-
Ne büyük bir aşktır bu. Çok saygı duyuyorum hakikatten. 1 saniye bile ayrılamıyorlar birbirlerinden...
Ferhat - Şirin
Kerem - Aslı
Aykut - Çizgi...
Böyle saygıdeğer bir efsane bu benim için... Yok böyle bir aşk.
Milyonlar yalvarıyor N'olursun ayrıl şu çizgiden Aykut diye...
Adam bir kere terketmedi yahu! Helal olsun.
Mesela Bakın Aykut'un bu sene boyunca oynadığı maçlara.
İlk Steau Bükreş maçı;
İlk gol klasikleşmiş top tekniği ve soğukkanlılık yoksunluğu, Çizgi hanımın suçu değil.
İkinci gol taç'tan. Hem savunma hatası hem Çizgi hanımın Aykut'a izin vermemesi var. 2. golde suçlamıyorum Aykut'u olur o kadar. Savunma hatasıdır o...
İkinci Steau maçı;
0-1 bitmişti. Bir kontra atağı bir kaleci penaltı noktası civarında bekler... Hemen hemen kimse kontraya çıkarken ortasahadan aşırtma şut vurmayı denemez. Vursa bile o hızla koşarken dengeli bir vuruş çıkaramaz. Üstelik o hızla top sürerken kalecinin nerde olduğuna kafasını kaldırıp bakamaz. O halde ne işin var Çizgi ile... Bıraksana onu iki dakika, işin var oğlum senin...
Araya atılan pasa forvet'ten çok daha geç kaldı Aykut... Koltukaltından yedi golü. Penaltı noktasında beklese santrafordan çok daha önce erişecekti topa... Çizgi işe gitmesine izin vermiyor bazen Aykut'un.
Ankaraspor Türkiye kupası maçı; Dakika 45... Kornerden, kale sahası içinden vuruyor kafayı De Nigris.
Kale Sahası adı üstünde kaleci sahası değil midir? Neden çıkamaz insan 2 adım önündeki topa...
Çizgi'den adama evinde bile rahat yok...
Altay maçı Türkiye Kupası; Çoğu insan pek düşünmeden der ki; Ulan o golde ne suçu var Aykut'un... Var efendim var. Şehmuz nasıl futbolcudur bilir misiniz?
Şehmuz ağır ama şutör bir adamdır. Bugünkü Mohammed Ali gibi...
Şimdi o pozisyonda Meira'da Aykut'ta bekliyor ki Şehmuz topu kontrol edecek ve dribling yapıp gol atmak isteyecek. Bu düşünceye görede pozisyon alıyor ikisi de... Ama hayır! Şehmuz kendisini biliyor ve onu yapamayacağını da biliyor.
Ama Meira Şehmuz'u bilmiyor. Hadi o normal. Aykut'ta Şehmuz'u bilmiyor. Maçtan sonrada bir açıklama yapıyor, diyor ki; Şehmuz belki de hayatının golünü attı. Tamam belki o vuruşta şansı yaver gitmiş olabilir ama bu doğru değil. Şehmuz bu tip gollerden çok attı bu güne kadar... Sen bilmiyorsan adam sana da atacak tabi ki...
Neyse top çok ters yere gitti diyeceksiniz... Hayır top direk dibine gitmedi. Yan ağlara bile gitmedi.
Şimdi sizlere bir soru? Mondi olsa yermiydi o golü?
Mondi yaklaşık 20 senelik futbol hayatında ceza sahası dışından sadece 3-4 gol yemiş bir adamdır. Neden?
Pozisyon almayı bilir de ondan
İyi bir geometri zekanız varsa ve pozisyonu iyi irdelerseniz anlarsınız ki; Aykut iki adım önde ve solda olsa o golü yemeyi bırakın sektirmez bile... Çünkü orada bulunmuş olsa top üstüne gelecekti. Muhtemelende göğüs hizasına bir yerlere.
Bugünkü golde öyleydi. Normelde kurtarılmaz dersiniz ama Mondi gibiler, Van Der Saar gibiler kurtarır. Bu mental bir iştir. Kalecilik başlı başına mental bir iştir.
Sürekli konsantrasyon, öz güven, cesaret, soğukkanlılık, karar verme güdüsü vs vs gerektirir. (Not; Türk sporcular mental açıdan bu zaaflarıyla meşhurdurlar. O yüzden Türk kaleci zaafiyetimiz var. Aykut alman altyapısı görmüştür o ayrı.)
Bu pozisyon için bir örnek daha vermek istiyorum... Bkz: Gökhan Ünal.
Gökhan'ı iyi takip eden herkes bilir ki Gökhan dar açıdan geniş köşeye şut atmayı çok sever ve hemen her maç buna benzer vuruşlar dener.
En son Senecky'e yani Ankaraspor'a attı bu gölü... Golden önce 3-5 saniye kendisini toparladı vuruş açısı için. Ama ne önünde ki Erhan Güven nede kaleci Senecky'i onu iyi takip etmediği ve stilini bilmediği için doğru pozisyon alabildi...
Ve nihayetinde çekti, bekledi, bekledi ve vurdu.
Şuttan önce Senecky hala ön direkteydi.
Şöyle bir kanı var. Şut "90" diye tabir ettiğimiz yere gitmiş ve gol olmuşsa kaleci suçsuzdur.
O zaman Mondi neden kurtardı bu güne kadar bunları?
Mesela Galatasaray'ın 8 kişi kaldığı Fenerbahçe'ye 1-0 yenildiği bir maç vardı. Topun gerisinde Rapaiç, karşısında kalede Mondragon.
25-30 metre mesafe yani bugünki Kamanan'ın şutu attığı kadar var, yok.
Rapaiç üstelik baraja rağmen hem sert hemde "90" a vurmuştu o şutu... Fakat Mondi çıkardı... Nasıl olur?
Şöyle olur. Mondi zeki ve consantre idi. Rapaiç'in o kadar uzak mesafeden şutu üstüne doğru değil baraj arkasına vuracağını biliyordu.
Ama Aykut'un bugünki golde suçu yok. Eşi Çizgi izin vermedi ki... Uzun şutu çizgide beklerseniz top inişe geçer ve daha da hızlanır. Bu da hem görüş açınızı kısıtlar, hemde topun gidişişatı değişir. Sağa - sol, aşağı - yukarı yaparak.
Yine bir Kontra atakta Kamanan'ın boş kaleye direğe nişanladığı topta da eşi hatalı Aykut'un. Tıpkı Steua maçında olduğu gibi penaltı noktasında beklese kontra akını... Kamanan'dan önce yetişecekti topa.
Malatya maçında ki yan toplar ve Balili'nin Ali Sami'yen de attığı gole bakın.
Aykut nerede?
Ön direkte çizgide... Sanırım Kamanan sıfırdan şut atacak diye bekliyor(?)...
Hayır Kamanan yerden yanlamasına orta kesiyor, pas atıyor Balili'ye.
Yatıp kesemez mi o topu? Pekala keser Aykut'um da eşi izin vermiyor.
Bugün Mehmet Yıldız'ın kale sahası içinde ayağının altından kaçırdığı pozisyon gibi tıpkı. Ortayı kesen kim bilmiyorum ama kale çizgisinde bekleyen tabiki Aykut'um.
Neyse ben bu aşkın yüceliğini yazdım ama Aykutçuğum sana o kızdan fayda yok.
N'olursun ayrıl ondan.
(şöyle bişeyler yazdım... Değerlendirmek gerek bunları. Orkun'un Aykut'tan daha iyi bir kaleci olduğunu düşünüyorum da)
Mesaj Yetkileri
- You may not post new threads
- You may not post replies
- You may not post attachments
- You may not edit your posts
-
Forum Rules