Maç bitiminde sıcağı sıcağına yorumlarımı yazma şansım olmadı... Maç bitti; hemen ardından basketbolda Avrupanın en büyüğünü belli edecek EUROLEAGUE FİNALİ başladı... Zaten bu maçı bir arkadaş grubuyla kafeteryada izleyecektik; ama euroleague finaline yetişemem diye evde kalmayı ve evde izlemeyi tercih ettim... İyi de oldu... Bu maçtan önce Chelsea maçını izleme şansımız oldu... Bu maç bitti; euroleague finali... O final bitti; hemen Boston-Clevand arasında oynanan NBA maçına geçiş yaptık... Yani dolu dolu bir akşamdı... Her maç birbirinden keyifliydi...

Maçın analizine gelince... Daha günler öncesinden bu sayfalarda yazdık; en az iki fark bekliyor ve sanılanın aksine rahat bir galibiyet olacağını düşünüyorduk... Bizi yanıltmadığı için futbol takımımıza teşekkür ediyoruz...

Grip olduğu söyleniyor; teferruatını bilmiyorum, ama bir şekilde skor 1-0 iken Alex'in sahada tutulması gerekirdi... Umarım gerçeken ciddi bir griptendir... Yani taktiksel bir çılgınlık değildir... Ama hemen 2.yarının başında bulduğumuz gol bu değişikliği "yerinde bir değişikliğe" dönüştürdü... Çünkü iki farka ulaştıktan sonra mantığın kabul edeceği bir hamle...

Bilica kendini affettirmek istercesine hırslı, istekli ve yerinde hamlelere imza attı... Lugano bir pozisyon hariç hep uyanıktı... Volkan kritik bir top sektirdi ama şansımızdan offsayttı... Mehmet Topuz çok çabalıyor, çırpınıyordu; kritik bir golle emeğini taçlandırdı... Guiza... Ancak böyle bir gol atabilirdi... Yine kaleyi tutturamadı... Semih ve Gökhan Ünal bu maçta kullanılabilirdi; özellikle 1-0'dan sonra Gökhan Ünal için, Alex çıktıktan sonra ise ileride top tutma ve pas dağıtma anlamında Semih kullanılabiirdi... Ama ÖNEMLİ OLAN KAZANMAK ve yüreğimiz ağzına gelmeden bu kadar rahat kazanmak...

Maç öncesi spekülasyonlara gelince... Nitzsche'nin "Zerdüşt"ü cevaplasın:

"BİZİ ÖLDÜRMEYEN ZEHİR GÜÇLENDİRİR..."