Bu görüntüyü gördükten sonra maç için birşey söyleyemecegim artık.
Beşiktaş
Galatasaray
Berabere
Bu görüntüyü gördükten sonra maç için birşey söyleyemecegim artık.
Nush İle Uslanmayanı Etmeli TekdirTekdir İle Uslanmayanın Hakkı Kötektir
Avrupa ligi için konuşursak büyük oranda garantiledik; ancak ufakta olsa Bursa'nın sansı var.
Şöyle ki;
Galatasaray Haftaya Sivasa yenilse, Fenerbahce'de Trabzona maglup olsa, Bursa İbb'yi yenip Avrupa Ligine katılabilir. Bu durumda 3lü averaja bakılıyor. 3lü averajda da FB, BUR, GS sıralaması var. Düşük bir ihtimal ancak olmayacak bir iş degil.
Bunun haricinde bütün durumlarda Gs gidiyor.
İLk goLden sonra Demirören PoLatın eLini sıktı, EL eLe yaptıLar..
Hadi şike iddaaLarı atın ortaya![]()
ÖLürken BiLe Yanımda oL sevgiLim...
Orda eger yanlış görmediysem; Demirören Polata "Talihsizlik" gibi birsey diyor Polatta elini sıkıp karsılık veriyo. Ben öyle gördüm.![]()
TURKSPORTAL Interactive - FM Türkiye
Cengiz Haskan
Fenerbahçe Araştırmacısı
Bence cok düşük ihtimal
Ts nin sampiyon olma sansı yok. 2li averajı esit Bjk ile. Genel averajda da Bjk üstün baya.
Tebrikler BJK artık şampiyonluğu bırakmazlar.
.
.
.
Birleştirilen Mesaj:
Hayrettin abi aradaki averaj farkı 8 bız 5-0 alsak BJK 4-0 kaybetse öndeyiz ama bunlar rüyada bile zor hadi biz 5 attık diyelim BJK 4 yerse BJK hiçkimse geri İstanbula gelmesin otobüse bini en yakın şarampolden aşaı insinler![]()
Last edited by Trabzonspor : 25.Mayıs.2009 at 04:13 Reason: Mesajınız Otomatik Birleştirilmiştir. (Turksportal Yönetimi)
Bizim Baros kaçırdıklarını atsaydı sonuç bölemi olacaktı.Ah Baros Ah.
Denizlispor'un hiçbir şekilde küme düşme şansı yokki ? Bazı arkadaşlar var demiş.
Konyaspor'a karşı 2'li averajda üstün.Konyaspor'un içinde yer aldığı her türlü 3'lü ve 4'lü averajda da üstün ve küme düşmüyor.Yani Denizlispor ligde kalmayı garantiledi.
Büyük sıçrayışı gerçekleştirmek isteyen, birkaç adım geriye gitmek zorundadır. "Bertolt Brecht"
Denizlisporun bi açıklaması vardı küme düşmesek bile şampiyonu belirlemek için yenmek istiyoruz..O yüzden maça asılacaklardır ancak hem Denizlinin yenmesi hem Sivasın bizi yenmesi pek mümkün değil..
Nete şimdi girdim maçın yorumunu yapacaktım.Öncesinde herzaman okuduğum Forza'da yazan Mustafa Demirtaş'ın yazısını okuyayım dedim.Başlıktan son noktaya kadar her paragrafında,her satırında,her harfinde kendi yorumumu görüm;
Tek Rakibimiz Matematik!
Halt etmiş Beşiktaş şansıyla kazandı diyenler! "İlk 6'daki hiç bir takımı yenemiyor" dendiğinde, neredeydi bu şans?
O maçlarda takım dengeli değildi, o nedenle bahsedilen "şans" da buralarda değildi. Ama bu maçta Beşiktaş, tıpkı Fenerbahçe kupa finalinde olduğu gibi "dengeli" bir takım ve oyun anlayışıyla çıkmıştı. Bu çok da doğruydu... İdeale yakın bir defans 4'lüsü, önlerinde Cissernst ortasahası ve Tello'su, Holosko ve Ekrem gibi topsuz oyunda yerini bilen kenar forvetleriyle Beşiktaş, takım olarak topun arkasına geçti ve golü "oluruna" bıraktı. O "oluruna" bırakılan gol de, planlandığı gibi "gol yenmeden" geldi. Galatasaray'ın topla oynama yüzdesinin bu kadar fazla oluşu, Beşiktaş'ın isteği üzerine gerçekleşti. Fenerbahçe'yle oynanan lig maçında olduğu gibi ortasahayı boşalttığımızdan değil... Zaten Galatasaray bulduğu pozisyonları, topla fazla oynamasıyla değil, Beşiktaş'ın topla çıkarken kaptırdığı ani ataklarla buldu. Burada da etken olan şey "şampiyonluk stresiydi"... Sivok'un, topu uzaklaştırayım derken, Gökhan Zan'ı topla dövmesi de böyle bir stresin resmiydi...
ÖSS sınavına girmiş bir öğrencinin, "kazanmayı fazlasıyla istemenin" getirdiği stresle bildiği soruları da yanlış yapmasına benzer bu iş. Beşiktaşlı futbolcular çok istiyor... Ve daha önce sık sık kazanılan bir şey değil bu istedikleri. Şu takım şampiyon olsun, o strese karşı aşılanmış olacaktır...
Beşiktaşlı futbolcuları bu maçta yargılayacağımız şey, sahadaki şampiyonluk mücadelesi olur. Öyle bir mücadele var mıydı? Sapına kadar! O zaman fazla kurcalamamak lazım, kazandık! deyip geçmek lazım...
Ocak'ta bileti kesilen Cisse bile, ortasahadaki mücadelesini bu maçta "kavgaya" çevirdi. Onun dışında "standard bir forvet oyuncusunun bile" yapamayacağı tarzda üst üste adam eksilterek, son adam tarafından düşürülmesini (o pozisyon kırmızıdır) sadece "şampiyonluk mücadelesine" bağlayamayız. Geldiğinden bu yana ofansif katkısı tartışılan Cisse'nin, böylesine "gaza gelişi" tesadüflerin değil, gözüne sokulan Fransızca pankartın eseridir. Beşiktaş taraftarı dün akşam, her futbolcunun anlayacağı dille yazılmış "Beklediğimiz an, işte bu an!" pankartlarıyla "sahaya inmiş" ve takımını bir kişi fazla oynatmıştır...
Yeri gelmişken "Şanslı ! Beşiktaş'ın" bu maçta da hakemden çektiklerine gelelim... Hakem, hakem olsa; Beşiktaş 24. dakikadan itibaren "tek safkan stoperi" oyundan atılmış bir rakible oynayacaktı. Kaleye 40 metre uzaklıkta bir "eyyam faulunun" gol olmasıyla, buradaki "maçın kaderini direkt değiştirecek" hakem kararının arasında dağlar kadar fark vardır. Yine hakem, hakem olsa; "kırmızı görmesi gerekir" denilen ve hakikaten de görmesi gerekirken, "eyyamla" oyunda kalan Ersnt, zaman geçirmek için düdükten sonra topa vurarak "ilk sarısını" bile görmeyecekti... Çünkü, o sarıdan önce Beşiktaş'ın bir penaltısı verilmedi ve Emre Aşık 2 kere oyundan atılması gerekirken sahada kaldı. Bunlardan biri bile gerçekleşmiş olsa, Ernst o dakikada zaman geçirmek için değil, muhtemelen tribünlerin "ooleey" fonu eşliğinde, yan paslar için topa vuracaktı."Kelebek etkisi" misali...
Velhasıl;
Tribüne çağırılan oyuncunun, takımla birlikte tribüne gelmesindeki Felsefe'ye göre; sezon sonu gelmesine rağmen, takımın 180 dakika oynayacak kondisyon ve fiziki gücünü edindiği Beden Eğitimi'ne göre; şampiyonluğa giden takımlar arasındaki karşılaştırmalarda Tarih'e ve İstatistik'e göre; puan durumu ve averajdaki Mantık'a göre; her kitapda yazan "Çalma! çalış ve kazan!" öğretisindeki Din Bilgisi'ne göre; Mustafa Denizli'deki Hayat Bilgisi'ne göre; zaten var olan hırsın iyice tavan yapıp, futbolcuları "adam yiyecek" durama sokan Psikoloji'ye göre;
ŞAMPİYON BEŞİKTAŞ!
Bir tek Matematik karşı çıkıyor bu işe, onu da haftaya çözümlemek üzere...
La vittoria sara nostra!
Alıntıdır
Yalnız beşiktaş topa hakim olamazsa herkes bizim gibi beceriksiz olmaz çok farklı yenilgiler alabilir..Bi ara topla oynama %66 çıkmıştı Galatasarayın..
Beşiktaşın şampiyonlar liginde oynayacağını defansınıda düşünürsek iyi pas yapan takımlara karşı çok zorlanır ör:Barça(gerçi bu çok uöuk bi örnek oldu ama..)
Beşiktaş her takıma topLa oynama imkanı vermiyor dikkat edersen. İkinci yarı başLadığından beri bu topLa oynama yüzdesini sadece iki maçta rakipLerine verdi. Bunada dikkat etmek gerek. Tamamen taktikseL düşüncedir.
ÖLürken BiLe Yanımda oL sevgiLim...
Bu sene tek derbi kazanan beşiktaş şampiyon olacak .. Gerçektende entresan bir sezon oldu ..
Tebrikler Beşiktaş .. Umarım haftaya bi süpriz olmazda Sivasspor'da Şampiyonlar ligine gider ..
55>44 5am5un5por 44<55
Şampiyonlar liginde lig 2.sini çok zor kuralar ve maçlar bekliyor.
Çoğunuzun bildiği gibi UEFA 2009-2010 sezonundan itibaren ( gelecek sezon ) şampiyonlar liginin katılım formatını değiştirdi.
Gruplar ve grup sonrası maçların formatında değişiklik yok. Yani yine 8 takımlı 4 torba oluşturulacak‚ bu torbalardan yapılan çekilişle 4´er takımlı 8 grup oluşturcaklar‚ takımlar yaptıkları 6 grup maçı sonrasında ilk iki sırayı alan takımlar elemeli turlara geçecek‚ üçüncü sırayı alan takım UEFA´da devam edecek. grup ve grup sonrası herkesin bildiği gibi ve bu konuda değişiklik yok.
Fakat Gruplar öncesi ön elemelerde‚ yani şampiyonlar ligi vizesi almada radikal değişikler oldu. Şu anda oynadığımız sezon önelemelrin bu şekilde yapıldığı son sezon. Peki nasıl değişiklikler bekliyor bizi.
Gruplarda oynayacak 32 takımın 22 tanesi direk katılacak‚ 10 tanesi elemelerden gelecek!
22 direk gruplara + 10 önelemelerden = 32 takım
Gruplara direk katılacak takımlar:
12 = UEFA ülke sıralamasında ilk 12´ye giren ülkelerin şampiyonları
6 = UEFA ülke sıralamasında ilk 6´ya giren ülkelerin Lig ikincileri
3 = UEFA ülke sıralamasında ilk 3´e giren ülkelerin Lig üçüncüleri
1 = Bir önceki yılın Şampiyonlar Ligi şampiyonu
Toplam=22 takım
Ön elemelerden gelecek 10 takım 2 ayrı kategoride öneleme maçları yapacaklar. Her kategoriden 5 takım gruplara katılma hakkını elde edecekler.
1.kategoriden gelecek takım = 5
2.kategoriden gelecek takım = 5
Toplam 10 takım.
1.kategori maçları:
UEFA ülke sıralamasına göre 13. sırdan 53. sıraya kadar ülkelerin şampiyonları 3 aşamalı öneleme maçları yapacaklar. Bu maçlardan sonra 5 takım gruplara kalacak.
2.kategori maçları:
Bu kategordie 15 takım mücadele edecek ve bu ön eleme maçlarından sonra 5 takım gruplara kalacak.
Bu kategorinin ön elem maçları 2 tur olarak yapılacak.
2. kategori ilk tur: Bu tura 10 takım katılacak ve 2 torba olarak (seribaşı-seribaşı olmayan) kura çekilcek. Bu 10 takımdan 5´i bir sonraki eleme turuna geçecek.
Bu tura katılacak 10 takım şöyle:
1 = UEFA sıralamasında 6. sıradaki ülkenin Lig 3.sü
9 = UEFA sıralamasında 7.´den 15.´ye kadar olan ülkelerin Lig 2.leri.
2. kategori ikinci tur:
Bu tura‚ 1.turdan gelen 5 takım ile bu turdan katılacak 5 takım daha maç yapacak.
5 = 2.turdan katılacak 5 takım
5 = 1.turdan gelecek 5 takım
Toplam 10 takım.
2.turdan katılacak takımlar: UEFA ülkeler sıralamasında ilk 3 ülkenin Lig 4.´sü‚ 4. ve 5. sıradaki ülkelerin Lig 3.leri.
2009-2010 sezonunda baz alınacak ülke sıralaması aşağıdaki linktedir:
UEFA Country Ranking 2008
Bu linkten de göreceğimiz gibi Türkiye 11.sırdadır. Bunun anlamı şudur:
- Türkiye Lig şampiyonu doğrudan gruplara katılacaktır
- Türkiye Lig 2.si şu takımlarla önce 1.tur öneleme oynayacak:
Rusya Lig 3.´sü ve
Türkiye‚ Romanya‚ Portekiz‚ Hollanda‚ İskoçya‚ Ukranya‚ Belçika‚ Yunanistan‚ Çek Cumhuriyeti Lig 2.leri
Bu turu geçerse‚ Türkiye Lig 2.si sonraki turda şu takımlarla da maç yapmak zorunda:
Fransa ve Almaya Lig 3.sü ile
İngiltere‚ İtalya ve İspanya Lig 4.cüleri.
Bütün bu badireleri atalatan Türk Ligi 2.si en sonunda gruplara kalabilir
UEFA bu sistemle küçük ülkelerin şampiyonlarını artık daha fazla Büyük Ülke Çakallarına yem etmeyecek ve gruplara katılma şanslarını arttıracak.
Lig şampiyonluğu artık her zamankinden çok daha önemli.
Akşamki maçı FM de oynasaydınız ve GS nin başında olsaydınız ne tür duygular yaşardınız Sayın H. Karaca?
Maça gelince Netice her zaman Haticeden güzeldir deyip Beşiktaşı tebrik ediyoruz![]()
Sezonun ilk yarısında Trabzonspor karşısında defansif ağırlıklı oynamış ve berabere kalmıştık.(kaleyi bulan şut yoktu) İkinci yarıdaki maçta ise 90 dakika boyunca Trabzonspor'u boğmuş olmamıza rağmen yine kazanamadık.Sonra ilk yarıdaki Fenerbahçe ve Galatasaray maçlarında ofansif ağırlıklı mücadelemiz 10 kişi kalmış olmamızında etkisiyle mağlubiyetle sonuçlanmıştı.Fenerbahçe'ye karşı oynadığımız maçta yine bu anlayışla sahadaydık ve yine kaybeden taraftık.Bu maçtan sonra Mustafa hoca derbilerde bu anlayışla oynamanın daha fazla anlamı olmadığına karar verdi ve 2 final maçında ezeli rakibimizi yenmeyi başardık.Yazıma böyle başlamamın sebebi ise oynanan oyunun hiç bir şey ifade etmediğini,önemli olanın 3 puanı alan taraf olmak olduğunu vurgulamak istememdir.
Evet dün Galatasaray topla daha fazla oynayan taraftı ama bu topla oynama maçın hakimi Galatasaray'ın bizi boğduğunu göstermez.Daha net pozisyonlarıda bulanda onlardı fakat bu iyi oynadıklarının işareti olan pas trafiği o net pozisyonları doğurmadı.Birincisinde atağa çıkarken İbrahim Üzülmez'in saçma sapan kafa vuruşu,diğerinde Gökhan Zan'ın topu kafayla uzaklaştırdıktan sonra Galatasaray'lı oyuncuya gitmesi ve iyi bir kafa vuruşuyla Baros'u pozisyona sokmasıyla oluştu.Yani yine dengesiz bir anda yakalanmıştık.Bu 2 pozisyon hakkında bir kaç şey daha söylemek gerekirse ilk pozisyonda Baros doğru bir tercih yaptı ama pasın şiddetini iyi ayarlayamadı.Yani suç Sabri de değil bence.Ayrıca bu pozisyon gol olsa böyle bir stresin altında bu maçı çevirme şansımız çok çok düşük olurdu.Allah'tan olmadı..2.pozisyonda Baros bu sefer şutu denedi ama buradada karşısında Rüştü'nün tecrübesi vardı.Dün %100 Futbol'da Rıdvan hocanın pozisyon hakkındaki açıklamalarını seyredenler bu dediğimi daha iyi anlayacaklardır.Galatasaray'ın paslı oyunu bir tek golü buldukları pozisyonda etkili oldu.Çok iyi bir organizasyondu gerçekten ve Kewell'da harika bitirdi açıkcası.
Maçın başına baktığımızda ise daha etkili olan tarafın biz olduğunu söyleyebilirim.Bir duran toptan,birde Ekrem'in ceza sahasının solundan girdiği ataklarda golü bulabilirdik.Özellikle birinci pozisyonda çok yaklaştık ama olmadı.2.pozisyondada klasik Ekrem hareketiydi.Oda İbrahim Üzülmez gibi bal yapmayan arı tarzında maalesef.Tabii İbo'ya göre daha etkili olduğu kesin(İlk yarıdaki Fener maçı ve geçen haftaki Ankaragücü maçı).Yine Cisse'nin çok iyi gittiği ve Emre'nin kestiği bir pozisyon var.Bence kırmızı kartlık bir pozisyondu ama hakem sarı verdi.Açıkcası ilk yarıdaki derbilerde hakemlerin bize karşı gösterdiği cesareti bu hakemimizinde göstermesini beklerdim ama geçti artık.Tabii ilk kez derbi yönetmesininde etkisi var.Fazla hakem konuşmanın manası yok ama diğer kritik pozisyonlardaki kararları hakkındaki düşüncelerimi belirtmek iştiyorum.Yusuf'un düşürüldüğü pozisyon bence penaltıydı.Vermedi üstüne Yusuf'a sarı kart göstererek haftaya kritik bir maçımız öncesi cezalı duruma düşmesine neden oldu.İbo'nun düşürüldüğü pozisyonada penaltı verebilirdi diye düşünüyorum ama vermedi diyede çok bir şey söyleyemem doğrusu.Yine Ernst'in pozisyonunda sarıyı verip atmalıydı ama daha önceki kararlarından olsa gerek veremedi yada görmedi hareketini.Attığımız ilk goldeki pozisyondada faul ağır bir karar bence.Allah'tan şampiyonluğa bu kadar yaklaştığımız bir zamanda hakem kararıyla puan kaybetmedik.Yoksa verem olurduk herhalde..
Ayrıca şanslı olduğumuz konusuna bir yerde katılıyorum.O da attığımız goller.İlk gol yoktan var oldu M.Topal sağolsun.2.pozisyondada Yusuf inanılmaz kötü vurdu ama top yine önüne düştü.Buradada şanslı olan bizdik.Bunu inkar etmenin bir manası yok.Ama yine ortada bir başarı varsa buna şansla elde ettiler diye küçümsemekte tamamen yanlış diye düşünüyorum.2.golümüzde M.Topal ve Emre ortaklığındaki hatalar zincirinden dolayı bu ikiliyede ayrı bir teşekkürü borç biliyorum..
Şampiyonluğa çok yakınız son haftaya girilirken.Bütün durumlar bizim lehimize.Şampiyon olamamamız mucizelere bağlı ama yinede futbolda mucizelerin olduğunu yok sayamayız.İnşallah son haftaya bir kazaya gitmeyiz.
Son olarak şunu söylemek istiyorum.Eskişehirspor maçından sonra avatarıma Yusuf'un resmini koyup imzamada "Yusuf atsın şampiyonluk gelsin" yazmıştım ama sanırım sistemde bir hata felan oldu.O zamanki attığım mesaj ve yaptığım değişikliklerden eser yoktu.Her neyse Yusuf attı,sıra şampiyonlukta..![]()
So what?
Saike
Hayrettin Abi'nin bir yorumuArtık bu saçma oyunu uzun bir süre çekmeyecek oLmak güzeL bir duygu.. Oyun oynamadan kazanma buna diyorLar sanırım. İLK maç eziyoruz, profiLi rezaLet oLan sıradan, onuncu sınıf kaLeci Robinson harikaLar yaratıyor, depLasmanda, aLtı pası geçtim 1 pastan goLLeri atamıyoruz, saçma kaLeci yine kurtarıyor vs, birde bir yiyiyoruz, ondan sonra turu diğer takım geçiyor, kazanıyor, biz şaşkınLığımız iLe kaLıyoruz. Bir kerede hak eden kazansın yahu, bir kez, sadece bir kez adam gibi oynayan, hakeden başarıya uLaşsın..
Bütün herkese bu saçma seri iLe diğer turnuvaLarda başarıLar.![]()
EnstantaneLik oLmuş vaLLa![]()
ÖLürken BiLe Yanımda oL sevgiLim...
Galatasaray'ın oyunda daha çok gözükmesinin sebebi Ayhan-Barış ikilisinin 90 dakika deli gibi koşup pres yapmaları ve Ardanın top tutabilme yeteneği ile alakalıydı. Beşiktaş pres işini çok boşladı ve top taşıyabilecek tek isim , ileride Holoskonun pek bu işe soyunmamasıyla (ya da Baltanın sıkı markajı dolayısıyla) Tello'ydu ki o da iyi başladığı maçta sakatlandı.
Galatasaray topu daha çok tutup rakip alanda daha çok gözüktü ancak 20 dakikalık geniş özetlere (ki maçın 90 dakikasını canlı izlerken vardığım kanı da o yöndeydi) giren ataklarda 15-12 gibi bir Beşiktaş atakları üstünlüğü var. Yani hücumda pozisyon bulan, dikine paslarla rakip kaleye giden taraf Beşiktaştı. Beşiktaşın elinde böyle nispeten kısa boylu her yere yetişen tipte bir göbek oyuncusu yok (Ekremin ortasahanın göbeğinde oynayanı gibi), o yüzden savunmada Cisse ve Ernst'in statik oyunları (zaman zaman Cisse hücumda dinamik bir görüntü çizdi) da ortasahanın Galatasaraya teslim edilmesine sebep oldu.
Sonuç olarak Galatasarayda Arda, Ayhan ve Barış fizik kapasitelerini zorlayarak oynadılar, savunmada daha dikkatli olabilselerdi (ya da Emre Güngör ve Servet olsaydı) yedikleri golleri yemeyebilirlerdi. Beşiktaşta kapasitesinin altında kalmayan isimler sadece Rüştü, biraz da Yusuf ve Ekremdi. Özellikle Tellonun sakatlanması, Delgadonun yokluğu, takımın geriye gömülerek Ernst'i de ceza yayıın önüne çekmesi Gs presinin kırılmasını engelledi.
Bir de ligimizde hakem standardının olmayışı, mevsime göre hakemlik yapıldığı bir kez daha gözler önüne serildi. Ligin ilk yarısındaki maçta çok daha hafif itirazlardan dolayı çat çat çıkan sarı ve kırmızı kartlar, daha az bariz temaslarla verilen penaltılar ile dünkü maçta görülen "aman 11-11 bitireyim bu maçı, aman penaltı vermeyeyim" anlayışı müthiş çelişti. İbrahim üzülmezin pozisyonunda içinde Üzülmez geçen hiç bir pozisyona güvenemediğim gibi niyete güvenemesem de Yusufun düşürülüşü dünyanın her saygın liginde penaltı olarak değer kazanır, sarı kartı da Yusuf değil Barış görürdü.
İçime Sivasın farklı yenileceği doğuyor ama belli olmaz tabii sonuçta bi his bu.
.
.
.
Birleştirilen Mesaj:
Bu arada Kewell ın gol attığı maçta ilk kez yenemedik..Wizard of OZ'un büyüsü bile kıramadı bu maçtaki şanssızlığımızı..!
Yinede Bu takımda olduğun için gurur duyuyorum Harry Kewell..!!!
Last edited by Onurap : 26.Mayıs.2009 at 03:30 Reason: Mesajınız Otomatik Birleştirilmiştir. (Turksportal Yönetimi)
Evde izlediğim 2.derbide de kazandık.Biri kupa finali diğeri de bu oldu.Son maçta da evde izleyeceğim maçı
![]()
Büyük sıçrayışı gerçekleştirmek isteyen, birkaç adım geriye gitmek zorundadır. "Bertolt Brecht"