Sezon sonuna kadar değil, 2 sene kiralık. 2 seneye kadar da sözleşmeleri sona erer zaten, bedavadan katarlar kulübe ya da Gökçek 2 sene sonra zaten sıkılmış olur, Gençlerbirliği'ne el atar.:D Sonra Ankaragücü ne yaparsa yapsın.
Printable View
Sezon sonuna kadar değil, 2 sene kiralık. 2 seneye kadar da sözleşmeleri sona erer zaten, bedavadan katarlar kulübe ya da Gökçek 2 sene sonra zaten sıkılmış olur, Gençlerbirliği'ne el atar.:D Sonra Ankaragücü ne yaparsa yapsın.
Oyuncuları korurlar herhalde. Bence federasyon daha cesur olmalı.
Rekabeti engelliyormuş bu durum o yüzden Ankaraspor düşürülmüş tamam radikal karardır gerekçeleri bellidir..Benim asıl zoruma giden geçen sezon ''Hem Hacettepe hem de Kastamonuspor ile ugraştıgımız için zor günler geçirdik ama bu sene Gençlerbirliği'ni daha farklı yerlere getireceğiz'' diyen bir klübün başkanı ceza almıyor şimdi fatura kesiliyor..yapılan yanlıştır demiyorum siyasi karar diyeceğim herkes aynı tarafta var bi iş ama bakalım..Ayrıca Eger Junior Gökçek her iki klüpte görev aldıgı için de ecza yediyse Turgay Kalemci'de aynı yolun yolcusu ..Hem Gençlerbirliği hemde Hacettepe yönetimlerinde görev aldı..
Bi yerden başlanması gerekiyodu.. Kurban Ankaraspor oldu.. Ancak ben Ankaragücü'nün sütten çıkmış ak kaşık durumunda olmasını kabullenemiyorum.. Onlar da küme düşürülmeli..
Beşiktaş için büyük bir dezavantaj oldu.Çünkü fikstürde biz Ankaraspor'u takip ediyoruz...
Rakiplerimiz ekstra 1 hafta dinlemiş olarak gelecek bize.2 haftalık süreçte daha iyi hazırlanacaklar,sakatlar varsa iyileşecek vs...
Birde bizim Avrupa maçlarından yorgun döneceğimiz varsayıldığında önemli bir dezavantaj olacak...
Buda bizi buldu,büyük şanssızlık...
Ankaragücü neden düşürülmedi diyenler..
uefa da buna benzer bi olay olmuş :
UEFA 1998 yılında rekabet kurallarıyla ilgili “Aynı gücün kontrolünde olan takımlar aynı ligde oynayamaz” kararını aldı.. Bu karar ilk kez bir İngiliz finans şirketinin hakim hisselerine sahip olduğu AEK (Yun) ve Slava Prag (Çek) takımları için uygulandı ve ikisinin aynı anda UEFA Kupası’na katılmasına izin verilmedi.. 2 kulüp Melih Gökçek gibi kararın iptali için CAS’a başvurdu.. CAS, 1999’da aldığı 114 sayfalık tarihi kararda 2 takımdan daha köklü olan (AEK 1924’te kuruldu, S.Prag 1892), daha çok UEFA turnuvası oynamış olan Prag’ın yola devam etmesine, AEK’nın kupadışı kalmasına karar verdi.. Bu karar, benzer durumlarda emsal oluşturdu.. Bu nedenle, aynı gücün hükmettiği Türkiye’deki 2 takımdan daha az köklü, daha az lige katılmış olan Ankaraspor düşürüldü..”
Vatan'da İbrahim Seten yazmış..
Sonuç ?
Daha haber bügünün adamlar savunmayı değerlendirsinler hele.. :D
Ve karar açıklandı!
Ve beklenen karar açıklandı. Tahmim Kurulu, Ankaraspor'un küme düşürülmesi kararını onadı! Ankaraspor'un itirazı reddedildi ve Başkent ekibinin bir alt lige düşürülmesine karar verildi.
Ankaraspor Başkanı Ruhi Kurnaz ile Ankaragücü Başkanı Ahmet Gökçek'i cezaları 6 aydan, 3 aya indirildi.
Bu konuyla ilgili olarak TFF Başkanı Mahmut Özgener ile Tahkim Kurulu üyeleri yarın bir basın toplantısı düzenleyerek bu gelişmenin ayrıntılarını açıklayacak.
Tahkim Kurulu'ndan yapılan açıklama şöyle:
Tahkim Kurulu daha önce kararlaştırılan 6 Ekim 2009 günlü toplantısında;
1- Ankaraspor A.Ş Kulübü vekilinin, P.F.D.K.'nın 15/09/2009 tarih ve 2009-2010/121-147 sayılı kararına karşı E.2009/531 numaraya kayıtlı itiraz dosyasında 02.10.2009 tarihli dilekçesi ile yaptığı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in tanık olarak dinlenmesi yönündeki talebi Kurulumuzun 05.10.2009 tarihli kararı ile kabul edilerek celse açıldı. Mürafaaya Ankara B.Şehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Ankaraspor A.Ş. adına Genel Müdür Ender Yurtgüven ve Av. Berrak Haşioğlu, TFF adına Av. Ömer Bedük, Av. Ergin Akçay katıldı. Ankaraspor A.Ş. Vekilinin dosyaya 05.10.2009 tarihli ek itirazlarını belirten dilekçe sunduğu görüldü.
Ankara B.Şehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in iddialara ilişkin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmada ayrıca Ankaraspor A.Ş. adına Genel Müdür Ender Yurtgüven ve Av. Berrak Haşioğlu da sözlü beyanlarında dosyaya sunulu dilekçelerini tekrarladılar. Dosyanın tamamlandığı anlaşıldı, yapılan müzakere neticesinde ve ayrıntısı gerekçeli kararda belirtileceği üzere;
Kulüplerin ve TFF kapsamındaki birliklerin yapısına ve tesciline ilişkin esaslar TFF Statüsü'nün 18/3. ve 76/6. maddelerinde düzenlenmiştir. Söz konusu maddeler uyarınca "Hiçbir gerçek veya tüzel kişi herhangi bir müsabaka ya da turnuvanın dürüstlüğünü herhangi bir biçimde zedeleyecek şekilde birden fazla kulübü yönetemez veya kontrolünü elinde bulunduramaz". Kulüp Tescil Talimatı'nın 17. maddesinde de "Gerçek veya tüzel kişiler, aynı ligdeki birden fazla kulübün hakim hissedarı veya yönetim kurulu üyesi olamazlar. Çoğunluk hisseleri veya yönetime hakim hisseleri aynı gerçek veya tüzel kişiliğe ait kulüpler aynı ligdeki müsabakalara iştirak edemezler." denilerek kulüplerin mülkiyet yapısı açıklanmıştır. Aynı Talimatın 13. maddesinde de, Kulüplerin TFF mevzuatına ve genel hukuk kurallarına uygun olarak faaliyette bulunup bulunmadıklarının Federasyon tarafından denetleneceği açıkça ifade edilmiştir.
TFF Statüsünün 18/3. ve 76/6. maddelerinde açık olarak hiçbir gerçek veya tüzel kişinin herhangi bir müsabaka, turnuva veya ligin dürüstlüğünün tehlikeye düşmesine neden olacak şekilde birden fazla kulübün kontrolünü doğrudan veya dolaylı olarak elinde bulunduramayacağı düzenlenmiştir. TFF Statüsündeki düzenlemeler esas olarak FIFA Statüsü'nün 18. maddesine dayanmaktadır. FIFA Statüsünün anılan maddesine göre; "Her üye Federasyon kendilerine bağlı kulüplerin üyeliğe dair tüm haklarını kullanırken aldıkları kararları tüm dış yapılarından bağımsız almalarını sağlamalıdır. Bu yükümlülük bağlı kulübün hukuki yapısına bakılmaksızın geçerlidir. Her halükarda üye Federasyon herhangi bir müsabakanın veya organizasyonun bütünlüğünü (dürüstlüğünü) riske sokabilecek şekilde hiçbir özel veya tüzel kişinin (holding şirketleri ve bağlı otaklıkları da dahil olmak üzere) birden fazla kulübü kontrol etmesine izin veremez." FIFA statüsünde belirtilen bu ilke ve kurallar aynı şekilde TFF mevzuatı içine dahil edilmiştir.
Kulüplerin taahhüt ve yükümlülükleri de TFF Statüsünde uluslararası düzenlemelere paralel olarak açıkça düzenlenmiştir. TFF Statüsünün 4/2. maddesine göre, "Futbol alanında faaliyet gösteren her kişi ve kuruluş FIFA ve UEFA'nın statülerine, talimatlarına, düzenleme ve kararlarına ve ayrıca fair play kurallarına uygun olarak bağlılık, dürüstlük ve sportmenlik ilkelerine saygı göstermekle yükümlüdür." Yine TFF Statüsünün "Üyelerin Yükümlülükleri" başlıklı 13/1-a maddesine göre, "Kulüpler FIFA, UEFA ve TFF'nin statü, talimat, düzenleme ve kararlarına tam olarak uymak ve kendi statü, tüzük veya diğer düzenlemelerinde yer alacak bir hüküm aracılığıyla kendi üyelerinin de bunlara her zaman uymasını sağlamak" yükümlülüğü altındadır.
TFF'ye üye tüm kulüpler hukuki yapılarına bakılmaksızın futbola ilişkin ulusal ve uluslararası kural ve düzenlemelere uyma, FIFA, UEFA ve TFF statü ve talimatlarına, fair play kurallarına uygun olarak bağlılık, dürüstlük ve sportmenlik ilkelerini gözetme ve buna uygun olarak hareket etme yükümlülüğü içindedirler. Bu çerçeve içinde, kulüpler sportif yarışma içinde bulundukları ligin veya müsabakaların dürüstlüğünü veya sportif rekabetini tehlikeye düşmesine neden olacak şekilde birden fazla kulübün kontrolünü elinde bulunduramaz. Yukarıda da belirtildiği üzere TFF ve FIFA düzenlemelerinde, şirket veya dernek statüsünde bulunan kulüpler açısından bir ayrıma da gidilmemiştir.
Yukarıda belirtilen FIFA ve TFF düzenlemelerindeki temel amaç, günümüzde global bir nitelik taşıyan ve dünyanın en çok ilgi ve seyirci çeken sportif faaliyeti olan futbol oyununun etik kurallar içinde ve dürüst şekilde oynanmasını sağlamak, kamuoyunun bu oyunun dürüstçe oynandığı/oynanacağı ve bu kapsamda müsabaka sonuçlarının önceden oyunun taraflarınca ya da onları etkileyen üçüncü kişilerce belirlenmemiş olduğu yönündeki inancını etkileyecek oluşumların önüne geçmek ve bu amacı olumsuz yönde etkileme olasılığını bünyesinde barındıran eylemleri, ilişkileri engellemektir. Bu nedenle yukarıda belirtilen düzenlemelere aykırı eylemlerin, belirtilen kuralları ihlal etmiş olması için, mutlak somut bir zarar vermiş olması da gerekmez.
Dosyada yapılan incelemede, TFF Yönetim Kurulu'nun 06.09.2009 tarihli toplantısında "MKE Ankaragücü Kulübü'nün 30 Ağustos tarihindeki olağanüstü Genel Kurulu'nda alınan kararlar sonucu, Ankaraspor A.Ş. ile arasında ortaya çıkan ilişkinin sportif rekabeti engelleyici nitelikte olduğu, mevcut durumun TFF Statüsü'nün 18. ve 76. maddeleri ile TFF Kulüp Tescil Talimatı'nın 17. maddesine aykırı olduğunu belirttikten sonra, MKE Ankaragücü Genel Kurulu'nda bu ihlalin ortaya çıkmasına neden olan kararların 3 gün içerisinde ortadan kaldırılmasını ya da Ankaraspor A.Ş. hisselerinin sportif rekabeti engellemeyecek ve kamu vicdanını tatmin edecek şekilde 3. kişilere devredilmesini" istediği ve ilgili kararın da her iki kulübe noter kanalıyla tebliğ edildiği anlaşılmıştır. TFF Yönetim Kurulu'nun 06.09.2009 tarihli kararı, adil oyun düzenini sağlamak ve liglerin ve müsabaka sonuçlarının güvenirliğini ve dürüstlüğünü sağlamak ve güvence altına almak amacıyla alınınmış bir karardır. TFF Yönetim Kurulu'nun, Tahkim Kurulu'nun denetimine tabi olarak Statüde ve ilgili talimatlarla belirlenen futbola ilişkin her türlü kararı ve düzenlemeyi yapma yetkisine sahip olduğu hususunda bir kuşku yoktur.
FIFA, UEFA ve TFF'nin ilgili düzenlemelerinde açıkça yasaklanan, birden fazla kulübü, "kontrol etme" , "yönetme" veya "hakimiyet" kavramının özü, bir kulübün, kişinin ya da grubun bir diğer kulübü sevk ve idaresini elinde bulundurmaları ve/veya kulüplerin sportif rekabetini veya performansını doğrudan veya dolaylı olarak herhangi bir şekilde etkileyebilecek konumda olmalarıdır. Kulüplerin sportif rekabete zarar verecek şekildeki birlikteliklerinin veya birden fazla kulübün belirli kişi veya grupların kontrol altına girmesinin ligin ve müsabakaların dürüstlüğü, güvenilirliği ve doğruluğu üzerinde ciddi ve kabul edilebilir endişe oluşturacağı, kulüplerin aynı turnuva veya ligde yarışmaları halinde kamuoyu algısının, müsabaka sonuçlarının doğruluğunu ve güvenirliliğini etkileneceği, bundan dolayı dürüst ve adil oyunun zarar göreceği yönündedir.
TFF Yönetim Kurulu tarafından, taraflara ihlalin giderilmesine yönelik verilen sürenin kısa ve makul olmadığı ileri sürülmüş ise de sürenin uzatılmasına yönelik olarak itiraz eden kulüp tarafından doğrudan bir başvuruda bulunulmadığı, ilgili TFF Yönetim Kurulu kararının ilgili kulüplere tebliğinden itibaren yasal süre içinde kararın bu nedenle iptaline yönelik olarak Tahkim Kurulu nezdinde bir başvuru yapılmamış olduğu, yapılan itirazın sadece ilgili kulüplerin PFDK'ya sevki üzerine, itiraz eden kulübün müsabakaları alınmamasına ilişkin tedbir kararının kaldırılmasına yönelik olduğu, aynı zamanda ve ayrı ayrı PFDK'na ve Tahkim Kurulu'na yapılan bu müracaat üzerine, itiraz eden kulüp talebinin PFDK tarafından "görevsizlik" nedeniyle, Tahkim Kurulu'na yapılan itirazın ise 12.09.2009 tarih ve 2009/25 E., 2009/510 K. Sayılı karar ile "tedbir talebinin kaldırılmasını gerektiren koşulların bulunmaması nedeniyle" reddedildiği anlaşılmıştır.
Gerek TFF ve gerekse itiraz eden kulüp tarafından iddia ve savunmalarına dayanak teşkil etmek amacıyla Kurulumuza ibraz edilen, Spor Tahkim Mahkeme'sinin (CAS), AEK - SLAVIA kulüplerinin itirazlarına ilişkin 20.08.1999 tarihli kararında, itiraz eden kulüp tarafından, kararda belirtilen ihlalin giderilmesine yönelik "makul sürenin" daha uzun olduğu ileri sürülmüş ise de ilgili CAS kararında sportif rekabete aykırı durumun, UEFA düzenlemesi yapılmadan önce meydana geldiği, bu nedenle UEFA'nın kulüplere faaliyetlerini yeni kurallar ile uyumlu hale getirmeleri için makul bir süre verilmesi gerektiğinin ifade edildiği, taraflar arasındaki sportif rekabete zarar verici nitelikteki ilişkinin ise, TFF Statüsünün 16.05.2009 tarihinde, Kulüp Tescil Talimatı'nın ise 01.06.2009 tarihinde yürürlüğe girdikten sonra gerçekleştiği, kaldı ki daha önce de yürürlükte bulunan ve kulüplerin uymakla yükümlü ulusal ve uluslar arası kuralların bu nitelikteki ilişki ve işbirliğini yasakladığı, kulüplere mevzuata uyum sağlamaları için makul süre verilmesinden ziyade, olayda kulüplerin mevzuata uygun hareket etme yükümlülüğü içinde bulundukları anlaşıldığından, makul sürenin kendilerine tanınmadığı savunmasına bu yönden de katılmak mümkün olmamıştır. Kamuoyunun, sportif rekabetin dürüstlüğü hususunda ikna edilebilmesi her bir yarışmacı kulübün/takımın tek bir sahipliğe/mülkiyete tabi olması ile mümkündür. Bu prensiplere aykırı herhangi bir durumda UEFA'nın müdahale etme ve uygun gördüğü önlemi alma hakkının saklı tutulduğu kararda açıkça belirtilmiştir. FIFA ve UEFA'nın statü ve talimatlarında ayrıntılı olarak düzenlenen bu hakkın federasyonlarda bulunmadığını iddia etmek yasal açıdan mümkün değildir. Özelikle lig müsabakalarında ortaya çıkan sportif rekabete aykırı ihlallerin, turnuva veya kupa müsabakalarına göre çok daha katı ve ağır hükümlerle yaptırıma tabi olması, korunan sportif ve hukuki değerlerin amacına uygun olduğunu belirtmek gerekir.
Ayrıca liglerin devam ettiği bir süreç içinde TFF tarafından yapılan ihlalin bir an önce giderilmesi amacına yönelik olarak ilgili kulüplere verilen sürenin uzun tutulmamasının kabul edilebilir olduğu, kaldı ki TFF tarafından yapılan ihlalin giderilmesi için farklı alternatif de sunulduğu anlaşıldığından bu yönde yapılan savunmaya itibar etmek mümkün olmamıştır. Kaldı ki TFF mevzuat ve düzenlemelerinde "ihlal" gerçekleştikten sonra ihlali gerçekleştiren kişilere bu ihlalin giderilmesi için bir süre verileceğine dair herhangi bir hüküm bulunmadığı gibi, TFF tarafından ihlalin ve sonuçlarının ağırlığı dikkate alınarak kişilerin hak kaybına uğramasını önlemek amacıyla, taraflara verilen "iyi niyetli" ve çözüm amaçlı" bu süre içinde veya bilahare yargılama safahati içinde bu ihlallin giderilmesine yönelik somut girişimlere de rastlanılmamıştır.
Bu çerçeve içinde yapılan değerlendirme ve inceleme sonucunda; dosyaya ibraz edilmiş bulunan Ankaraspor A.Ş. ve Ankaragücü kulüplerini hukuken ve/veya fiilen yöneten kişilerin genel kurul öncesi, esnası ve sonrasındaki, yazılı ve görsel medyaya yansıyan beyan ve açıklamaları, tarafların kulüplerini temsil ve sahiplenmelerindeki tavır ve davranışları, taahhütleri, olaya ve taraflara ilişkin ayrıntılı haber ve görüntüler, 30.08.2009 tarihli Genel Kurul toplantısında yapılan açıklamalar, Ankaragücü kulübüne yeni seçilen yönetim kurulu üyelerinin bir kısmının daha önceki Ankaraspor A.Ş.'nde kurucu ortak olmaları, bir kısmının Ankara Büyükşehir Belediyesine bağlı şirketlerde yöneticilik yapmaları, Ankaragücü yeni seçilen başkanının daha önce Ankaraspor A.Ş. futbol şube sorumlusu ve fiili başkan olarak görev yapması, kulüp yetkililerinin bir kısmının kendi beyan ve savunmalarında belirtilen açıklama, kabul ve tevil yollu ikrarları, kulüpler arasındaki oyuncu transfer ilişkisi, kulüpler arasındaki ilişkinin "birleşme veya güç birliği" adı altında bizzat her iki kulüp yetkilileri tarafından kamuoyuna açıklanış şekli ve dosyadaki tüm bilgi, belgeler birlikte dikkate alındığında, her iki kulüp arasında kurulan ilişkinin TFF Yönetim Kurulu'nun 06.09.2009 tarihli toplantısında belirtilen şekilde "sportif rekabeti engelleyici ve zarar verici" nitelikte olduğu, bu durumun ise TFF Statüsü'nün 18. ve 76. maddeleri ile TFF Kulüp Tescil Talimatı'nın 17. maddesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
FIFA, UEFA ve TFF mevzuatı ile getirilen düzenlemeler; iki kulüp arasındaki ilişkinin sportif rekabeti engelleyici nitelikte olduğu hallerde, bu kulüplerin aynı ligdeki müsabakalara iştirak etmesinin önlenmesine yöneliktir. Buna ilişkin düzenlemelerdeki temel amaç, ihlalde bulunan her iki kulübün cezalandırılmasından ziyade, sportif rekabeti engelleyecek veya tehlikeye düşürecek oluşumların önüne geçmek ve ihlale uygulanacak yaptırımları, yasal mevzuata uygun olarak ihlalin niteliğine ve ağırlığına uygun olarak belirlemektir. TFF Yönetim Kurulu bu amaçla her iki kulübe de ayrı ayrı ihtarda bulunmuştur. Bu çerçeve içinde kulüplerden sadece birinin cezalandırılması yoluyla bir alt lige indirilerek müsabakalardan katılmaktan men edilmesi, düzenlemelerin amacına ve ruhuna uygun düşmektedir. FIFA ve UEFA düzenlemesi, uluslararası uygulama ve kararlar da bu yöndedir.
Bu nedenle, kulüplerden sadece birinin bir alt lige düşürülmesinde ve alt lige düşürülen kulübün belirlenmesinde; kulüplerin tarihçesinin, kuruluş yıllarının, liglerde bulunma süresinin, en üst ligde bulunma süresinin, Avrupa kupalarına katılım süresinin, kupa müsabakalarına katılma sayısının, başarılarının, taraftar potansiyelinin belirleyici kriterler olarak dikkate alınmasında ve kulüplerin bu kriterler çerçevesinde yapılan karşılaştırma ve değerlendirme sonucunda P.F.D.K.'nın 15/09/2009 tarih ve 2009-2010/121-147 sayılı kararı ile ANKARASPOR A.Ş. kulübü hakkında BİR ALT LİGE DÜŞÜRÜLMESİ kararının verilmesinde hukuka ve yasal mevzuata herhangi bir aykırılık tespit edilemediğinden yapılan itirazın reddi ile PFDK kararının, Üye Tanju Güvendiren'in, Kulübe hisse devrine ilişkin makul süre verilmeyerek eksik soruşturmayla esasa girildiği şeklindeki karşı oyu ve Üye Mehmet Doğan'ın kararın kaldırılması yönündeki karşı oyuyla oyçokluğu ile onanmasına, esas hakkında bir karar verilmiş olmakla ayrıca tedbir talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına (K. 2009/552)
2. Ankaraspor A.Ş. Kulübü Başkanı Ruhi Kurnaz'ın, E.2009/533 numaraya kayıtlı dosyası, MKE Ankaragücü Spor Kulübü Başkanı Ahmet Gökçek'in, E.2009/534 numaraya kayıtlı dosyası, MKE Ankaragücü Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Nuri Elibol'un E.2009/546 numaraya kayıtlı dosyası, MKE Ankaragücü Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Nükte'nin, E.2009/539 numaraya kayıtlı dosyası, MKE Ankaragücü Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Kocabıyık'ın, E.2009/538 numaraya kayıtlı dosyası, MKE Ankaragücü Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Levent Çamur'un ,E.2009/536 numaraya kayıtlı dosyası, MKE Ankaragücü Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Necdet Kuzu'nun , E.2009/535 numaraya kayıtlı dosyası, MKE Ankaragücü Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Faruk Kalyoncu'nun, E.2009/544 numaraya kayıtlı dosyası, MKE Ankaragücü Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Ayhan Atalay'ın, E. 2009/537 numaraya kayıtlı dosyası, MKE Ankaragücü Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Arslan'ın, E.2009/540 numaraya kayıtlı dosyası, MKE Ankaragücü Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Akan'ın, E.2009/541 numaraya kayıtlı dosyası, MKE Ankaragücü Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Nadir Koç'un, E.2009/542 numaraya kayıtlı dosyası, MKE Ankaragücü Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Tekin İpek'in, E.2009/543 numaraya kayıtlı dosyası, MKE Ankaragücü Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Ekrem Sarısu'nun E.2009/545 numaraya kayıtlı dosyası, MKE Ankaragücü Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Ercan'ın, E.2009/547 numaraya kayıtlı dosyası, MKE Ankaragücü Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Yavuz Bulut'un, E.2009/549 numaraya kayıtlı dosyası, MKE Ankaragücü Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Avni Kavlak'ın E.2009/548 numaraya kayıtlı dosyası incelendi. İtirazların tamamının P.F.D.K.'nun 15/09/2009 tarih ve 2009-2010/121-147 sayılı kararına karşı yapıldığı görüldü. Dosyalar arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu anlaşılmakla, usul ekonomisi gereği dosyaların esas numarası en küçük olan E.2009/533 sayılı dosyada birleştirilmesine, diğer dosyaların kaydının kapatılmasına yargılamanın bundan böyle E.2009/533 sayılı dosya üzerinden yürütülmesine karar verildi.
Yapılan müzakere neticesinde; Ankaraspor AŞ Başkanı Ruhi Kurnaz'a ve MKE Ankaragücüspor Kulübü Başkanı Ahmet Gökçek'e başkanları oldukları aynı ligde mücadele eden Ankaraspor AŞ ile MKE Ankaragücüspor Kulübü arasındaki sportif rekabeti engelleyici ilişki ve TFF Statüsünün 18. ve 76. maddeleri ile Kulüp Tescil Talimatının 17. maddesine aykırı eylemlerinden dolayı talimatlara aykırılık nedeniyle FDT'nin 45/1 maddesi uyarınca verilen hak mahrumiyeti cezasının adı geçen şahısların kulüp başkanı statüleri ve ihlalin oluş şekli dikkate alınarak takdiren 3'er ay hak mahrumiyeti cezası şeklinde değiştirilerek onanmasına; MKE Ankaragücü Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyeleri Nuri Elibol'a, Mehmet Nükte'ye, Hüseyin Kocabıyık'a, Levent Çamur'a, Necdet Kuzu'ya, Faruk Kalyoncu'ya, Ayhan Atalay'a, Hüseyin Arslan'a, Mustafa Akan'a, Nadir Koç'a, Tekin İpek'e, Ekrem Sarısu'ya Mehmet Ercan'a, Yavuz Bulut'a, Avni Kavlak'a yöneticisi oldukları MKE Ankaragücüspor Kulübünün aynı ligde mücadele ettiği Ankaraspor AŞ ile arasındaki sportif rekabeti, ilişki ve TFF Statüsünün 18. ve 76. maddeleri ile Kulüp Tescil Talimatının 17. maddesine aykırı eylemlerinden dolayı talimatlara aykırılık nedeniyle FDT'nin 45/1 maddesi uyarınca verilen hak mahrumiyeti cezasının ihlalin oluş şekli dikkate alınarak 15'er gün hak mahrumiyeti cezası şeklinde değiştirilerek onanmasına, Üye Tanju Güvendiren'in fiil ile fail arasında illiyet bağının olmadığı şeklindeki karşı oyu ile Üye Mehmet Doğan'ın verilen cezaların tamamen kaldırılması gerektiği yönündeki karşı oyu ile oyçokluğuyla (
Karar verilmiştir.
T.F.F TAHKİM KURULU
Kaynak : Sporx.com
Ankaraspor düşüyorsa oyuncuları bedava alan Ankaragücüde düşürülmelidir.
açıklamaya göre kurallara göre sadece 1 takım küme düşürülüyor ve buda iki takımın kriterleri karşılaştıralarak yapılıyor..
kulüplerden sadece birinin bir alt lige düşürülmesinde ve alt lige düşürülen kulübün belirlenmesinde; kulüplerin tarihçesinin, kuruluş yıllarının, liglerde bulunma süresinin, en üst ligde bulunma süresinin, Avrupa kupalarına katılım süresinin, kupa müsabakalarına katılma sayısının, başarılarının, taraftar potansiyelinin belirleyici kriterler olarak dikkate alınmasında
Cas'a gidecekler orda Ankaraspor'un lehine bir karar çıkacak.Tekrar Süper ligte mücadele etmeye devam edecekler.Büyük ihtimal.
Peki bu karar ne zaman net olarak belli olur ?
Diyelimki ligde kaldı. Kalan maçları ne ara yapacak ? Bütün lig altüst oldu artık. Maç trafiği gelicek. Türkiye kupası , milli maçlar , Avrupa maçları , lig maçları.
Futbolcular nasıl bu tempoyu kaldıracak merak ediyorum.
Bu kararı Gökçek karşıtları çok yanlış yorumluyor.Gökçek'in isteği neydi?Ankaragücü'nü alıp şampiyonluğa oynayan bir hale getirmek değil miydi?Peki Ankaraspor düşünce bu Ankaragücü'nü şampiyonluğa oynayan bir takım yapamayacak mı?Gökçek karşıtları Ankaraspor'un düşmesine seviniyor ama basit bir mantık hatası yapıyorlar.Onların Ankaraspor'un düşmesine sevinmeleri değil Ankaragücü'nün kalmasına üzülmeleri gerekir.Ama akıllarına gelmiyor yada geliyor da bakıyor akıl yok, geri gidiyor.
.
.
.
Birleştirilen Mesaj:
forumdaki arkadaşlara demiyorum :D
Ankaragücüne gelen oyuncular kiralık...Aynı Gençler Hacettepe olayı gibi orda sorun yok...
Federasyon ilk kez bu kadar sert davrandı. Artık kulüplere gerekli mesajlar gitmiştir. Kurallara uyunuz yoksa gereği yapılır şeklinde.
Benim hala anlamadığım Ankaraspor suçlu bulunuyor ama; Ankaragücü'ne hiçbirşey olmuyor.
Ankaragücü'ne bir şey olmamasının nedeni kararda da belirtildiği gibi "kulüplerin tarihçesi, Avrupa kupalarına katılım durumları vs." dir.
Benzer bir durum AEK ve Slavia Prag arasında olmuştu, diye hatırlıyorum. Bu iki takım farklı ligdeler ve farklı ülke takımları ancak aynı aile bireylerine aitler. UEFA iki takımdan kuruluş yılı eski olan kulübün Avrupa Kupaları'na katılmasına izin verdi. Emsal teşkil edebilecek bir olaydır. CAS'a gidilirse yapılabilecek bir şey olduğunu sanmıyorum, ancak belli olmaz, benzer olaylar göz önüne alınırsa bir şey değişmeyecektir.
Ankaragücü masum durumda güya. Biz birşey yapmadık onlar oyuncularını bize verdiye getiriyorlar olayı. Kesinlikle iki takımın birden düşmesi gerekiyordu ama Ankaraspor'un başına patladı olay yazık oldu.
Bende dusurulmesine karsiyim, puan silinmesi daha mantikli olurdu. En azindan duzen bozulmazdi
Federasyon geçen sezon nerdeydi acaba. 20 oyuncu gönderen Gençlerbirliği'ne niye ceza veremediler.
Ankaragücü suçluymuş oymuş buymuş. Kardeşim adam Ankaraspor yöneticiliğini bırakıp Ankaragücü'ne başkan seçildi ne var bunda. Oyuncular makul fiyatlarla transfer edildi. Kiralık bedelleri ödendi. Eee daha ne ?
Şimdi Ankaraspor CAS'a gidecek ve ordan lehinde karar çıkarsa bu sezon lig tescili yapılmaz yapılamaz. İlk haftalarda Galatasaray 3 puan aldı Antalyaspor 3 puan kaybetti. Eee diğer takımların suçları ne. Beşiktaş belki oynasaydı yenecekti Ankaraspor'u morallenecekti.
Federasyon kendini kuyuya attı ama kendileride bilmiyolar ne yaptıklarını..
Ayrıca Ankaragücü'ne laf eden arkadaşlar geçen sene Hacettepe olayında nerdeydiniz ? Güçsüz rakipten 3 puanı alırken sesiniz çıkmıyodu. Ne oldu bu hafa 3 gol atınca Ankaragücü düşmanınızmı oldu ?
Ben Ankaragücü suçlu demedim? Eğer Ankaraspor suçlu bulunduysa, niye Ankaragücü'de suçlu bulunmuyor?
Ayrıca ben Ankaragücü'nü siyasi sebeplerden dolayı severim. Ahmet Gökçek'in başına gelmesine karşı çıktım ama; baktım sanırım artık Ankaragücü'de büyüyecek. O zaman sesimi kapattım.
Avrupa'da tek başkentten şampiyon çıkarmayan ülke biziz. Umarım başkentten bir şampiyon çıkarsa buda Ankaragücü olur.
Varsın Ankaragücü yükselsinlig kaliteli olsun..Bence Gökçekfutbolda bir devrim yapabilir. A.Gücü bir marka olabilir. Stad,taraftarve yönetim gibi faktörlerle açılım yapabilir. Bence Ankaraspor un düşmesi iyi oldu çünkü pek bir işe yaradığı yoktu. Turkcell Süper Ligde seyircisi olan takımları görmek istiyoruz artık. A.Gücü de düşürülürse lig iyice çorba olur.
Sana değil lafım Batuhan. Bazı arkadaşların yaygara koparmasına.
Ahmet Gökçek gelmesini hiçbir Ankaragücü taraftarı istemiyodu burdada defalarca yazdım. Ahmet Gökçek çok hırslı birisi. Takımı başarılı yapmak için herşeyi deneyen bir yapısı var. O yüzden içimiz rahattı geldiğinde. Yararlıda oldu takımı güçlendirdi.
Ankaraspor - Ankaragücü birbirini pilot kulupleri değil hatırlatayım. Sadece başkanı değiştirdiler. Ve oyuncuları belli miktarda paralarla kiraladılar veya satın aldılar. CAS kararını beklemedeyim ben yinede. Şimdi iş Ankaraspor avukatlarında. Hazırlayacakları savunmayla bu saçmalığı düzelteceklerdir.
.
.
.
Birleştirilen Mesaj:
Heee şunuda söyleyeyim hani bir laf vardır Dolar düşer mark düşer Ankaragücü babayı düşer diye :)
Kolay değil 100 yıllık kulubu düşürmek (::)
Şimdi İsmail, Ankaragücü düştüğünde tekrar lige nasıl alındığını da herkes biliyor.
Hacettepe olayıyla aslında benzerlik yok, onlar pilot takımıydı ve genç oyuncuları pilot takıma gönderiyordu. İstediği zaman da geri alması normaldir çünkü finansı sağlayan ana kulüp. O nedenle onların arasındaki oyuncu alış verişi normaldir. Ama rekabeti baltalıyor diye düşünülürse bunu yapılacak bir düzenleme ile önlemek mümkün, pilot takımla ana takımı aynı ligde mücadele ettirmezsin, çıkmaya hak kazansa da, hakkı 1 sonrakine devredersin.
Ama Ankaraspor ve Ankaragücü arasında bu şekilde bir ilişki yok ve Ankaraspor'un en önemli oyuncuları kiralık olarak Ankaragücü'ne geçiyor. Bir Ediz'i, Mehmet Çakır'ı 3 büyükler istese, ülkemizin transfer piyasasında ne kadar ederler acaba? Makul fiyatları ve ödenen kiralık bedellerini merak ediyorum doğrusu, üstelik bu oyuncuların 2'şer yıllık kiralanması tesadüf mü? Hem bunlar pilot takım ilişksinde değiller ki, çıkıp gerçek değerlerini verip kadroya katsaydı Ankaragücü, benim tepkim bu kadar yüksek olmazdı. Ya da yeni başkan çıkıp deseydi ki artık Ankaraspor bizim pilot takımımız olmuştur, o zaman transferler ister paralı olsun, ister bedelsiz olsun, isterse de kiralık olsun ses çıkarmazdım.
CAS'ta da krarın değişeceğini sanmıyorum. Aslım merak ettiğim konu, lig bu şekilde mi tescil edilecek yoksa Ankaraspor'un kalan maçlarında hükmen mağlubiyet alması mı sağlanacak. Eğer bu şekilde tescil edilirse Ankaraspor'dan puan almış kulüpler için avantaj sağlanmış olacak. Asıl bu yönde çıkacak ortalığı daha çok karıştırır bence, çünkü kalan maçlarını hükmen kaybedece denirse bu sefer de ilk haftalarda puan kaybedenler isyan edecek.
Diğer türlü ise ligimizde yukarıları zorlayacak bir ekip oası, takımı imkanlarının artması, modern bir stada kavuşması, sadece para değil taraftar desteği de olan bir takımın olması elbette renk getirecektir ligimize. Bu yönden de mutluyum.:)
Tamamda Serkan varsayımlarla iş yapacak olursak sonumuz fena. O zamanda Gaziantep spor 2 oyuncudan 16 milyon € kazandı Beşiktaş'tan. Yıldırım Demirören içinde sorgulama yapılsın. Oyuncu değerleri hakkında birşey yapamazsınız sonuçta kulup istediği paraya satar oyuncusunu.
2 kulubun başkanı olarak Ahmet Gökçek gözükseydi ve öyle olsaydı eyvallah. Ama Ankaraspor başkanlığından istifa edip Ankaragücü başkanı seçilen birisi için böyle suçlamalar yapmak biraz akıl kârı gelmiyo bana.
Kiralık gönderilen oyuncuların giderlerini Ankaraspor karşılıyo olabilir. Eee bu durumda Hacettepe - Gençlerbirliği ilişkisinden ne farkı kaldı.
Hayırlısı olsun, ortalık karıştı yine..
Dün sanırım levent bıcakcıyı dinledim Cas yada avrupada ki herhangi bi mahkemenin bu kararı değiştirmeye hukuki hakkı yokmuş yani bu mesele türkiyenin iç meselesidir biz karısmayız diyecekler kısaca.Ayrıca federasyon nerdeydi genclerbirliği oftaş olayında yada kayseri ve erciyes olayında neden böyle diyemediler gibi yorumlarda var haluk ulusoy yönetimine sormak lazım bunları bu federasyona değil
Oynadığı maçlar 3-0 hükmen mağlup sayılıyor. Maçlarda görülen kartlar ve atılan gollerde gol krallığı kategorisinde geçerli sayılacak. Böyle karar verilmiş.
3-0 hükmenlerde goller kaptanlara yazılır yani ben b gencte oynarken bundan yıllar önce 2 kez rakip gelmemişti ekstradan 6 golüm olmuştu :D
İnternette tartışma çıkmış.Galatasaylılar diyor Fenerbahçe maç yapmadan 6 puan ve +6 avaraj kazanacak.Bu bu haksızlıkmış.:D
İsmail sen taraf olduğun için daha fazla konuşmaya gerek yok çünkü uzlaşamayacağız. Bu şekilde 2 sezonluk kiralama yöntemi, bir kulübün içini boşaltmak olarak gözüküyor bana, sana gözükmüyordur, bir şey diyemem.
Böyle bir gelişme olursa, ortak gücün 2 kulübü yönetmesi durumu ortaya çıkarsa, olacaklara katlanırsınız denmiş taraflara, federasyona bu konuda bilgi danıştıklarında. Ve bile bile buna devam etmişler. Ankaragücü'nün yeni yönetimi istifa etseydi ya da Ankaraspor'u elinde bulunduran şirket başkasına devretseydi kulübü bu cezalar verilmeyecekmiş.
CAS'ın kararı emsal alınarak daha köklü olan kulüp davaya girmiyor, diğeri cezalandırlıyor.
Geçen sene neden uygulanmadığını da açıkladı federasyon, geçtiğimiz dönemde, OFTAŞ'ın ilk lige çıktığı dönemde Altay federasyona başvurup bu 2 takım aynı ligde olamaz demiş ama Ulusoy federasyonu bu başvuruyu reddetmiş, bu sefer Tahkim'e başvurmuşlar ama o başvuru da reddedilmiş. Bu federasyon gündeme geldiğinde de, bağlayıcı karar veren Tahkim'in kararını bozup, OFTAŞ'ı düşürmek gibi bir olayı gerçekleştiremeyeceklerini, Tahkim'in verdiği kararlara uymak zorunda olduklarını söylediler, sonrasında bu senenin Mayıs ve Haziran aylarında yeni çıkarılan kanunlar ve oluşturulan statüler gereği, talimatlarda açıkca aynı güce ait 2 takımın aynı anda aynı ligde mücadele etmesi yasaklanmış. Bu nedenle geçen sene yasa buna izin vermediğinden ve Ulusoy federasyonu buna izin verdiğinden 2 takım aynı anda ligde mücadele etmiş, bundan sonra eğer çıkma hakkı kazanırsa çıkmasına izin verilmeyecek, Ana kulüp olarak gözüken kulüp küme düşerse, diğer kulüp de 1 alt kümeye düşürülecek.
Rekabeti zedeleceği için Ankaraspor'un tüm oynadığı ve oynayacağı maçlar hükmen sonuçlandırıldı. Diğer türlü olması, ne şekilde olursa olsun mağduriyet doğuracaktı bir kısıma. Maçlarda atılan goller ve kartlar ise değerlendirmeye alınacak.
Ankaraspor oyuncularına 15 gün transfer süresi verildi. Kulüp isterse bu oyuncuları satabilecek, satmazsa paralarını ödemeye devam edecek.
Ankaraspor Türkiye Kupası'na katılabilecek. Sözleşmesi devam eden yabancı oyuncular ve yabancı hoca eğer ayrılmak istemezse, sözleşme sona erene kadar Ankaraspor'da mücadele edebilecek.
Yabancı oyuncular yurt dışına transfer olmak isterse ve mağdur durumdayım derse CAS'a başvurabilir, Türk oyuncuların başvurması zor görünüyor çünkü CAS sizin iç meseleniz bu durum diye daha önceden 2 davayı kabul etmemiş.
Aynı 2 davayı emsal gösterip Ankaraspor'un da başvurusu reddedilir diye açıklama yapıldı.
İyi de, ilk 4 maç tescil edilse, kalan maçlara hiç işlem yapılmasa, Fenerbahçe Ankaraspor ile oynamayacağı için Galatasaray havadan 3 puanı almış olmayacak mı? Ankaraspor ile ilk 4 hafta içerisinde karşılaşmadık diye neden mağdur duruma düşelim ki?
Eğer karar bu şekilde olmasaydı nasıl olmalıydı acaba? Tartışanlara sormak lazım.:D
Türk futboluna hayırlı olsun ne diyelim
Melih zaten Ankaraspor'u elden çıkarmak istiyordu Senecky ve Röber umarım Türkiye'de kalır.
Madem adil ortam yaratılmaya çalışılıyor, maçlar hiç sayılmaz. Fenerbahçe 6 averaj almış olacak mesela, bizim maç da anladığım kadarıyla 2-0 kabul edilecek ve averaj 5 artmış olacak bu yüzden. Ne oldu kalan 1 averaja?
Federasyon Ankaraspor'u küme düşürerek geri dönbülmez bir yola girdi. Çok şaibeli bir lig olacak maalesef...
Kararı iyi okumayanlar tartışabiliyorlar, tüm takımların maçları 3-0 hükmen galip sayıldı. Yani 1-0 kaybeden Antalyaspor'da 3-0 galip, 2-0 kazanan Galatasaray da 3-0 galip sayıldı.
Sonuçta değişen hiçbir şey yok, herkes mevcut averajına +6 averaj daha eklemiş oldu.