Bu yazı biraz sert olacak, gönlümü verdiğim bu takım hakkında ilk ve belki de son kez bu kadar sert konuşacağım.
Öncelikle bu takımın başındaki adamdan bahsetmek istiyorum. Medyada Skibbe olarak tanınan bu şahıs, şimdiye kadar çok büyük başarılar kazanmayı bırakın, büyük bir takımda bile görev almamış bir insan. Bu adamı neyi referans alarak takıma aldıkları bende büyük bir merak uyandırıyor. Tahminim geçen yıl 5-1 kaybettiğimiz Leverkusen maçı. Bu adam bizim dermansız, yılmış ve Uğur'u kaybetmiş kadromuzu devirirken hemen sonraki turda UEFA'ya veda ediyor. Biz ise Türk kulüplerindeki en büyük yüzeysel mantıkla bu adamı takımın başına getiriyoruz. İşler kısmen iyi gidiyor, UEFA grubundan rekor puanla çıkıyoruz, ligde ise motivasyondan yoksun, maçın 30 dk. bölümünde çabalayıp küçük maçları bu bölümde koparan bir Galatasaray izliyoruz. Sesimiz çıkmıyor. Devre arası geliyor. Bu arkadaş takımdaki büyük eksikleri görmüyor ve transfer ihtiyacımız olmadığını söylüyor. Israrla karşı çıkıyorum, forvet ve sağ bek şart, hatta bir de kanat oyuncusu alınırsa süper olur diyorum, kimseye dinletemiyorum. Transfer dönemi bitiyor. 14 Şubat Cumartesi günü geliyor. Antalyaspor maçına kadar 2. devre maçlarında çok kötü bir Galatasaray izliyoruz. Vasat bile olmayan, gereksiz agresiflikle dolu, tamamen disiplinsiz ve hatta sistemsiz başlıyoruz 2. devre maçlarına. Tamamen komedi dolu maçlar, hakem hatalarıyla birlikte iyice aleyhimize dönüyor. Taraftar olarak takıma fazla tepki göstermiyoruz, bekliyoruz. 14 Şubatta kalbindeki en büyük yeri Galatasaray'a veren ben ve benim gibi birçok taraftar bir kez daha kahroluyor. Ama Skibbe'nin tuzu kuru. Yeri rahat, şutlamak için tazminat ödememiz gerektiğini biliyor tabi... Bu sistemsizlik, bu disiplinsizlik, bu bilgisizlik takıma şampiyonluğu kaybettirmek üzere, oyuncu değişikliklerinden bahsetmiyorum bile, tam bir fiyasko. Beyimiz hala uyuyadursun, hesap sorulur yakın zamanda...
Gelelim futbolculara... Sahada 11 tane birbirinden isteksiz, birbirinden disiplinsiz oyuncu görüyoruz. 11'inin de üstünde Galatasaray forması var. Sahaya zorla çıkarılmış gibiler, belki gerçekten de öyledir. Ama işin şu yanını unutuyorlar. Giydikleri formaya gönül veren en az 25 milyon kişi var. Şu anda onların yerinde olsa canla başla oynayıp bunlardan daha faydalı olacak 25 milyon kişi. Bunun hesabını veremezler. Akıllarını başlarına alsınlar, adam akıllı toplarını oynasınlar. Zira aşkımız onlara değil, giydikleri formanın armasına, rengine...
Yönetime gelince, artık uyumasınlar, oynamak ve oynatmak istemeyenleri kapıya kadar uğurlasınlar, zira sabrımız taşıyor...