
Kamuoyundaki güven erozyonu bu denli derin olunca, tamirinin uzun yıllar alacağını tahmin etmek de zor olmuyor.
Artık önümüzdeki yıl futbolcular sahaya avukatlarıyla mı çıkacak, boş kaleye golü atamayan oyuncunun maç sonu açıklamasını hukuk müşaviri mi yapacak, doğrusu bilemiyoruz!
Ama şunu biliyoruz: Eğer bir önceki meclis, Şiddet Yasası’nı yenilerken spor mahkemelerinin kuruluşunun yolunu da açabilseydi; bugünkü krizi daha hızlı çözebilecektik. Belki o zaman TFF, bu kritik kararı kanaatle verme yükü altına girmek zorunda kalmayacak, iş mahkemede halledilecekti.
Olmadı. Bundan sonra da ne olsa, kekremsi bir tat kalacak damağımızda… 9 Eylül’den sonra ne karar alınırsa alınsın tatsız yıllar bekliyor bizi… Çünkü “geç kalmış adalet”, gerçek adalet olmuyor.
Uğur Meleke
Güzel bir açıklama beğendim
Galatasaray Spor Kulübü'nden Kamuoyuna Açıklama
TFF’nin son kararından sonra Türk futbolunun geleceği açısından ciddi endişe duyduğumuzu belirttik. Bu endişenin nedenlerini açıklıkla dile getirmenin zamanı bugündür.
Futbol, dünyada bir çok ülkenin en önemli imaj unsurlarından biri haline gelmiştir. Globalleşen dünyada, oyunun tek bir kuralı vardır: Rekabet. Bu rekabet tabii ki uluslararası kurallar çerçevesinde yapılır. Aksi halde futbolun marka gücü, değeri ve evrenselliğinden söz edilemez. Herkes, kendi kurallarını uygulayacak olursa, başarının evrensel ölçüsü kalmaz.
Dünya çapında sıfır hata toleranslı bu rekabetin ardındaki neden, sadece imaj meselesi değildir. Bu rekabetin ekonomisi de son derece ciddi boyutlara ulaşmıştır. 2010-2011 sezonunda Şampiyonlar Ligi’nde dağıtılan gelir tutarı 754 milyon Euro’ya ulaşmıştır. Ülkemiz, bu gelirin sadece 20 milyon Euro'sunu elde edebildi. Diğer uluslararası rekabet alanlarını ve dolaylı gelirleri hesaba kattığımızda Avrupa’nın en genç nüfusuna sahip ve futbol aşkının son derece yaygın olduğu ülkemizin bu ekonomiden aldığı pay %2’nin altındadır. Önemli bır futbol ülkesi olan İngiltere'nin aldığı pay 200 milyon Euro'dur.
UEFA Kupası ve Süper Kupa almış kulübe, Dünya üçüncüsü ve Avrupa dördüncüsü olmuş bir Milli Takıma sahip ve nüfusunun yarısından fazlası 24 yaşın altında olan Türkiye’ye, yakın bir zamana kadar futbolun geleceğe damgasını vuracak yeni yıldızı olarak bakılmaktaydı. Son dönemde yaşadıklarımızdan sonra bu noktadan ne kadar uzaklaştığımız ortadadır.
Üstelik oluşan kararsızlık ortamı, daha geçtiğimiz günlerde Olimpiyatlara yeniden ve büyük bir şevkle aday olan, gün geçtikçe uluslararası organizasyon kabiliyeti ve kredibilitesi artan ülkemizin, tüm spor dünyasındaki imajı açısından da büyük bir olumsuzluk yarattığı ortadadır.
Türk futbolunun bugün verdiği sınav, yıllar sonra nice uğraş sonucu elde edilen özerklik konumuna rağmen kendini yönetme becerisine ve erkine sahip olup olmadığı sınavıdır.
Gelişmelerin ilk gününden beri son derece açıklıkla belirttik: Hiç kimsenin üzüntüsü, acısı, bizim sevincimiz olamaz. Hepimiz aynı gemideyiz ve geminin adı Türk Futbolu’dur. Gerçek şudur ki, gemimiz ağır bir yara almış, futbolumuz mahkemelere düşmüş, kişisel ve toplumsal dramlar ortaya çıkmıştır. Ancak alınan bu yara, her gün biraz daha büyürken, hiçbir şey yokmuş gibi davranmak daha büyük maliyetlere yol açacaktır. Gün dövünme, tartışma, kavga günü değildir. Hep beraber oturup ortak bir akıl ve strateji oluşturma günüdür.
Bu strateji “zaman kazanma”ya dayandırılamaz. Kendimizi yönetme becerisi ve erkine sahip olduğumuzu kanıtlamamız için atılması gerekli adımlar bellidir. Geciktikçe bedel daha da ağırlaşacaktır. En kötüsü bu adımları biz zamanında atmaz isek, başkalarının bizim adımıza atması kaçınılmazdır. Kurallar çerçevesinde hatalarımızla yüzleşip gereğini biz yapmazsak dünyada bunu üst kuruluşlar yapar. Kendi kangrenli parmağımızı kendimiz kesmezsek, birileri gelir kolumuzu keser. “Biz yapamadık, onlar yaptı” diyemeyiz. Uygar dünyanın saygın bir üyesi olmak, öncelikle hatalarımızla yüzleşip, kendimize karşı dürüst olmaktan geçer.
Türk Futbol endüstrisinin yöneteni bellidir. Futbol tarihimizin en önemli problemi önlerine gelmiştir. Böyle bir meselede adaleti tam ve net olarak sağlamak çok zordur. Ancak onun görevidir. Bu görevi başkalarına bırakamaz, devredemez. Bizlere düşen ise kendilerine sonuna kadar destek vermek ve yardımcı olmaktır.
Futbolumuzdaki bazı şahsiyetlerin hırsları, bir an için akıllarının önüne geçmiş olabilir. Bu her bireyin, her an başına gelebilir. Bu durum bazı haksızlıklar ve adaletsizlikler yaratmış olabilir. Ancak dünyada barışın en büyük çimentosu olan spor dünyasında hiç kimsenin söz konusu rakibi de olsa bir tek gün bile özgürlüğünün sınırlanması istenemez.
Ama ne anlayış, ne acıma, ne dostluk duygularımız hataları ortadan kaldırmaz. Yapmamız gereken, FIFA ve UEFA'nın tüm kurallarını, uluslararası futbol camiasının örf ve adetlerini eksiksiz yerine getirmektir. Ne eksik ne fazla. Böyle bir uygulama hata yapan futbol yöneticilerimizi, spor insanlarımızı hapisten kurtaracağı gibi, Türk futbolunun kaderini kendimizin çizmesi demek olacaktır. Bu uygulamayı başkasına bırakmak, yapacağımız en büyük hata olur.
110 yıllık geçmişi olan, artık kültürümüzün bır parçası olmuş futbolumuzun kaderini, başkalarının çizmesini kabullenmek gibi bir tarihi hatayı yapma lüksümüz yoktur, olamaz.
Aksi takdirde tarih, hepimizden hesap sorar.
GALATASARAY SPOR KULÜBÜ
Galatasaray şu açıklama işini bir kenara mı bıraksa acaba ? Her kulüp kendi fikrini söylesin orayı da geçtim kabul ettirmeye çalışmak nedir ?
Açıklama yapıp yapmamayı da birilerine soracak değiller ya. Galatasaray her şeyden önce bir dernek ve açıklama yapmak en büyük hakkı.
Yapsın ama ciddi tutarsızlıklar ve mantıksızlıklar var.
1.si Ünal Aysal'ın bu konuda sessiz kalacağız demesinden sonra eski yöneticilere bizi kirletmedikleri için teşekkür ediyorum demesiyle başlayan süreç.
2.si o süreçte 5-6 açıklama yapılıp TFF'ye zorla kendi fikrini kabul ettirme düşüncesi.Bunu başardı da aslında ilk etapta.
Galatasaraylılar'ın açıklamaları her zaman kararın ivedilikle verilmesi gerektiği doğrultusundadır. :)
Ben hiç bi' açıklama da x klüp suçludur, x yönetici suçludur gibi bi ifade görmedim. Üstteki açıklamayı da tamamen okudum. Sadece ortada bi kanıt ve dolayısıyla suç varsa adaletin yerini bulması temenni ediliyor. Açıklamayı da gayet beğendim, fazla resmi bir dil kullanılmamış, okuyan herkesin anlıyabileceği güzel bi şekilde yazılmış.
Yazıyı okumadığına eminim, sadece şu paragrafı okumanı istiyorum Memo.
Ama ne anlayış, ne acıma, ne dostluk duygularımız hataları ortadan kaldırmaz. Yapmamız gereken, FIFA ve UEFA'nın tüm kurallarını, uluslararası futbol camiasının örf ve adetlerini eksiksiz yerine getirmektir. Ne eksik ne fazla. Böyle bir uygulama hata yapan futbol yöneticilerimizi, spor insanlarımızı hapisten kurtaracağı gibi, Türk futbolunun kaderini kendimizin çizmesi demek olacaktır. Bu uygulamayı başkasına bırakmak, yapacağımız en büyük hata olur.
Yazıyı okumadım.Öncekileri okudum bunda da aynı şeylerden bahsettiğine eminim.Mesela koyduğun paragraf da tahminimin ötesinde değil.
Galatasaray yönetimi hep aynı yere takılı kalıyor.İddianameyi bekleme kararını sadece karar vermekten kaçma olarak değerlendiriyor.Ama TFF'nin karar vermesi gerekecek yeterlilikte delile sahip olduğunu nereden biliyorlar ? Tek pencereden bakılıyor olaya bence.
Kulübümüzün yaptığı açıklamalar sonuna kadar haklı.Keşke diğer kulüp başkanlarıda bu kadar cesaretli olabilse.
TFF sonradan kafasına çok vurucak buna eminim...
Bir dediği ötekini tutmayan federasyon başkanı ve yöneticileri açıklamayı iyi okumalı. Şimdi federasyonu savunanlar, ola ki kulüpleri ceza alırsa bizlerden beter tepki verecekler federasyona. Sadece günü kurtarıyoruz, şimdi sesini çıkarmayan Uefa, en ufak bir suç bulgusunda çok ciddi yaptırımlarda bulunabilir.
Anlamadığınız belli zira benim yazdığımdan bunu nasıl çıkardınız ben de onu anlamadım. Ben kimseye yok yere ceza verilsin demedim, karar veremiyorlarsa o zaman ligi başlatmasınlar. Bu kararsızlık ve kaos ortamı olacağına, gerekirse futbolsuz kalalım. Bilmem anlatabildim mi ?
bu kararın çıkması devre arasını bulur. sizce ligi devam ettirmek mi daha normaldir yoksa belirsiz bir zamana ertelemek mi ?
yapmayın Allah aşkına. federasyon oyle bir karar verseydi tepki daha fazla olurdu olmalıydı. kaç tane futbol takımı var. sen onun oyuncularına nasıl dersin bir sene-yarım sene top oynama. o adam burda kalır mı. uefa ya fifa ya gidip sözleşmesini fesh etmez mi. hangsinde türk futbolu daha çok yara alır. iyi düşünmek lazım..
Mahkemenin sonucu ligin son haftası çıksa, şampiyonluk maçından önce küme düşürülse takımın ne tepki vereceksin ?
Soruşturmayı açanlar yetersiz delillere sahipse bu kadar adam neden içerde, hadi diyelim bunların hepsi oyun, komplo, yine de bu süreç başladı ve devam ediyor bir şekilde. Federasyon cesaretsiz olduğu için karar veremedi, kalkıpta kimseyi düşürmüyoruz delil yetersiz de diyebilirdi. Mahkemeyi beklemek demek, biz karışmıyoruz demek. Yetki kimde, federasyonda. Nasıl karışmaz ?
Senin dediklerinde katıldığım kısım bu süreçte adı geçmeyen kulüplerin oyuncularına bu durumu izahı. Ancak bu dediğin şu anda kararsızlık durumunun iyi olduğuna anlamına gelmez. Federasyon bu süreci yönetemedi.
daha once defalarca yazdım yine yazıyorum. evet federasyon bu sureci iyi yönetemedi. en baştan ligi başlatmalıydı ya da karar verilene kadar ligi ertelemeliydi. bana kalırsa 2.si çok daha fazla riskli. nedenini yukarıda yazdım adamlar top oynamayı unuturdu.
federasyon çok tecrübesiz. bilmiyor muydu ki soruşturmanın gizli olduğunu ifade alamayacağını. hatayı burda yaptılar. bir kaç adım ötesini düşünemedi.
düşürülsek eyvallah ne yapalım. biz kendimiz bunu istedik zaten. 1 yıl futboldan uzak kalmaktansa.
Ayrıca; federasyonun açıklamasında kişileri dinlemeden karar veremeyiz diyor. sizce bunun neresi yanlış? gidip düşürse fenerbahçe suçsuz çıksa altından kalkabilir mi ? tabii ki kalkamaz. bu federasyon 2 adım otesini düşünememiş bunun mu altından kalkacak.. düşürmüyorum dese; sonra suçlu çıksa fenerbahçe yine düşürebilir bence. karar değiştirebilir. daha önce ligler devam aynı şekilde dedi ama gs'nin açıklamasıyla karar değiştirdi burda da yapabilir. kimsenin diyecek lafı da olmaz..
Dinlemeden karar verme konusunda sorduğunuz sorunun cevabını kendiniz üstte vermişsiniz zaten, bunu bile düşünemeyecek durumda federasyon yetkilileri. Ben düşsün demiyorum, hatta bence şike yok. Çıkıp desinler savcının delilleri bize göre yetersiz, düşme falan yok, şike yok. Sonuçta sizin de dediğiniz gibi değiştirilebilir bir karar olur bu. Galatasaray'ın açıklaması ile nasıl karar değiştiriyor federasyon, bunun ayrımı iyi yapılmalı. Bir baskı oluşturduğunu falan sanmıyorum ben, o kadar kolay değil bu. Evet büyük bir camiayız ama, 18 kulübün olduğu bir ligte tek takımın borusu ötemez. Yapılan açıklama belki onların aklını başına getirmiştir. Bugün yapılanın da aynı etkiyi yapması dileğiyle...
İşleyişle ilgili çok bilgi sahibiyim dersem yalan olur.
Ancak benim yönettiğim bir alanla ilgili olarak soruşturma başlayacak ve bana bağlı olan kişiler içeri alınacak bende bana belge vermiyorlar diye bekleyeceğim. Kuraldı, kanundu böyle olabilir. (en baştada yazdım çok bilgi sahibi değilim diye) Neticede bu işin devam etmesi benim yürütmekle mükellef olduğum bir alanı etkiliyor. Liglerin tescili ve yeni ligin başlamasıdır.
Öncelikle ben ve ekibim ardından başbakansa başbakan, cumhurbaşkanıysa cumhurbaşkanı kim varsa devreye sokarım. O delillleri alırım, gizliliğini de korurum. Alamıyorsamda görevi bırakırım. Bu iş bu kadar basittir.
Elde belge olmadığı için karar verilemiyormuş. Eğer bu takımlar ilerde suçsuz çıkarsa hesabını kim verecek deniyor. Evet çok doğru bir yaklaşımdır. Peki suçlu çıkarsa diğer takımların hesabını kim verecek. Türk futboluna uygulanacak yaptırımların hesabını kim verecek. Belki şampiyonun yerine 2. ,3.,4. olan takım direk Şampiyonlar ligine gidecekti. Bu takımların tarihiyle yine takımları bilip bilmeden düşürerek bu takımların tarihleriyle oynamaya kimsenin hakkı yoktur. İlerde oluşacak yaptırımlarla Türk futbolunun tarihiyle de oynamaya kimsenin hakkı yoktur. Galatasaray'ın açıklaması bundan ibarettir. Galatasaray'ın geçmişi çok ak kaşık mıdır oda ayrı konudur. Ancak bugünkü gerçekleri örtmez.
Açıkçası ben federasyonun futbol adına değil kendini kurtarma adına hareket ettiğini düşünüyorum. Bunu Fenerbahçe'yi kurtarmaya çalışıyorlar diye yorumlayanlarda var. Buna da katılmıyorum. Federasyonun elinde olsa görev süresi kadar bu işin sürmesini ister. Bıraktıklarında artık kimin başına ne geliyorsa gelsin.
Federasyon karar vermedi düşüncesine ben katılmıyorum.Benim toplantının bir bölümünü izleme şansım oldu ama oradaki açıklamalardan anladığım şu an için ceza vermeye yönelik bir düşüncesi yok federasyonun.Ama ilerde yeni deliller veya buna benzer şeyler ortaya çıkarsa süreç yeniden başlayacak federasyon nezdinde de.
Ben yukarıda yazdıklarımı söylemeye çalıştığını düşünüyorum federasyonun ama kamuoyu baskısından ötürü "ceza vermiyoruz" diyemediler direk olarak.Yaptıkları 2 hatadan biri budur.Diğeri ise insanları PFDK'ya sevk etme saçmalığıdır.
Federasyon çok net bir şekilde karar vermekten korkmuştur. Ceza verme veya vermeme yönünde hangi kararı alacak olursa olsun, karardan sonra gelecek baskıyı kaldıramayacaklarından korktukları için işi adalete bırakıp deyim yerindeyse kaçmışlardır bu mevzudan. Karar verme yetkisi adaletten bağımsız olan bir kurumun karar vermemesi tamamen skandaldır ve vasıfsızlık örneğidir.
uAburak89 rumuzlu arkadaşımın dediği "Ligleri karar verene kadar oynatmama" konusu verilebilecek en doğru karardı. Bu konuda sananes rumuzlu arkadaşımın gösterdiği tepkiyi de çok anlamsız buluyorum. Oyuncuların 1 sezon futbol oynamaması ülke futboluna hiçbirşey kaybettirmez. Bu ülke Avrupa'da ve dünyada çok iyi başarılar yakalamış bir futbol ülkesi. Onlar gider yerlerine daha iyileri gelir, bu benim hiç ama hiç umurumda değil. Fakat futboldan bu lekeyi temizleyemezsen bir daha ne Avrupa görürsün ne de dünya çapında organizasyon. Bu iş bu kadar basittir.
Ceza verme-vermeme konusunu adli sürecin akışına bırakıyorsan ligleri de oy-nat-ma-ya-cak-sın. Oynatırsan işler çok daha karışır ve tahmininden çok fazla zarar görürsün. Şuanki gidişat da bu yönde, ne yazık ki.
TFF yine koşa koşa cvp yetiştirmiş bize hiç şaşırmadık tabiki.
Yahu 1 sezon futbol oynatmamak ne demektir? bu akıl işi midir? mahalle takımlarıyla turnuva düzenlemiyoruz bu öyle kolay bir şey değil kolayı geçtim bu imkansız. Ayrıca ligler başladı ve atıyorum 4 ay sonra takımlar suçlu bulundu, paşa paşa 2 sezonu yanar o takımların bunu fenerbahçeli olarak ben savunuyorum.Kendine güvenmiyorsa takımım ligden çekilsin direk ya da adalete suçunu itiraf etsin.Bu söylediğim diğer takımlar için de geçerlidir.
Bunun dışında küreselleşen dünyada 1 sezon futbol oynatmamak ülkede, saçmalıktır.Bunu bin kez yazabilirim,olması imkansız saçma bir istek bu.suçluluğu ispat edilmemiş yani şu an için suçsuz olan kişi ve tüzel kişilerin de daha fazla zarar görmemesi için eğer yaptırım uygulayacak yeterli kanıtın yoksa elinde, aynı şekilde ilerletmek zorundasın işleyişi.
TFF haddini aştı artık biraz dikkatli olması lazım . Kimlerden nasıl bahsedeceğini bilmesi lazım .
1 yıl top oynatmayacaksın peki kulüplerin oyunculara ödeyecekleri para ne olacak?
Bence en büyük sıkıntı bu olayın normal yargılama sistemi içinde soruşturulması.İtalya'da olduğu gibi özel mahkemeler kurulup,mümkün olduğu en kısa sürede bitirilmesi gerekiyordu.Sonuçta bu soruşturma ülke için önemli bir soruşturma ve sonuçları da çok önemli.Böyle bir şey yapılabilirdi,yapılmalıydı diye düşünüyorum.
TFF sessiz kalsın demiyorum ki zaten.Sadece biz açıklama yaptığımzda siteden daha 24 saat geçmeden koca 1 sayfa açıklama yapılıyor.Ama başka klüpler yaptımı sessiz kalıyor bunu demek istiyorum.Ayrıca TFF nin yazıyı anladığından bile şüpheliyim orası ayrı.Galatasaray yayınladıysa tamamen yanlışdır deyip açıklama yapmışlar.
2 seçenek vardı TFF'nin elinde, şu anki belgelere göre emin olmadan yaptırım uygulamak ya da ertelemek.Yaptırım uygulasaydı TFF ve suçluluğu ispat edilemeseydi o kulüplerin bu hatanın geri dönüşü olamazdı ama ilerde suçlulukları ispatlanırsa kulüplerin yaptırım o zaman uygulanabilecek yani gecikme dışında hiç bir kayıp olmayacak.Diğerinin altına girmek çok zor iştir.Bir kulübün küme düşmesi demek o kulübün en az 10 yıl gerilemesi demektir.Emin olmadan böyle bir karar verilemezdi biraz empati kurmalıyız hepimiz.
hadi diyelim gs 1 sene futbol oynanmasın diyor. peki diğer kulüpler ? hiçbiri bunu istemiyor emin olun. hiçbiri gidipte oynatmadığı adama para verebilecek durumda değiller. ya da bu adamlarını kaybetmek istemiyorlar. bir sorun bakalım baka hangi kulup bir yıl beklemeyi kabul eder. hıı belki trabzon çıkar. bir de işin ilginç yanı federasyon ilk ligin devamı yönündeki kararına 18 de 18 dekstek verilmişti. ilginç... eğer gs bu kadar endişeliyse; 1 yıl çekilsin liglerden. temiz bir lig istiyorlar ya temizlenince gelirler.
31 kişi tutuklu olarak içeri alınmış, bir sürü kişi PFDK'ya sevk edilmiş, kendinden şüphe eden avrupaya gitmesin denilmiş, bazı maçlarda şike veya teşvik olduğuna dair belgeler görmüşler iken olayları zamana yaymak bana mantıklı gelmiyor.
Açıkçası hukukçu değilim, tutuklu olanların ifadesi alnımaları gerekiyor olabilir, daha güçlü iddialar bekliyor olabilirler ama en azından o kadar şüpheli şeyler varken bu adamları Avrupa'ya gönderme. Süreci kısaltacak adımlar attığını göster. Açıklamaların tutarlı olsun. İddianemeyi bekliyecek olsak kozmik oda oluşturmazdık, etik lurulu bir karar alacaktır deyip sonra işi iddianameye bırakmak bu insanları gerizekalı yerine koymaktır. Ben gerizekalı değilim. Koskoca TFF tutarlı olup, insanları tatmin eden, adam akıllı adımlar atmalıdır.
Şu bile TFF'nin nasıl çelişkili hareket ettiğini gösterebilir.
Quote:
"Madde 5 (3) - Başvurular öncelikle usul yönünden disiplin müfettisleri tarafından incelenir. Bu talimatta belirtilen yazılı basvuru kosullarını tasımayan veya karalama amacı güden veya basvuru konusuyla ilgili yeterli bilgi ve belge içermeyen basvuruların esas bakımından incelenmesi için Etik Kurulu’na sevki yapılmaz."
Oysa etik kurul, kararı neye dayanarak verdi? Yeterli bilgi ve belge olmadığı için. Peki bunu başlangıçta etik kurula vermekle kim görevliydi? TFF bünyesindeki müfettişler.
Tam paradoks. Etik Kurulu 5. madde gereğince, daha başlangıçta dosyayı geri çevirmeli ve kayda almamalıydı zira dosyada ifade ve savunma yoktu. Veya esasa girdiğine göre kararı belge eksikliğine dayandırmaması gerekiyordu, çünkü bir kere işleme almıştı.
Hukuksal bir detay belki ama biraz mantık açısından bakanlar için, tepe noktada yer alan o anlı şanlı kravatlıların aslında ne denli yüzsüz, terbiyesiz ve kafasız olduğunu göstermesi bakımından ibretlik.
Galatasaray'ın ilk açıklaması adalet konusunda hassasiyet belirtme anlamında doğal karşılanabilirdi. Ancak bu 2. açıklamanın TFF'ye baskıdan başka bir tercümesi yok bana göre. "Geç gelen adalet adalet değildir" Evet doğrudur, adalet geç gelmesin. Şemsi'nin dediği gibi spor mahkemesi midir adı her ne olursa olsun farketmez; sadece bu işe odaklanacak kurumlarla bu iş daha erkenden çözülebilir. Geç gelen adalet adalet değil de yargısız infazlı, yanlış adalet adalet mi oluyor ? Eğer siz birşeyler yapmazsanız UEFA gerekeni yapar vs. şeklindeki tehdide karşılık TFF tabi ki cevap verir. Keşke mümkün olsa da her defasında TFF'ye güvenini yineleyen UEFA direkt olarak bu meseleye el koyabilse ve bizler de daha haklarındaki suçlamaları bile net olarak bilmeyen bu kişilere karşı UEFA'nın Emenike'yi para sayarken gören Ekrem Açıkeller'in, Mehmet Baransular'ın ipiyle neler yapabileceğini görseydik.
Ek olarak; Kulüpler kendi aralarında toplantı yapsınlar ve isterlerse bu dava bitene kadar maç oynanmasın. Bence hava hoş. Alsın tüm kulüpler bu riski ve dava sonuçlandığında bizler de ligi daha keyifli bir halde izleyelim. Geçen süreçte maddi, manevi zararın riskini alsın kulüpler. Ayakta kalanlar kalır, kalamayanlar da bir şekilde başlarının çaresine bakar.
Operasyon dediğin Almanların yaptığı gibi olur. Eş zamanlı olarak baskınlarını yaptılar, tespit edebildikleri suçları ettiler ve diğer federasyonlara bildirimde bulundular. Bizde ise kaç dalga daha olacak belli değil. Bugün birkaç yönetici ve futbolcu ifade için çağrılmışlar, ifadelerden sonra emniyetten ayrılmışlar.